Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Vergi İnceleme Tutanaklarının Önemi

Vergi İnceleme Tutanaklarının Önemi

Emrah AYGÜL
Yeminli Mali Müşavir

1.Giriş

Vergi Usul Kanununun 141. maddesi uyarınca inceleme esnasında lüzum görülen hallerde, vergilendirme ile ilgili olaylar ve hesap durumları tutanak  ile tespit ve tevsik olunabilmektedir. Yasa maddesinde söz konusu tutanakla ilgili belirtilen ve öne çıkan hususlar aşağıda yer almaktadır.

Uygulamada vergi incelemesi esnasında düzenlenen ve inceleme elemanı tarafından kaleme alınan (sadece defter, kayıt ve belgelerdeki hususların yazılı olmadığı-incelemeye konu olayla ilgili mükellef beyanını da içeren) tutanakların mükellefler tarafından iyice okunmaksızın ve gerektiği hallerde dahi itiraz edilmeksizin imzalandığı görülmektedir. Yazımızda vergi inceleme tutanaklarının önemine değinilecektir.

2.Mükellef Aleyhine Beyan İçeren Tutanaklar Tarhiyatta Delil Olarak Kullanılabilmektedir

Vergi Usul Kanununun 134.maddesinde  vergi incelemesinde amaç, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olarak hüküm altına alınmıştır. Bu amaç vergilemede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek  mahiyetinin ortaya çıkarılması  ile sağlanır. Kanunun 3.maddesine  göre vergiyi doğuran  olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin mahiyeti  yemin hariç her tür delille ispatlanabilir.

Yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere inceleme tutanakları delil niteliği taşıyabilmektedir.

Örneğin Danıştay (3. Daire, Esas No:2000/2778, Karar No: 2003/3288) bir kararında mükellefin tutanaktaki ifadesini tarhiyat için yeterli saymıştır.

“Davacı nezrinde yapılan inceleme ile 1997 yılında çeşitli banka ve finans kurumlarına yatırılan ve çekilen paraların kanuni defterlere kaydedilmediği 10.9.1997-31.12.1997 tarihleri arasında kasa hesabının önemli miktarlara  varacak kadar alacaklı bakiye vermesi sonucunu doğuracak kayıtlar yapıldığı ,holdingle ilgisi bulunmayan giderlerin kurum kazancından indirildiği saptanmış, defter ve kayıtlarına göre 31.12.1997 tarihinde yapılmış görülen sermaye taahhüdünün gerçekte 9.9.1997 tarihinde  yerine getirildiği ,banka hesabı , kasa hesabı gibi  kullanılarak, bankadaki hesap hareketlerinin  kasa hesabı içinde yer aldığı enflasyon nedeniyle nakit paralarını  hiçbir zaman Türk parası olarak tutmayıp genellikle Alman Markına çevirdikleri, bağlı ortaklıklara ait giderlerin yanlışlıkla Holding adına fatura edildiği, sonraki yıllarda Holdinglere ve bağlı ortaklıklara ait giderlerin ayrıştırıldığı, bu giderlerin sermaye  payları oranında  bütün iştiraklerine dağıtılması  gerektiğinde bu itirazları bulunmadığı yolundaki kurum yetkilisinin  ifadesi tutanağa alınarak  söz konusu tutanak ihtirazi kayıt konulmadan imzalanmış olup, defter kayıtları ihticaca salih bulunmayan  kurum adına temsilcisinin  anlatımını içeren  tutanak delil kabul edilerek  ve tamamen tutanaktaki  ifadeler doğrultusunda matrah farkı hesaplanmasında yasaya aykırılık bulunmadığından  yazılı gerekçeyle  verilen Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.”

Danıştay 3. Dairesi (Esas No:2000/2786, Karar No: 2003/3290) başka bir olayda da aşağıdaki kararı vermiştir.

“Davacı kurumun satışını yaptığı 55 tür emtia üzerinde kurum yetkilisiyle birlikte yapılan fiili ve kaydi envanter neticesinde bir kısım malların 1998 yılında satıldığı halde bu satışlar için belge düzenlenmediği ve defter kayıtlarına intikal ettirilmediği, bu malların 1998 yılı dönem sonu mal mevcudu olarak değerlendirildiği ihtirazi kayıt konulmadan imzalanan ve maddi delil niteliğinde bulunan vergi inceleme raporu eki tutanakla saptanmış olduğundan ve dava aşamasında da bu malların 1998 yılı sonunda stokta bulunduğu iddiası kanıtlanmadığından, vergi inceleme raporunda; 1998 yılında gerçekleşen ortalama satış fiyatına göre bulunan satış hasılatından, envanter defterine kayıtlı maliyetin düşülmesi suretiyle bulunan matrah farkında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.”

Yine Danıştay Vergi Daireleri (Esas No:1994/108, Karar No:1995/114) başka bir olayda, aksi VUK’a göre geçerli delillerle ispatlanmadıkça tutanakla saptanan ifadelerine dayanılarak yükümlüler adına tarhiyat yapılmasının yasaya uygun olduğu yönünde aşağıdaki kararı vermiştir.

“Yükümlü, işyerinin onarımı sırasında bir cilt faturasının kaybolduğunu bildiren 3.2.1989 tarihli dilekçesi üzerine yapılan vergi incelemesi sırasında düzenlenen 21.11.1989 tarihli tutanakta; kaybettiği 0651-0700 numaralar arası faturaları Ocak 1989 ayında kullandığını ve bu faturalarla ilgili hasılatı yasal defterlerine kaydetmediğini kabul etmiş ve tutanağı ihtirazi kayıt koymadan imzalamış olup, bu ifade Vergi Usul Kanununun 3.maddesine göre delil niteliği taşımaktadır.Vergi mahkemesi direnme kararında, defter ve belgelerinin incelenmesinden, 0651-0700 numaralarını içeren fatura cildinin kaybolduğunu bildirdiği 3.2.1989 tarihinde, yükümlünün 1988 yılından kalan 0551-0600 numaralarını içeren fatura cildini kullanmakta olduğu ve yıl sonunda en son 0615 numaralı faturayı kullandığı ayrıca, bir ayda kullandığı fatura sayısının dördü geçmediğinin saptanması karşısında, 0651-0700 numaralarını içeren 50 adetlik bir cilt faturanın Ocak 1989 ayında kullanılmış olamayacağı sonucuna varmıştır. Ancak, uygulamada, sonraki numaraları içeren faturaların daha önce kullanılması ve sağlanan hasılatın defterlere işlenmemesi mümkün olduğundan, bu saptamalar Vergi Usul Kanununun 3.maddesine göre delil niteliği taşıyan yükümlünün tutanakta ki ifadesinin aksini kanıtlar nitelikte ve yeterlikte görülmemiştir. İnceleme sırasında ileri sürülmeyen bir konuda karşıt inceleme yapılması düşünülemeyeceğinden, kullanıldığı yükümlüce itiraf edilen fatura cildinden kimlere ne şekilde fatura kesildiği hususunun inceleme elemanınca saptanmamış olması inceleme noksanlığı sayılarak tarhiyatın kaldırılması hukuka uygun değildir.”

Yukarıdaki yargı kararları, vergi inceleme tutanaklarındaki ifadelerin tarhiyat dayanağı (delil) olarak kabul edilebileceğini açıkça göstermektedir.

Tabi burada bir hususu da belirtmekte fayda var. Tutanaklarda yer alan ifadelerin aksi (hatalı, yanlış olduğu vb.) Vergi Usul Kanununa uygun delillerle ispat edilebilirse tutanaktaki ifadelerin bir hükmünün de kalmayacağı açıktır.

3.Vergi İncelemesi Sırasında Düzenlenen Tutanaklar İmzalanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Tutanakların imzalanması için yapılan davete meslek mensubu (SM, SMMM ya da YMM) ile birlikte gidilmesinde fayda vardır.

Öncelikle tutanaklar mükellef tarafından iyice okunmalı, mükellefin kendi ifadesi olmayan ya da mükellefin beyanını farklı ifade eden cümlelerin tutanaktan çıkartılması istenmelidir. İfadelerin tam ve anlaşılabilir şekilde tutanakta yer alması sağlanmalıdır.

Tutanaktaki hususlara itiraz var ise bu durumda itirazlar tutanağa geçirilmelidir. Ancak defter ve belgelerdeki bilgilerin aynen yazıldığı tutanaklara itirazın olmayacağı açıktır.

Tutanak düzenlendikten sonra bir nüsha alınması da unutulmamalıdır.

4.Sonuç

Vergi incelemesi sonucu yapılan tarhiyatların dayanağı olan unsurlar arasında şüphesiz inceleme aşamasında düzenlenen vergi inceleme tutanakları da yer almaktadır. Söz konusu tutanaklar mükellef beyanlarını da içerebilmektedir. Mükelleflerin tutanakları iyi okumamaları, ifadelerini dikkat etmeden vermeleri, inceleme raporlarına dayalı tarhiyatlara itirazları aşamasında aleyhlerine durum teşkil edebilmektedir.

Mükelleflerin inceleme tutanaklarını imzalamadan önce bu tutanakları iyice okumaları ve mali ve hukuki danışmanlarını da imza aşamasında beraberlerinde bulundurmaları uygun olacaktır.

Exit mobile version