Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Ağır Hastalık ve Kaza Hallerinin Mücbir Sebep Olması ve Yarattığı Sonuçlar

Ağır Hastalık Kaza Mücbir Sebep

H.Hakan KIVANÇ
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi
h.hakankivanc@gmail.com

Emre POYRAZ
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
emrepoyrazz@gmail.com

Türk Dil Kurumu; “Mücbir” kelimesini “Zorlayıcı” olarak, “Mücbir Sebep”[1] kavramını da “Herhangi bir kimse tarafından alınacak önlemlere karşı, önüne geçilmesi olanaksız, borcun yerine getirilmesine engel, borçlunun iradesi dışında beklenmedik olaylar” olarak tanımlamıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 13 üncü maddesine göre; mücbir sebepler, vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; kişinin idaresi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması; gibi hallerdir.

Bu noktada üzerinde durulması gerekli olan önemli bir husus, madde metninde mücbir sebeplerin tahdidi olarak sayılmamış olması ve  mücbir sebep hallerinin, dört bent halinde sayıldıktan sonra, maddenin sonuna “gibi” edatının konularak benzer hallerin de mücbir sebep olarak kabul edilebileceğinin kabul edilmiş olmasıdır.[2]

Mezkur kanunun 15 inci maddesine göre de; mücbir sebep hallerinden herhangi birinin bulunması durumunda, bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzar ve bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat yada tevsik edilmesi lazımdır.

Mücbir sebebin en belirgin özelliği, bu tür olayların kişilerin iradesi dışında meydana gelmesi, bunlardan kaçınılmasının ve karşı konulmasının mümkün olmamasıdır.[3]

Mücbir sebep halinin kabulü için, mücbir sebep ile sürelerin geçirilmesi arasında bir illiyet bağının bulunması gerekir. Mücbir sebep değerlendirmesinde, her olay kendi koşulları ve özellikleri içinde ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu nedenle belirli nitelikteki olayların önceden mutlak bir şekilde mücbir sebep hali olarak kabulü mümkün değildir.[4]

1.AĞIR HASTALIK VE KAZA HALLERİNIN MÜCBİR SEBEP OLARAK SAYILMASI

Ağır kaza durumunun hangi olaylar sonucu oluştuğu konusu üzerinde durulmamış olmakla birlikte vergi ödevinin yerine getirilmesini engelleyecek türden bir kaza sonunda da yine doktor tedavisi görmek gerektiği için burada sağlık kurumlarının raporu aranmaktadır.[5]

Ağır hastalık halinin de resmi doktor veya sağlık kurulu raporu ile tevsik edilmesi gereklidir.[6] Bu durumda mücbir sebep halinin kabul edilebilmesi için bu hallerin vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır olması gerekir.

Mücbir sebep halinin var olduğunu kanıtlamak amacıyla mükellefler tarafından alınmış olan hastalık raporlarında belirtilen hastalıkların “ağır hastalık” kapsamında olup olmadığının ne şekilde tespit edileceği ile ilgili olarak 25.12.1986 tarih ve 1986/9 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu İç Genelgesi’nde aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır;

“Bilindiği üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 13. maddesinde mücbir sebep hallerinin neler olduğu bentler halinde sayılmış ve sözkonusu maddenin 1. bendinde vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede “ağır hastalık” hali, mücbir sebep halleri arasında gösterilmiştir.

Yine aynı Kanunun 15. maddesi hükmüne göre, mücbir sebep hali ortadan kalkıncaya kadar süreler işlememektedir. Yani mücbir sebep halinin başladığı tarih ile sona erdiği tarih arasında geçen ve işlememiş bulunan süreler, mücbir sebep halinin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır. Ancak bu hükmün uygulanabilmesi için de, mücbir sebebin ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi lazımdır.

Vergi ödevlerinin kanuni süre içerisinde yerine getirilmesine engel teşkil eden mücbir sebep halinin var olduğunu kanıtlamak amacıyla mükelleflerin ibraz etmiş oldukları raporlarda belirtilen hastalığın “ağır hastalık” kapsamına girip girmediğinin değerlendirilmesi işlemi, özel ihtisası gerektiren teknik bir konudur. Bu itibarla mükelleflerin ibraz etmiş oldukları raporlarda belirtilen hastalıkların “ağır hastalık” niteliğinde olup olmadığı konusundaki tespitin bu iç genelgenin yayınlandığı tarihten itibaren aşağıda açıklandığı şekilde yapılması uygun bulunmuştur.

A) Hastanelerden (Özel hastaneler dahil)  alınan  raporlarda belirtilen hastalığın vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır hastalıklardan olup olmadığı hususunun İl Sağlık Müdürlüklerinden veya raporu tanzim eden Hastane Başhekimliklerinden;

B) Hastaneler dışındaki resmi sağlık kuruluşlarınca (Hükümet Tabipliği, Sağlık Ocağı gibi) verilen raporlar hakkında da İl Sağlık  Müdürlüklerinden;

Yazı ile sorulmak  suretiyle raporda yer alan hastalığın vergi ödevlerini yerine getiremeyecek derecede ağır hastalık olup olmadığı açıklığa kavuşturulacaktır.

Diğer taraftan, mücbir sebebin varlığını ispat için ibraz edilen  raporların mutlaka yukarıda belirtilen kuruluşlardan alınmış olması şartı aranacağından, özel doktorlardan alınan raporlar dikkate alınmayacaktır.

Konu ile ilgili olarak Adana Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından 21.05.2009 tarihinde verilmiş bir özelge aşağıda sunulmuştur. Bu özelgeyi seçmemizin sebebi, son yıllarda artan ruhsal rahatsızlıklardan “depresyonun” mücbir sebep kapsamında ağır hastalık olarak değerlendirilip, değerlendirilmeyeceği üzerine bir soru yöneltilmiş olmasıdır. Özelgenin neticesinde depresif bozukluk vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır hastalık olup olmadığı hususunun İl Sağlık Müdürlüğüne veya Devlet Hastanesi Başhekimliğine yazı ile sorulması gerektiği belirtilmiştir. Buna göre İl Sağlık Müdürlüğü tarafından depresif bozukluğun ağır hastalık olarak tanımlanması durumunda, (olayla bağlayıcı olarak) bu hastalık mücbir sebep sayılacak ve mücbir sebebin sağlamış olduğu haklardan yararlanılmış olunacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Adana Vergi Dairesi Başkanlığı

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

Sayı  : B.07.1.GİB.4.01.17.02/VUK.13.1483

Tarih: 21/05/2009

Konu : Depresif bozukluğun ağır hastalık olup olmadığı, mücbir sebep olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği

…………………………. VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜNE

İlgide kayıtlı yazınız ve ekleri incelendi.

Bilindiği gibi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13. maddesinin 1. fıkrasında, vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır hastalık hali mücbir sebep hali olarak kabul edilmiştir.

Aynı Kanunun 15. maddesinde ise; “13’üncü maddede yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzar.

…………

Bu durumda, Vergi Usul Kanununun 13. maddesi ve 1986/9 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu İç Genelgesinde yapılan açıklamalar dikkate alınarak, ödevli şirket tarafından mücbir sebep halinin varlığı için dairenize ibraz edilen raporda belirtilen şirket yetkilisi ………………….’un hastalığının (depresif bozukluk) vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır hastalıklardan olup olmadığı hususunun dairenizce İl Sağlık Müdürlüğüne veya ………… Devlet Hastanesi Başhekimliğine yazı ile sorulması gerekmektedir.

Alınan cevabi yazıda şirket yetkisi ……………………’un söz konusu rahatsızlığının ağır hastalık olduğunun kabulü halinde, (dava açma süresinin son günü olan …………… tarihi itibariyle şirketin başka bir kanuni temsilcisi veya uzlaşmaya yetkili şirket vekilinin olmaması şartıyla) uzlaşma vaki olmuş sayılacak ve buna göre işlem tesis edilecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Ağır hastalık ve ağır kaza, mükellefin şahsı ile ilgilidir. Ağır hastalıkta, mücbir sebep, raporda belirtilen mutlak istirahat halinin bittiği tarihte sona ermiş sayılır. Ağır kaza, sağlık yönünden etkili olduğunda, ağır hastalıkta olduğu gibi işlem yapılır. Aksi halde, ilgilinin ağır kazanın etkisinden kurtulduğu tarih esas alınır. Ağır hastalık veya kazanın, mükellefin ödevlerini yerine getirmesi bakımından sürekli veya uzun süreli bir imkânsızlık yaratması halinde, mücbir sebep hali, kanuni temsilci veya umumi vekilin tayin edildiği anda ortadan kalkmış olur.[7]

2.MÜCBİR SEBEBİN SONUÇLARI

Mücbir sebep vergiyi doğuran olayı etkilemez.  Sadece vergi alacağının doğması üzerine mükellefçe yerine getirilecek olan vergileme ile ilgili ödevlerin süresini uzatır.[8]

Mücbir sebep halinde sadece ödevlerle ilgili süreler değil, mükelleflerin haklarına ilişkin süreler de uzar. Uzlaşma, cezalarda indirme gibi mükelleflere belli haklar sağlayan müesseseler için de mücbir sebep hali ileri sürülebilir.[9]

Mücbir sebebin sürelerin işlemesini durdurucu etkisinin bir sonucu olarak, mücbir sebep ortadan kalktıktan sonra yapılacak ödevler zamanında yapılmış gibi kabul edilir.

Bir olayın mücbir sebep olup olmadığını vergi idaresi takdir eder. Vergi idaresi takdir yetkisini kullanarak mücbir sebep iddiasını kabul etmemişse mükelleflerin buna karşı dava açma hakları vardır.[10]

Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 18.10.1990 tarih ve E.1998/907 K.1990/2814 sayılı kararı;[11]

Dava, ihtilaflı yıl için re’sen takdir yolu ile yapılan cezalı tarhiyat hakkında davacının uzlaşma talebini içeren dilekçeye eklediği hastane raporları ile olayda mücbir sebep olduğu yolundaki başvurusunun uzlaşma komisyonu başkanlığınca hastane dışındaki gün tesbitine göre bu talebi süre yönünden uygun görülmeyerek kabul edilmemesi üzerine Maliye ve Gümrük Bakanlığına yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacının raporlarla saptanan hastalığının niteliği üzerinde durulmayarak talebi süre yönünden kabul edilmemiştir. Oysa davacının hastalığı hastane dışında geçen sürelerde de ağır hasta vasfında olduğu ve vergi ödevlerini yerine getirmeyecek halde olup hastaneye sık sık girip çıkması hastalığın ağır hastalık vasfında olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.

Bu nedenle, davanın kabulü ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı işleminin iptaline oybirliğiyle karar verildi.

Beyanname verme süreleri mücbir sebep süresi içine rastlayan vergilerin de ödeme süresi VUK 111 inci maddeye göre uzar. Fakat daha önce tahakkuk etmiş vergilerin ödenme süresinin uzaması konusunda bir hüküm yoktur. Çünkü vergi borcunun ödenmesi bir vergi ödevi değildir.[12]

Mücbir sebep, henüz tahakkuk etmemiş vergilerin ödeme süreleri uzatmakta, ancak tahakkuk etmiş vergilerin ödeme sürelerini uzatmamaktadır.

VUK’nun 373 üncü maddesindeki “Bu kanunda yazılı mücbir sebeplerden her hangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez.” hükmü uyarınca mücbir sebep varlığı durumunda vergi cezası kesilmeyecektir.

Mücbir sebep, vergileme ile ilgili olarak kanunen veya idarece tespit edilmiş olan süreleri durdurur. Duran süre, mücbir sebep halinin ortadan kalkmasından sonra yeniden işlemeye başlar.[13]

2577 sayılı Kanuna göre, vergi uyuşmazlıkları ile ilgili olarak açılacak vergi davaları bakımından Vergi Usul Kanunu’ndaki mücbir sebepler geçerli sayılmaz. Bu durumda dava açma süresi mücbir sebeple uzamaz.[14]

Tüzel kişilerde birden fazla temsilci varsa, bunlardan birinin şahsı ile ilgili tüzel kişiye ait ödevlerin süresinde yerine getirilmemesinin sebebi olamaz. Mükellefin vergilendirme ile ilgili ödevlerinin tamamı veya bir kısmının, umumi vekil vasıtası ile yapılması, umumi vekilin şahsı ile ilgili mücbir sebep halinin kendisi yönünden geçerli sayılmasını gerektirmez. Bu halde ödevlerin mükellef tarafından yerine getirilmesi gerekir.[15]

3.SONUÇ

Mücbir sebepler, Vergi Usul Kanunu’nda vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; kişinin idaresi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması gibi haller olarak ifade edilmiştir.

Mücbir sebebin en belirgin özelliği, bu tür olayların kişilerin iradesi dışında meydana gelmesi, bunlardan kaçınılmasının ve karşı konulmasının mümkün olmamasıdır. Ayrıca, mücbir sebep halinin kabulü için, mücbir sebep ile sürelerin geçirilmesi arasında bir illiyet bağının bulunması gerekir.

Ağır kaza ve ağır hastalık halinin resmi doktor veya sağlık kurulu raporu ile tevsik edilmesi gereklidir.

Mücbir sebep halinin var olduğunu kanıtlamak amacıyla mükellefler tarafından alınmış olan hastalık raporlarında belirtilen hastalıkların “ağır hastalık” kapsamında olup olmadığının ne şekilde tespit edileceği ile ilgili olarak 1986/9 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu İç Genelgesi’nde açıklamalar yapılmıştır.

Ağır hastalık ve ağır kaza, mükellefin şahsı ile ilgilidir. Ağır hastalıkta, mücbir sebep, raporda belirtilen mutlak istirahat halinin bittiği tarihte sona ermiş sayılır. Ağır kaza, sağlık yönünden etkili olduğunda, ağır hastalıkta olduğu gibi işlem yapılır.

Mücbir sebep vergiyi doğuran olayı etkilemez.  Sadece vergi alacağının doğması üzerine mükellefçe yerine getirilecek olan vergileme ile ilgili ödevlerin süresini uzatır. Mücbir sebebin sürelerin işlemesini durdurucu etkisinin bir sonucu olarak, mücbir sebep ortadan kalktıktan sonra yapılacak ödevler zamanında yapılmış gibi kabul edilir.

Mücbir sebep, henüz tahakkuk etmemiş vergilerin ödeme süreleri uzatmakta, ancak tahakkuk etmiş vergilerin ödeme sürelerini uzatmamaktadır.

KAYNAKLAR

Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük, http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=m%FCcbir+sebep&ayn=tam, Erişim; 11.06.2010

Mehmet ÇAVUŞ, Vergi Hukukunda Mücbir Sebep Kavramı ve Etkileri, E-Yaklaşım Dergisi, Ocak 2008, Sayı: 54, www.yaklasim.com , Erişim; 27.06.2010

Fethi AYGÜN, Vergilendirme Mücbir Sebep, Ölüm ve Zor Durum Nedeniyle Sürelerin Uzaması, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Haziran 2008, Sayı:54, www.mevbank.com , Erişim; 20.06.2010

Yafes PEHLİVAN, Mücbir Sebepler, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Nisan 2007, Sayı:4, www.mevbank.com , Erişim; 25.06.2010

Mehmet Ali ÖZYER, Açıklama ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması, Hesap Uzmanları Derneği, Aralık 2004, s. 58

Yılmaz ÖZBALCI, Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Oluş Yayıncılık 2003, s. 163

ÖZBALCI, age, s. 171

ÖZBALCI, age, s. 165

ÖZYER, age, s. 69

PEHLİVAN, agm

Danıştay Kararları, http://www.yaklasim.com/danistay/index1.asp , Erişim: 29.06.2010

ÖZYER, age, s. 68

ÖZBALCI, age, s. 166

ÖZBALCI, age, s. 168

PEHLİVAN, agm

Exit mobile version