Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Vergilendirmede Tebliğ Usulleri – Muharrem ÖZDEMİR, YMM

Vergilendirmede Tebliğ Usulleri

Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir

Betül Semra ESGİN
Vergi Denetmeni

1- Giriş

Tebliğ, hukuki bir işlemden ilgili kimsenin haberdar olmasını sağlamak için, yetkili makamın kanuni şekilde yazı veya ilan ile yapacağı belgelendirme işlemidir. Tebligat ise, haberin kişiye bildirilmesidir. Tebligata ilişkin olarak genel düzenlemeler 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile belirlenmiş olup, vergilendirme ile temel hak ve özgürlükler arasındaki yakın ilgi dolayısıyla, vergilendirmeyle ilgili tebligat hükümleri 213 sayılı V.U.K.’nun 93. ve müteakip maddelerinde ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre V.U.K.’nda açıklık bulunmayan hallerde 7201 sayılı Kanuna göre işlem yapılması gerekmektedir.

Bilindiği üzere, 213 sayılı V.U.K.’nun 93. maddesinde “Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzelkişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edilir. Şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartıyla tebliğin daire veya komisyonda yapılması caizdir.” hükmü yer almış olup, aynı Kanunun 101. maddesinde de mükellefin bilinen adresleri 8 bent halinde sayılarak, aynı maddenin son paragrafında: mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibariyle tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Belli bir iş yerine sahip olanlarda, hem iş yeri hem de ikametgah adresi bilinen adrestir.

213 sayılı V.U.K.’nun “tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddesinde:

“Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.

Tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kafidir.

Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir.)” denilerek vergilendirmede tebliğ yapılacak kimseler belirtilmiştir.

2- Gerçek ve Tüzel Kişilerde Kişi Olması Halinde Tebligat

Gerçek kişilerin mükellef olması halinde, tebliğ mükellefin kendisine, kanuni temsilcisine, vekiline veya aile fertleri veyahut personeline yapılır. Bazı hallerde de tebliğin vasıtalı olarak yapılması öngörülmüştür.

Gerçek kişilerin mükellefiyeti ile ilgili tebliğler, esas itibariyle mükellefin şahsına yapılır ve genel kural budur. Mükellefin aile fertlerine veya iş yerinde personeline tebliğ yapılması, ancak şahsına tebliğin yapılamaması halinde söz konusu olur.

V.U.K.’nun 94. maddesiyle mükellefin ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerinde memur ve müstahdemlerinden birisine tebliğ yapılabileceği kabul edilmiştir. Ancak bunun için, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması veya bariz bir şekilde ehliyetsiz olmaması gerekmektedir. İkametgahta bulunanlara tebliğ için, bunların aile ferdi olması, mükellefle birlikte oturması şartı aranmamaktadır. Uzak bir akrabanın bire süre için mükellefin yanında kalması halinde de, bu akrabaya tebliğ yapılabilecektir. Buna karşılık, iş yerinde asıl muhatap dışında tebliğ yapılacak kimselerin muhatabın memur veya müstahdemi olması şarttır.

Tüzel kişilere tebligat, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılır. Başkan, müdür veya kanuni temsilciler birden fazla ise tebligatın bunlardan birine yapılması yeterlidir.

Tüzel kişilerde başkan, müdür ve temsilciler aşağıdaki şekilde belli edilir[1];

Ticaret Şirketlerinde – » Ticaret Kanunu veya mukavele

Kooperatiflerde – » 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu veya mukavele

Derneklerde – » Dernekler Kanunu

Vakıflarda – » Vakıf Senedi

Limited Şirketlerde – » Şirket Müdürü

Anonim Şirketlerde -» Yönetim Kurulu Başkanı

Konunun daha anlaşılır ve açıklayıcı olmasını aşağıda vereceğimiz özelge örnekleri sağlayacaktır.

Bilindiği üzere; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 94’üncü maddesinde;“Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.

Tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kafidir.

Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir)”hükmü yer almaktadır.

Vergi uygulamasının arz ettiği özellik nedeniyle 7201 sayılı Kanundaki hükümlerden ayrı olarak, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 94’üncü ve 102’nci maddelerinde tebliğ memuruna mükellef dışında kalan muhatabın kimliğini ve yaşını araştırma yetki ve görevi verilmemiştir.

Buna göre; …’un ikametgah adresinde görünüşüne göre 18 yaşından aşağı olmadığı tebliğ memurunca takdir edilen kızı …’a posta vasıtasıyla yapılan tebligatta Kanuna aykırı bir durum bulunmadığından söz konusu tebligatın yenilenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bilindiği üzere; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93’üncü maddesinde, tebliğ esasları belirtildikten sonra 94’ncü maddesinde, tebliğin mükelleflere, kanuni temsilcilerine umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı ve tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Kanun maddesine göre genel kural tebliğin, asıl muhatabın kendisine veya ikametgah adresinde bulunanlar ile işyerinde bulunan memur ya da müstahdemlerden birisine yapılmasıdır.

Bu nedenle; Müdürlüğünüzce…’nın bilinen işyeri adresinde memur ya da müstahdemlerinden biri konumunda bulunmayan eski eşi … ’a yapılan söz konusu tebligatın yenilenmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere; 213 Sayılı Vergi Usûl Kanunu’nun 94’üncü maddesinde; “Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.

Tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kâfidir.

Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir)” hükmü yer almaktadır.

Anılan Kanunun 102’nci maddesinde de “…Muhatap imza edecek kadar yazı bilmez veya herhangi bir sebeple imza edemeyecek durumda bulunursa sol elinin baş parmağı bastırılmak suretiyle tebliğ olunur….”  hükmüne yer verilmiştir. 

Konu ile ilgili olarak Yıldırım Vergi Dairesi Müdürlüğünden alınan 18.06.2007 tarihli yazı ve eklerinin tetkikinden;  söz konusu vergi/ceza ihbarnameleri ile vergi inceleme raporunun, posta yolu ile 07.12.2006 tarihinde işyeri adresinizde bulunan sigortalı işçiniz olan …’e imza karşılığında tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

Buna göre, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılan vergi inceleme raporu ile vergi/ceza ihbarnamelerinin tarafınıza yeniden tebliği mümkün bulunmamaktadır.

3- Kısıtlı ve Hükümlülere Yapılan Tebliğat

213 sayılı V.U.K.’nun kanuni temsilcilerin ödevi başlıklı 10. maddesinde de anlaşıldığı gibi küçük ve kısıtlılar mükellef olduklarında bunlara düşen görevler kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir. Küçük ve kısıtlılar temyiz kudretine haiz olmadığından, kendilerine yapılan tebliğ hukuken değer ifade etmez. Bu nedenle, bunlarla ilgili tebliğ, veli, vasi, veya kayyım durumundaki kanuni temsilcilerine yapılır. V.U.K.’nun 95. maddesinde “Mükellef yerine geçen veli, vasi veya kayyım gibi vergi sorumlusu birden fazla olursa, tebliğ bunlardan yalnız birine yapılabilir. Şayet tebliğin mevzuu olan işe ayrı bir vasi veya kayyım bakmakta ise, tebliğ bunlara yapılır.” denilmektedir.

Ceza evinde olan mükelleflere yapılacak tebligatla ilgili olarak [5] aşağıdaki hususlara riayet etmek gerekir.

“7201 sayılı Tebligat Kanununun 19. maddesinde “Mevkuf ve mahkumlara ait tebliğlerin yapılmasını, bunların bulunduğu müessese müdür veya memuru temin eder.” hükmüne yer verilmiştir.

Tebligat Tüzüğü’nün 25. maddesinde de; Mevkuf ve mahkumlara ait tebliğlerin yapılmasını, bunların bulunduğu müessese müdürü, müdür yoksa orayı idare eden memurun temin edeceği, bir sene veya daha ziyade hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanlara ait tebligatın 16. madde mucibince yapılacağı, mahkuma tebligat yapılamazsa, tebliğ mazbatasına, müdür veya memur tarafından sebebi gösterilmek suretiyle şerh verileceği, yine Tüzüğün 16. maddesinde, tebligatın kanuni mümessili bulunanların mümessillerine yapılacağı, kanuni mümessili olmayıp da bulunması gerekenlere usulü dairesinde kanuni mümessil tayini cihetine gidileceği, kanunlarına göre, kanuni mümessili bulunanların bizzat kendilerine tebligat yapılması icap ederse, mümessile tebligat yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 407. maddesinde, “Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanır. Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atamak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, somut olayda, adı geçenin…..Vergi Dairesi Müdürlüğünce yapılan yoklama neticesinde, … Ceza ve Tutukevinde olduğu ve 213 sayılı V.U.K.’nda, bilinen adresini değiştiren muhataba nasıl tebligat yapılacağı hususunda açıklık olmadığı hususları dikkate alındığında, Vergi Usul Kanununda açıklık olmayan bu durumda, tebligatın Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılması gerekmektedir.

Buna göre, anılan şahsın mahkemeye harç borcuna ilişkin tebliğ işleminin, adı geçenin mahkemece bir yıldan daha az süreli hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum edilmiş olması halinde cezaevi yönetimi tarafından doğrudan kendisine, bir yıl veya daha uzun süreli hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum edilmiş olması halinde ise, adı geçene 4721 sayılı Yasa’nın 407. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak atanan vasisine yapılması gerekmekte olup, tebligatın gerçekleşmemesi halinde ise, 213 sayılı V.U.K.’nun 103. maddesi uyarınca ilan yolu ile tebligat yapılacağı tabidir” denilmiştir.

Yılmaz ÖZBALCI. Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları

Bursa V. D. B. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü, Tarih: 21.09.2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-VUK-06-113/3858 sayılı özelgesi

Bursa V. D. B. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü, Tarih: 16.07.2008 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.17.02-VUK-08-94/4784 sayılı özelgesi

Bursa V. D. B. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü, Tarih: 25.06.2007 tarih ve B.07.GİB.4.16.17.02-VUK-07-71/2475 sayılı özelgesi

İstanbul V. D. B. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü’nün Tarih: 29.01.2008 ve B.07.GİB.4.34.19.02/VUK-2/93-2417 sayılı tamimi

 

Exit mobile version