Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Genel Tebliğ, İç Genelge, Genel Yazı ve Özelge (Mukteza) Altar Ömer Arpacı, Gelirler Başkontrolörü

Genel Tebliğ İç Genelge, Genel Yazı ve Özelge

Altar Ömer ARPACI
Maliye Bakanlığı
Gelirler Başkontrolörü
Manisa Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir İdaresi Grup Müdürü V.
altararpaci@yahoo.com

I – GİRİŞ

Kamu gelirleri kamu harcamalarını karşılamak için toplanırlar. Başlangıçta devletin başlıca gelirleri; emlak gelirleri, salmalar, aşar ve tüketimden alınan vergiler idi. Günümüzde ise başlıca gelir kaynağını vergi resim ve harçlar oluşturmaktadır.

Devlet gelirlerini temel olarak vergiler oluşturur. Çünkü diğer gelirlerin oransal verimliliği gittikçe azalmıştır. Kamu harcamalarını karşılayacak geliri vergiler toplayarak sağlamaya çalışan Gelirler İdaresi Başkanlığı geniş anlamda devletin gelir politikasına göre uygulama yapmakla görevlidir.

Anayasamızın 73. maddesi uyarınca, herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.

Bilindiği üzere vergi kanunları bazı konularda yeterince açık olmadığı için Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı genel tebliğ, iç genelge, genel yazı ve özelge(mukteza) ile açıklamalar yapmaktadır.

II – GENEL TEBLİĞ, İÇ GENELGE, GENEL YAZI ve ÖZELGE (MUKTEZA)

Genel Tebliğlerin bir kısmı Kanunların uygulama usul ve esaslarını belirlemesini Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden çıkarılmakta olup, bunların bağlayıcı özelliği vardır. Diğer kısmı ise bazı konuların açıklamasına yönelik olup, gelir idaresinin konu hakkındaki görüşünü içermektedir.

Anlaşılacağı üzere genel tebliğlerin iki gruba ayrılması mümkündür. Birinci grup genel tebliğler, vergi kanunlarının Maliye Bakanlığına tanıdığı düzenleme yetkisine istinaden çıkarılmaktadır. Örneğin Vergi Usul Kanununun 315. maddesi uyarınca mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığı’nın tespit edeceği oranlar üzerinden itfa ederler Bakanlık’da bu yetkisini 333, 339 ve 365 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile kullanarak söz konusu iktisadi kıymetleri belirlemiştir.

İkinci grup genel tebliğler ise Bakanlığın vergi kanunlarını açıklayıcı ve yorumlayıcı nitelikte çıkarmış olduğu genel tebliğlerdir. Bakanlık uygulamada birlik sağlamak ve tereddütlü konuları açıklığa kavuşturmak için bu yola başvurmaktadır. Örneğin 238 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile alacak ve borç senetlerine reeskont uygulamasının ne şekilde olacağına ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

Genelge ve genel yazılar ise gelir idaresine yönelik olup, yönetsel emir niteliğindedir.

Mükelleflerin vergi durumları ve uygulanması bakımından tereddüde düştükleri hususlar hakkında bilgi istemeleri üzerine kendilerine yetkili makamlarca yazılı olarak verilen görüşlere özelge (mukteza) denilmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesi hükmü uyarınca mükelleflerin Maliye Bakanlığı’ndan veya Maliye Bakanlığı’nın bu konuda yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüde düştükleri hususlar hakkında izahat isteme hakları bulunmaktadır. Yetkili makamlarda yazı ile istenecek izahatı yazı ile veya sirkülerle cevaplandırmak mecburiyetindedir.[1]

Bakanlık, anılan madde hükmünün verdiği yetkiye dayanarak mükelleflere bilgi vermeleri konusunda 188 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile Defterdarlıkları yetkili kılmıştır.[2]

188 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde gereksiz yazışmaların önlenmesi ve Bakanlığa intikal eden sorunların daha kısa süre içinde çözümlenebilmesi için 1 Ocak 1989 tarihinden geçerli olmak üzere Defterdarlıkların[3] özelge (mukteza) konusunda yetkili kılındığı belirtilmiştir. Buna göre;

Mükellefler Bakanlıktan değil doğrudan Defterdarlıklardan bilgi isteyeceklerdir.

Defterdarlıklar mükelleflere, kanunlar, genel tebliğler, iç genelgeler, genel yazılar ve daha önce aynı konuda bildirilen Bakanlık görüşleri doğrultusunda bilgi vereceklerdir.

Defterdarlıklar çözümlenemeyen veya çözümünde tereddüte düşülen konularda Bakanlığa başvuracaklardır. Ancak Defterdarlık intikal ettirilen konuyla ilgili yapılan işlemleri, konunun çözümüne ilişkin kendi görüşünü, mükellef dilekçesi ile Bakanlığa gönderecektir.

Defterdarlıkça verilen cevabı mükellefin yetersiz bulması halinde, tekrar Defterdarlığa müracaat ederek Bakanlıktan görüş alınmasını isteyebilecektir. Defterdarlık bu istek dilekçesini ve daha evvel konuya ilişkin verdiği cevap yazısı ve eklerini Bakanlığa gönderecektir. Bakanlık Defterdarlık aracılığıyla mükellefe cevap verecektir.

Vergi Usul Kanununun 413. maddesinin son fıkrasında alacakları cevaplara göre hareket  eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı gerektirse dahi ceza kesilmeyeceği belirtilmiştir.

Yine Vergi Usul Kanununun “yanılma”yı düzenleyen 369. maddesinin 1. bendi uyarınca, yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları yanılma hallerinden biri olarak belirtilmiş ve vergi cezası kesilmeyeceği belirtilmiştir.

Söz konusu hükümler sadece vergi cezaları[4] açısından geçerlidir. Gecikme zammı ve gecikme faizi vergi cezası niteliğinde olmadığından özelge (mukteza) doğrultusunda hareket edilmesi faiz veya zam uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.

Özelge (mukteza) konusunda son olarak 315 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği çıkarılmıştır. Söz konusu tebliğde;

“Mükelleflerin bu madde hükmüne dayanarak yapmış oldukları müracaatlarında belirtilen konularla ilgili olarak Bakanlığımızca muktezalar (özelge) tayin edilmektedir. Ancak, bazı durumlarda aynı konuya ilişkin olarak her bir mükellefe ayrı ayrı mukteza verilmekte ve bu işlem hem mükelleflerin hem de Bakanlığımızın iş yükünü artırmaktadır.

Bundan böyle, mükelleflere kolaylık sağlamak amacıyla tayin edilen muktezalardan özellik arz edenler periyodik olarak sirküler halinde yayımlanacaktır. Ayrıca, Bakanlığımızca, yapılacak mukteza taleplerinin sirkülerle cevaplandırılması yoluna gidilebilecektir. Sirkülerler, Gelirler Genel Müdürlüğünün www.gelirler.gov.tr internet adresinde yayımlanacaktır.

Durumları sirkülerde yayımlanan olaya uyan ve yapılan açıklamalar doğrultusunda işlem yapan mükellefler adına Vergi Usul Kanununun 413 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan hüküm uyarınca herhangi bir cezai işlem yapılmayacaktır”

Şeklinde belirleme yapılmıştır.

Buna göre; durumları yayımlanan muktezalardaki olaylara uyan mükelleflerin yazı ile yetkili makamlardan ayrıca izahat istemelerine gerek bulunmamaktadır. Periyodik olarak sirküler halinde yayımlanacak muktezalardaki olaylara durumları uyan mükelleflerin bu muktezalardaki açıklamalar doğrultusunda işlem yapmaları halinde ise, Vergi Usul Kanununun 413. maddesi uyarınca herhangi bir cezai işlem yapılmayacaktır.

315 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile getirilen uygulama ile; gelir idaresi  birimlerinin aynı nitelikteki olay için farklı görüş bildirmelerinin önüne geçilerek uygulama birliği sağlanacaktır.

315 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca Maliye Bakanlığı tarafından “Sirküler” adı altında yapılan açıklamalara ilk defa 20 Haziran 2003 tarihinde[5] www.gelirler.gov.tr internet adresinde yayımlanmak suretiyle yer verilmiş olup, sayısı her geçen gün artan bir seyir izlemiştir. Şu anda sirkülerlere www.gib.gov.tr internet adresinden ulaşılmaktadır. Söz konusu Genel Tebliğ ile getirilen uygulamayla; gelir idaresi  birimlerinin aynı nitelikteki olay için farklı görüş bildirmelerinin önüne geçilerek uygulama birliği sağlanacaktır.

[1]VUK’un 413. maddesinde 4962 sayılı Kanunla 07.08.2003 tarihinde yapılan değişiklik ile Sirküler uygulaması Kanuni dayanağa kavuşmuştur.

[2] 20 Aralık 1988 tarih ve 20025 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

[3] 5345 sayılı Kanun ile Gelir idaresinin yeniden yapılanması neticesinde 29 ilde kurulan Vergi Dairesi Başkanlıklarıda aynı yetkiye sahip olmaktadır.

[4] Vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları

[5] İlk sirküler Gelir Vergisi Kanunu Sirküleri olup yatırım indirimi uygulamasına ilişkindir.

Exit mobile version