Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Vergide Türkçenin Önemi

Levent Gençyürek

Vergide Türkçenin Önemi

Levent GENÇYÜREK
Yeminli Mali Müşavir

Ülkeler arası ikili ekonomik ilişkilerin giderek artması ve ekonomimizin dışarı açıklık oranının yükselmesi, başka ülkelerin dil ve ulusal paralarının ticari hayatımız içerisindeki öneminin daha da artmasına yol açmıştır. Firmalar, mesafalerin teknoloji sayesinde kısaldığı bir ortamda, yeni pazarlarda pay elde etme ve ürünlerini tanıtma fırsatının yakalanması açısından dilin önemini kavrarken, yasal bazı yükümlülüklerin yerine getirilmesinde de bu yönde açılımların yapılması gereği açıktır.

Vergi mevzuatı açısından, gerek ulusal dil dışında ki dillerde kayıt yapılabilmesi gerekse kayıt ve belgelerde yabancı para birimlerinin kullanılması konusunda eskiye göre önemli adımlar atılmıştır. Söz gelişi, yurt dışında yerleşik kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe’ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğunun kaldırılması, mükelleflere zaman ve paradan  tasarruf  imkânı sağlamıştır.

Vergi Usul Kanununun 215 inci maddesine göre, mükelleflerin tutacakları defterler ve yapacakları kayıtlar Türkçe olmak zorundadır. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabileceği gibi bu kayıtların vergi matrahını değiştirmeyecek şekilde tasdik ettirilecek diğer defterlere de yapılması mümkündür.

Fatura, sevk irsaliyesi, yazar kasa fişi, serbest meslek makbuzu vb. belgelerde ve kayıtlarda Türk para birimi kullanılması esastır. Ancak, yurt içindeki müşteriler adına düzenlenen belgeler Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Yurt dışındaki müşteriler adına yabancı para birimi ile düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.

Maliye Bakanlığı Türkiye’de faaliyet gösteren büyük uluslar arası firmaların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, kayıtların Türk lirası üzerinden yapılması konusunda bir esneklik sağlamıştır. Buna göre, ilgili dönem defter tasdik tarihi itibarıyla ödenmiş sermayesi (yurt dışında kurulan şirketlerin Türkiye’ye ayrılan ödenmiş sermayesi) en az 100 milyon ABD Doları ya da eşiti yabancı para karşılığı Türk Lirası ve sermayesinin en az % 40’ı ikametgâhı, kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kişilere ait olan işletmelere, kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına Bakanlar Kurulunca izin verilebilecektir.

Bakanlar Kurulunca Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle kayıt tutmasına izin verilen firmalar, iktisadî kıymetlerin değerleri ile vergi matrahını kayıt yapılan para birimine göre tespit edecek ve  beyannamenin verilmesi gereken ayın ilk gününün kuruyla Türk parasına çevirerek beyan edeceklerdir. Vergi ödeme, mahsup ve iade işlemlerinde ise  Türk Lirası tutarlar kullanılacaktır. Türk para birimi dışındaki  para birimleriyle kayıt tutan mükelleflerin enflasyon düzeltmesi yapma hakları bulunmamaktadır.

Türk para birimiyle yapılan işlemler, işlemin gerçekleştiği günün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruyla ilgili para birimine, yabancı para cinsinden düzenlenen faturalar da düzenlendikleri tarihteki Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk lirasına çevrilir ve bu tutar üzerinden hesaplara geçirilir. Faturayı düzenleyen ve faturayı alan tarafların birliği sağlamak için fatura üzerinde o günkü Merkez Bankası döviz alış kurunu göstermeleri yanında ödeme tarihindeki kur ile fatura tarihindeki kur arasındaki farkın da Türk lirası olarak fatura edileceğinin fatura üzerinde bir açıklama olarak bulunmasında yarar vardır.

Vergi Usul Kanununda yer alan ve yukarıda açıklamaya çalıştığımız kayıt nizamına ilişkin hükümlere uyulmamış olması, anılan Kanunun 352 inci maddesi uyarınca I inci derecede Usulsüzlük cezasının kesilmesi yanında re’sen takdir sebebi olarak kabul edilir.

Exit mobile version