Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Belediyelerin Taşınmaz Mal Teslimleri ve Diğer Vergisel Yükümlülükler

Belediyelerin Taşınmaz Mal Teslimleri Vergi Yükümlülükleri

Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
m.ozdemir@vdd.com.tr

I-GİRİŞ:

03/07/2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunun ([1]) yürürlüğü girmesi ile birlikte 1930 yılından beri yürürlükte olan 1580 sayılı kanun ile bu kanunu ilga eden 7/12/2004 tarih ve 5272 sayılı Belediye Kanunu da  yürürlükten kaldırılmıştır.

Özel Bütçeler, yerel gider ve gelirleri içeren bütçelerdir. Bu tür bütçelerin en belirgin  örneği belediyelerdir. 5393 sayılı Belediye Kanunun 3’üncü maddesine göre Belediye,belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini ifade eder. Belediyenin bütçesi, Belediye Gelirlerinden (Md.110) ve Belediye Masraflarından (Md.117) oluşur. Bu gelir ve giderler ise kanunda sayılan kalemlerden ibarettir. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ([2]), Belediyelerin, belediye sınırları ile mücavir alanları içinde yapılan ve kanunda sayılan gelirlerin vergilendirilmesinin usul ve esaslarını içermektedir.Bu kanunun 103/2 fıkrasına göre maddesine göre vergi usul kanunuyla mahallin en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkileri Belediye Gelirleri yönünden Belediye Başkanı tarafından kullanılacağını belirtilmiştir. Ancak bu yetki kullanılırken Belediye Kanunun 125’nci maddesinde Bütçe harici sarfiyat ve tahsil cezai müeyyideye bağlanmıştır.

Makalemizin bu bölümünde özet olarak Belediye Kanunu yanısıra Belediye Gelirleri Kanununa da değinilmiş olup makalemizin diğer safahatlarında Belediyelerin iş ve işlemlerinin vergi mevzuatı karşısındaki durumu ele alınacaktır.

II.BELEDİYELERİN KURUMLAR VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMLARI:

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 1’nci maddesinde kurumlar vergisi mükellefleri sayılmış  C bendinde ise Kamu İktisadi Müesseselerine yer verilmiştir. Buna göre İktisadi Kamu Müesseseleri ([3])“Devlete, özel idarelere, belediyelere ve diğer kamu idarelerine ve müesseselerine ait ve tabi olup faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci maddenin (A), (B) işaretli bentleri haricinde kalan ticari, sınai ve zirai işletmeler” olarak tanımlanmıştır. Buna göre İktisadi Kamu Müessesesi olan Belediyenin iktisadi işletmelerinin vergiye tabi olmanın bir takım koşulları mevcuttur. Bunlar sırasıyla; İktisadi işletmenin belediyeye ait olması ve bu işletmenin ticari, sınai ve zirai nitelik göstermesi ve faaliyetin devamlı olarak yapılması yanında saydığımız koşulları taşıyan sermaye şirketi veya kooperatif olarak kurulmamaları gerekmektedir. Belediye tarafından işletilen iktisadi işletmenin faaliyetinin devamlı surette yapılması kriteri önem arz etmektedir. Devamlı surette icra edilmeyen faaliyetten dolayı elde edilen kazanç arızi kazanç olarak addolunacağı için kurumlar vergisi kapsamında vergilendirilmeyecektir. Çünkü Kurum kazancı, Gelir Vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarından terekküp eder (KVK Md.1).Bu bağlamda gelirin unsuru olan Ticari, sınai ve zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir vergisi kanunu hükümlerine göre; Gelir vergisi kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edilir. (KDV Md.1/h). Bu bağlamda  1 No’lu Katma Değer Vergisi Genel tebliğine göre; Gelir Vergisi Kanunu’na göre, ticari, zirai ve serbest meslek kazancı elde eden faaliyetler çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabi olacaktır hükmü mevcuttur. Bunların kazanç gayesi gütmemeleri, faaliyetin kanunla tevdi edilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, müstakil muhasebeleri ve kendilerine tahsis edilmiş sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerine tesir etmez. Böyle olmakla birlikte kanun koyucu bazı kurumların kurumlar vergisi karşısında muafiyetini öngörmüştür. Belediyelerin İlgili kanunun 7’nci maddesinde sayılan kurumlar arasında olması nedeniyle  bu faaliyetleri her halükarda kurumlar vergisinden muaf olacaktır. Bunlar;

………………………………………….

Belediyelerin hangi faaliyetinin kurumlar vergisi açısından vergilendirilip vergilendirilmeyeceği teoride bu kadar sarih gözükürken uygulamada sıkıntılar oluşturmaktadır. Bu bağlamda yargının değişik kararları ve maliye müktezaları bu ayrımın oluşmasında netlik ortaya koyamamıştır. Ancak şekli ve amacı ne olursa olsun ve hangi suretle yapılırsa yapılsın belediyelerin ticari, sınai ve zirai faaliyetleri muafiyet kapsamına alınmamışsa her halükarda kurumlar vergisine tabi olacaktır. Kısaca aşağıda sıralayacağımız faaliyetler bu bağlamda kurumlar vergisi mükellefiyeti aranılacaktır.

     – Taşınmaz Mal Teslimleri,

     – Otel, Misafirhane ve eğlence amaçlı sosyal tesis işletmesi,

     – Lokal ve Büfe işletmeleri,

     – Kanunda sayılan amaçlarla kurulan ve hizmet veren hastaneler hariç her türlü hastane ve poliklinikler,

     – Ekmek fabrikaları,

     – Otopark İşletmeciliği,

     – Bilgisayar ve Dil Kursları,

     – Kaplıca İşletmeciliği,

     – Matbaa İşletmeciliği,

Misal 1: ……….Belediye Başkanlığı tarafından sadece belediye  personelinin çocuklarının eğitilmesi amacıyla ve ücret alınmaksızın okul öncesi kreş  açması ve bunu işletmesi nasıl değerlendirilecektir?

* Kurumlar Vergisi Kanunun 7/13’nci maddesinde; Genel ve Katma bütçeli dairelere ait olup sadece kamu mensuplarına hizmet veren, kâr amacı gütmeyen ve üçüncü kişilere kiralanmayan kreş, konuk evleri ve bunların kantinlerinin işletilmesi faaliyeti kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. Dikkat etmek gerekirse bu muafiyet Genel ve Katma bütçeli dairelere mahsustur.Belediyenin her nekadar  sadece personeline ve  üstelik ücretsiz olarak sunduğu kreş hizmetini muaf olarak addetmek gerektiği gibi görülse de bunu bu şekilde yorumlamak yasa koyucunun iradesine ters düşmek olur.Bu nedenle Belediyenin yaptığı bu kreş hizmetini ticari faaliyet olarak değerlendirmek gerekecektir.

Misal 2: ………..Belediye başkanlığı Yolcu Taşıma hizmeti vermek amacıyla şehir içi otobüs seferleri düzenlemektedir.Belediyenin vatandaşlara verdiği bu hizmetin kurumlar vergisi karşısındaki durumu ne olacaktır?

* İl özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen Belediye sınırları içindeki yolcu taşıma işletmeleri kurumlar vergisinden muaftır. (KVK Md.7/11-b).Belediyenin, Belediye içi yolcu taşıma hizmeti kurumlar vergisinden muaf olsa da aynı hizmet belediye içi ve dışı ayrımı gözetmeksizin katma değer vergisine tabi tutulacaktır. (KDV Md.3-g)

İlçe ve İl Belediyelerin sınırları dışında verdiği otobüs hizmetleri hangi amaç ve niyetle yapıldığına bakılmaksızın katma değer vergisinde olduğu gibi kurumlar vergisine de tabi olacaktır. Burada belediye içi ve dışı ayrımına dikkat çekildiğini hatırlatmakta fayda görüyorum.

III.BELEDİYELERİN KATMA DEĞER VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMU:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1maddesinde, ”Ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler” Katma Değer Vergisi kanunu kapsamına alınmıştır. Söz konusu kanunun 1/3-g maddesinde ise “Genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelere, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere,üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetler” verginin konusuna girdiği kesin hükme bağlanmıştır. Bu faaliyetlerin kanunların veya resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması, bunların yapanların hukuki statü ve kişilikleri,Türk tabiiyetinde bulunup bulunmamaları,ikametgah veya işyerlerinin yahut kanuni merkez veya iş merkezlerinin Türkiye’de olup olmaması işlemlerin mahiyetini değiştirmez ve vergilendirmeye engel teşkil etmez.(Md 1/h-3)

Madde hükmü değerlendirildiğinde Belediyelerin teslim ve hizmet ifaları  ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikte olması halinde Katma Değer Vergisi açısından verginin konusunu oluşturmaktadır. Bu bağlamda Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün 31.03.1998 tarih ve B.07.0.GEL.0.54./5401-2674/12245 sayılı özelgelerinde Belediyeler tarafından yapılan arsa ve arazi satışlarının katma değer vergisine tabi olacağı alıcının Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi olmasının vergilemeyi etkilemeyeceği ifade edilmiştir.

Katma Değer Vergisi kanunun 10’ncu maddesinde Su, elektik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımında bunları bedellerinin tahakkuk ettirilmesi vergiyi doğuran olayın meydana geleceği ifade edilmiştir. Dolayısıyla Belediyelerin Su teslimleri bu bedeller tahakkuk ettirildiklerinde Katma değer vergisi doğmuş olacaktır. 27.12.2004 tarih ve 2004/8301 sayılı Kararnameye ekli II. sayılı listeye 14’üncü maddesi ile eklenen hükme göre” Belediyeler veya bunların iktisadi işletmeleri tarafından verilen atık su hizmetleri % 8’lik orana tabi tutulmuştur. Su teslimleri eskiden olduğu % 18’lik orana tabi olacağı açıktır.

Belediyelerce, aşağıdaki faaliyetlerin yapılması katma değer vergisi kanunu ışığında iktisadi faaliyetin varlığının delili kabul edilecektir.Bu bağlamda Belediyenin iktisadi faaliyet çerçevesinde bu tür  hizmetlerin  ticari, sınai, zirai ve mesleki teslim ve hizmet ifaları olarak telakki edilmesi gerekeceğinden katma değer vergisi tahsil edilmesi gerekecektir

    * Otobüs Hizmetleri,

    * Su ve Elektrik Teslimleri,

    * Otogar ve Otopark işletmeciliği,

    * Yol kaplama ve onarma işleri,

    * Kanal Temizleme,

    * Belediye’ye ait gayrimenkul arsaların satışı,

    * Soğuk Hava Depoları,

    * Odun Kömür satışları,

3065 sayılı katma Değer vergisi kanunun 1’nci maddesinin d bendine 4076 sayılı kanunun 8’nci maddesi ile eklenen 18.07.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren hükme göre “Hazinece yapılan taşınmaz mal teslimleri hariç…… “ her türlü taşınmaz mal teslimi verginin konusunu oluşturmaktaydı. 5228 sayılı kanunun 59/2-a maddesi ile 01.08.2004 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğü giren hüküm ile hazinece yapılan taşınmaz mal teslimleri verginin konusunun dışına çıkartılarak aynı kanunun 17/4-p maddesine hüküm eklenerek istisna altına alınmıştır. Bu yeni düzenlemeye göre 5228 sayılı kanunun 15’nci maddesi ile eklenen hükme göre” Hazine() ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce yapılan taşınmaz mal teslimleri ile hazinece yapılan irtifak hakkı tesisi” işlemi katma değer vergisinden sarih bir şekilde istisna edilmiştir. 3065 sayılı kanunun Geçici 21’inci maddesine eklenen hüküm  ile ([5]) Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılacak taşınmaz mal teslimleri ile Orman Genel Müdürlüğü Döner Sermaye sabit kıymetlerinde kayıtlı tapulu taşınmaz malların teslimleri 31.12.2006 tarihine kadar katma değer vergisinden müstesna edilmiştir. Bu istisna hükümlerinden anlamamız gereken kanun koyucunun tadadi olarak saydığı ve teslimlerini istisna ettiği kurumların taşınmaz mal teslimlerinde katma değer vergisi tahsil edilmeyeceğidir. Bu bağlamda sayılan kurumlar arasında yer almayan Belediyelerin taşınmaz mal teslimleri her halükarda Katma Değer vergisine tabi tutulacaktır.

Misal 3:……… Belediye Başkanlığı tarafından satışa çıkartılan taşınmaz mal teslimleri ticari bir teslim olup katma değer vergisinin konusuna girdiğinden teslimler dolayısıyla % 18 katma değer vergisi tahsil edilecektir. Buna mukabil Defterdarlık Milli Emlak Müdürlüğü tarafından satılan taşınmazlar katma değer vergisine konusuna girmekle birlikte  kanunun 17/4-p maddesi ile istisna edildiğinden katma değer vergisi tahsil edilmeyecektir.

Belediyelerin Su, Otobüs, Taşınmaz mal satışları gibi  her türlü teslimleri  dolayısıyla tahsil ettikleri katma değer vergilerinden ancak bu teslimler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergilerini indirim konusu yapabilirler. Belediye Kanununun Belediyeye yüklediği kamu hizmetinin icrası nedeniyle yaptığı diğer harcamalar nedeniyle yüklendikleri katma değer vergilerini iktisadi işletmeden doğan katma değer vergilerinden indirim konusu yapamayacaklardır. Belediyelerce  beyan edilecek katma değer vergisi (Tahsil edilen ve Yüklenilen katma değer vergisi) mukayesesi sadece iktisadi işletmeyi kapsamalıdır. İktisadi işletmeyi kapsamayan bu tür harcamaların nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması halinde reddi gerekecektir.

  1. VERGİSEL DİĞER ÖDEVLER:
  2. Defter Tutma Ödevi:

213 sayılı Vergi Usul Kanunun 172’nci maddesi Defter tutacakları sıralamıştır. Buna göre Aşağıdaki yazılı gerçek ve tüzel kişiler bu kanunun esaslarına göre defter tutmaya mecburdurlar:

  1. Ticaret ve Sanat Erbabı,
  2. Ticaret Şirketleri,
  3. İktisadi kamu müesseseleri,
  4. Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,
  5. Serbest Meslek erbabı,
  6. Çiftçiler

İktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidirler.

Aynı kanunun 173’üncü maddesinde ise defter tutma mecburiyetinin uygulanmayacağı gerçek ve tüzel kişiler sayılmıştır.

   1……………………..

   2………………………..

  1. Kurumlar vergisinden muaf olan:

a) İktisadi kamu müesseseleri

b) Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,

Yukarıda istisna hükümlerinin gelir veya kurumlar vergilerinden muaf olmakla beraber diğer vergilerden birine tabi olan ve bu vergileri götürü usulde tespit edilmeyen mükelleflerin muaf olmadıkları vergiler için tutacakları defterlere şümulü yoktur.

Hernekadar kurumlar vergisinden muaf tutulan İktisadi kamu müesseselerinin defter tutma mecburiyeti olmasa da diğer vergilerden birine tabi olması halinde bu istisna hükmünün bir anlamı kalmayacaktır. Mesela; Belediyelerin Su, elektrik, havagazı teslimleri Kurumlar Vergisinden  muaftır. (Md.7/11-a) Belediyenin aynı hizmetleri ise Katma Değer Vergisinin 1 ve 10/g maddeleri gereğince KDV’ye tabidir. Bu durumda Belediye Kurumlar Vergisinden muaf olsa da Katma Değer Vergisi karşısındaki durumu nedeniyle defter tutacaktır.

Kurumlar Vergisine tabi tüzel kişiliği olan Belediyelerin iktisadi işletmeleri defter tutma bakımından birinci sınıf tüccarın defter tutma bakımından tabi olduğu esaslara  uyacaktır. Şöyle ki; Bilanço Esasında aşağıdaki defterler tutulur. (VUK Md.182)

   – Yevmiye Defteri,

   – Defter-i Kebir,

   – Envanter Defteri,

Bu saydığımız defterlerden Yevmiye Defteri ve  Envanter Defteri aynı zamanda tasdike tabi defterlerdir. (Md.220) Bu defterlerin ilgili kanunun 220, 221, 222, 223, 224, 225 ve 226’ncı maddeleri gereğince tasdik işlemlerinin yapılması gerekecektir.

  1. Defter Tutmamanın Müeyyideleri:

Belediyelerin kurumlar vergisinden  mükellefiyeti bulunmasa da katma değer vergisine tabi olması halinde defter tutulması gerektiğini makalemizin önceki safahatlarında açıklamış idik. Buna göre; defter tutmamanın tüm indirimlerin reddi gibi ağır ceza-i müeyyideyi  gerektireceği açıktır.

* İndirimlerin Reddiyatı:

Vergi Mevzuatımızda düzenlenen en ağır yaptırımlardan birisi de indirimin konusu yapılan katma değer vergilerinin reddi işlemidir. Katma Değer Vergisi kanunun üçüncü bölümünde düzenlenen ve “Vergi İndirimi” başlığını taşıyan bu düzenlemede indirimin bazı koşulları mevcuttur. İlgili kanunun  29. maddesinde indirim sistematiği 34’üncü maddesinde ise indirimin belgelendirilmesinin şartlarını düzenlemiştir. Buna göre indirimin yapılabilmesi için;

 – İndirimin Alış Faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzuna dayanması,

 – Takvim yılı aşılmaması,

 – Kanuni defterlere kaydedilmiş olması,

 – Belgenin gerçek mahiyet taşıması,

koşulları büsbütün taşıması gerekir. Görüleceği üzere Belediyenin yüklendiği katma değer vergisini indirim konusu yapabilmesi için yasal defterleri tutması ve alış faturaların bu yasal defterlere işlenmesi gerekmektedir.

  1. SONUÇ:

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununa göre Belediyelerin ücret mukabili olmayan gelirleri ve  5393 sayılı Belediye Kanununa göre yaptıkları kamu hizmetleri dolayısıyla yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisinin konusuna girmez. Hangi hizmetlerin kamu hizmeti olarak değerlendirileceği hususu uygulama da tartışma konusu olsa da kamu hizmetinin ayrımında  Belediye Gelirleri ile Belediye Kanununu baz almak gerekir. Ancak bu böyle olmakla beraber  kanun koyucu  Su, Otobüs ve Havagazı teslimlerinde olduğu gibi  kamu hizmeti mahiyetindeki bazı teslimleri de  ticari kapsamda değerlendirmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken kanun koyucunun  belediyelerin ticari mahiyetteki faaliyetlerinin özel sektör ile rekabette  vergisel eşitsizliğe  meydan vermemek amacıyla kurumlar vergisi ve katma değer vergisi kanunlarında gerekli düzenlemelere yer vermiş olmasıdır.

Belediyelerin görev alanlarına giren harcamaları ile iktisadi işletmeye ait olan harcamaların birbirinden ayrılarak iktisadi işletmenin işletilmesinden kaynaklanmayan harcamalar nedeniyle yüklenilen katma değer vergilerinin indirimin yapılmaması, indirim yapılması halinde ise incelemeler sırasında reddedileceği bilinmelidir.

Bu bağlamda  belediyelerin uygulama da ek vergisel işlemlere muhatap olmaması için asli görevleri ile ilgilenmesi buna rağmen iktisadi faaliyette bulunması halinde de hiçbir imtiyaza yer verilmemek suretiyle vergilendirilmesi gerekmektedir. Aksi düşüncenin ise, haksız rekabete yol açacağı unutulmamalıdır.

([1] ) 13/07/2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır.

([2]) 29 Mayıs 1981 tarih ve 17354 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır.

([3]) İktisadi Kamu Müesseseleri deyimi,hem kamu iktisadi teşebbüslerini ve hem de iktisadi devlet teşekküllerini kapsar.

() Bknz.www.maliye .gov.tr./defterdarlık/yalova Hazine kavramı” Genel bütçe ile idare edilen kamu kuruluşlarının taşınır ve taşınmaz mallarla hakları,alacakları ve borçları açısından Devlet Tüzel kişiliğinin adıdır.Sözkonusu kuruluşların çeşitli yollarla edindikleri ve tapu sicilinde Hazine adına kayıtlı veya niteliği itibariyle Hazine adına kaydedilebilir taşınmaz mallara da Hazine Malı denilmektedir.

() 5228 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle eklenen geçici madde

Exit mobile version