Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Finansal Kiralama Sözleşmeleri ve Uygulama Sorunları

Finansal Kiralama Sözleşmeleri

Prof.Dr. Seza Reisoğlu

I -GİRİŞ

Finansal kiralama sözleşmeleri (leasing) ilk defa 1930’larda ekonomik bunalımın yaşandığı Amerika’da, İkinci Dünya Savaşından sonra da Avrupa’da uygulanmaya başlanmıştır.

Finansal kiralamada, doğrudan kredi verme yerine; kredi kuruluşu müşterisine fon tesis etmekte, bu fon ile müşterinin istediği ve seçtiği taşınır veya taşınmazı satın almakta, finansal kiralama konusu malın hukuki açıdan mülkiyeti kredi kuruluşunda kalmakta, zilyetliği (kullanımı) ise müşteriye devredilmektedir. Müşteri malın kullanımı karşılığında kredi kuruluşuna bir bedel (kira) ödemekte; süre sonunda mal ya kredi kuruluşuna iade edilmekte veya müşteri tarafından satın alınmaktadır.

3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanununun gerekçesinde “…….. kurumun kaynağı olan Amerika’da ve Avrupa’da uygulanan finansal kiralama sözleşmelerinin muhtelif çeşitleri ortaya çıkmıştır. Madde bunlardan yalnız finansman sağlamaya yönelik sözleşmenin esas alındığını belirtmektedir. … Finansman şirketi işletmenin sabit kıymet ihtiyaçlarını, kredi esasına dayalı olarak çalışan diğer finansman kurumlarından farklı olarak kredi vermek suretiyle değil, fakat ihtiyaç duydukları malları sağlayarak malların kullanımını bir bedel karşılığı devretmek suretiyle karşılamaktadır” denilmektedir.

Finansal kiralamada; açılan kredi karşılığında faiz alınmadığı, kiracı mülkiyeti kiralayana ait malın kullanımı karşılığı bir kira ödediği için leasing faizsiz bankacılık yapan özel finans kurumları açısından büyük önem taşımaktadır.

Leasing pek çok ülkede uygulanmakta ise de; yasal düzenleme bulunan ülke sayısı sınırlıdır. Bunlardan birisi Türkiye’dir.

Alomaliye.com Personel Bordro Programı Pro+İK
Avans | İcra | İzin | Rapor Takibi | Teşvikler | Puantaj | SGK e-İşlem | e-Beyan

3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu Resmi Gazetede 28.06.1985 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasa ile genel hükümlere önemli istisnalar ve avantajlar sağlanmış; çok sayıda finansal kiralama şirketi faaliyete geçmiştir. Finansal kiralama şirketinin leasing konusu malın mülkiyetini koruması ve herkese karşı ileri sürebilmesi -iyi niyetli üçüncü kişilerin dahi korunmaması- kiralayana güvence, kiracıya ise finansman elde etme, malın bedelini taksitle ödeme avantajı yanı sıra, malın kiralayanın veya kendi borcundan ötürü dahi haczedilememesi nedeniyle faaliyetine devam imkânı sağlamıştır.

Ancak belirtmek gerekir ki, tüm leasing sözleşmelerinin 3226 Sayılı Yasanın sağladığı avantajlardan yararlanmaları için bunların bu Yasanın öngördüğü koşulları taşımaları gerekmektedir. Bu koşulları taşımayan leasing sözleşmeleri sözleşme olarak geçerli, ancak sadece Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olacaktır.

3226 Sayılı Yasada düzenlenen finansal kiralama sözleşmeleri, çeşitli benzer sözleşmeleri özellikle kira ve taksitli satışı çağrıştırmaktadır. Finansal Kiralama Sözleşmelerini kiradan ayıran önemli farklılık; malın mülkiyetinin kira süresi sonunda büyük ihtimalle kiracıya geçmesidir. Taksitle satıştan farklılık ise, malın kiranın -taksitlerin- ne sözleşmenin başında, ne de sonunda mülkiyetinin zorunlu olarak alıcıya geçmemesinde ortaya çıkmaktadır.

Finansal kiralama sözleşmelerine öncelikle 3226 Sayılı Yasa, bu Yasada hüküm bulunmayan hallerde Borçlar Kanununun genel hükümleri ve sözleşmenin niteliğine uygun düştükleri ölçüde özel hükümleri uygulanacağından (FKK md.26) Borçlar Kanununun kira hükümleri de finansal kiralama sözleşmelerinde 26. madde çerçevesinde göz önünde tutulacaktır. Buna karşılık, Borçlar Kanununun kiralanan malın daha sonra satışını düzenleyen 254. maddesi finansal kiralama sözleşmelerine uygulanmayacaktır (FKK md.27). Keza 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun da finansal kiralama sözleşmelerinde uygulama alanı bulamayacaktır. FKK md.27 uyarınca, taşınır malların taksitle satışı ile ilgili 222, 223 ve 224. maddeler de finansal kiralama sözleşmelerine uygulanmayacaktır.

Yasa koyucu; finansal kiralama sözleşmelerinde, mülkiyetin kiralayanda kalmasının Medeni Kanunda düzenlenen mülkiyetin saklı tutulması hükümleri ile benzerlik taşıdığını da göz önünde tutarak, MK 764/688, 765/689 maddelerinin finansal kiralama sözleşmelerine uygulanmayacağını hükme bağlamıştır (FKK md.27). uygulanmayacak maddeler arasında MK 766/690. maddede düzenlenen “hükmen teslim” de sayılmaktadır.

II- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİNİN KONUSU OLABİLECEK MALLAR (Md.5)

Finansal kiralama sözleşmesinin konusu taşınır ve taşınmaz mallar olabilir. Buna karşılık, patent gibi fikri ve sınai haklar bu sözleşmenin konusu olamazlar (FKK md.5).

Diğer ülkelerde çok çeşitli leasing uygulamaları bulunmakta, hemen her türlü taşınır leasing konusu yapılabilmektedir. Oysa 3226 Sayılı Yasanın gerekçesinde leasing konusu malların yatırım malları ile sınırlı tutulmak istendiği görülmektedir. Nitekim 1. madde gerekçesinde işletmelerin sabit kıymet ihtiyacının karşılanmasından, 4. madde gerekçesinde kirayı kabul edenin işletmesi için ihtiyaç duyduğu mal veya mallardan, 5. madde gerekçesinde keza işletmenin sabit değerlerinin taşınır veya taşınmaz olabileceğinden söz edilmektedir.

Bu durumda, yatırım malları yanı sıra, örneğin üzerinde fabrika bulunmayan bir taşınmazın yahut dayanıklı tüketim mallarının -buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon- ya da ev eşyalarının –yemek odası, misafir odası takımı- 3226 Sayılı Yasa kapsamında leasing konusu olup olamayacağı tartışılacaktır. Kanunların gerekçeleri, Kanun maddesi gibi mahkemeleri bağlamadığından, hangi taşınır ve taşınmazların finansal kiralama konusu olabileceği konusunda tek dayanak III.a bölümünde incelenen Kanunun amacının “finansman sağlamaya yönelik olduğu” şeklindeki 1. maddesidir.

Finansal kiralama konusu malların yeni veya kullanılmış olması mümkündür. Sadece bu malların yurtdışından ithali halinde -eski, kullanılmış, düşük kaliteli mallar- Hazine Müsteşarlığının ön izni gerekir (Finansal Kiralama Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik RG 28.04.1992 md.12).

III- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMELERİNİN ZORUNLU KOŞULLARI

Leasing sözleşmeleri genel hükümler çerçevesinde yapılabilecek ise de, bu sözleşmelere 3226 Sayılı Yasanın uygulanabilmesi için, Yasanın 1, 4 ve 8. maddesinde öngörülen koşullara uyulması gerekecektir.

Yargıtay bir kararında (12.HD., 11.04.200, 5382/5627) Özde ve biçimde 3226 Sayılı Kanunun varlığından söz edebilmek için anılan Yasanın 1. maddesi gereği kiralamanın amacının finansman sağlamaya yönelik ve 4 ve 8. maddelerde açıklanan şekil koşullarına uygun biçimde düzenlenmiş olması gerekir” demiştir.

        a. Kiracıya finansman sağlanması koşulu (md.1)

Finansal kiralama şirketi (kiralayan) bir kredi kuruluşudur. Diğer kredi kuruluşlarından farkı sağlanan finansmanın bir nakdi veya gayrinakdi kredi olmaması, müşteriye bir fon sağlanması, müşterinin bu fondan yararlanıp, istediği bir taşınır veya taşınmazı örneğin işletmesinde kullanmasıdır. 1. madde gerekçesinde Kanunun amacını düzenleyen bu madde aynı zamanda Kanunun hangi çeşit finansal kiralama sözleşmesini esas aldığını göstermektedir. … Madde bunlardan (finansal kiralama sözleşmelerinin muhtelif çeşitleri) yalnız finansman sağlamaya yönelik sözleşmenin esas alındığını belirtmektedir. … Bu şirket (finansal kiralama şirketi) işletmenin sabit değer ihtiyaçlarını, kredi esasına dayalı olarak diğer finansman kurumlarından farklı olarak kredi vermek suretiyle değil, fakat ihtiyaç duydukları malların kullanımını bir bedel karşılığı devretmek suretiyle karşılanmaktadır denilmektedir.

“Finansman sağlama”nın Kanunda bir tanımı yoktur. Bir kişiye taksitle mal satılması da; alıcının malın bedelinin tamamını derhal ödememesi -ödemelerin zamana yayılması- kaydıyla ona bir finansman sağlamaktır. Nitekim Bankalar Kanununda (md.11) “varlıkların vadeli satışından doğan alacaklar” kredi sayılmıştır. Finansal kiralama sözleşmelerinin, “mülkiyetin finansal kiralama şirketinde kaldığı; kullanım karşılığı belli süre bedel ödendiği ve süre sonunda malın mülkiyetinin kiracıya devrinin söz konusu olduğu sözleşme türü” olarak tanımlandığı göz önünde tutulduğunda; bir ayrım yapılmadan tüm taşınır ve taşınmazların leasing konusu yapılabileceği sonucuna varılacaktır.

Buna karşılık, 3226 Sayılı Yasanın çeşitli maddelerinde finansmana örnekler verilmekte (FKK md.1,4,5); sabit değer ihtiyaçlarının karşılanması için finansal kiralama sözleşmesi yapılabileceğine değinilmektedir. Yasanın gerekçesinden verilen bu örneklerin sınırlayıcı olduğu, yasa koyucunun açık bir şekilde iradesinin, finansal kiralamayı işletmelerin sabit değer ihtiyaçları ile sınırlı tuttuğu (FKK md.1, md.4), sadece yatırım mallarının leasing konusu yapılabileceği sonucu çıkarılabilecektir. Yatırım malları leasing’inde kiracı yapılan finansmanı yatırım mallarını da kattığı işletmesini çalıştırarak elde ettiği kazanç ile geri ödeyecektir.

Ancak mahkemeler kararlarında kanunların gerekçeleri ile bağlı değildirler. Nitekim Yargıtay kendisine intikal eden bir olayda “(12.HD., 27.01.200, 296/1517) 3226 sayılı yasanın amacının finans sağlamaya yönelik belli şekli şartları taşıyan, kiralayan ve kiracıya belli nitelikte hak ve yükümlülükler yükleyen bir yasa olduğu kuşkusuzdur demesine rağmen, dava konusu ev eşyalarının yatırım malı olmadığından, 3226 Sayılı Yasaya göre leasing konusu olamayacağı şeklinde bir karar vermemiş, sadece kişilerin ev eşyalarının ne tür finansman kaynağı oluşturacağı sözleşmede belirtilmediğinden, Yasanın 1 ve 4. maddelerinin aradığı koşullar gerçekleşmemiştir sonucuna varmıştır.

Yüksek Mahkemenin, finansal kiralama sözleşmesine konu olabilecek malları Yasanın gerekçesi ile bağlı kalmayarak bir işletmenin sabit değer ihtiyacı ile sınırlandırmadığı, özel ev eşyalarının hiçbir şekilde 3226 Sayılı Yasa kapsamında kiralanamayacağı şeklinde bir sonuca varmadığı görülmektedir.

b. Kiralayanın, malı kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın alması veya başka suretle temin etmesi koşulu (md.4)

Finansal kiralama şirketi (kiralayan), kiracıya istediği malın alınması için bir fon tahsis etmektedir. Kiralayan bir kredi kuruluşu olup; ne kiracının istediği mal kendisinde bulunmakta; ne de bu malı imal etmesi söz konusu olmaktadır. Kiracı,hangi mala gereksinmesi varsa, bu malı belirlemekte, bu malı satan veya imal eden firmalarla temas kurmakta, onlarla mutabık kalmakta ve finansal kredi kuruluşuna başvurarak malın alınmasını ve kendisinin kullanımına tahsis edilmesini istemektedir. Malın seçimi kiracı tarafından yapıldığından; düştüğü yanılgının riski de kendisine aittir.

Kiracı malın bedelini taksitlerle kira adı altında kiralayana ödeyeceği için; malın fiyatı öncelikle kiracıyı ilgilendirmektedir. Buna karşılık, mal bedelini kiralayan ödeyeceğinden ve mal kiracıdan olan alacağının teminatını oluşturduğundan, kiralayan da bir mala değerinden fazla ödeme yapmayı kabul etmeyecektir.

Finansal kiralama sözleşmesi kural olarak üçlü ilişkiyi ve iki sözleşmeyi öngörmektedir. Kiralayan, kiracı ve malın satıcısı ile iki ayrı sözleşme yapmaktadır.

Finansal kiralama şirketi bir kredi kuruluşu olduğundan, söz konusu malı üçüncü kişilerden devralması zorunlu bulunmaktadır. Kiralayan malı üçüncü kişiden satın almakta veya başka surette temin etmektedir. 3226 Sayılı Yasaya göre, kiralayanın malın maliki olması zorunlu olduğundan; kiralayana mülkiyet hakkı sağlayan sözleşme, satış dışında bağış veya istisna akdi olacaktır.

Finansal kiralama sözleşmesi için, kiracının malı seçimi ve talebi esas olmakla beraber, kiralayanın bir malı kiracıya önermesi üzerine bir finansal kiralama sözleşmesi yapılması da kuşkusuz mümkün olacaktır.

Herhangi bir nedenle, leasing konusu malın kiralayana geri dönmüş olması halinde, bu mal da yeni bir finansal kredi sözleşmesinin konusu olabilecektir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bir kararına da neden olan “sat-geri kirala – sale-lease back”in 3226 Sayılı Yasa kapsamında bir finansal kiralama konusu olup olamayacağı tartışmalıdır. “Sat-geri kirala”da, bir malın -örneğin bir fabrikanın makinelerinin- maliki, finansman sağlamak için maliki olduğu malı finansal kiralama kuruluşuna satmakta ve aynı zamanda bir finansal kiralama sözleşmesi yaparak zilyetliğini devam ettirmektedir.

Bu işlemlerin finansman sağlamaya yönelik olduğuna şüphe yoktur. Buna karşılık burada kiralayan, malı bir üçüncü şahıstan değil, kiracıdan satın alarak malik olmaktadır. Burada “veya başka bir surette temin etme” ibaresinin yorumu önem kazanmaktadır. “Başka bir suretle temin” ile mutlaka kiralayanın malı yüne üçüncü kişiden alması gerektiği, ancak bu ibarenin malın satış dışında başka bir suretle temin -istisna, bağışlama- edilmesine imkân sağladığı şeklinde yorumlanması halinde, 4. maddedeki koşulun gerçekleşmeyeceği kuşkusuzdur. Buna karşılık, “veya başka bir surette temin” üçüncü kişi dışında da temin şeklinde yorumlanırsa -malın kiracıdan satın alınması- “sale-lease back” geçerli sayılacaktır. Her iki yorum da mümkün olduğundan, yasa koyucunun malın mutlaka üçüncü bir kişiden alınmasını amaçlayıp amaçlamadığı üzerinde durmak gerekecektir.

Bu konuda 4. maddenin gerekçesinde bir açıklama yoktur. Ancak sale-lease back’in geçerli olduğu görüşüne önemli bir destek FKK’nın 27. maddesinde yer alan MK 766/690. maddesinin uygulanmayacağı şeklindeki düzenlemedir. MK 766. maddesinde Bir taşınır mülkiyetini nakleden kimse özel bir hukuki ilişkiye dayanarak o şeyin zilyetliğini korursa, mülkiyet teslimsiz geçmiş olur denilmektedir. Sale-lease back’te de; makinenin maliki malı kiralayana satarak mülkiyeti nakletmekte, ancak özel bir sebebe -finansal kiralama sözleşmesi- dayanarak zilyet olmakta devam etmekte, kiralayan teslim olmaksızın hükmen malik sıfatını kazanmaktadır.

MK 766’da Ancak bu işlem üçüncü kişileri zarara sokmak veya taşınır rehni kurallarından kurtulmak için yapılmışsa, mülkiyetin nakli sonuç doğurmaz hükmüne de yer verilmiştir.

Burada yasa koyucunun sale-lease back’i 3226 Sayılı Yasaya göre geçerli saydığı; bu nedenledir ki MK 766/690. maddenin uygulanmayacağını hükme bağladığı sonucuna varılabilecektir. Gerçekten de, sat-geri kirala, 3226 Sayılı Yasaya tabi değil ise, MK 766/690’nın uygulanamayacağı şeklinde bir düzenlemeye gerek olmadığı ileri sürülebilecektir.

Yargıtay (HGK, 27.05.1995, 95/12787, 95/1157; 12.HD., 23.06.1997, 1011/7419; 12.HD., 11.06.2002, 11320/12506; Danıştay da aynı görüştedir 14.12.1999, 1898/4121) sat ve geri kirala sözleşmesinin 3226 Sayılı Yasa kapsamında olmadığı sonucuna varmıştır. Yüksek Mahkemeye göre, Finansal kiralama konusu malın kiralayan tarafından üçüncü kişiden temin edilmesini öngören FKK md.4 hükmü karşısında bu tür sözleşmenin yasa kapsamına girmeyeceği açıktır. … Bu tür sözleşmelerin Finansal Kiralama Kanununa uygun olduğu kabul edilemez.

Yüksek Mahkeme, sat-geri kirala şeklindeki bir leasingin, iyi niyetli üçüncü kişiler tarafından bilinemeyeceğini; örneğin uzun süredir malın maliki olan kişinin sale-lease back yapmak suretiyle “haczedilemezlik” zırhına bürüneceğini, bundan iyi niyetli kişilerin zarar göreceğini düşünmüş olabilir. Ancak yasa koyucunun MK 766/690. maddenin uygulanmayacağını kabul ederek bu tür bir endişe taşımadığı görülmektedir.

c. Finansal kiralama sözleşmesinin şekli ve tescil (md.8)

Sözleşme, düzenleme şeklinde herhangi bir noterde yapılabilir. Ancak sözleşmenin üçüncü kişilerin aynî hak iktisaplarına karşı -iyi niyetli olup olmadıklarına bakılmaksızın- ileri sürülmesi için taşınırın kiracının yerleşim yeri noterliğindeki özel sicile tescili, taşınmaz mala dair sözleşmenin taşınmazın bulunduğu yer tapu kütüğünün beyanlar hanesine, gemilere dair sözleşmelerin gemi siciline şerh edilmesi gerekir. Siciller alenidir. Tescil edilmeyen veya şerh verilmeyen finansal kiralama sözleşmeleri iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.

Yargıtay da (21.HD., 04.04.2000, 2465/2609) Kiracının yerleşim yeri noterindeki sicil yerine; sözleşmenin yapıldığı yer noterindeki sicile tescil edilen finansal kiralama sözleşmesinin üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği sonucuna varmıştır.

Taşınmaz veya gemi, kiralayana ait olduğundan tapu siciline veya gemi siciline şerhin gerekmediği düşünülebilir. Ancak bu şerh; kiralayanın alacaklılarının takiplerine ve taşınmaz veya gemi üzerine haciz koydurma girişimlerine karşı, kiracıyı koruyacak ve sözleşme süresi içinde taşınmaz veya gemi haczedilemeyecek, ayrıca kiralayan taşınmazı veya gemiyi üçüncü bir kişiye devredemeyecektir.

Uçaklar da leasing konusu olduğu halde, sözleşmenin Ulaştırma Bakanlığı nezdindeki uçak siciline şerhine dair bir düzenlemeye Yasada yer verilmemiştir. Bu durumda, diğer taşınırlar gibi uçak leasinglerinin kiracının ikametgahındaki özel sicile tescili gerekir. Ayrıca uçak siciline de şerh yararlı olacaktır.

IV- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMELERİNDE BEDEL VE SÜRE (md.6)

Kanun Tasarısının gerekçesinde belirtildiği gibi, Finansal kiralama şirketi sözleşme konusu malın hukuki mülkiyetini muhafaza ederken, onun ekonomik mülkiyeti malı devralana geçmekte; kira süresi sonunda çok defa malın ekonomik ömrü sona ermekte, bu nedenle de malın satış bedeli kiralayanın diğer fonlama maliyeti ve belli oranda kâr ile birlikte kira bedelinde göz önünde tutulmaktadır.

FKK 6. maddesine göre Finansal kiralama bedeli ve ödeme dönemleri taraflarca belirlenir. Bu bedeller değişken veya sabit olabilir. Türk Lirası veya Merkez Bankasınca alım satımı yapılan döviz cinsinden belirlenebilir.

Finansal kiralama bedelinin döviz cinsinden belirlenmesi halinde BK 83. madde göz önünde tutulacak; sözleşmede “aynen ödeme” veya benzeri bir ibare yer almıyorsa, kiracı ödemeyi vadede Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak yapabilecektir.

Finansal kiralama sözleşmeleri en az dört yıl süre ile feshedilemez. Diğer bir deyişle, bu sözleşmeler en az dört yıl süreli olacaktır. Finansal kiralamada malın zilyetliği kural olarak onun ekonomik ömrüne uygun bir süre için devredilmekte; leasing bedeli toplamı malın değeri kadar veya değerine yakın olmaktadır.

Madde gerekçesine göre Sürenin en az dört yıl olarak düşünülmesi özellikle taşınır malların bu sürede amorti edileceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

Kiralayanın veya kiracının 4 yıl geçmeden sözleşmeyi feshettiğini bildirmesi geçersizdir. Ancak haklı sebeplerle feshi düzenleyen 23. madde hükümleri saklıdır.

Yine gerekçeye göre Taraflar sözleşmelerinde bu konuda herhangi bir süre öngörmemiş veya bundan daha kısa bir süre tayin etmiş olsalar bile, sözleşmeyi dört yıldan önce sona erdiremeyeceklerdir. Gerekçedeki bu ifadeye rağmen, sözleşme taraflarının anlaşarak, finansal kiralama sözleşmesini 4 yıl geçmeden feshi halinde; sözleşme sona erecek; ancak bu sözleşme 3226 Sayılı Yasa kapsamında bir sözleşme sayılmayacaktır.

FKK md.7’ye göre, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelik ile 4 yıllık süre kısaltılabilir. Finansal Kiralama İşlemlerinde Süre ve Sınır Tespitine Dair Yönetmelik’in (RG 08.07.1992 Sa:21278) 1. maddesinde sayılan hallerde -teknolojik nitelik, ilk sözleşmenin devamı niteliğindeki yeni sözleşme, savaş, sabotaj, yangın vd. nedeniyle malın, kiralayanın veya kiracının zarar gördüğü haller- süre dört yıldan kısa olabilir.

V- FİNANSAL KİRALAMA KONUSU MALIN MÜLKİYETİNİN KİRALAYANDA KALMASI VE KİRACININ MALI SATIN ALMA HAKKI

a. Malın mülkiyetinin kiralayanda kalması

Kiralayan sözleşme süresi sonuna kadar malın mülkiyetine sahiptir. Bu husus 3226 Sayılı Yasanın 9. maddesinde Finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayana aittir şeklinde açıklanmış, nedense 17/1. maddede aynen tekrar edilmiştir. Yargıtay (HGK, 31.01.2001, 10-1789, 2001/6, YKD Temmuz 2001, sh.976) Her ne kadar 9 ve 17. maddelerde finansal kiralama konusu malın mülkiyetinin kiralayan şirkete ait olduğu belirtilmiş ise de, her iki maddenin gerekçesinde görüldüğü üzere finansal kiralama nesnenin mülkiyetinin kiralayan şirkete bırakılmasındaki amacın kira bedellerine karşı bir teminat niteliği taşıdığının kabulü gerekir demektedir.

Özellikle araçların finansal kiralama sözleşmesi ile zilyetliğinin kiracıya devrinde meydana gelen kazalardan malik durumundaki kiralayanın sorumlu olup olmayacağı çeşitli Yargıtay kararlarına konu olmuştur. Yüksek Mahkeme bir kararında (19.HD., 05.05.1998, 2577/3075, ….oğlu, sh.215; aynı şekilde 11.HD., 20.11.2000, 7567/9051, YKD Mart 2001, sh.366) kaza tarihinde finansal kiralama süresi bitmiş ise de, kiracının araç üzerindeki zilyetliği, fiili tasarruf gücü ve ekonomik işe yararlılığı henüz satın alma hakkı kullanılmadığı veya araç iade edilmediğinden devam ettiğinin anlaşılmış olmasına göre, davalı şirketin KTK 3. maddesine göre işleten sıfatı bulunmamaktadır sonucuna varmıştır.

Kiralama sözleşmesinin 3226 Sayılı Yasa kapsamında kalması için sözleşme devam ettiği sürece kiralayanın mal üzerindeki mülkiyetinin devamı şarttır. Bunun istisnası, sözleşmede öngörülmesi halinde, kiralayanın mal üzerindeki mülkiyet hakkını diğer bir finansal kiralama kuruluşuna devretmesidir. Buna karşılık, kiralayanın mal üzerindeki mülkiyetini herhangi bir üçüncü kişiye devretmesi 3226 Sayılı Kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğundan geçersiz sayılacaktır.

b. Kiracının malı satın alma hakkı

3226 Sayılı Yasaya göre Finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayan şirkete aittir. Ancak taraflar sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırabilirler (FKK md.9). Bu hak sonradan da tarafların anlaşması halinde kiracıya tanınabilir.

Madde gerekçesinde Esasında finansal kiralama münasebetinde finansal kiralama şirketinin mala karşı ilgisi, bunu sağlarken ödediği bedelin kendisine geri ödenmesini temin etmekten öteye geçmez. Buna karşılık, işletmenin sabit kıymet ihtiyacını bu yolla sağlayan kiracının malı muhafazadaki menfaati çok fazladır. … Tarafların bu satın alma bedelini sözleşmede göstermek durumunda oldukları kuşkusuzdur denilmektedir.

Finansal kiralama bedeli genelde malın ekonomik ömrü göz önünde tutularak belirlendiğinden, süre sonunda kiracıya mal satın alma hakkı tanınmaktadır. Malın mülkiyetinin devri halinde yapılacak masraflara, ödenecek vergilere kimin katlanacağı konusunda Yasada bir düzenleme olmadığından sözleşmede bir hüküm yoksa genel hükümlere göre -alıcıya ve satıcıya ait yükümlülükler çerçevesinde- karar verilecektir.

Yargıtaya intikal eden bir olayda, kiracı belediye leasing yoluyla kiraladığı 8 kamyon, 2 su tankeri ve 1 asfalt bakım aracının 4 yıllık sözleşme sonunda her birine 150.000 lira ödemek suretiyle satın alma hakkının bulunduğunu tüm koşullar yerine getirildiği halde kiralayanın devre yanaşmadığını ileri sürerek, söz konusu araçların mülkiyetinin adına tescilini dava etmiştir.

Kiralayan araçların devrinin yapılabilmesi için araçlarla ilgili maliye borçlarının ve devirle ilgili harç ve masrafların davacı tarafından ödenmesini istemiş Mahkeme mülkiyetin kiralayana ait olduğunu, motorlu taşıt ile ilgili taşıt vergileri ve araçla ilgili diğer borçların kiracı tarafından değil, kiralayan tarafından ödenmesinin mülkiyetin doğal sonucu olduğu gerekçesi ile araçların mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar vermiştir . Yüksek Mahkeme (11.HD., 08.02.1999, 98/8999, 99/612) finansal kiralama sözleşmesinde kiralananın satın alma opsiyonuna bağlı olarak veya hangi sebeple ve gerekçe olursa olsun her türlü vergi, resim ve harcın kiracı tarafından ödenmesi öngörüldüğünden mahkeme kararını bozmuştur.

Finansal kiralama sözleşmesinde herhangi bir hüküm bulunmaması halinde satışa kadar ki vergiler kiracıya ait olacak; malın kiracı tarafından satın alınmak istenmesi halinde ise taşınır ve taşınmaz satışında uygulanacak genel hükümler göz önünde tutulacaktır.

VI- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMELERİNİN TARAFLARI

a. Finansal kiralama şirketi (Kiralayan)

Kiralayanın anonim şirket şeklinde kurulması şarttır. Kanunun gerekçesine göre Finansal kiralama işlemleri finansal amaçlı olduğundan kiralayanın anonim şirket olması öngörülmektir. Bankaların finansal kiralama sözleşmesi yapıp yapamayacakları konusunda önce Plan ve Bütçe Komisyonunda 11. madde kabul edilmiş ve bu maddede “Bankalar ve sigorta şirketleri ile mevduat kabul eden özel finans kurumları kiralayan şirket olarak faaliyette bulunamazlar. Ancak mevduat kabul etmeyen kalkınma bankaları ile özel finans kurumları Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlığın izni ile böyle bir faaliyette bulunabilirler” denilmiş, ancak 11. madde Mecliste Yasa metninden çıkarılmıştır. Buna karşılık, Finansal Kiralama Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik Yasadan çıkarılan 11. madde hükmünü benimsemiş ve sadece kalkınma ve yatırım bankaları ile özel finans kurumlarının kiralayan sıfatı ile sözleşme yapılabileceği kabul edilmiştir.

Kiralayan şirketlerin kuruluşu ve yabancı şirketlerin şube açmaları Finansal Kiralama Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik (RG 28.04.1992 Sa:21212) hükümlerine tabidir.

Türkiye’de kurulacak bir finansal kiralama şirketinin asgari sermayesi Yasada belirlenmiş olup, Bakanlar Kurulu bu miktarı 5 katına kadar artırmaya yetkilidir.

Türkiye’de şube açmak suretiyle faaliyet gösterecek yabancı finansal kiralama şirketlerinin,

  • Türkiye’deki şubeleri için ayırdıkları sermayenin, Kanunda belirtilenden az olmaması (Bakanlar Kurulu 5 katına kadar artırabilir)
  • Kuruldukları veya faaliyette bulundukları ülkelerde kiralama işlemi yapmaya yetkili olmaları gerekmektedir (FKK md.4).

Kiralayan şirketin, kiralama işlemlerinin toplam tutarı özkaynaklarının 30 katını, ortakları veya şirketler grubu ile yapacağı kiralama işlemlerinin toplam tutarı ise özkaynaklarının 15 katını geçemez (Finansal Kiralama İşlemlerinde Süre ve Sınırın Tespitine Dair Yönetmelik (RG 08.07.1992 md.2) md.12).

Kiralayan şirket, finansal kiralama işlemleriyle doğrudan ilgili olmayan faaliyetlerde bulunamaz (Yönetmelik md.10). Bunun istisnası yatırım ve kalkınma bankaları ile özel finans kurumlarıdır. Mevduat kabul etmeyen kalkınma ve yatırım bankaları ile özel finans kurumları, bakanlıktan izin almak kaydıyla finansal kiralama faaliyetlerinde bulunabilirler (Yönetmelik md.11).

Finansal kiralama şirketleri ile yabancı şirketlerin Türkiye’deki şubeleri Bankalar Yeminli Murakıpları ile Hazine Kontrolörleri tarafından denetlenir.

Yabancı finansal kiralama şirketlerinin Türkiye’de faaliyette bulunabilmeleri için -Türkiye’deki kiracılarla leasing sözleşmesi yapmaları için- mutlaka Türkiye’de şube açmalarının gerekli olup olmadığı tartışmalıdır. 3226 Sayılı Yasada (FKK md.8/son) Yurtdışında yerleşik kiralayan şirketin Türkiye’de şubesi yoksa sözleşmeler Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tescil edilir denilmek suretiyle yurtdışında yerleşik kiralayanın Türkiye’de şubesi olmasa dahi finansal kiralama sözleşmesi yapabileceği kabul edilirken, FKK 10. maddenin 4. fıkrasına göre Bu Kanun hükümlerine göre izin almadan kiralama faaliyetinde bulunanlar 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ve para cezası ile cezalandırılmaktadır. Ancak 10/4. maddesinin sadece izin alınması gerekli olan hallerde izin alınmadan faaliyette bulunanları cezalandırdığı sonucuna varılacaktır. Diğer bir deyişle, Türkiye’de kurulu bir şirket veya yabancı bir şirketin Türkiye’deki şubesi izin almadan kiralama faaliyetinde bulunamayacak; buna karşın yabancı bir finansal kiralama şirketinin şube açmadan Türkiye’de faaliyette bulunması için izin gerekmediğinden, yabancı şirket Türkiye’deki kiracılarla sözleşme akdedebilecektir. Uygulama da bu yöndedir.

b. Kiracı

3226 Sayılı Yasada kiracı konusunda herhangi bir kısıtlama yoktur. Özel gerçek ve tüzel kişiler kiracı olabilecekleri gibi, tabi oldukları mevzuatın elvermesi halinde kamu tüzel kişileri de kiracı olabilirler.

VII- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMELERİNİN TARAFLARININ HAK VE BORÇLARI

        a. Kiracının hakları

aa. Kiracının hakları

Kiracı, kiralama konusu malı seçme hakkına sahiptir. Kiracı, kiralamak istediği malı satan veya imal eden firma ile temasa geçecek; alınacak malın nitelikleri, özellikleri, fiyatı, teslim süresi vd. konularında firma ile mutabık kaldıktan sonra finansal kiralama şirketinden malın satın alınması veya imal edilmesi konusunda kendisine fon tahsisi şeklinde kredi açılmasını talep edecektir. Böyle bir taleple karşılaşan finansal kiralama şirketi, kiracının malın bedelini ödeme gücünü saptadıktan sonra malın, tahsis ettiği fonun teminatını oluşturduğunu göz önünde tutarak, belirlenen fiyatın makul olup olmadığını da inceleyecektir.

Koşulların uygun olması halinde kiralayan şirket, kiracı ile finansal kiralama sözleşmesi; malı satacak veya imal edecek firma ile bir satış veya istisna sözleşmesi yapacaktır.

Kiralayanın, kiracı ile imzaladığı leasing sözleşmesinde, kiracıya sözleşmede belirlenen malın teslimini talep hakkı yer alacaktır. Ancak kiralayanın, malın teslim edilmemesinden veya geç tesliminden ötürü hiçbir sorumluluğu bulunmadığı şeklindeki sözleşme hükümleri de geçerlidir.

Kiracı, kendisine teslim edilen malın zilyedi olup, sözleşmenin amacına uygun olarak her türlü faydayı elde etmek hakkına sahiptir (md.13).

3226 Sayılı Yasanın madde gerekçesinde Kiracının malın ekonomik mülkiyetine sahip olarak bundan her türlü yararı elde etme hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.

Yargıtay da bir kararında (HGK 31.01.2001, 10-1789, 2001/6, YDK Temmuz 2001, sh.976) finansal kiralama sözleşmesinde kiracının normal kira akdindeki yükümlülükler dışında adeta bir malikin statü ve yetkilileri ile donatılması amaçlanmıştır denilmiştir. Kiracıya tanınan bu sınırsız faydalanma hakkı, sözleşmenin amacına uygun olarak kullanılabilir. Örneğin kiracı işletmesi için kiraladığı bir otomobili başka işlerde kullanamaz.

Kiracı, finansal kiralam sözleşmesinde yer aldığı takdirde; yükümlülüklerini tamamen sözleşmeye uygun biçimde yerine getirmesi koşulu ile, sözleşmenin bitiminde malı satın alma hakkına da sahip olabilir.

ba. Kiracının borçları

Kiracının en önemli borcu kuşkusuz, finansal kiralama sözleşmesinde belirtilen vadelerde malın bedelini ödemektir.

Kiracının bir diğer yükümlülüğü, malın zilyetliğini bir üçüncü kişiye devredememesidir (FKK md.15). Bu yasağa rağmen devir halinde ne olacağına dair Yasada bir düzenleme bulunmamaktadır. Kiracının yasağa aykırı davranışı nedeniyle; kira sözleşmesinin 3226 Sayılı Yasaya tabi olmayacağını ileri sürmek, kiralayanı da cezalandırmak anlamına geleceğinden kabul edilemez. Buna karşılık kiralayan bu durumda sözleşmeyi devam ettirmesinin beklenemeyeceğini ileri sürerek FKK 23. maddeye dayanarak fesih hakkını kullanabilir.

Mülkiyeti kiralayana ait olan mal, kiracıya yaptığı fonlamanın teminatını oluşturduğundan, kiracı kiralama konusu malı sözleşmede öngörülen şart ve hükümlere göre itina ile kullanmak zorundadır.

Kiracının sözleşme sonunda veya sözleşme daha evvel feshedilirse; fesih nedeniyle malı iade yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrıca mülkiyeti kiralayanda kalan mal, kiralayanın teminatını da oluşturmaktadır. Kiracının gerekli ihtimamı göstermemesi nedeniyle malın değer kaybetmesi halinde kiracı malın değer kaybından ötürü kiralayanın uğradığı zararlardan sorumlu olacaktır. Malın değer kaybı halinde kiracının ek teminat vermesi şeklinde bir düzenlemenin Yasada yer almamasına karşılık; kiralayanın malın değer kaybı kadar bir miktarı kiracının teminat olarak vermesi için dava açması mümkün olmalıdır.

Finansal kiralama konusu malın, kiracı tarafından iadesi gerekirken, iade edilmemesinin, kiracının cezai sorumluluğunu gerektirip gerektirmediği de yargı kararlarına konu olmuştur.

Yargıtaya intikal eden bir olayda kiracının leasing yoluyla kiraladığı araçların kira bedellerini ödeme planına uygun olarak ödemediği, kiralayanın sözleşmeyi feshedip araçların iadesini istediği, sanığın araçlardan ikisini iade etmediği iddiasıyla TCK 510. maddesine göre dava açılmış; ceza mahkemesi olayın hukuki nitelikte olduğu, çözüm için hukuk mahkemesinde dava açıldığı ve emniyeti suiistimal suçunun oluşmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar vermiştir. Yüksek Mahkeme (11.CD., 17.03.1997, 336/639) 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanununun 15. maddesinin “kiracı finansal kiralama konusu malın zilyetliğini bir başkasına devredemez”; 17. maddesinin “finansal kiralama konusu mal kiralayan şirketin mülkiyetindedir”; 24. maddesinin “sözleşme sona erdiğinde sözleşmeden doğan satın alma hakkını kullanmayan veya bu hakkı bulunmayan kiracı finansal kiralama konusu malı derhal geri vermekle mükelleftir”; 25. maddesinin “sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde kiracı malı iade ile birlikte …” şeklindeki hükümleri ve sözleşme genel şartlarının 9. maddesinde öngörülen iade zorunluluğu da dikkate alındığında 34 MHY 56 plakalı aracın gerek Kanundan, gerekse sözleşmeden kaynaklanan iade zorunluluğuna rağmen, kendisinin veya başkasının menfaatine olarak satıldığı, rehnedildiği, ketim ve inkar edildiği veya tahvil ve tagyir edildiğinin anlaşılması halinde, müsnet emniyeti suiistimal suçunun düştüğünün gerekeceği, sanığın anılan aracı müteahhitten satın aldığına ilişkin savunması usulen araştırılıp, dava konusuyla ilgili olduğu ileri sürülen hukuk davası dosyası getirilerek hukuki durumun tayininin gerekeceği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.

Sözleşmede aksine hüküm yoksa, kiracı malın her türlü bakımından ve korunmasından sorumlu olup, bakım ve onarım masrafları kiracıya aittir (FKK md.13/2).

Malın mülkiyetinin kiralayana ait olmasına karşılık, ekonomik mülkiyetinin kiracıya ait olması ve malı kiracının kullanması nedeniyle, mal ile ilgili tüm yükümlülüklerin kiracıya ait olması gereği Yasada açıkça düzenlenmektedir. Yargıtay (HGK, 31.01.2001, 10-1789, 2001/6, YDK Temmuz 2001, sh.976) Burada malik sözcüğünden malın ekonomik tahsis amacına (ondan yararlanan) göre kimin fiili hakimiyetinde bulunduğu ve tüm bakım ve onarımın kime ait olduğu olguları dayanak alınmalı, bunlar araştırılarak buna göre sorumluluk belirlenmelidir dedikten sonra Finansal kiralamaya konu malda kiralayanın malın fiziki varlığı ile hiçbir ilgili yoktur. Mülkiyet teminat amaçlı olup, ekonomik verim kiracıya aittir. Hal böyle olunca kiracı bakım ve onarım masraflarından, vergi, sigorta giderlerinden, üçüncü şahıslara karşı göstereceği özenden, borca aykırılıktan doğan zarardan sorumlu olacağına kuşku ve duraksamamaya yer olmamalıdır sonucuna varmaktadır.

Kiracının Yasada öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu veya herhangi bir diğer nedenle -kiracının kusuru olmasa da- malın uğrayacağı zarar ve ziyandan kiracı sorumlu olacaktır. Yargıtaya intikal eden bir olayda, kiracı zilyetliğinde bulunan iş makinelerinin ilçede meydana gelen anarşik olaylar sırasında tahrip edildiğini, BK 117. maddesi gereğince fiili imkânsızlık nedeniyle finansal kiralama sözleşmesinin uygulanamaz hale geldiğini ileri sürerek kira borçlarının bulunmadığının tespitini istemiştir. Yüksek Mahkeme (13.HD., 09.05.1996, 1751/4287) Kanunun 14. maddesinde sözleşme süresi içinde hasar ve zarar sorumluluğunun kiracıya ait olduğu yazılıdır. … Davacı sözleşme sonunda malı satın alma hakkına da sahiptir. Kanun ve taahhüt gereğince davacı sözleşme ile bağlı olup davalı zararlarından sorumludur. O halde davanın reddine dair mahkeme kararının onanması gerekir sonucuna varmıştır.

Kiralayanın sigorta ettirdiği malın primlerini sigorta şirketine ödeme yükümlülüğü de kiracıya aittir (FKK md.17/11). Kiracı sigorta primlerini kiralayan adına sigorta şirketine yatıracak veya primleri ödeyen kiralayana bunları iade edecektir. Sigorta primlerini ödemeyen kiracı kiralayana karşı mütemerrit duruma düşecektir.

Sigortayı kiralayan yaptırabileceği gibi, kiralayan lehine kiracı da yaptırabilir. Yargıtay bir kararında (11.HD., 22.11.1996, 7771/8163, YKD Şubat 1997, sh.224), sözleşmede sigortanın kiracı tarafından yaptırılacağının ve fakat sigorta lehtarının finansal kiralama şirketi olarak gösterildiğinin ve sigorta priminin kiracı tarafından ödeneceğinin yer aldığını belirttikten sonra, Sözleşmedeki bu düzenleme 3226 Sayılı Yasanın 17. maddesine uygundur. … Bu durumda, sigorta sözleşmesinin üçüncü kişi hesabına (yararına) sigorta olarak kabulü gerekir sonucuna varmaktadır.

Malın uğradığı zarar ve ziyan öncelikle sigorta tazminatı ile karşılanacak; tazminatın yeterli olmaması halinde, karşılanmayan kısımdan kiracı sorumlu olacaktır (FKK md.14). Bu düzenleme malın kiralayana iade edilmesini esas almaktadır.

Tasarıda olmayan, Meclis’te ilave edilen son fıkraya göre ise Ancak bu farkı, kiracı finansal kiralama bedelleri ile ödemek zorundadır. Bu ilave edilen fıkra olsa olsa, kiracının farkı bir defada ödemeyeceği, farkın kira bedelleri sayısına bölünerek, kira bedelleri ile birlikte ödeneceği şeklinde yorumlanacaktır. Burada iki değişik ihtimalin tartışılması gerekmektedir. Birinci ihtimal, kiracı malın bedelini tamamen ödediği zaman malın maliki olacaktır. O takdirde, malın hasara uğrayıp uğramaması, kiralayanı ilgilendirmeyecek; hasarlı mal sigorta tazminatı ile birlikte kiracıya ait olacaktır. Bu durumda sigorta ile karşılanamayan farkın sigorta bedelleri ile ödenmesi de istenemeyecektir.

Kural olarak, genelde süre sonunda malın ekonomik ömrü de sona ereceğinden malın mülkiyeti kiracıya geçmekte ise de; sözleşmede böyle bir kaydın olmaması halinde mülkiyeti kiralayana ait olan mal kendisine iade edilecektir. Bu tür bir sözleşmede mal bedelleri tamamen ödense de mal kiralayana iade edileceğinden, malın hasara uğraması, zarar görmesi halinde mal ile birlikte sigorta tazminatı da kiralayana ait olacak, sigorta tazminatı ile karşılanamayan bir fark kalırsa, bu fark da bölünerek malın bedelleri ile birlikte ödenecektir.

Keza, finansal kiralama sözleşmesinin süresinden önce sona ermesi (FKK md.22, 24) veya süresinden önce feshedilmesi hallerinde de, mal kiralayana iade edileceğinden malın zarar görmesi halinde sigorta tazminatı kiralayana ait olacağı gibi, farktan da kiracı sorumlu olacaktır.

b. Kiralayanın hakları ve borçları

aa. Hakları

Kiralayan malın kullanımını (zilyetliğini) kiracıya devretmesi nedeniyle sözleşmede belirlenen koşullarla kiralama bedelinin ödenmesini talep hakkını haizdir.

Kiralayan sigorta ettirdiği malın primlerinin kiracı tarafından ödenmesini talep hakkına sahiptir.

Kiralayan finansal kiralama sözleşmesinin feshi veya süresinden önce sona ermesi halinde malın iadesini talep hakkına sahiptir.

ba. Borçları

Kiralayan, aralarındaki sözleşme hükümlerine göre malı kiracıya teslim yükümlülüğü altındadır. Ancak kiralayan, malın satıcısını veya imalatçısını bizzat belirlemediği, seçimi kiracı yaptığı için böyle bir yükümlülük altına girmek istemeyecek; malın teslim edilmesinden, geç tesliminden veya ayıplarından sorumlu olmayacağını kiralama sözleşmesine koydurması geçerli olacaktır.

Malı ve niteliklerini kiracı seçtiğinden ve belirlediğinden, kiralayan sadece kiracıya bir fon tahsis ederek malın bedelini satıcıya ve imalatçıya ödediğinden, kiralayanın malın daha sonra ayıplı çıkmasından ötürü de hiçbir sorumluluğu bulunmayacak, ayıplı malın kiracıya teslimi ile kiralayanın yükümlülüğü sona erecektir. Buna karşılık kiracının, kiralayandan satıcı veya imalatçı firmaya karşı sözleşmeden doğan haklarını kiralayanı temsilen kullanması için kendisine yetki vermesini veya satıcı veya imalatçıya karşı olan haklarını kendisine temlik etmesini talep hakkı vardır.

3226 Sayılı Yasa, amacını aşar biçimde, Kiralayan şirket mülkiyeti kendisine ait finansal kiralama konusu malı sözleşme süresince sigorta ettirmek zorundadır. Sigorta primlerinin ödenmesi kiracıya aittir demektedir.

Malın sigorta ettirilmesi ve sigorta priminin kiracı tarafından ödenmesi tamamen kiralayanın haklarını korumaya yönelik olup; bunu kiralayan için bir zorunluluk saymanın bir anlamı yoktur. Kiralayan, teminatını oluşturan malı sigorta ettirmese de, finansal kiralama sözleşmesi 3226 Sayılı Yasaya tabi olmaya devam edecektir.

Kiralayanın -sözleşmede açıkça yer almadığı takdirde- kiracının zilyetliğindeki malın mülkiyetini üçüncü bir kişiye devretmeme yükümlülüğü de bulunmaktadır. Sözleşmede bu yetkinin tanınması halinde ise FKK md.18’e göre mülkiyet ancak bir diğer finansal kiralama kuruluşuna devredilebilir ve devralan sözleşme hükümlerine aynen uymak zorundadır. Devrin kiracıya karşı geçerli olması için onun haberdar edilmesi gerekir. Malın mülkiyetinin bir diğer finansal kiralama kuruluşuna devri halinde, sözleşmedeki kiralayan tarafın değiştiği kabul edilecek; sözleşmenin diğer şartları geçerliliğini aynen koruyacaktır. Kuşkusuz taraflar anlaşarak sözleşme şartlarında değişiklik de yapabilirler.

Kanunun gerekçesinde de Finansal kiralama işlemlerinin izlenmesini kolaylaştırmak ve bu yolla ortaya çıkabilecek kötü ve yanıltıcı uygulamaları önlemek üzere mülkiyetin devri ile beraber finansal kiralama sözleşmesinin de devralana geçeceği hükme bağlandığı, nihayet devir dolayısıyla kiracının zarara uğramaması, özellikle kira bedelini iki defa ödemek tehlikesi ile karşı karşıya kalmamasını sağlamak için devrin kiracıya bildirilmesi mecburiyeti getirilmiştir denilmiştir.

VIII- KİRALAMA KONUSU MALLARIN HACZEDİLEMEMESİ – İFLAS DIŞINDA TUTULMASI

a. Kiracının iflası veya icra takibine uğraması (FKK md.19)

          aa. Kiracının iflası

Kiracının iflası halinde, iflas memuru büro teşkilinden önce finansal kiralama konusu malların tefrikine karar verir. İflas memurunun bu kararına 7 gün içinde itiraz edilebilir.

Yargıtay bir kararında (12.HD, 03.10.1996, 11053/11603, Nazlıoğlu, sh.186) İflas müdürlüğünün, müflis şirket yedinde olup olmadığı bildirilmediğinden, henüz malvarlığına girmediği belirtilerek, geminin tefrikine karar verilmesi isteminin reddi doğru değildir. Masanın malvarlığına intikali beklenmeksizin mercice büro teşkilinden önce gerekli işlemler tamamlanarak oluşa göre tefrike karar verilmesi gerekir denilmektedir.

Yargıtay bir diğer kararında (12.HD., 28.10.1999, 10329/13104, YKD Aralık 1999, sh.1673) Anılan bu Yasa hükmü -FKK md.19- kiralayanın doğrudan istihkak davası açmasına engel değilse de, ilgili memurun 3226 Sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca vereceği karara karşı hukuki yararı bulunan alacaklının, borçlunun ve finansal kiralayanın memur işleminin yanlışlığını ileri sürerek 7 gün içinde tetkik merciine şikayet hakkı vardır denilmektedir.

ba. Kiracının icra takibine uğraması

Kiracının alacaklıları, kiralama konusu mal kiracının kullanımında olsa dahi, malı haczettiremezler.

Yargıtay (12.HD., 15.11.1994, 13181/14330, YKD Mart 1995, sh.430) Kiracının borcundan dolayı finansal kiralama konusu malın haczedilmesi mümkün değildir. Malın haczedilip muhafaza altına alınması suretiyle kiracının faydalanma hakkı kısıtlanamaz sonucuna varmaktadır.

Yagıtayın bu görüşü FKK’nın 19. maddesinin bir uygulamasından ibaret olup; tüm alacaklılara karşı ileri sürülebilecektir.

Yargıtayın bir kararına konu olan olayda; herhangi bir üçüncü kişi alacaklı değil; fakat bizzat malın maliki olan kiralayan, kiracıdan olan kira bedellerinin ödenmesinde temerrüde düştüğü için, haciz takibinde bulunmuştur. Yüksek Mahkeme Malın maliki alacaklıdır. Bonoya dayanan alacağından dolayı malı haczettirmesi icra hukuku prensiplerine aykırıdır. Şöyle ki, icra işlemleri borçlunun malvarlığına yöneliktir. İcra müdürü borçlunun malını haczeder, satar ve alacağı tahsil eder gerekçesi ile kiralayanın talebini reddetmiştir. Kiralayanın haciz talep hakkının bulunmamasına karşılık; finansal kiralama sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen kiracıya karşı, kiralayanın, kiracının zilyetliğindeki kendisine ait malın zarara uğramasını önleyecek tedbirlerin alınmasını mahkemeden talep hakkı bulunacaktır.

Kiralama konusu malın haczettirilemeyeceği kuralının bir istisnası T. Ticaret Kanunundaki gemi alacağıdır. Yargıtay bir kararında (11.HD., 04.06.1999, 98/8902, 99/4832) FKK 19. maddesi karşısında gemi alacağı için kanuni rehin hakkı tanınıp tanınmayacağını tartışmış, gemi alacağı için kanuni rehin hakkının gemiye yönelik bir hak olduğu, zilyet veya sahibinin kim olduğuna bakılmaksızın vücut bulacağı gerekçesi ile kanuni rehin hakkını geçerli saymıştır.

b. Kiralayanın iflası veya icra takibine uğraması (FKK md.20)

Kiralayanın iflası halinde de, malın mülkiyetinin kendisine ait olmasına rağmen sözleşme, kararlaştırılan sürenin sonuna kadar iflas masasına karşı geçerliliğini korur. Aynı şekilde kiralayan aleyhine takip yapılması halinde, finansal kiralama konusu mal sözleşme süresi içinde haczedilemez.

IX- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİNİN SONA ERME NEDENLERİ VE HUKUKİ SONUÇLARI

Finansal kiralama sözleşmesi bir borçlar hukuku sözleşmesidir. 3226 Sayılı Yasada hüküm bulunmayan hallerde Borçlar Kanunu uygulanır (FKK md.26). Finansal Kiralama Kanununda 21 ve 22. maddelerde finansal kiralama sözleşmesinin sona erme nedenleri tekrarlanmaktadır.

21. maddede Sözleşme kararlaştırılan sürenin dolmasıyla son bulur denilmektedir ki, bunu belirtmeye gerek bulunmamaktaydı. Aynı maddede yer alan Ancak taraflardan her biri sürenin bitiminden üç ay önce bildirmek kaydıyla, mevcut veya yeni şartlarla sözleşmesinin uzatılmasını talep edebilir. Sözleşmenin uzatılması tarafların anlaşmasına bağlıdır şeklindeki düzenlemenin ise hukuki bir sonucunun olması gerektiği göz önünde tutulduğunda; tarafların örneğin bitime iki ay kala sözleşmenin uzatılmasına karar veremeyecekleri kabul edilecektir. Buna karşılık 3226 Sayılı Yasada, sona eren bir sözleşmenin taraflar arasında yenilenemeyeceği şeklinde bir yasaklama bulunmadığından, aynı şartlarla da yeni bir sözleşme yapılması mümkün bulunmaktadır.

FKK 22. maddesine göre sözleşme,

– Şirketin sona ermesi

– Tüzel kişiliğin hitamı

– Kiracının iflası veya aleyhine yapılan bir icra takibinin semeresiz kalması

– Kiracının ölümü veya fiil ehliyetini kaybetmesi

– Kiracının işletmesini tasfiye etmesi

hallerinde, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa sona erer. Yasa koyucu kiralayan şirketin iflası halinde sözleşmenin sona ermesini kabul etmemekte; iflas sonuçlanıncaya -tüzel kişilik sona erinceye- kadar sözleşmenin devam edeceğini kabul etmektedir.

Şirketin sona ermesi ile tüzel kişiliğin hitamı aynı anlam taşıdığından, tekrarlamaya gerek yoktur. Keza maddede sayılan hallerde de sözleşmenin devam edeceğini kararlaştırmak hukuki sonuç vermeyecektir.

Finansal kiralama sözleşmesi sona erdiği zaman; kiracının malı satın alma hakkı varsa; bu hakkını kullanabilecek, bu hakkı kullanmazsa veya satın alma hakkı yoksa zilyetliğindeki malı derhal kiralayana iade edecektir (FKK md.24).

X- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİ DEVAM EDERKEN FESHEDİLEREK SONA ERDİRİLMESİ

Finansal kiralama sözleşmesinin süresinin sona ermesinden önce de gerek kiracı, gerekse kiralayan 3226 Sayılı Yasa hükümlerine göre sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir.

a. Kiracı tarafından sözleşmenin feshi

Finansal kiralama konusu malın, kiralayanın malın imalatçısı veya satıcısı ile zamanında sözleşme yapmaması veya gerekli ödemeyi zamanında yerine getirmemesi veya diğer sebepler ile kiracıya teslim edilmemesi halinde Borçlar Kanununun 106. maddesi hükmü uygulanır (FKK md.16).

Temerrüt ortaya çıktığında, kiracı teslim için vereceği mehil sonunda sözleşmeyi feshedebileceği gibi, kiralayanın kusuru halinde, uğradığı menfi zarar ve ziyanı da isteyebilecektir.

Ayrıca kiralayan; imalatçı veya satıcı ile sözleşme yapmış da gerekli ödemeyi zamanında yerine getirmemişse; karşı âkide karşı da sorumlu olacak; zarara kendisi katlanacaktır.

FKK md.16’da “malın diğer sebeplerle” de kiracıya teslim edilmemesi halinde BK 106. maddenin uygulanacağı kabul edilmektedir. Teslimi engelleyen diğer sebepler kiralayanın kusuru dışında olabilir. Örneğin satıcı veya imalatçının kusuru nedeniyle teslim gecikebilir veya verilen süre içinde mal teslim edilmeyebilir, yahut teslim edilmek istenen mal kabul edilemez şekilde ayıplı, sözleşmeye aykırı olabilir. Bu ve diğer teslimi engelleyen hallerde de kiracı BK 106. maddesinde kendisine tanınan hakları kullanabilir. Ancak kiracı finansal kiralama sözleşmesini feshetmesi dolayısıyla kiralayandan zarar ziyan isteyemeyeceği gibi, bu fesihten ötürü kiralayana karşı sorumluluğu dahi söz konusu olabilir.

Gerçekten de satıcıyı veya imalatçıyı ve malı kendisi seçtiği, kiralayan sadece kiracıya bir fon sağladığı için, kiralayan kendi kusuru dışında malın kiracıya teslim edilememesinden sorumlu olmayacak, buna karşılık satış veya istisna aksi nedeniyle uğradığı zararları kiracı veya imalatçı firmaya ödemek zorunda kalabileceği tazminatları kiracıdan talep hakkı bulunacaktır.

Finansal kiralama sözleşmesinde malın teslim borçlusu kiralayandır. 3226 Sayılı Yasada açıkça düzenlenmemiş olmasına rağmen, BK 117. maddedeki borçluya isnadı mümkün olmayan nedenlerle malın kiracıya teslimi mümkün olmasa -örneğin imalatçı iflas ederse- borç sakat olur. Bu durumda finansal kiralama sözleşmesi de kendiliğinden son bulur. Buna karşılık, malın tesliminden sonra malın telef olması halinde BK 117. maddenin uygulanması söz konusu olmayacak; malda meydana gelen zarardan kiracı sorumlu olacaktır (13.HD., 09.05.1996, 1751/4287).

Kiracı, kiralayanın sözleşmeye aykırı harekette bulunması ve aykırılık nedeniyle kiracının sözleşmeye devam etmesinin kendisinden beklenemeyeceği durumlarda da, keza sözleşmeyi feshedebilecektir (FKK md.23/son).

Kiracı sözleşmeyi feshederse; sözleşme süresinin bitiminde malı satın alma hakkı bulunsa dahi (FKK md.9), bu hakkı kullanamayacak, malı kiralayana iade edecek, buna karşılık uğradığı zararın tazminini kiralayandan isteyecektir (FKK md.25/2).

b. Kiralayan tarafından sözleşmenin feshi

Kiralayanın, sözleşmenin sona ermesinden önce sözleşmeyi fesih hakkı, kiracının kiralama bedelini ödemede temerrüde düşmesi halinde söz konusu olmaktadır.

Kiracı, sözleşmede belirlenen tarihlerde kiralama bedelini ödemede temerrüde düşerse, kiralayan için 30 günlük bir süre tanıyacak, bu süre içinde de kiralama bedeli ödenmez ise sözleşmeyi feshedebilecektir. Sözleşmede, süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceği kararlaştırılmış ise, bu süre altmış günden az olmayacaktır. Tasarının madde gerekçesinde altmış günlük süre, kiracının süre sonunda mülkiyetin kendisine geçmesi nedeniyle birçok yatırım veya masrafa girmiş olmasına bağlanmaktadır.

3226 Sayılı Yasada öngörülen hallerde (FKK md.23) taraflara tanınan fesih hakkı finansal kiralama sözleşmesinde yer almasa bile taraflarca kullanılabilir. Yasal fesih hakları dışında; finansal kiralama sözleşmeleri ile taraflara ilave fesih hakkı tanınması da mümkün ve geçerlidir.

Yargıtaya intikal eden bir olayda, mahkeme davalının ihtarnamede öngörülen borcu altmış gün içinde ödediği, sonradan muaccel olan taksitlerin ödenip ödenmediği konusunun bu dava dışında olduğu, davacının sözleşmeyi fesihte haklı olmadığı gerekçesi ile davayı reddetmiştir.

Yüksek Mahkeme (19.HD., 22.11.2001, 3982/7681) sözleşmenin 17. maddesi hükmüne göre kiralama bedelinin ödeme planına uygun olarak ödenmesinde ve sözleşmeden doğan her kategori borcun derhal ifasında temerrüde düşen kiracıya, kiralayan tarafından verilecek 60 günlük süre sonunda temerrüde konu borç ödenmemiş ise, kiralayan sözleşmeyi feshedebilir. ……… sözleşmeden doğan her türlü borcun verilen 60 günlük sürede ödenmemesi hali fesih için yeterli görüldüğünden , davacının asıl alacak ve temerrüt faizi alacağının ödenip ödenmediği üzerinde durulmalıdır gerekçesi ile mahkeme kararını bozmuştur. 3226 Sayılı Yasanın 23. maddesinde “finansal kiralama bedeli” nin 60 gün içinde ödenmemesi halinde fesih hakkı tanınmış iken; sözleşmede “her türlü borcun” ödenmemesi fesih nedeni sayılmış ve Yargıtay bu genişletici hükmü geçerli kabul etmiştir.

Kiracının, kiralama bedelini ödemede kusurlu olup olmamasının bir önemi olmayacak; kira bedelinin ödenmemesi, kiralayanın süre vermesi ve akdi feshetmesi için yeterli olacaktır (FKK md.23/1).

Altmış günlük süre verilmesi için, sözleşmede süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceğinin kararlaştırılmış olması gerekmektedir. Sözleşmede sadece kiracıya süre sonunda malı tek taraflı olarak satın alma hakkının tanınması, altmış günlük süre tanınması hakkını vermemektedir.

Kiralayan ayrıca; kiracının sözleşmeye aykırı harekette bulunması hallerinde, bu nedenle kendisinden sözleşmeye devam etmesi beklenemeyecek durumlarda sözleşmeyi feshedebilir (FKK md.23/2).

Yargıtay (30.01.1996, 95/11263, 96/753, Nazlıoğlu, sh.205) Her bir döneme ait kira parasının ödenmemesi halinde, kiralayan tarafından gönderilecek 60 günlük ihtar süreleri içinde kira bedellerinin ödenmesi halinde, kiracının sözleşmeyi ihlâl olgusu ortadan kalkacağından kiracının fesih hakkı doğmayacaktır. Sözleşmenin devamlı ihlâli ancak md.23/2 çeki çekilmezlik hakkının kullanılmasına imkân verebilir demektedir.

Sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde sözleşmede -malın süre sonunda kiracıya geçeceği kararlaştırılmış olsa dahi- kiracı malı iade etme yükümlülüğü altındadır.

Ayrıca kiralayan lehine çok özel bir düzenleme getirilmiş, malı iade eden kiracının kira süresi sonuna kadar henüz vadesi gelmemiş olan, tüm finansal kiralama bedellerini ödeme yükümlülüğü kabul edilmiştir. Kiracının malı iade etmesi; iadeden sonra, kullanmadığı malın kiralarını ödeme yükümlülüğünü etkilememektedir. Yargıtaya intikal eden bir olayda, kiracının iflas idaresi dava konusu alacağın büyük kısmının davacı kiralayana ödendiğini ileri sürmüştür. Yüksek Mahkeme (19.HD., 18.06.1998, 2034/11682, Nazlıoğlu, sh.220) davacı kiralayan sözleşme konusu mal iade edilse dahi, kira alacağının masaya kaydını isteyebilir demiştir.

Buna karşılık, kuşkusuz finansal kiralama sözleşmesinde; kiralanan malın finansal kiralama şirketi tarafından satılarak, bedelinin kiracının borcundan düşüleceği de kararlaştırılabilir. Yargıtay (19.HD., 08.02.1996, 95/4499, 96/1105, Nazlıoğlu, sh.208) sözleşme hükümlerinde yer almadığı halde, davacı finansman kurumunun kabulü ile, malın fesihten sonra satılan ve elde edilen değerinin kiralayanın alacağından düşülerek tahsiline olanak sağlanması şeklindeki mahkeme kararını onamıştır. Kiracı; kiralayanın kiralama bedellerini aşan bir zararını ispat etmesi halinde, bu zararları da karşılayacaktır.

Sözleşmenin feshi halinde, kiracının malı derhal iadesi gerekmekte ise de, bunu sağlayacak özel bir düzenleme 3226 Sayılı Yasada yer almamaktadır. İlamsız takibin sadece bir paranın ödenmesi veya bir teminatın verilmesi ile sınırlı olduğu (İİK md.42) göz önünde tutulduğunda; kiralama konusu malın aynen iadesi için kiralayan şirketin kiracıya karşı dava açması ve mahkeme ilamını icraya koyması gerekecektir. İİK 24. maddeye göre Bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince, icra müdürü bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder . Kiracı icra emrine uymaz ise, taşınır elinden zorla alınıp kiralayana verilir. Benzer hüküm taşınmaz ve gemiler için İİK 26. maddede yer almaktadır.

Dava devam ederken, taşınır veya taşınmazın kiracının elinde bulunması sakınca yaratacağından, kiralayanın mahkemeden ihtiyati tedbir talep etmesi ve mahkemenin HUMK 101. maddeyi uygulayarak “menkul ve gayrimenkul malların aynı muvazaalı ise …………… “ veya 103. maddeyi uygulayarak “tehirinde tehlike olan veya mühim bir zarar olacağı anlaşılan hallerde tehlike veya zararı defi için” malı bir yedi emrine tevdie karar vermesi gerekecektir.

Malın iadesinin mümkün olmaması halinde, kiralayanın talebi bedelinin iadesine dönüşecek olup, bedelin tahsili davası on yıllık zamanaşımına tabidir (19.HD., 30.09.1997, 1017/7879, Nazlıoğlu, sh. 212).

XI- FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMELERİNE UYGULANAN TEŞVİK VE VERGİ AVANTAJLARI

Yatırımların tamamının veya bir bölümünün finansal kiralama yoluyla gerçekleştirilmesi halinde, kiralayan finansal kiralama konusu olan iktisadi kıymetlerle ilgili olarak bunların satın alınması halinde uygulanan teşviklerden yararlanacaktır (FKK md.28).

Yabancı bir finansman şirketinden kiralanan malların Türkiye’ye getirilmesi halinde, bu mallara süre kısıtlaması hariç, sözleşme süresine bağlı olarak geçici muafiyet rejimine ait hükümler uygulanacak; ileride doğabilecek vergiler için teminat alınacak; süre sonunda malların yurtdışına geri yollanması halinde, teminata bağlama işlemi genel hükümlere göre çözülecektir.

Finansal kiralama konusu malların kesin ithalatının yapılması halinde ise, vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki cari kur ve normal fiyat üzerinden hesaplanacak gümrük vergileri tahsil olunacaktır (FKK md.29).

Finansal kiralama sözleşmeleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Bakanlar Kurulu, dar mükellefiyete tabi kurumların bu Kanunun uygulanmasından doğacak kazanç ve ücretlerinden yapılacak vergi tevkifatı nispetlerini sıfıra kadar indirmeye veya Kurumlar Vergisindeki nispete kadar yükseltmeye yetkili kılınmıştır (FKK md.30).

13 Seri Nolu Harçlar Kanunu Genel Tebliğine göre (RG 07.06.1986 Sa:19130), FKK’nın 30. maddesi hükmü, sadece sözleşmenin düzenlenmesine ilişkin işlemleri değil, aynı zamanda bu sözleşmenin ilgili sicillere tescil ve şerh işlemlerini de kapsamakta, kanun koyucunun yalnızca sözleşmeden doğan vergiyi değil, sözleşmenin hüküm ifade etmesi için gerekli diğer işlemlerle ilgili vergi, resim, harçları da kapsamına almayı amaçlamaktadır. Danıştay (7.D., 13.12.1995, 93/5755, 95/5198) FKK 30. maddeyi ve 13 Seri Nolu Harçlar Genel Tebliğini çok geniş yorumlayarak leasing konusu taşınırların teminatını oluşturan ipotek işlemlerinin de vergi, resim ve harçtan muaf olduğunu kabul eden Vergi Mahkemesinin kararını onamıştır.

Danıştay (Vergi Daireleri Genel Kurulu, 24.01.1997, 95/337, 97/81) Finansal Kiralama Kanununun 9. maddesi uyarınca finansal kiralamaya konu malın mülkiyeti sözleşme süresince kiralayana ait olduğundan, 213 Sayılı Yasa hükümleri gereğince amortismanları da kiralayan tarafından ayrılacak, kiracı tarafından ödenen kira bedelleri kiralayan tarafından gelir kaydedilecek, kiracı ise kira bedellerini gider kaydedecektir demektedir.

Kiracı tarafından ödenen kira bedellerinin ödendiği yılda gider yazılıp yazılamayacağı da farklı görüşlere neden olmuş, finansal kiralama bedellerinin tamamının ödendiği yılda gider yazılamayacağı, ödemelerin kiralama süresi dikkate alınarak -dört yıllık kira söz konusu ise dört yıla bölünerek- ait oldukları yıl için gider yazılabileceği şeklindeki İdarenin görüşü Danıştay tarafından kabul edilmemiştir. Yüksek Mahkeme (Danıştay 3. Daire, 02.06.1995, 94/5007, 95/1744; Aynı şekilde Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 24.01.1997, 95/1997, 97/81) 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanununun maddelerinden de anlaşılacağı üzere kira sözleşmelerinin feshedilmesi imkânsız döneme eşit olarak yayılması öngörülmemiştir. Bilakis sözleşmeye taraf olanlarca ödeme miktarının ve dönemlerinin sabit ve değişken olarak serbestçe belirlenebileceği kabul edilmiştir. … işlemin basit bir kira işlemi kabul edilerek kira dönemlerine göre koşullandırılması olayın gerçek mahiyetine aykırı düşmektedir. … Finansal kiralama yöntemi ile kiralanan iki adet otomobil için yapılan ödemelerin, ödemelerin yapıldığı yılda gider yazılmasında kanuna aykırılık bulunmamaktadır sonucuna varmıştır.

Exit mobile version