Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

IV Sayılı Listedeki Mallara İlişkin ÖTV Kanunu Uygulamaları

IV Sayılı Liste  ÖTV Uygulamaları

Emrah Aygül

SMMM

 

(Bu çalışmada büyük ölçüde AYGÜL, Emrah ve POLAT, Levent; “IV Sayılı Listedeki Mallara İlişkin ÖTV Kanunu ve Muhasebe Uygulamaları ” isimli Mali Çözüm Dergisinin 63. Sayısında yayımlanan makaleden yararlanılmıştır. )

IV SAYILI LİSTEDEKİ MALLARA İLİŞKİN ÖTV KANUNU UYGULAMALARI

1.GİRİŞ

Ekonomik sürecin üretim ve dağıtım aşamalarında veya bunlardan sadece birinde, istisna ve muafiyetler dışındaki bütün mal ve hizmetlerden genel olarak alınan muamele vergisine karşılık, ayrı ayrı belirtilen bazı mal ve hizmetlerden alınan vergilere özel tüketim vergileri adı verilir.

Özel tüketim vergilerinin konusu ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle beraber, daha ziyade iki grup tüketim maddesinden alınmaktadırlar. İlk grubu alışkanlık vergici maddeler (sigara ve alkol gibi) ve lüks maddeler (kürk, mücevher gibi) oluşturmaktadır. İkinci grubu ise sürümü çok yüksek olan bazı mallar (benzin, çimento gibi) oluşturmaktadır (TURHAN, Salih; “Vergi Teorisi” İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Enstitüsü Yayını, No:57, İstanbul –1979, Sayfa:259).

Devletler tarafından ÖTV’nin uygulanma sebepleri aşağıdaki gibi sayılabilir.

– Bu vergiler talebin fiyat esnekliği çok düşük olan içki, sigara ve petrol ürünleri gibi sınırlı sayıda mal üzerine konulmaktadır. Böylece vergi oranları artırıldığında dahi, talebin fiyat esnekliği çok düşük olduğundan talep çok az düşmektedir. Bunun sonucunda ise bir yandan devlet istediği vergi gelirini elde ederken, tüketici tercihlerinde önemli değişiklikler olmadığı için ortaya çıkan ek kayıp çok sınırlı kalmakta ve bu da kaynakların yanlış dağılımı sorununa yol açmamaktadır.

– Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında vergi yapıları açısından en belirgin farklılık, birincide gelir üzerinden alınan dolaysız vergilerin ve sosyal güvenlik katkı paylarının toplam vergi gelirlerinin yaklaşık üçte ikisini oluşturmasına karşılık, gelişmekte olan ülkelerde satış vergileri, KDV ve özel tüketim vergileri adı altında tüketim/harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerinin üçte ikisi civarında olmasıdır.

Gelişmekte olan ülkelerde bu vergilerin ağırlığının temel nedeni, Musgrave’nin altını çizdiği ve bir ülkedeki vergi kapasitesini oluşturan temel faktörlerden olan sırasıyla kişi başına gelir düzeyinin düşüklüğü, aile içi ve düşük verimlilikli, yaygın ve dağınık küçük tarımsal işletmelerden oluşan, bu anlamda gelir vergisi matrahlarına ulaşılması zor ve masraflı olan tarım sektörünün ağırlığı ve ikincil ve üçüncül sektörlerdeki genellikle kayıt dışı kalan esnaf örgütlenmesi gibi faktörlerdir. Bu ve benzeri faktörler nedeniyle geliri yeterince vergilendiremeyen hükümetler zorunlu olarak dolaylı vergilere ve özel tüketim vergilerine yönelmektedirler (Durmuş, Mustafa “ÖTV Çıkarken” Yaklaşım Dergisi, Sayı: 114, Haziran-2002, Sayfa 230-231).

– Vergi yükü dağılımında artan oranlılığın gerçekleştirilmesi, alışkanlık verici maddelerin yüksek oranda vergilendirilmesi suretiyle bunların topluma olan zararlarının azaltılması, enflasyonist ortamlarda kıt olan kaynakların kullanımının kısılması, dış ticaret dengesinin sağlanması için ithal edilen bazı ürünlere engel oluşturması amaçlarıyla da ÖTV konulabilmektedir (Büyükbalkan, Uğur “Özel Tüketim Vergisi” Hürses, 05.09.2002).

Ülkemizde özel tüketim vergisi uygulamasının tarihi çok eski yıllara dayanmaktadır. Hatta devlet vergi sistemi içinde, bugünkü anlamda özel tüketim vergilerinin Osmanlı döneminde gayri müslim azınlıktan alınan “sıra resmi” ile başladığı söylenebilir (Bakınız. Batırel, Ömer Faruk “Özel Tüketim Vergilemesi ve 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Yasası Üzerine Bazı Düşünceler” Vergi Dünyası, Sayı:253, Eylül – 2002).

Ülkemizde uzun bir süreden beri uygulanmakta olan özel tüketim vergileri karmaşık bir yapı sergilemiştir. Öyle ki bir paket sigara üzerinden alınan vergi, fon ve payları bulmak için bile, bunların birbirinin matrahına girmesi nedeniyle çok karmaşık hesaplamalar yapılması gerekmekteydi. Bu durum, her an hata yapma riski bulunması nedeniyle vergi mükelleflerini zor durumda bırakmakta idi. Öte yandan bu karmaşık hesaplama şekli, vergi idaresinin vergi izleme ve incelemelerinde gereksiz zaman kaybına sebep teşkil etmekte idi (Bakınız. Oktar, Kemal “Neden ÖTV” Vergi Dünyası, Sayı:249, Mayıs –2002, Sayfa:115).

Diğer taraftan Gümrük Birliğinde dolaylı vergiler alanında sadece ayrımcılık yapmama ilkesine uymamız yeterli iken, 1999 yılında Helsinki Zirvesinde Ülkemizin Avrupa Birliğine aday adaylığını kabulü ile ilişkilerimiz yeni bir boyut kazanmıştır, bu alandaki mevzuatımızın Topluluk düzeyinde uygulanan mevzuata uyumlaştırılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu gelişmeler çerçevesinde de 24.03.2001 tarihli ve 24352 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 19.03.2001 Tarihli ve 2001/2129 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine Dair Türkiye Ulusal Programı”nda Avrupa Birliği mevzuatına uyum sağlamaya ilişkin taahhütlerimiz kısa ve orta vadeli takvime bağlanmış ve özel tüketim vergisi alanında uyumlaştırma 2002 yılında başlayan orta vadeli taahhütlerimiz arasında yer almıştır (Özel Tüketim Vergisi Kanunu Genel Gerekçesi, Yaklaşım Dergisi Haziran 2002 Sayısı).

Yukarıda belirtilen vergi kanunlarının sadeleştirilmesi ve Avrupa Birliği mevzuatına uyum amacıyla düzenlenen 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu 12.06.2002 Tarih ve 24783 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yasa ile 16 adet vergi, harç, fon ve pay yürürlülükten kaldırılmıştır. Yasanın ikinci el taşıtlarla ilgili kısmı yayım tarihinde, diğer kısımları ise 01.08.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Özel tüketim vergisi, Kanuna ekli 4 ayrı listede sayılan aşağıdaki mal çeşitleri için uygulanmaktadır.

– Akaryakıt ürünleri ve türevleri (I Sayılı Liste),

– Taşıt araçları (II Sayılı Liste),

– Kolalı gazozlar, alkollü içecekler ve tütün mamulleri (III Sayılı Liste),

– Genel olarak lüks mal kategorisinde kabul edilen ve eskiden % 26 oranında KDV’ye tabi mallar (IV Sayılı Liste).

Yazımızın konusunu IV Sayılı Liste için ÖTV Kanunu uygulamaları oluşturmaktadır.

2.IV SAYILI LİSTEDEKİ MALLARA İLİŞKİN ÖTV KANUNU UYGULAMASI

2.1. IV Sayılı Listenin Kapsamı

Genel olarak lüks olarak kabul edilen ve Yasanın uygulamaya girdiği tarihten önce %26 oranında KDV’ye tabi olan malları kapsamaktadır. Bunlar; havyar ve havyar yerine kullanılan ürünler, ıtriyat ve parfümeri ürünleri, kürkten giyim eşyası ve aksesuarlar, kristal sofra ve mutfak eşyaları, değerli taşlar ve bunlardan mamul ziynet eşyaları, beyaz eşyalar, ses ve görüntü cihazları, telsiz-telefon cihazları, kristal avizeler, fil dişi, kemik, bağa, boynuz gibi hayvansal maddelerden mamul eşya, silahlar, oyun makine ve aletleri ile muzır neşriyat kapsamında bulunan yayınlar olarak sayılabilir.

2.2. IV Sayılı Listede Verginin Konusu ve Yükümlü

Özel Tüketim Vergisi Kanununun 1/d maddesinde IV Sayılı Listedeki malların ithalatı veya imal ya da inşa edenler tarafından tesliminin, ya da ÖTV uygulanmadan müzayede yoluyla satışının bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV’ye tabi olacağı belirtilmiştir.

Yasanın 4/a maddesinde ise bunların imali, inşası veya ithali veya müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenlerin özel tüketim vergisinin yükümlüsü oldukları belirtilmiştir.

Bu yasa maddeleri örnek ile açıklanacak olursa:

IV Sayılı Liste kapsamında olan klima imal edilip satılırsa satıcı, ÖTV hesaplayıp tahsil etmekle yükümlüdür. İmalatçıdan klima satın alan kişi bunu üçüncü kişilere satarken ÖTV tahsil etmeyecektir. Yani bu malın tekrar teslimi verginin konusuna girmemektedir.

Eğer klima ithal edilirse ithal aşamasında vergi gümrüğe ödenecektir.

Eğer klima müzayede yoluyla satılıyorsa müzayede yoluyla satışı gerçekleştirenler vergi hesaplayıp tahsil etmekle yükümlü kılınmışlardır.

Tekrar belirtmek gerekirse önceden ÖTV ödenerek satın alınmış bir malın üçüncü kişilere tesliminde yasa gereği ÖTV hesaplanması söz konusu değildir.

2.3. İhracat İstisnası

06.01.1996 Tarihinde yayımlanan İhracat Yönetmeliğine göre ihracat, bir malın ya da değerin yürürlükteki İhracat Mevzuatı ile Gümrük Mevzuatına uygun şekilde fiili ihracatının yapılması ve Kambiyo Mevzuatına göre bedelinin (bedelsiz ihracat hariç) yurda getirilmesini veyahut Müsteşarlıkça ihracat olarak kabul edilecek sair çıkışları ifade etmektedir.

Uluslararası ticarette ülkemiz tarafından, dolaylı vergiler bakımından varış ülkesinde vergileme ilkesi (destinasyon ilkesi) benimsenmiştir. Bu nedenle KDV Kanununda olduğu gibi Özel Tüketim Vergisi Kanununda da ihracat istisnası hükmü bulunmaktadır. Yasanın 5. maddesinde ihracat istisnasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bu hükme göre Kanuna ekli listelerdeki malların ihracat teslimleri yine maddede belirlenen iki şartı taşımak kaydı ile vergiden müstesna olacaktır. Bu şartlardan ilki teslimin yurtdışındaki müşteriye yapılmasıdır. Yurt dışındaki müşteri tabiri; ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezleri yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir işletmenin yurt dışında faaliyet gösteren şubelerini ifade etmektedir. İkinci şart ise teslim konusu malın Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesini terk etmesidir.

1 No.lu ÖTV Genel Tebliğinde ÖTV kapsamına giren malları imal veya inşa edenlerin, sözü edilen malları yurt dışındaki büro, temsilcilik, acente veya benzeri kuruluşlarına, buralarda kullanılmak veya satılmak üzere teslimlerinde de ihracat istisnasından yararlanılacağı, yabancı bayraklı gemilere, yabancı hava yolu firmalarının hava taşıma araçlarına ve uluslararası sefer yapan yerli deniz ve hava taşıma araçlarına yapılan teslimlerin de ihracat teslimi olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

Yukarıda belirtilen şekilde yapılan teslimler için ÖTV hesaplanmayacaktır. Ancak ihraç konusu malların yurt dışına çıktığı, gümrük beyannamesinin aslı veya ilgili gümrük idaresi ya da noter tarafından onaylı örneği, ihracatın gerçekleştiği dönemdeki ÖTV beyannamesine eklenmek suretiyle tevsik edilecektir.

İhracata ilişkin yüklenilen ÖTV’nin iadesi mümkündür. İade için ihracatı, ÖTV’ye tabi malı ithal edenin ya da yurtiçinde bu malın üretimini yapan firmalardan satın alanın yapması gerekmektedir. Dolayısıyla A şirketinin ithalinde ÖTV ödediği bir malı, B şirketinin yurtdışında bir firmaya satması halinde, B şirketi kendine maliyet olarak yansıyan ve alış faturasında ayrıca gösterilmeyen (A şirketinin ithalatta ödediği) ÖTV’yi iade alması mümkün değildir. İhracatın direkt A şirketi tarafından yapılması halinde, ithalde gümrüğe ödenen ÖTV’nin iadesi mümkün olacaktır. Bu hüküm 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinde “ÖTV uygulanan malların ihraç edilmesi halinde bu verginin iadesi, sadece ÖTV mükelleflerinden satın alınan mallar için söz konusudur. ÖTV uygulanan safhadan sonraki satıcılardan alınan malların ihraç edilmesi halinde , alış belgelerinde görünmeyen ve malın fiyatına dahil edilmiş olan ÖTV iade edilmeyecektir ………….. Aynı şekilde ÖTV ödenerek ithal edilen malların ithalatçısı tarafından ihraç edilmesi halinde, gümrüğe ödenen ÖTV ithalatçı-ihracatçıya iade edilebilecek, ÖTV’yi gümrüğe ödeyen ithalatçıdan satın alınan malların ihraç edilmesi halinde ise ÖTV’nin iadesi söz konusu olmayacaktır .” şeklinde ifade edilmiştir. İade edilecek ÖTV tutarının yalnızca yükümlülerden satın alınan mallarla sınırlandırılması, ihracatçı firmaların girdilerini imalatçılardan (verginin mükellefinden) teminine zorlayacaktır. Bu durum imalatçılardan ÖTV’ye tabi mal alıp bunu ihracatçılara satan mevcut işletmeleri olumsuz etkilemekte, rekabet imkanlarını azaltmaktadır.

2.4.Verginin Tecil- Terkini

Vergi hukukumuzda tecil erteleme, başka zamana bırakma anlamı taşırken, terkin; vergi alacağının ortadan kalkması, silme, ortadan kaldırma, devlet veya diğer kamu tüzel kişileri lehine ve mükellefler aleyhine doğan vergi, resim, harç, diğer mali mükellefiyetleri ve bunların cezaları ile diğer kamu alacaklarının, yasaların belirlediği koşullar altında, tamamen veya kısmen silinmesini öngören idari bir işlemdir (Sipahi, Barış “Özel Tüketim vergisi Kanunun Kapsamında İhraç Kaydıyla Teslimlerin Muhasebeleştirilmesi ve Bir Öneri” İSMMMO Mali Çözüm Dergisi, Sayı 60, Sayfa:222).

Özel Tüketim Vergisi Kanununun 8/2. maddesi uyarınca ihraç edilmek üzere ihracatçılara teslim edilen mallara ilişkin ÖTV’nin tahsil edilmemesi şartıyla, teslimi yapanların isteği üzerine özel tüketim vergisi tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil edilmektedir. Teslimi takip eden ay başından itibaren üç ay içerisinde malların yurtdışı edilmesi gerekmektedir. Eğer mallar bu tarih aralığında yurtdışı edilmiş ise tecil edilen vergi terkin edilecek, aksi takdirde tecil edilen verginin gecikme zammı ile vergi dairesine ödenmesi gerekecektir.

2.5.Verginin Matrahı, Oranı ve Vergilendirme Dönemi

ÖTV Kanununun 11 inci maddesinde, ÖTV matrahının (IV) Sayılı Listedeki malların ithalinde, ilk iktisabında veya tesliminde hesaplanacak ÖTV hariç olmak üzere, KDV matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül edeceği hükme bağlanmıştır.

ÖTV matrahına esas alınacak olan KDV matrahının tespitinde, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20 ila 27 nci maddeleri hükümleri ile bu hükümlere ilişkin Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinde yapılan açıklamalar dikkate alınacaktır. KDV matrahı, teslim veya ithal edilen malın bedeli ile birlikte vergi, resim, harç, pay ve fon gibi unsurları da kapsadığından, yukarıda açıklandığı şekilde tespit edilen KDV matrahına ÖTV de dahil olacaktır.

IV Sayılı Listedeki malların tesliminde uygulanacak verginin oranı %6,7 olarak belirlenmiştir.

ÖTVK’nun ek vergi yükü getirmemesi için 30.07.2002 tarih ve 24831 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2002/4480 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile mal ve hizmetlerin tesliminde uygulanacak KDV oranları yeniden belirlenmiş, bu kapsamda %26 ve %40’lık KDV oranları 01.08.2002 tarihinden itibaren uygulamadan kaldırılmıştır. Buna göre 01.08.2002 tarihinden itibaren önceki uygulamada tesliminde %26 KDV oranı uygulanan tüm mallarda, KDV oranı %18 olarak hesaplanacaktır. ÖTV’ye tabi mal alımındaki vergi yükü eski ve yeni uygulamada aşağıdaki gibi olacaktır.

Önceki Uygulama

Yeni Uygulama

Mal Bedeli

100.-TL

100.-TL

ÖTV

———–

6,7.-TL

KDV Mat

100.-TL

106,7.-TL

KDV

26.TL (%26)

19,21.-TL(%18)

G. Toplam

126.-TL

125.91.-TL

2.6.Beyanname ve Bildirim

IV Sayılı Listeye ilişkin yükümlülüğü bulunanların hem beyanname hem de bildirim mükellefiyetleri vardır.

(IV) Sayılı Listedeki malların tesliminde vergilendirme dönemi faaliyette bulunulan takvim yılının birer aylık dönemleri olup, beyannamenin vergilendirme dönemini izleyen ayın 15 inci günü akşamına kadar katma değer vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.

30.01.2003 Tarih ve 25009 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan 3 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinde 1 Seri No.lu Tebliğin “Bildirimler” başlıklı bölümü değiştirilmiştir. Buna göre bildirim formları ÖTV’ye tabi işlem olup olmadığına bakılmaksızın yükümlülerce takip eden ayın 20’nci günü akşamına kadar ( değişiklik öncesi “takip eden ayın 15 inci günü akşamına kadar” şeklinde uygulanmaktaydı) http://www.gelirler.gov.tr adresinde hizmet veren İnternet Vergi Dairesine/Kurumlar -Gelir Vergi Dairesine gönderilecektir. Bunun için 07.02.2003 tarihine kadar Tebliğin ekindeki (internet yoluyla da temin edilebilir) başvuru formu doldurarak, KDV yönünden bağlı olunan vergi dairesine verilmesi ve bu yolla kişisel şifre ve kullanıcı kodu elde edilmesi gerekmekteydi. Kullanıcı kodu ve şifre kullanılmak suretiyle bildirimin doldurulması, onaylanması ve gönderilmesi tamamen elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir. Bu bildirimlerin içeriğinde değişiklik yapılmak istendiğinde, bildirimler yeniden düzenlenip onaylanarak gönderilebilmektedir.

2.7.Verginin Belgelerde Gösterilmesi

ÖTV Kanununun 15 inci maddesi hükmü uyarınca, vergiye tabi işlemlere ait ÖTV, düzenlenecek fatura veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilecektir. Örneğin satış fiyatı 260.000.000 TL olan bir malın faturası aşağıdaki şekilde düzenlenecektir.

Satış bedeli

: 260.000.000.-

ÖTV (% 6,7)

: 17.420.000.-

Toplam

: 277.420.000.-

KDV (%18)

: 49.935.600.-

GENEL TOPLAM

: 327.355.600.-

ÖTV uygulanmamış olan malların perakende tesliminin söz konusu olduğu hallerde, mükellefçe düzenlenen fatura veya benzeri vesikalarda ÖTV’nin ve KDV’nin ayrıca gösterilmesi de gerekmektedir. Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 2002/1 Seri No.lu İç Genelgede konuyla ilgili olarak, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 Sayılı Kanunun 2/3. maddesiyle Bakanlığa verilen yetki kullanılmak suretiyle, Özel Tüketim Vergisi Kanunundaki “vergileme ölçüleri ”nin çeşitliliği ve özel tüketim vergisi mükellefi olup da ödeme kaydedici cihaz kullanma zorunluluğu kapsamına giren mükellef sayılarının azlığı ve ayrıca cihazların teknik özellikleri ve uygulamadan kaynaklanacak güçlükler dikkate alınarak, cihaz fişlerinde özel tüketim vergisini ayrıca gösteremeyen mükelleflerin söz konusu satışlarında Vergi Usul Kanununda geçen perakende satış fişlerini kullanmaları uygun görülmüştür.

ÖTV’ye tabi malları satın alanların, bu malları üçüncü kişilere satılmaları ya da iade etmeleri esnasında, düzenleyecekleri fatura ya da benzeri belgelerde malların temini için ödedikleri ÖTV’yi ayrıca göstermeleri söz konusu değildir.

2.8. Verginin İndirimi

ÖTV Kanununun 9 uncu maddesinde, özel tüketim vergisine tabi malların, yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen verginin, Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre ödenecek vergiden indirileceği belirtilmiştir. Söz konusu maddenin gerekçesinde ise özel tüketim vergisinin her mal için bir kez uygulanmasını teminen, vergilenen bir malın ait olduğu listedeki vergiye tabi bir başka malın imalinde kullanılması halinde, imal edilen mal için ödenecek vergiden, daha önce ödenen verginin indirilmesine ilişkin esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verildiği belirtilmiştir. Bakanlık da söz konusu yetkiyi kullanarak 1 Seri No.lu Tebliğde, vergiye tabi malların, yer aldığı listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde ödenen verginin, ödenecek vergiden indirilmesi suretiyle ÖTV’nin her mal için bir kez uygulanmasını öngörmüştür.

Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuçlar şunlardır:

2.9.ÖTV Matrahının Değişmesi

Kanunun 15 inci maddesi gereğince, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya diğer nedenlerle ÖTV matrahında değişiklik meydana geldiği ya da yersiz veya fazla vergi hesaplandığı hallerde, vergiye tabi işlemi yapmış olan mükellefler, bu işlem dolayısıyla vergi dairesine borçlandığı veya ödediği vergiler için değişikliğin mahiyetine uygun bir şekilde ve değişikliğin meydana geldiği dönem içinde düzeltme yapabilecek, bu döneme ait ödeyeceği vergiden mahsup edebilecek, ödenecek verginin olmaması halinde iade talebinde bulunabilecektir. Ancak Kanunun bahsi geçen hükmüne göre iade edilen malların fiilen işletmeye girmiş ve bu girişin defter kayıtlarında gösterilmiş olması şarttır.

2.10.Diğer Hususlar

a- ÖTV’ye tabi bir malın teslimine ilişkin bedelin dövize endeksli ya da direkt dövizle belirlenmesi halinde ortaya çıkan kur farkları ÖTV’ye tabi olacak mıdır? Bu konu yasa hükümleri gereğince kur farklarının KDV’ye tabi olup olmadığı sorusunun cevabı ile çözülecektir çünkü:

Dolayısıyla yukarıda belirtilen hususlar Bakanlığın kur farklarının ÖTV’ye tabi tutulması gerektiği görüşünde olduğunu açıkça göstermektedir. Biz de bu görüşe katılmaktayız (Kur farklarının KDV karşısındaki durumu konusunda Bakanlığın görüşü ve kişisel görüşümüz için bkz..1) AYGÜL, Emrah Ve ÇELEBİ, A. “Kur Farklarında KDV Uygulaması Mükellefler Arasında İhtilafa Yol Açmaktadır.” Vergi Raporu Dergisi, 2001, Sayı:53— 2) AYGÜL, Emrah “Ticari İcaplar ve Kur Farklarında KDV Uygulaması” Vergi Sorunları Dergisi, Şubat-2002).

b- Serbest bölgelere ilişkin işlemlerde ÖTV uygulaması nasıl olacaktır? ÖTV Kanununun 7/7. Maddesine göre, transit aktarma, gümrük antreposu, geçici depo, gümrük sahası, serbest bölge rejimlerinin uygulandığı mal teslimleri ÖTV’den istisna tutulmuştur. Bu hüküm uyarınca serbest bölge içerisindeki mal teslimleri ÖTV’ye tabi tutulmamaktadır.

Serbest bölgelerden Türkiye gümrük sınırları içerisine gelen mallar ithalat, gümrük sınırları içerisinden serbest bölgelere giden mallar ihracat sayıldığından, ÖTV’ye tabi malların serbest bölgelerden çekilmesinde vergi gümrüğe ödenecek, vergiye tabi malların serbest bölgelere tesliminde ise ihracat istisnası uygulanacaktır.

3.SONUÇ

Vergi kanunlarının sadeleştirilmesi ve Avrupa Birliği mevzuatına uyum amacıyla düzenlenen 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu 12.06.2002 Tarih ve 24783 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yasa ile 16 adet vergi, harç, fon ve pay yürürlükten kaldırılmıştır. Yasanın ikinci el taşıtlarla ilgili kısmı yayım tarihinde, diğer kısımları ise 01.08.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Çalışmamızda söz konusu Yasaya ekli IV Sayılı Liste kapsamındaki, lüks olarak nitelendirilen ve eskiden % 26 orana tabi olan (taşıtlar hariç) mallara ilişkin ÖTV Kanunu uygulamalarının nasıl olacağı konusunda bilgi verilmeye çalışılmıştır.

Exit mobile version