Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Gıda Bankacılığının Vergisel Yönü

Levent Gençyürek

Gıda Bankacılığının Vergisel Yönü

Levent GENÇYÜREK
Maliye Başmüfettişi
gencyurek@yahoo.com

I- GİRİŞ

Üretici, satıcı veya hizmet sunanların elinde bulunan ancak son kullanım tarihinin yaklaşması, paketleme hatası, kalite bozukluğu, üretim, ihracat veya ihtiyaç fazlası gibi nedenlerle bunlar açısından değerini kaybeden ve çöpe gitme ihtimali bulunan malların ihtiyaç sahibi olanlara ulaştırılmasını amaçlayan Gıda Bankacılığı (Food Banking) 1967 yılında çok küçük bir organizasyon olarak ABD Phoeniks Arizonada başlamıştır. Gıda Bankacılığı bugün Amerika Birleşik Devletlerinde 50 eyaleti kapsamak üzere 200’den fazla gıda bankası ve yaklaşık 50.000 yöresel açlıkla mücadele kuruluşu ile American’s Second Harvest olarak adlandırılan organizasyon içersinde faaliyette bulunmaktadır. Bu sistem her yıl 23 milyondan fazla iyi beslenemeyen insana (bunun 8 milyonu çocuk ve 4 milyonu yaşlı)  acil gıda yardımı sağlamaktadır (1) .

Gıda bankacılığı yoksul vatandaşlar ile ellerinde çeşitli nedenlerle piyasaya sürülemeyen veya ekonomik olarak yeterli derecede etkin olmayacak ihtiyaç fazlası gıda bulunan üretici, lokanta, market, otel vb. gerçek ve tüzel kişiler arasında köprü oluşturmayı amaçlayan ve israfı önleme yanında sosyal adaleti sağlamayı da amaç edinen bir sistemdir. Bu sistemde gıda bankacılığı yapan ve kâr amacı gütmeyen vakıf veya dernek aracı işlevini görerek gıda ürünlerinin ihtiyacı olanlara düzenli ve sağlıklı bir şekilde ulaştırılmasını sağlamaktadır.

Bu çalışmamızda Gıda Bankacılığı sisteminin vergisel boyutuna değinilerek bu sistemde yer alan kuruluşlara sağlanan vergisel avantajlara yer verilecektir.

II- GIDA BANKACILIĞINA YÖNELİK VERGİSEL DÜZENLEME

5035 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (2) ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ve 89. maddelerinde ve Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinde yapılan değişiklerle Türk Vergi Sisteminde ilk defa Gıda Bankacılığı sistemi vergisel açıdan hukuki bir zemine oturtulmuştur. 251 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde de (3) uygulamaya yönelik detaylı bilgilere yer  verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) Ticari Kazancın Tespitinde İndirilecek Giderler başlıklı 40. maddesine 5035 sayılı Kanun ile eklenen 10. bendinde; “Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda maddelerinin maliyet bedelinin” matrahın tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği ifade edilmiştir. Buna göre, hem ticari kazanç elde eden gelir vergisi hem de kurumlar vergisi mükellefleri Gıda Bankacılığı kapsamında yapmış oldukları bağışlara konu malların maliyet bedellerini vergiye tabi kazancın tespitinde gider olarak göz önünde bulundurabileceklerdir.

Yine GVK’nın Sigorta Primi, Teberru ve Diğer İndirimler başlıklı 89. maddesine 5035 sayılı Kanun ile eklenen bent ile, fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda maddelerinin maliyet bedelinin tamamının, yıllık beyanname ile bildirilen gelirden indirilebilmesi imkanı getirilmiştir.

Yapılan düzenlemeye göre,vergi avantajından yararlanabilmek için gıda maddesi bağışının tüzüğünde veya senedinde ihtiyacı bulunanlara gıda yardımı yapabilmesine ilişkin hükümler bulunan dernek veya vakfa yapılmış olması gerekmektedir. Gıda bankacılığı yapabilmesine ilişkin tüzük veya senedinde hüküm bulunan dernek veya vakfın başka alanlarda da faaliyet gösteriyor olmasının, kamuya yararlı dernek veya vergiden muaf vakıf olup olmamasının uygulama açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Gıda Bankacılığı yapmak için yeni kurulan dernek ve vakıfların kuruluş aşamasında hazırladıkları tüzük veya senetlerinde “ihtiyacı bulunanlara gıda yardımı yapabilmesine imkan sağlayan” hükme yer vermeleri gerekmektedir.

Başka alanlarda halen faaliyet gösteren ancak üyelerine veya üyeleri dışında ihtiyacı bulunanlara gıda yardımı yapmak suretiyle hizmet vermek isteyen dernek veya vakıflar, olağan veya olağanüstü genel kurullarında karar almak suretiyle tüzük veya senetlerine “ihtiyacı bulunanlara gıda yardımı yapabilmesine” ilişkin maddeyi ilave ettikten sonra gıda bankacılığı kapsamında faaliyet gösterebileceklerdir. Tüzüğünde veya senedinde gıda bankacılığı yapılabilmesine imkan veren bir dernek veya vakıf olmaksızın ihtiyacı bulunan kişilere doğrudan doğruya veya bunun dışındaki başka organizasyonlar aracılığıyla yapılacak gıda yardımlarının verginin hesabında gider yazılması veya vergiye tabi gelirden indirilmesi mümkün değildir.

Gıda bankacılığı kapsamında yapılacak bağışların konusunun kesinlikle gıda maddesi niteliğinde olması gerekmektedir. Ev ve giyim eşyası, kırtasiye maddesi, vb. nitelikte gıda ürünü niteliği bulunmayan malların gıda bankacılığı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bunun yanında, gıda bankacılığı sistemi içersinde yapılan bağışlar karşılığında belli bazı görev ve yükümlülükleri şart koşan nitelikte olmayıp sadece bedelsiz olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere yapılacaktır.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 5035 sayılı Kanun ile değişik 17/2. maddesine göre, fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulanan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda maddelerinin teslimi vergiden müstesnadır. Katma değer vergisi mükellefleri, bu kapsamda bir vergilendirme döneminde yaptıkları bağışların toplam tutarını ilgili dönem beyannamesinin 6 ve 7. satırlarına dahil etmek suretiyle beyanda bulunacaklardır.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/a ve 32. maddelerine göre, kısmi istisna niteliğindeki gıda maddesi bağışlarının bünyesine giren katma değer vergisi tutarının indirim konusu yapılması mümkün bulunmamakta olup bunlar gider olarak dikkate alınacaktır. Bu nedenle, bağışın yapıldığı dönemde, bağışlanan gıda maddelerinin iktisabı dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi tutarının hesaplanması ve aynı döneme ait katma değer vergisi beyannamesinin 20. satırına dahil edilmesi, aynı tutarın defter kayıtlarında “İndirim KDV” hesaplarından çıkarılarak, gider hesaplarına aktarılması gerekmektedir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesine eklenen hüküm çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi(2004 yılı için 440 Milyon TL) mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenecektir. Bağışlanan mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan dernek veya vakıf adına düzenlenecektir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacaktır. Faturada “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması zorunludur.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde, yıllık beyannamede yer alacak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak işlemlerde bağışı yapan tarafından bir belge düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, varsa bağış yapılan malın edinimine ilişkin belgelerin saklanması zorunludur. Dernek ve vakıflar kendi mevzuatlarının öngördüğü belgeleri düzenleyecek ve bağış yapanlara bir örneğini vereceklerdir.

Ticari faaliyetle uğraşanlarca düzenlenen faturalar dernek ve vakıf tarafından muhafaza edilecektir. Ticari işletmeye dahil gıda maddelerinin bağışlanması durumunda bu malların maliyet bedeli Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesi çerçevesinde gider kaydedilecektir. Bu işlem, faturanın bir yandan gelir bir yandan da gider kaydedilmesi suretiyle gerçekleştirilecektir.

Bağışlanan gıda maddelerinin işletmeye dahil olmaması halinde ise, söz konusu malın maliyet bedeli (KDV dahil) Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesi çerçevesinde yıllık beyannamenin bağış ve yardımlara ilişkin bölümüne yazılarak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınacaktır.

III- SONUÇ

Başta ABD olmak üzere bir çok ülkede ekonomik imkansızlıklar ve çevre şartları nedeniyle yeterli derecede beslenemeyen insanların ihtiyaçlarının karşılanması noktasında önemli bir işlevi bulunan Gıda Bankacılığı (Food Banking) sisteminin ülkemizde uygulanmaya başlanmasını sevindirici bir gelişme olarak algılamak gerekir. Yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kültürümüz içersinde önemli bir yere sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu sistem sosyal adaletin sağlanması ve israfın önüne geçilmesi konusunda umulanın üstünde bir katkı sağlayabilir. 2004 yılı başından itibaren uygulanmak üzere 5035 sayılı Kanun ile GVK ve KDV Kanunlarında yapılan değişiklikler ile Gıda Bankacılığı sisteminin vergisel anlamda teşvik edilmesi de bu alanda atılmış önemli bir adımdır.

Diğer taraftan, ülkemizde bulunan dernek ve vakıfların büyük bir kısmının gerçek fonksiyonları olan sosyal ve ekonomik yardımlaşma ve dayanışma özelliğini yitirdiği yılda bir kez yapılan yemek veya balodan başka bir etkinlikte bulunmadığı ve bunların sayılarının bazı insanların kişisel faydaları ve çekişmeleri yüzünden giderek arttığı gözlenmektedir. İşte bu tablo içerisinde Gıda Bankacılığı sistemi ülkemizin dört bir yanında bulunan dernek ve vakıfların gerçek fonksiyonlarını yerine getirme, ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasında rol oynama yanında yoksullukla ve israfla mücadele konusunda etkin olarak çalışma fırsatı yaratacaktır.

(1) http://www.secondharvest.org , www.fbcmich.org

(2) 02.01.2004 tarih ve mükerrer 25334 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(3) 21.03.2004 tarih ve 25409 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Exit mobile version