Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Anayasa Mahkemesi Kararı E. 2006/125 (5326 Sayılı Kabahatler Kanunu Hk.)

03 Kasım 2006 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 26335

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı     :  2006/125

Karar Sayısı   :  2006/84

Karar Günü    :  5.9.2006

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN :  Korkuteli Sulh Ceza Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin, 27. maddesinin birinci fıkrasının ve 28. maddesinin, Anayasa’nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I – OLAY

Akaryakıt bayilik faaliyeti sırasında bayilik lisansı almadığı ileri sürülerek uygulanan idari para cezasına yapılan itirazın incelenmesi sırasında, itiraz konusu yasa kurallarının Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.

II – İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

“31.03.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Yasası’nın 3. maddesinde, bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır şeklinde düzenleme yapılmış, aynı Yasa’nın 27. maddesinde idari para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı tebliğ veya tefhimden itibaren 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurabileceği, 28. maddesinde de başvurunun incelenmesi usulü düzenlenmiştir. İtiraza konu idari para cezasının dayanağını teşkil eden 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 21. maddesinde idari para cezasına ilişkin kurul kararına karşı 60 gün içinde Danıştay’a dava açma hakkı saklı tutulduğu halde 5326 sayılı Yasa’nın 3. maddesindeki düzenleme nedeniyle ve 27. maddesindeki sulh ceza mahkemesinin yetkili kılınması hasebiyle idari para cezasına itiraz davası mahkememizde açılmıştır.

İdarenin hizmetlerini gereği gibi ve ivedilikle görebilmesi için, yaptırım uygulama yetkilerine gereksinimi vardır. İdare bu yetkilerle, kamu düzeni ve güvenliğini, kamu sağlığını, ulusal servetleri zamanında ve gereği gibi koruyabilir. İdari cezalar idari yaptırımların en önemlilerinden biridir. İdari para cezaları idari makamlar tarafından kamu gücü kullanılarak verilir.

Anayasa’da Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet içerinde tüm kamusal yönetimin yargı denetimine bağlı olduğu demokratik bir hukuk devleti olduğu düzenlenmiştir. Yargı denetimi hukuk devletinin birincil koşuludur. Anayasa’nın 125. maddesinin birinci fıkrasındaki “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” kuralıyla amaçlanan etkili yargısal denetim yönetimin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır.

Anayasamızda adli ve idari yargı ayrımına gidilmiş ve çeşitli maddelerinde bu ayrıma ilişkin kurallar yer almıştır. Bu cümleden olarak 140. maddesinin birinci fıkrasında  ‘hakimler ve savcılar, adli ve idari hakim ve savcıları olarak görev yaparlar’, 155. maddesinin birinci fıkrasında da ‘Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen bazı davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar’ biçimindeki düzenlemeler idari-adli yargı ayrılığının göstergesidir. Bu düzenlemeler ile idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleri ile Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenlerle kural olarak idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idari yargı denetimine tabi olacaktır.

Anayasa’nın değişik maddelerinde kurumsallaşan ve 125. maddesinde belirtilen idari-adli yargı ayrımına ilişkin düzenlemeler nedeniyle, idari yargının görev alanına giren her uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkı bulunmamaktadır. İtiraz başvurusuna konu olan idari para cezası kamu gücünün kullanılması ile ilgili ve yasada belirtilen kurallara uymayanlara idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğundan çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olması gerekir.

SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle 5326 sayılı Kabahatler Yasası’nın 3., 27. ve 28. maddelerinin Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi arz olunur.”

III – İTİRAZ KONUSU YASA KURALLARI

30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun itiraz konusu kuralları şöyledir:

Madde 3 – (1) Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır.

Madde 27 – (1) İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir.

Madde 28 – (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;

a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,

b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idari yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,

c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne,

Karar verilir.

(2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.

(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idari yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idari yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir.

(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re’sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.

(5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır.

(6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.

(7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idari yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idari yaptırım kararı verilen tarafın kanuni temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar.

(8) Mahkeme, son karar olarak idari yaptırım kararının;

a) Hukuka uygun olması nedeniyle, “başvurunun reddine”,

b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, “idari yaptırım kararının kaldırılmasına”,

Karar verir.

(9) İkibin Türk Lirası dahil idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir.

IV – İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Tülay TUĞCU, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A.Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün katılmalarıyla 5.9.2006 günü yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.

V – ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun itiraz konusu 3. maddesine ilişkin daha önce yapılan başvuru Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 günlü, Esas: 2005/108, Karar: 2006/35 sayılı kararıyla iptal edildiğinden konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun, itiraz konusu 27. maddesinin birinci fıkrası ve 28. maddesiyle ilgili daha önce yapılan başvuru ise Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 günlü, Esas: 2005/108, Karar: 2006/35 sayılı kararıyla reddedilmiş ve karar 22.7.2006 günlü ve 26236 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddelerinin son fıkraları gereğince, Anayasa Mahkemesi’nin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla tekrar Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz.

Anayasa Mahkemesi’nce işin esasına girilerek hakkında ret kararı verilen itiraz konusu kuralla ilgili yeni bir başvurunun yapılabilmesi için önceki kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 22.7.2006 tarihinden itibaren geçmesi gereken on yıllık süre henüz geçmemiştir.

Bu nedenle itirazın, Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Yasa’nın 28. maddesi uyarınca reddi gerekir.

VI – SONUÇ

30.3.2005 günlü, 5326 sayılı “Kabahatler Kanunu”nun;

1 – 3. maddesi, 1.3.2006 günlü, E.2005/108, K.2006/35 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu maddeye ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

2 – 27. maddesinin (1) numaralı fıkrası ve 28. maddesine ilişkin itirazın, Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Yasa’nın 28. maddelerinin son fıkraları gereğince REDDİNE,  5.9.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan

Tülay TUĞCU

Başkanvekili

Haşim KILIÇ

Üye

Sacit ADALI

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mehmet ERTEN

Üye

A. Necmi ÖZLER

Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye

Şevket APALAK

Üye

Serruh KALELİ

Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Exit mobile version