Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Mali Bakış -1

Levent Gençyürek

Maliye Başmüfettişi

İzmir Defterdar Yardımcısı

 

Devlete Ait Yerleri Kullananlara Kiralama İmkânı

Hazinenin özel mülkiyetindeki yerlerle devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin izinsiz olarak ve herhangi bir hukuki nedene dayanmaksızın kullanıldığının tespiti üzerine kullanıcılarından alınan bedel ecrimisil olarak tanımlanır.

Ecrimisil uygulamasında hem idare hem de vatandaş açısından bir çok sıkıntı ortaya çıkmakta ve hukuki ihtilaflar çok sık yaşanmaktadır. Ortaya çıkan sorunları göz önünde bulunduran Maliye Bakanlığı 31.12.2003 tarihinde yayımlanan 272 sayılı Milli Emlak Tebliği ile kira v.b herhangi bir hukuki nedene dayanmaksızın devlete ait taşınmazları kullananlara bu yerlerin kiralanması imkanını getirmiştir.

Yapılan düzenlemeye göre,devlete ait taşınmazı işgal etmiş olan gerçek veya tüzel kişilerin taşınmazın kendilerine kiralanması talebi en geç 30 Haziran 2004 tarihine kadar Defterdarlıklara yapılacaktır. Kiralama işlemleri Devlet İhale Kanununa göre ve 5 yılı geçmemek üzere pazarlık usulü ile sonuçlandırılacaktır.İlk yıl tahmin edilen bedeli İzmirde 100 Milyar TL, diğer büyük şehir belediyesi olan illerde 60 Milyar TL ve bunlar dışında kalan illerde 40 Milyar TL’yı aşmıyor ise kiralama işlemleri defterdarlıklarca sonuçlandırılacaktır. Belirtilen rakamları aşan kiralamalar için Bakanlıktan izin alınacaktır.

Kiralanması istenilen taşınmaza ilişkin olarak kira sözleşmesinin düzenleneceği tarih itibariyle herhangi bir ecrimisil borcunun bulunmaması ve bu tarihe kadar taktir ve tespit edilen ecrimisil bedellerinin ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu imkandan yararlanmak için kiralanması talep edilen taşınmaz üzerinde yürütülen faaliyetin vergi mükellefiyetini gerektirmesi durumunda kullanıcıların vergi mükellefi olması zorunludur.

Hazinenin özel mülkiyetindeki yerlerle devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerleri izinsiz olarak ve herhangi bir hukuki nedene dayanmaksızın kullanmasına rağmen yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak kiralama talebinde bulunmayan veya talepte bulunduğu halde kira sözleşmesi yapmayan kullanıcıların işgal ettikleri yerlerden tahliyesi gerekli yasal yetkiler kullanılarak sağlanacaktır.

Hazineye ait taşınmazları kullanan gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetlerini hukuki ihtilaflarla uğraşmaksızın yerine getirebilmeleri açısından önemli bir adım olarak kabul edilen bu imkanın 30 Haziran 2004 tarihine kadar başvurmak suretiyle kullanılması gerçek ve tüzel kişiler açısından iyi bir fırsat olacaktır.

Serbest Bölgelerin Vergi Avantajı Bitti mi?

Bugüne kadar Türkiye’de ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak amacıyla kurulan Serbest Bölgelerde elde edilen kazançlar üzerinden gelir ve kurumlar vergisi ile bu bölgelerde çalışan işçilerin ücretleri üzerinden gelir vergisi alınmıyordu. Serbest bölgelerdeki toplam ihracatın beklenenin aksine yaklaşık yüzde 73’ünün Türkiye’ye yapılıyor olması yanında bu bölgelere sağlanan vergi avantajlarının Türk vergi sistemine zarar vermeye başlaması ve serbest bölgeler dışında faaliyette bulunan şirketler açısından haksız rekabet ortamının doğması göz önünde bulundurularak yeni bir düzenlemeye gidilmiştir.

06.02.2004 tarihinde yayımlanan 5084 sayılı Kanun ile, Serbest Bölgeler Kanunu’nun 6 ncı maddesi değiştirilerek Serbest Bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflere sağlanan vergi teşviklerine son verilmiş ancak kanuna eklenen geçici maddeler ile var olan vergi avantajlarının belli bir süre için korunması sağlanmıştır.

Yapılan düzenlemede Serbest Bölgelerin gümrük sınırları bölgesi dışında kaldığı ve bu bölgelerde gümrük ve kambiyo(vergi hariç) mükellefiyetine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmayacağı ifade edilmiştir. Kanuna göre 06.02.2004 tarihinden itibaren aldıkları ruhsata dayanarak serbest bölgelerde faaliyette bulunacak olan işletmelerin vergi avantajlarından yararlanmaları mümkün değildir. Ayrıca, Maliye Bakanlığı serbest bölgede faaliyette bulunan ve bu güne kadar Vergi Usul Kanununa göre defter tutmayan ve belge düzenlemeyen işletmeler ile ilgili olarak defter tutma ve belge düzenleme zorunluluğu getirebilecek ve bu konuda gereken uygulamaları yapabilecektir.

Serbest Bölgelerin vergilendirilmesi ile ilgili olarak yapılan bu değişikliklerin bu bölgelerde halen faaliyette bulunan işletmeleri olumsuz olarak etkilememesi amacıyla Kanuna eklenen geçici bir madde ile var olan avantajların bir süre daha devam etmesi sağlanmıştır. Buna göre 06.02.2004 tarihinden önce serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin;bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, mevcut olan faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.Sözgelişi, 06.02.2004 tarihinden önce aldığı ve süresi 2012 tarihinde dolacak olan ruhsata dayanarak Gaziemir Serbest Bölgesinde faaliyette bulunan bir mükellef ruhsatın sona ereceği 2012 tarihine kadar serbest bölgede elde elde etmiş olduğu kazançlardan dolayı gelir ve kurumlar vergisi ödemeyecektir.

Bu bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin işletmelerinde istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler, 31.12.2008 tarihine kadar gelir vergisinden istisna edilmiştir. Ancak, 06.02.2004 tarihi itibarıyla ruhsatlarında belirtilen süre 31.12.2008 tarihinden daha önceki bir tarihte sona eren işletmeler için istisna ruhsatta yer alan sürenin bitiş tarihine kadar uygulanacaktır. Ayrıca, serbest bölge sınırları içersinde gerçekleştirilen banka, tapu, kredi, noter v.b işlemler 31.12.2008 tarihine kadar her türlü vergi, resim ve harçtan istisna olacaktır.

Şirketlerin Mükellefiyet Kaydı Ne Zaman Silinir?

Vergi uygulamalarında karşılaşılan önemli bir sorunda kurulduktan bir süre sonra faaliyetine son vermiş olan limited ve anonim şirketlerin vergi mükellefi olma durumlarının devamı ve vergilendirme ile ilgili beyanname verme, bildirimde bulunma gibi görevlerin kimin tarafından ve nasıl yerine getirileceği konusudur.

Vergi Usul Kanunu’nda yer alan düzenlemeye göre; anonim şirketler ile limited şirketlerin mükellefiyetlerinin sona erdirilmesi tasfiye ve iflas hallerinde mümkündür. Bir başka deyişle, şirketin vergi kanunları açısından işi bırakmış sayılabilmesi için işi ile ilgili tedarik işlemlerini durdurması, işletmede bulunan emtia stokları ile diğer döner ve sabit değerinin de elden çıkarılması veya bu varlıkların işletme sahiplerince işletmeden çekilmiş olması yanında Ticaret Kanununa göre tasfiye sürecinin tamamlanarak ticaret ünvanlarının sicilden silinmesi gerekir.

Buna göre, Anonim ve Limited şirketlerde tüzel kişiliğin ortadan kaldırılabilmesi ve mükellefiyet kaydının silinebilmesi için şirketin faaliyetine son vermesi yeterli değildir bu durumdaki bir şirketin tasfiye veya iflas yoluyla tasfiyeye tabi tutulması gerekir. Türk Ticaret Kanunu’nda şirketler için öngörülen işlemler yerine getirilmeden ve tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması ve dolayısıyla vergi mükellefiyetlerinin sona erdirilmesi mümkün değildir. Türk Ticaret Kanunu’nun öngördüğü asgari sermaye şartını yerine getirmeyen şirketlerin mükellefiyet kaydı da tasfiye süreci tamamlanmadan silinmez.

Faaliyeti olmamakla birlikte mükellefiyet kaydı silinmemiş olan şirketlerin boşta olsa Katma Değer Vergisi,Kurumlar Vergisi v.b beyannameleri zamanında vermeleri ve bazı yükümlülükleri yerine getirmeleri gerekmektedir.Bu nedenle şirketlerin kanuni temsilcileri (yöneticileri) ve ortaklarının cezalı bir işlemle karşılaşmamak için bu konuda gereken özeni göstermeleri gerekmektedir.

Bazı Bölgelere Vergi , Sigorta ve Yatırım Teşviki

6 Şubat 2003 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 5084 sayılı Kanun ile bazı illerde vergi ve sigorta primi teşvikleri uygulamak, enerji desteği sağlamak ve yatırımlara bedelsiz arsa ve arazi temin etmek suretiyle yatırımların ve istihdamın artırılması amaçlanmıştır. Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca 2001 yılı için belirlenen fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla tutarı 1500 ABD Dolar veya daha az olan iller için geçerli olan uygulamadan 36 il yararlanacak olup bunlar arasında Ege bölgesinden Afyon ve Uşak bulunmaktadır.

31.12.2008 tarihine kadar uygulanmak üzere şartları taşıyan 36 ilde 1.10.2003 tarihinden itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu iş yerlerinde çalıştırdıkları işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin bu illerin organize sanayi ve endüstri bölgesinde kurulu işyerleri için tamamı diğer yerlerde kurulu işyerlerinde ise %80’i alınmayacaktır. Bu imkan 1.10.2003 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu tarihten önce SSK’ya vermiş oldukları en son dört aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayısına ilâve olarak yeni işe aldıkları ve bu iş yerlerinde fiilen çalıştırdıkları işçiler içinde geçerli olacaktır.

31.12.2008 tarihine kadar uygulanmak üzere, 1.10.2003 tarihinden itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu iş yerlerinde çalıştırdıkları işçiler ile 1.10.2003 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu tarihten önce SSK’na vermiş oldukları en son dört aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayısına ilâve olarak yeni işe aldıkları ve bu iş yerlerinde fiilen çalıştırdıkları işçiler için, prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hissesinin bu illerin organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamı, diğer yerlerdeki iş yerleri için % 80’i Hazinece karşılanacaktır.

Kanuna göre en az 10 kişilik istihdamı yatırımın faaliyete geçmesi tarihinden itibaren beş yıl süre ile garanti eden yatırımlara girişen gerçek veya tüzel kişilere; Hazineye, katma bütçeli kuruluşlara, belediyelere veya il özel idarelerine ait arazi veya arsaların mülkiyeti bedelsiz olarak devredilebilecektir. Devre konu taşınmaz üzerindeki kamuya ait bina v.b bulunuyorsa arsa payı hariç bina için hesaplanan vergi değeri üzerinden devir yapılacaktır. Devir konusu arazi veya arsaların, imar plânları yoksa, bunların imar plânları öncelikle yapılacaktır.

31.12.2008 tarihine kadar uygulanmak üzere,1.10.2003 tarihinden itibaren imalât sanayi, madencilik, hayvancılık (su ürünleri yetiştiriciliği ve tavukçuluk dahil), seracılık, soğuk hava deposu, turizm konaklama tesisi, eğitim veya sağlık alanında faaliyete geçen, fiilen ve sürekli olarak asgari 10 işçi çalıştıran işletmelerin elektrik enerjisi giderlerinin % 20’si Hazinece karşılanacaktır. Bu orana ondan sonraki her bir işçi için 0,5 puan eklenecektir. 1.10.2003 tarihinden önce yukarıda belirtilen konularda faaliyete geçmiş olan işletmeler asgari on işçi çalıştırmaları koşuluyla % 20 oranında enerji desteğinden yararlanabilirler.

Okul ve Yurtlara Yapılan Bağışların Vergiden İndirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde yapılan değişiklik ile 24 Nisan 2003 tarihinden itibaren mükelleflere, genel ve katma bütçeli kuruluşlara(Milli Eğitim Bakanlığına,Üniversitelere v.b), il özel idarelerine,belediyelere,kamu menfaatine yararlı derneklere ve vergi muafiyeti tanınan vakıflara bağışladıkları okul ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu inşaası dolayısıyla yaptıkları harcamalar ile bu tesislerin inşaası için bu kuruluşlara yaptıkları her türlü bağış ve yardımların ve mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yaptıkları her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamını yıllık beyanname ile bildirecekleri gelirlerinden indirebilmelerine olanak sağlamıştır. Bu konuyu açıkladığımız geçen haftadaki yazımızı bu hafta sorularla daha geniş olarak ele alıyoruz.

Hangi okullar bu kapsamdadır?

Yukarıda belirtilen kurumlarca işletilen anaokulu dahil, ilk öğretim okulları, liseler, meslek liseleri, meslek yüksek okulları ve üniversitelere yapılan bağış ve yardımlar için bu imkan söz konusudur.

Hangi tarihten itibaren yapılan bağışlar bu imkandan yararlanabilir?

Düzenleme 24 Nisan 2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olduğundan, yapılan bağışın tamamının kazançtan indirilmesi ancak bu tarihten sonra yapılan bağış ve yardımlar için olabilecektir. Buna göre örneğin Mayıs 2003 ayında yapımına başlanan bir lise inşaatı için yapılan harcamalar ve bağışların tamamı vergi matrahından indirilebilecek 24 Nisan 2003 tarihinden önce yapımına başlanan okul için ise ancak bu tarihten sonra yapılan bağış ve yardımlar bu imkandan yararlanacaktır.

Eğitime devam eden okullara yapılan bağışların durumu nedir?

Yapılan düzenleme yeni okul inşaatı kadar mevcut okulların faaliyetlerine devam etmeleri için gerekli bağış ve yardımları da kapsamaktadır. Buna göre bir liseye yakacak veya sıra ve masa alınması için bağışlanan tutarın tamamı vergiye tabi kazançtan indirilebilecektir.

Kimler indirimden yararlanabilir?

Sadece ticari ve zirai kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı değil yıllık gelir vergisi beyannamesi veren tüm mükellefler (menkul sermaye iradı ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri dahil) ile kurumlar vergisi mükellefleri bu imkandan yararlanabilir. Örneğin, sahip olduğu 3 konutu kiraya veren bir mükellef elde ettiği kira gelirinden yıl içinde okullara yaptığı bağışları düşerek daha az vergi ödeyebilecektir.

Kazancı aşan bağışlar ertesi yıl indirilebilir mi?

Okulların yapımı veya faaliyetine devam etmeleri için yapılan bağışların kazançtan indirilebilmesi imkanı o yıl elde edilen kazanç ile sınırlıdır. Kazancı aşan bağış tutarlarının indirilmek üzere ertesi yıla devri mümkün değildir.Örneğin, 2003 yılı kazancı 40 milyar olan bir doktor yapılmakta olan bir okula yıl içersinde 50 milyar lira bağışlamış ise bağışı düşmek suretiyle bu yıl için vergi ödemeyecek ancak artan 20 milyarı ertesi yıla devredemeyecektir.

Eğitim Seferberliğine Vergisel Destek

Eğitim konusunda yapılan her katkı daha gelişmiş ve ilerlemiş bir ülke olma yolunda önemli bir mesafe almamızı sağlamaktadır. Devlet bir yandan eğitim yatırımları yaparken öte yandan da birey ve kurumların bu alana ilgi göstermelerini sağlamaya çalışmaktadır.

4482 Sayılı Kanun ile Maliye Bakanlığı eğitim alanında yatırım yapan mükelleflere bazı vergisel avantajlar getirmek suretiyle bu alanda çak önemli bir adım atmıştır. Yapılan düzenlemeye göre,24 Nisan 2003 tarihinden itibaren genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idarelerine,belediyelere, kamu menfaatine yararlı derneklere ve vergi muafiyeti tanınan vakıflara bağışlanan okul ve 100 yataktan az olmayan öğrenci yurdu giderleri ile bunların inşası için bu kurumlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince yıllık kazançtan düşülerek vergi dışı bırakılacaktır. Sözgelişi, 2003 yılı kazancı 40 Milyar TL olan ve %30 kurumlar vergisi oranına göre 12 Milyar TL vergi ödeyecek olan bir limited şirket Milli Eğitim Bakanlığınca yapılmakta olan bir okula 20 Milyar TL bağışlar ise 20 Milyar TL (40-20) kazanç beyan edecek ve 6 Milyar TL(20 MilyarTL X %30) daha az vergi ödeyecektir.

Eğitim konusunda getirilen bu teşvik okul ve yurtların inşası yanında bunların faaliyetlerine devam etmesi için yapılan bağış ve yardımları da kapsamaktadır.Buna göre, eğitime devam eden bir okulun perdelerinin değiştirilmesi,yeni sıraların alınması, boya ve badanasının yapılması,okulun temizlenmesi, yakacak alınması gibi harcamalar bu kapsamda değerlendirilecektir. Örneğin, 2003 yılı kazancı 5 Milyar TL olan bir tüccar sekiz yıllık eğitim veren bir okulun yakacak ihtiyacı için 4 Milyar TL bağışta bulunur ise sadece 200 Milyon TL (1 Milyar X % 20) gelir vergisi ödeyecektir.

Nakdi olduğu kadar mal ve hizmet şeklinde yapılan bağış ve yardımlarda vergiye tabi kazançtan indirilebilecektir.Ürettiği veya satın aldığı sütlerden bir kısmını bir anaokuluna bağışlayan mükellef bu sütlerin değerini kazancından düşebileceği gibi ticaret lisesinin temizliğini para almaksızın yapan temizlik firması da normalde bu hizmet ne kadara sunuluyor ise bunu vergisel kazancından indirecektir.

Eğitim alanında yapılan bağış ve yardım tutarı ne olursa olsun getirilen vergisel avantajdan yararlanabilecektir. Ancak,yıllık kazancı aşan bağış ve yardımların ertesi yıla devredilmesi mümkün değildir. Örneğin, 2003 yılı kazancı 25 Milyar TL olan bir mükellef bu yıl içersinde 35 Milyar TL tutarında bağış ve yardımda bulunmuş ise kalan 10 Milyar TL ertesi yıla indirilmek üzere aktarılamayacaktır.

Exit mobile version