Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Türkiye Ekonomisine Bir Bakış

Talha APAK

Yeminli mali Müşavir

 

TÜRKİYE EKONOMİSİNE BİR BAKIŞ

I-GİRİŞ :

Uzun süren iyimserlik havasının tedirginliğe yöneldiği/yöneltildiği piyasalarda, son zamanlarda Türkiye ekonomisinin analizi kamuoyunda birinci gündem maddesi olmaya doğru gitmektedir.

Enflasyonun otuz iki yıl sonra tek haneli rakama inmesi, kamu ve özel sektör ürün maliyet/satış fiyatlarının fazla artmaması, dalgalı kur sistemi sonrası yaklaşık iki yıl durgun seyreden döviz kurları, mevcut hükümetin tek parti olarak siyasi gücü, başta AB uyum yasaları olmak üzere reform sayılabilecek önemli kanun değişiklikleri “iyimserlik” havası için yeterli olacağı söylenebilir.

Ancak; başta spekülatörlerin para piyasasına etkileri, beklenen siyasi ve ekonomik gelişmeler, dış ticaret açığının giderek büyümesi, üretim ve istihdam sorunlarının ciddi bir şekilde devam etmesi, bazılarına göre ekonomik daralma, bazılarına göre ekonomik kasılma sonucu, döviz, faiz ve borsa üçgeninin köşegenlerinin geometride olduğu gibi yerine tam oturamaması ve nihayet 2005 yılı başında Türk Parasından altı sıfır atılarak, yeni Türk Lirası’nın tedavülle çıkacağı gibi hususlar da “tedirginlik” havası için yeterli olacağı söylenebilir.

II-EKONOMİDE HASSAS DENGELER (*)

Bazı ekonomik göstergelerde yaşanan iyileşmeler, tüm ekonomik sorunların çözüldüğü gibi yanlış bir izlenim yarattı. Özellikle kamu maliyesi hassas dengesini koruyor. Ekonomideki olumlu göstergelerin yanı sıra endişe verici pek çok gösterge de bulunuyor.

Türkiye’nin ithalat ve ihracatta hızlı artış trendi sürüyor. 2004 yılının ilk iki ayında ihracat %24 ve ithalat %40 oranında arttı. İthalattaki hızlı artış eğilimi dış ticaret açığını da hızla büyüttü. Dış ticaret açığı geçen yılın ilk iki ayında %90 artış gösterdi. (1)

Dış Ticarete İlişkin Bazı Veriler Aşağıdaki Gibidir

 ŞUBAT

 OCAK – ŞUBAT

2003

2004

Değişim Yüzde

2003

2004

Değişim Yüzde

İhracat (000$)

2.918.726

3.552.219

21,7

6.447.218

7.966.273

23,6

İthalat (000$)

4.100.991

5.915.832

44,3

8.484.161

11.843.452

39,6

Dış Ticaret (000$)

-1.182.265

-2.363.614

99,9

-2.036.943

-3.877.179

90,3

Karşılama Oranı Yüzde

71,2

60,0

76,0

67,3

Ocak 2003

Ocak 2004

% Değişim

İhracat FOB (000.000 $)

3.528

4.414

25,1

Bavul Ticareti (000.000 $)

163

256

57,1

İthalat CIF (000.000 $)

-4.383

-5.928

35,2

(Altın İthalatı) (000.000 $)

-110

-208

89,1

Dış Ticaret Dengesi (000.000 $)

-434

-906

108,8

Konsolide Bütçe Gelirlerine (Gerçekleşmeleri) İlişkin Bazı Veriler Aşağıdaki Gibidir

Ocak – Mart ( Trilyon )

Reel Artış (Enflasyondan Arındırılmış)

2004 Yılı Bütçe Hedefi

2003

2004

Artış (%)

Gelirler

20.364

23.854

14,6

2,50

104,109

Genel Bütçe Gelirleri

19.585

23.204

15.5

3.30

103,309

Vergi Gelirleri

16.711

18.748

10.8

-0.89

88,893

Gelirden Alınan Vergiler

4.579

5.351

14.4

2.32

25,210

Gelir Vergisi

3.240

3.336

2.8

-8.05

16,679

GVK Göre Alınan Geçici V.

117

185

36.7

22.2

Kurumlar Vergisi

1.338

2.015

33.5

19.4

8,531

KVK Göre Alınan Geçici V.

1.283

1.869

31.3

17.4

Servetten Alınan Vergiler

511

342

-49.4

-54.7

1,376

Motorlu Taşıtlar Vergisi

504

447

-16.6

-25.4

935

Mal ve Hizmetlerden Alınan Vergi

8.887

8.995

1.2

-9.48

43,439

Dahilde Alınan KDV

3.245

2.900

-10.6

-20.0

13,320

Özel Tüketim Vergisi

4.288

5.194

17.4

5.0

26,878

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi

307

336

8.6

-2.86

1,276

Özel İletişim Vergisi

204

127

-60.6

-64.7

Özel İşlem Vergisi

122

93

-31.1

-38.3

Dış Ticaretten Alınan V.

2.734

3.341

18.1

5.63

15,382

İthalde Alınan KDV

2.547

3.103

17.9

5.45

14,346

Vergi Dışı Normal Gelirler

1.568

4.185

62.5

45.3

13,913

Katma Bütçe Öz Gelirleri

779

650

-19.8

-28.2

800

Harcamalar

31.253

30.840

-1.3

-11.7

149,945

(*) Kaynak : Türmob aylık yayın organı Bilanço Dergisi-Mayıs 2004

Yukarıdaki tablolar ve verilerden de anlaşılacağı üzere; kamu maliyesi ve kamu finansmanındaki kırılganlık devam etmekte ve hassas dengeler üzerinde biraz da zorlayarak yürümektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde, bütün önlemlere rağmen kamu harcamaları kolay kolay kısılamıyor. Diğer yandan cari açığın artması da büyük tehlike yaratmaktadır. Bunlara döviz kurundaki ani sıçramaları ekleyecek olursak, iç ve dış borçlanma sürekli artmakta ve borç yükünün hafiflemesi büyük zorluklarla karşılaşmaktadır. Ancak, verilerin sağlıklı tahlili için Devlet İç Borcu kavramı ile Devlet Dış Borcu kavramlarının bilimsel tanımına da bakmak gerekecektir. (2)

a) Devlet iç borcu:

Hazine Müsteşarlığı tarafından yurt içinde ihraç olunan Devlet iç borçlanma senetleri, hazinenin geçici nakit ihtiyacını karşılamak için yurt içi piyasalardan yaptığı borçlanmalar ve senede bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Hazine Müsteşarlığı tarafından üstlenilen her türlü yükümlülükleri ifade eder.

b) Devlet dış borcu:

Hazine Müsteşarlığı tarafından her hangi bir dış finansman kaynağından belirli bir itfa planına göre,

geri ödenmek üzere sağlanan finansman imkanları ile Hazine garantileri kapsamında Hazine

Müsteşarlığı tarafından üstlenilen her türlü mali yükümlülükleri ifade eder.

III-TÜRKİYENİN EKONOMİK DERECELENDİRİLMESİ

Derecelendirme bir firma hakkında bilgi almak isteyen yatırımcılar kadar derecelendirilen firmaya da yararlar sağlamaktadır. Günümüzde, derecelendirilmesi yapılmamış olan bir firmanın uluslar arası piyasalarda işlem yapabilmesi veya faaliyet göstermesi neredeyse olanaksız hale gelmiştir. Firmalar kadar ülkeler de uluslar arası piyasalarda katılımcı olmak için derecelendirmeye gerek duyarlar. Ekonomisi sağlam temeller üzerine oturan, politik çalkantılardan uzak ülkelerin böyle olumlu özellikleri derecelendirmeye yansımakta ve sonuçlar yüksek çıkmaktadır. Bu ülkeler gerek sabit sermaye, gerekse portföy yatırımları açısından yabancı yatırımcılar için son derece çekici oldukları gibi uluslar arası finansal piyasalarda istedikleri süre ve faiz oranında borçlanma şansları da oldukça fazladır. Bütün bunlar ise Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu özelliklerdir.

Gittikçe büyüyen ve böyle giderse yakın gelecekte sorun olma niteliği taşıyan cari açığın azaltılması, bütçe dengesinin sağlanması, enflasyondaki düşüşün korunması, büyümenin sürdürülebilir hale getirilmesi yabancı sermayenin girişinin kolaylaştırılması gibi ekonomik ve finansal disiplini gerektirecek önlemler bunlar arasında sayılabilir. (3)

Ülke olarak iç ve dış borç yükünün azalmasını sağlarken, borç ödemeye yönelik ekonomik büyümeye yönelmek de kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Başka bir anlatımla geliri artan bir kişi borcunu daha kolay ödeyebilir. Oysa ülkemiz bu bağlamda da iç ve dış borcu artarken borç ödeme kabiliyetini giderek fakirleşerek kaybetmektedir. Bu durumda gerekli ekonomik önlemlerin alınması, gerçek anlamda üretime ve ihracata dayalı bir ekonomik yapıya dönüşülmesi için geriye kalan süre giderek kısalmaktadır. Bu bağlamda da dış borç yükü hesaplamalarında yerer yönetimler ve özel nitelikteki dış borç tutarının birikmiş faizler ve ek yükleri ile birlikte dikkate alınarak değerlendirilmesinde yarar vardır. (4)

IV-SONUÇ

Önemli olan, bir kriz tehdidi olduğunda acil sermaye denetimi uygulamanın yalnızca ülkenin çıkarları yönünden de iyi olabileceğidir – tıpkı yönetimin, depremin harap ettiği bir kentte geçici bir sıkıyönetim ilan etmesinin daha iyi olabileceği gibi. Hatta, gerektiğinde böylesi denetimlerin uygulanabileceği beklentisinin yaratılması, uzun vadeli yatırım yapmak isteyenlerin ülkeye gelmesini kösteklemeyecek, hiç değilse bu fikre alıştıklarında, fiilen cesaretlendirecektir. (5)

Gelişmekte olan ülkelerde, bütün önlemlere rağmen kamu harcamaları kolay kolay kısılamıyor. Diğer yandan cari açığın artması da büyük tehlike yaratmaktadır. Bunlara döviz kurundaki ani sıçramaları ekleyecek olursak, iç ve dış borçlanma sürekli artmakta ve borç yükünün hafiflemesi büyük zorluklarla karşılaşmaktadır.

Kamu maliyesinde kalıcı iyileşme sağlanmadan “ekonomik kalıcı iyileşme” sağlanamaz. Türkiye’nin ekonomide istikrarı sağlayabilmesi için mutlaka “kamu finansman” sorununu çözmelidir. Bunun yolu da kamu giderlerini en sağlam kaynak olan vergilerle finanse etmekten geçiyor.

Bundan hareketle Türk Vergi Sisteminin yeniden ele alınarak köklü ve radikal bir değişiklik ile;

     a. Kayıt dışılığın kısa vadede asgariye indirilmesi, uzun vadede ortadan kaldırılması,

     b. Vergi sisteminin basitleştirilerek, vergi oranlarının ekonomik şartlar paralelinde aşağıya çekilmesi, kanunen kabul edilemeyecek giderlerin yeniden gözden geçirilmesi, tabana yayılmış adil bir vergi sisteminin uygulamaya konulması,

     c. Tüm birim ve kişilerin ekonomik ve sosyal durumları ele alınarak gelir dağılımının yeniden ele alınması, denetlenmesi, adil dağılımı sağlanması,

     d. Modern ve gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi, belge düzeninin ve vergi denetiminin sağlıklı ve işler hale getirilmesi,

sağlanmalıdır.

Genel anlamda iyimserlik havasının devam ettirilmesi; güçlü ve istikrarlı hükümetlerin gücünü ve istikrarını ortaya koymasına ve vatandaşların da ülkenin kalkınması için fedakarca çalışmalarına bağlıdır.

Yazımızı, Amerika’lı ünlü ekonomist-yazar Prof. Paul KRUGMAN’ ın bir yorumu ile bitirelim. “Bir otoyol üzerinde kısa süre önce olağanüstü sayıda kazaya sahne olan bir yer düşünün. Müfettişler her bir kazanın nedenini yakından incelemiş ve hemen hemen her vakada kazaya neden olan bazı faktörler bulunduğunu saptamıştır; şoför fazlasıyla içkilidir, lastikler kabaktır, kaygan zeminde yanlış hareket etmiştir. vb. Müfettişler yolda herhangi bir bozukluk olmadığı, sorunun sürücülerde olduğu sonucuna varırlar. Fakat bu sonuç iki kez taraflıdır. Birincisi, neredeyse her sürücü yada araba yeterince dikkatle incelenliğinde bir biçimde kusurlu çıkar; bu kazaları yapan sürücüler ortalamadan daha mı kötü durumdadır? İkincisi, alışılmadık düzeyde kötü sürücüler olsalar bile bu, yolun durumunu affettirmez; iyi sürücülerin herhangi bir yolda kaza yapma olasılıkları daha düşüktür, ama iyi yollar sürücülerin mükemmel olmasını gerektirmez”

Ancak, Türkiye’nin mevcut ekonomik durumu; Prof. KRUGMAN’ nın tanımladığı “Bunalım Ekonomisi” süreçlerini aşmış, dünyaya daha fazla açılmış, daha dinamik ve üretken bir ivme almış bulunmaktadır. Yeter ki mevcut kaynaklar çok iyi kullanılabilsin. Bu da genel anlamda; iyimserlik havasının devam ettirilmesine, güçlü ve istikrarlı hükümetlerin gücünü ve istikrarını ortaya koymasına ve ülke vatandaşlarının da ülkenin kalkınması için fedakarlığına, çalışkanlığına ve üretkenliğine bağlıdır.

DİPNOT VE KAYNAKLAR

(1) BİLANÇO-TÜRMOB, Aylık Yayın Organı, Sayı 91, Mayıs 2004

(2) Prof.Dr.Selahattin TUNCER, Devlet Borçlarının Yönetimi, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Haziran 2004, Sayı 6, )

(3) Doç.Dr.Nurgül CHAMBERS, Doç.Dr.Müge İŞERİ, Derecelendirme İşlemleri ve Türkiye’nin Derecelendirilmesi, Lebib Yalkın, Mükellefin Dergisi, Aralık 2003, Sayı 132

(4) Dr. Veysi SEVİĞ, Ekonomik Yapı Üzerindeki Analiz Hataları, Dünya Gazetesi, 23.03.2004

(5) Prof. Paul KRUGMAN, Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü, Literatür Yayıncılık – 2001

Exit mobile version