Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Anayasa Mahkemesi Kararı K. 2004/37

21 Temmuz 2004 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 25529

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı : 2001/119

Karar Sayısı : 2004/37

Karar Günü : 23.3.2004

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara Altıncı İdare Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 21.7.1953 günlü, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu’nun 41. maddesinin 3418 sayılı Yasa ile değiştirilen son fıkrasının, Anayasa’nın 2. ve 129. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY

Tahsil edilen kamu alacağının Merkez Bankası’na havale edilmesi sırasında meydana gelen gecikmeden dolayı adına kesilen para cezası ile ilgili işlemin iptali istemiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

“6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 41. maddesinde; Maliye Bakanlığı’nca belirlenen amme alacaklarının, yine Maliye Bakanlığı’nca tesbit edilen bankalar veya postahaneler aracı kılınmak suretiyle ödenebileceği, bankalarca tahsil edilen amme alacaklarının, tahsil edildikten sonra azami (7) gün içinde, postahaneler aracılığıyla tahsil edilenlerin ise, azami (10) gün içinde T.C. Merkez Bankası’na aktarılması gerektiği, tahsil edilen amme alacaklarının, yasada belirtilen azami sürelerde T.C. Merkez Bankası’na intikal ettirilmemesi halinde, amme alacağının, gecikme faiziyle birlikte tahsilatı yapan kuruluştan tahsil edileceği hükme bağlanmış, maddenin 2795 sayılı Yasa’yla eklenen, bilahare 3418 sayılı Yasa’yla değiştirilen son fıkrasında ise; “Tahsilatı yapan ilgili kuruluşların, bu görevleri süresinde yerine getirmeyen sorumlularından, ödemeye konu amme alacağının %10’u nispetinde ayrıca ceza tahsil olunur.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda alınan 41. maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, anılan maddeyle, mükelleflerin vergilerini kolaylıkla ödeyebilmeleri için, postahaneler ve bankalar aracı kılınmak suretiyle ödeme imkanı getirilmiş, maddeye 2795 sayılı Yasa’yla eklenen beş fıkrada ise, bankalar ve postahaneler vasıtasıyla tahsil edilen amme alacaklarının Yasa’da belirtilen süreler içinde Merkez Bankası’na intikal ettirilmemesi halinde uygulanacak müeyyideler öngörülmüştür.

Getirilen müeyyideleri iki kısımda ele almak mümkündür.

1- Süresinde intikal ettirilmeyen amme alacağının, gecikme faiziyle birlikte, ilgili aracı kuruluştan tahsili

2- Süresinde intikal ettirilmeyen amme alacağının % 10’u oranında ve idari para cezası niteliğindeki miktarın, aracı kuruluşun müdürlerinden tahsili

Amme alacağının geç intikali nedeniyle, ilgili kuruluştan tahsil edilecek olan gecikme faizi, devletin, amme alacağını belli bir süre kullanmaması karşılığında alınan ceza niteliğinde olup devletin zararının önlenmesi amacını taşıdığı kuşkusuzdur. Sözkonusu gecikme zammının tahsili ile de, devletin uğradığı zararın giderilmiş olacağı açıktır.

Maddenin son fıkrasında yer alan “sorumlu müdür”den tahsili öngörülen % 10 oranındaki para cezasının ise, kamu görevlilerinin görev, yetki ve sorumlulukları ile personel hukuku yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anayasa’nın 128. maddesinde; Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği belirtildikten sonra, kamu görevlilerinin görev ve sorumluluklarına ilişkin 129. maddede, memurlar ve kamu görevlilerine savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği, yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kamu görevlisine rücu edilmek kaydiyle ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabileceği öngörülmüştür.

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin, kusurlu davranışları nedeniyle disiplin yönünden cezalandırılması personel hukukunun genel prensiplerindendir. Genel personel kanunu niteliğindeki 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda da, fiilin ağırlık derecesine göre verilecek disiplin cezaları belirlenmiş, soruşturma usulü, süresi, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.

Anayasa’nın 129. maddesinde, disiplin cezalarından ayrı olarak, kamu görevlilerinin kusurlarından kaynaklanan tazminat davalarının, ancak, idare aleyhine açılabileceği, bilahare, ilgili kamu görevlisine rücu edilebileceği öngörülmektedir.

6183 sayılı Yasa’nın 41. maddesinde yer alan “sorumlu müdür”den tahsili öngörülen para cezasına bu açıdan bakılınca; anılan para cezasının, disiplin cezası niteliğinde olmadığı tartışmasızdır.

Sorumlu müdürden tahsili öngörülen para cezasının, memurun kusurlu davranışı sonucu oluşan bir zarara karşılık olup olmadığı hususuna gelince;

Tahsil edilen amme alacağının, T.C. Merkez Bankası’na geç intikal ettirilmesinden, tahsilatı yapan kuruluşun “müdür”ünün sorumlu olduğu, 41. maddenin sondan bir önceki fıkrasında ayrıca hükme bağlanmıştır. Anılan maddeye göre, amme alacağının geç intikal ettirilmesinden sorumlu tutulan müdürün, geç intikal nedeniyle ilgili kuruluştan tahsil edilen gecikme zammının “rücu” yoluyla muhatabı olacağında kuşku yoktur.

Şu halde, ortaya çıkan zarar, yalnızca geç intikalden doğan gecikme zammı olduğuna göre, gerek 41. maddenin sondan bir önceki fıkrası, gerekse, paralel hüküm getiren Anayasa’nın 129. maddesi uyarınca, “müdür”ün, rücu yoluyla oluşan zarardan (gecikme zammından) sorumlu tutulması mümkündür.

Buna göre, kusurlu davranışı nedeniyle sorumluluğu bulunan ve bu sorumluluk gereğince, bünyesinde yer aldığı kurumun ödediği gecikme zararından, rücu yoluyla sorumlu tutulan müdürün, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin sorumluluklarının belirlendiği 129. maddedeki sorumlulukları aşar nitelikte olan ve memurların sorumluluk türleri arasında yer almayan “idari para cezası” ile cezalandırılmasını öngören 6183 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin son fıkrasının, Anayasa’nın 129. maddesi ile “hukuk devleti” olma özelliğinin vurgulandığı 2. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılarak, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28/2 maddesi uyarınca, Anayasa’ya aykırılık hakkında karar verilmek üzere, dosyada bulanan belgelerin onaylı örnekleriyle birlikte Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine, 30.11.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

6183 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin 3418 sayılı Yasa ile değiştirilen itiraz konusu son fıkrası başvuru tarihi itibarıyle şöyledir:

“Tahsilatı yapan ilgili kuruluşların, bu görevleri süresinde yerine getirmeyen sorumlularından, ödemeye konu amme alacağının %10’u nispetinde ayrıca ceza tahsil olunur.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Başvuru kararında itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2. ve 129. maddelerine dayanılmıştır.

IV- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Mahir Can ILICAK, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU ve Ahmet AKYALÇIN’ın katılmalarıyla dosyada eksiklik bulunmadığından 27.2.2001 tarihinde işin esasının incelenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Başvuru kararında Mahkeme, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin kusurlu davranışları nedeniyle disiplin yönünden cezalandırılmasının personel hukukunun genel ilkelerinden biri olduğu, bu konuda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda hükümler bulunduğu, Anayasa’nın 129. maddesinde ise disiplin cezalarından ayrı olarak kamu görevlilerinin kusurlarından kaynaklanan tazminat davalarının idare aleyhine açılabileceği, ancak, daha sonra kamu görevlisine rücu edilebileceğinin hükme bağlandığı, bu çerçevede bankalar ve benzeri kuruluşlar tarafından tahsil edilen amme alacağının Merkez Bankası’na geç intikal ettirilmesi nedeniyle ilgili kurum adına kesilecek gecikme zammının banka şube müdüründen rücu yoluyla tahsil edileceğinde kuşku bulunmadığı, ortaya çıkan zarar kamu alacağının Merkez Bankası’na geç intikal ettirilmesinden kaynaklandığına göre, 6183 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin sondan bir önceki fıkrası hükmü şube müdürünün oluşan zarardan sorumlu olduğu, bu durumda kusurlu davranışı nedeniyle sorumluluğu bulunan şube müdürünü Anayasa’nın 129. maddesindeki sorumluluğu aşar nitelikte “idari para cezası” ile cezalandırmasının Anayasa’nın 2. ve 129. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

Mükelleflerin vergi dairelerinde büyük güçlüklerle karşılaşmalarını önlemek amacıyla vergilerini postane ve bankalar aracılığıyla ödemelerine olanak sağlayan 41. maddenin 3418 sayılı Yasayla değişik itiraz konusu son fıkrasında “tahsilatı yapan ilgili kuruluşların, bu görevleri süresinde yerine getirmeyen sorumlularından, ödemeye konu amme alacağının %10’u nisbetinde ayrıca ceza tahsil olunur” denilmektedir.

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlarından kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken Anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir. Yasakoyucu, yalnız yasaların Anayasa’ya değil, Anayasa’nın da evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür. Bu bağlamda hukuk devletinde, ceza hukuku alanında olduğu gibi idari para cezalarına ilişkin düzenlemelerde de kuralların, önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü, adil ve orantılı olması gerekir.

Yasakoyucu idari para cezalarına ilişkin yasa kurallarını düzenlerken ceza politikası gereği bir takım tercihler ortaya koyarak yasal düzenlemeler yapabilir. Hangi eylemlerin idari para cezasını, hangilerinin adli para cezası ya da hapis cezasını gerektirdiği ve bu cezaların miktarı konusunda yasakoyucunun takdir hakkı bulunmakla beraber bu tercih serbestisi Anayasa’nın genel ve özel kuralları çerçevesinde olacaktır.

İtiraz istemine konu kurala göre, tahsil edilen amme alacağını süresinde Merkez Bankası’na ya da vergi dairelerine intikal ettirmeyen bankalarda veya postanelerde görevli şube müdürlerinin tamamı, geciktirme süresine ve miktarına bakılmaksızın %10 oranında idari para cezasına tabi kılınmaktadır. Aynı maddenin beşinci fıkrasında ise tahsil edilen amme alacağının süresi içinde ilgili yerlere intikal ettirilmemesi halinde tahsilatı yapan kuruluşlardan gecikme zammı alınacağı belirtilmektedir. Bu fıkra ile amme alacağının geç intikal ettirilmesi nedeniyle doğan zararın gecikme zammı alınmak suretiyle giderilmek istendiği açıktır. Ancak, gecikme cezası ödeyen kuruluşların amme alacağının geç ödenmesinde sorumluluğunu saptadığı görevlilere rücu etme olanağı da bulunmaktadır. Bu durumda sorumlu görevlinin hem gecikme zammını hem de %10 para cezasını birlikte ödemesi sonucu doğmaktadır.

Bu nedenle, tahsil edilen kamu alacağının süresinde ilgili yerlere aktarılmasındaki gecikmeden dolayı, kamu alacağının yüzde onu oranında idari para cezası öngörülmesi bu cezaların çok yüksek miktarlara ulaşması sonucunu doğurabilecektir. Böylece yasa hükmü, sorumluları ödeme güçlerini aşan, adaletli ve eylemle orantılı olmayan ölçüsüz bir yükümlülükle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu ölçütlerden yoksun olarak konulan Yasa kurallarının Anayasa’nın 2. maddesinde sözü edilen hukuk devleti ilkesine uygun olduğundan söz edilemez.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’ya aykırıdır.

Başvuran Mahkeme söz konusu Yasa kuralının Anayasa’nın 129. maddesine de aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de, itiraz konusu kuralın bu maddeyle ilgisi görülmemiştir.

VI- SONUÇ

21.7.1953 günlü, 6183 sayılı “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun”un 41. maddesinin 3418 sayılı Yasa ile değiştirilen son fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, 23.3.2004 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan

Mustafa BUMİN

Başkanvekili

Haşim KILIÇ

Üye

Sacit ADALI

Üye

Ali HÜNER

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Ertuğrul ERSOY

Üye

Tülay TUĞCU

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mehmet ERTEN

Üye

Fazıl SAĞLAM

Üye

A. Necmi ÖZLER

Exit mobile version