Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Kur Farklarında KDV Uygulaması, Ş.Ramis SAVAŞ, YMM

Kur Farklarında KDV

Ş. Ramis SAVAŞ (*)
Yeminli Mali Müşavir
ramiss@savasymm.com.tr

I- GİRİŞ

Bundan onbeş yıl kadar önce kur farklarında KDV uygulaması konusunda bir yazı yazmıştım. O yıllarda Maliye Bakanlığı özelgelerinde farklı görüşler yer almakta idi. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan 105 Seri Nolu KDV Genel Tebliği’nde kur farklarının KDV’ye tabi olduğuna dair açıklama yapılmasıyla konu çözüme kavuşmuş değildir.

Bu yazımızda kur farklarının iç veya dış yüzde yoluyla katma değer vergisine tabi tutulmasının yol açtığı çelişkili sonuçlar ortaya konularak konuya ilişkin görüşlerimiz açıklanacaktır.

Kur farklarında KDV uygulamasına bu alanda vergi kaybına yol açılıyor yaklaşımıyla bakılmamalıdır. Çünkü kur farklarını KDV’ye tabi tutmakla kavranılan bir matrah ve buna bağlı olarak vergi de olmamaktadır. Aksine çok küçük tutarlı farklar için KDV hesaplanmasını istemekle muhasebe işlemlerinin yalınlığı ortadan kaldırılmakta, hatta uygulama farklılıkları nedeniyle firmalar arasında bir çok ihtilafın ortaya çıkmasına sebebiyet verilmektedir.

Maliye Bakanlığı’nca 1993 yılında verilen bir özelgede; döviz karşılığı yapılan inşaat işlerinde, hakediş belgelerinin düzenlenip ihale makamınca onaylandığı anda vergiyi doğuran olayın meydana geldiği, hakediş belgelerinin onay tarihinden sonra lehe veya aleyhe doğan kur farklarının, bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden katma değer vergisine tabi olmadığı yolunda görüş bildirilmiştir. (1)

Bakanlıkça 1995 yılından itibaren verilen muktezalarda ise, “kur farkı = vade farkı”dır yorumundan hareketle kur farklarının katma değer vergisine tabi olduğu yolunda görüş bildirilmeye başlanılmıştır. (2, 3) Bakanlığın 28.05.1997 ve 04.08.1997 tarihli son iki muktezası kur farkları konusundaki birbiriyle çelişik yorumlara yeni boyutlar kazandırmıştır.

28.05.1997 tarihli özelgede; “bedelin döviz cinsinden ve taksitler halinde daha sonra tahsil edilmesi halinde, takside isabet eden kur farkının katma değer vergisine tabi olacağı, taksit tutarları katma değer vergisi dahil bedel üzerinden tespit edilmişse kur farkının katma değer vergisinin iç yüzde yoluyla belirleneceği, taksit tutarının vergi hariç bedel üzerinden tespit edilmiş olması halinde ise dış yüzde uygulanarak katma değer vergisi hesaplanacağı” belirtilmiştir. (4)

04.08.1997 tarihli özelgede ise; “bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edilmesinin mutad olduğu uluslararası ihaleler ile işin mahiyeti nedeniyle bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edilmesi gereken kamu ihalelerinde, geç ödeme nedeniyle ortaya çıkacak kur farklarının katma değer vergisine tabi olmadığı, bedelin dövize bağlandığı diğer işlemlerde ise geç ödeme nedeniyle ortaya çıkacak kur faklarının katma değer vergisi matrahına dahil olduğu” bildirilmiştir. (5)

105 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde ise, “bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farklarının esas itibariyle vade farkı mahiyetinde olduğu ve matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerektiği” açıklaması yapılmıştır. (6)

II- KATMA DEĞER VERGİSİNDE VERGİYİ DOĞURAN OLAY VE MATRAH

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nün 10. maddesinin (a) bendine göre vergiyi doğuran olay mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana gelmektedir. Aynı Kanun’un 20.maddesinde, “teslim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedeldir” şeklinde tanımlanmıştır.

“Matraha dahil unsurlar” başlıklı 24. maddenin (c) bendinde ise; vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ise servis ve benzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu belirtilmiştir.

Dövizle yapılan işlemlerde matrahın nasıl tespit edileceği hususu ise Kanun’un 26. maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre, bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk Parası’na çevrilecektir.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 10 ve 26. madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde dövizle yapılan işlemlerin matrahını, malın teslimi veya hizmetin ifası anındaki cari kurun döviz tutarı ile çarpılması sonucunda bulunan değer oluşturacaktır.

Dövizle yapılan işlemin vadeli olması halinde, sonradan ortaya çıkan kur farklarının oluşumunu, mal teslimi veya hizmet ifası işlemine taraf olanların herhangi bir fiil veya muamelesine bağlamak mümkün değildir.

Bakanlığın 04.08.1997 tarihli özelgesinde yer alan kelimelerle ifade edildiğinde, kur farklarının mükellefin tercihine bağlı olmadan meydana geldiği aşikârdır. Çünkü kur farkı, tarafların iradesi dışında ekonominin genel gidişatının yarattığı bir değerdir.

Sayın Yılmaz Özbalcı üstadımız; kur faklarının Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 24/c maddesinde sayılan vade farkı, fiyat farkı, faiz ve prim gibi unsurlardan ayrımını şu şekilde tanımlamıştır.

“…24/c madde hükmünde belirtilen ilave tahsilatlar, işlemin muhatabına bağlıdır. Bu muhataptan alınmaktadır. Matrah unsuru sayılmasının nedeni ise, temelde, teslim veya hizmet karşılığı alınan bedelin, değişik adlarla isimlendirilmek suretiyle “aşındınlması”nın önlenmesidir. Bunun yanında, muhataba bağlı olarak alınacak verginin, karşı tarafa indirim hakkı verecek olması bakımından, katma değer vergisinin yapı ve işleyişine aykırı bir durumun doğması da söz konusu bulunmamaktadır. Kur farklarında durum farklıdır. İşlemin karşı tarafı ile bağlantı yoktur. Alınacak vergi, teslim veya hizmetin muhatabında indirim konusu yapılmayacaktır. Bu olmayınca da vergileme katma değer vergisinin ilke ve işleyişi bakımından izaha bağlanamaz. Temel işleyiş ve ilkelere aykırılık teşkil eder. Katma değer vergisinde, nihai tüketiciler hariç, karşı tarafa indirim hakkı vermeyecek bir vergileme yapılamaz. (7)

III- KUR FARKLARINA KDV UYGULAMASININ SONUÇLARI

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 24/c maddesinde sayılmamış olan kur farklarını, kur farkı = vade farkı olduğu yorumundan hareketle katma değer vergisine tabi tutmanın yarattığı sonuçlar aşağıda örneklerle açıklanmaya çalışılacaktır.

A- TAKSİTLERİN KDV DAHİL BELİRLENMESİ

28.05.1997 tarihli Bakanlık özelgesinde taksit tutarları katma değer vergisi dahil bedel üzerinden tespit edilmiş ise, kur farkının katma değer vergisinin, iç yüzde yoluyla belirleneceği belirtilmiştir. Bu görüşten hareketle taksit tutarı ve vadeleri ile kur farkı değişimi aynı olan iki örnek işlem yapılacaktır. Örneklerde sadece vergiyi doğuran olayın tarihi farklılık göstermektedir.

Örnek 1 : Taksitler aynı yıl içinde tahsil ediliyor.

10.01.2010 tarihinde yapılan mal teslimine   bağlı   olarak   aynı   tarihte 100.000 USD + 18.000 USD KDV = 118.000 USD tutarlı fatura tanzim edilmiştir. Bu satışla ilgili olarak 10.06.2010 ve 10.11.2010 tarihli 59.000 USD tutarlı iki adet senet alınmıştır.

İşlem tarihlerindeki döviz kurları aşağıdaki gibidir.

10.01.2010 1 USD  =   1,40 TL

10.06.2010 1 USD  =   1,45 TL

10.11.2010 1 USD  =   1,50 TL

Senetlerin alınış ve tahsilindeki muhasebe kayıtları aşağıda gösterilmiştir.

Kur farkları kayıtlarda Kambiyo Kârları Hesabında izlenmiş olup kur farkı KDV’si iç yüzde ile hesaplanmıştır.

1- Satış işlemi ve senetlerin alınışının muhasebeleştirilmesi

1 ————————10.01.2010——————————-   

121 ALACAK SENETLERİ   82.600 (59.000 Usd)

121 ALACAK SENETLERİ   82.600 (59.000 Usd)

600 YURTİÇİ SATIŞLAR   140.000

391 HESAPLANAN KDV    25.200

——————————-/—————————————

2- İlk senedin tahsili işleminin muhasebeleştirilmesi

2 ————————10.06.2010 ——————————-  

102 BANKA HESABI            85.550

121 ALACAK SENETLERİ     82.600

646 KAMBİYO KARLARI        2.500

391 HESAPLANAN KDV            450

——————————-/—————————————

3- İkinci senedin tahsili işleminin muhasebeleştirilmesi

3 ————————10.11.2010 ——————————-  

102 BANKA HESABI               88.500

121 ALACAK SENETLERİ     82.600

646 KAMBİYO KARLARI        5.000

391 HESAPLANAN KDV            900

——————————-/—————————————

Bu kayıtlar sonrasında hesapların bakiyeleri şöyle olmaktadır.

MUH.

KAYIT

NO

DÖVİZ

KURU

121

ALACAK

SENETLERİ

600

YURTİÇİ

SATIŞLAR

391

HESAPLANAN

KDV

102

BANKA

HESABI

646

KAMBİYO

KARLARI

1 1,40 165.200,00 140.000,00 25.200,00
2 1,45 -82.600,00 450,00 85.550,00 2.500,00
3 1,50 -82.600,00 900,00 88.500,00 5.000,00
0,00 140.000,00 26.550,00 174.050,00 7.500,00

Örnek : 2 Senetlerin bir kısmının tahsili bir sonraki yıla sarkıyor

Örnek 1’deki fatura tarihi 5 ay ileriye alınarak 10.06.2010 olduğu varsayılmıştır. Satış tutarı ve şartları ile döviz kurlarındaki değişim aynıdır. (Geçici vergi değerlemeleri dikkate alınmamıştır.)

Kur değerleri şöyledir.

10.06.2010 1 USD  =   1,40 TL

10.11.2010 1 USD  =   1,45 TL

10.04.2011 1 USD  =   1,50 TL

Maliye Bakanlığı V.U.K.’nun 280. maddesi uyarınca 31.12.2010 tarihinde değerlemeye esas alınacak döviz kurunu 1 USD = 1,5460 olarak belirlemiştir.

Bu verilere göre senet bazında KDV matrahına esas kur farkının tesbiti;

Senet-KDV Matrahına Esas Kur Farkı : Tahsil Edilen Senet Bedeli – Senedin Kayıtlı İlk Değeri

Senet-KDV Matrahına Esas Kur Farkı : Tahsil Edilen Senet Bedeli – Senedin Kayıtlı Yıl Sonu Değeri

Senetlerin alınış ve tahsilindeki muhasebe kayıtları aşağıda gösterilmiştir.

Kur farkları kayıtlarda Kambiyo Kârları ve Kambiyo Zararları Hesabında izlenmiştir.

1- Satış işlemi ve senetlerin alınışının muhasebeleştirilmesi

1 ————————10.06.2010——————————-   

121 ALACAK SENETLERİ   82.600 (59.000 Usd)

121 ALACAK SENETLERİ   82.600 (59.000 Usd)

600 YURTİÇİ SATIŞLAR   140.000

391 HESAPLANAN KDV    25.200

——————————-/—————————————

2- İlk senedin tahsili işleminin muhasebeleştirilmesi

2 ————————10.11.2010——————————-   

102 BANKA HESABI            85.550

121 ALACAK SENETLERİ      82.600

646 KAMBİYO KARLARI        2.500

391 HESAPLANAN KDV            450

——————————-/—————————————

3- Yıl sonu kur değerlemesi (VUK Madde 280)

3 ————————31.12.2010 ——————————-  

121 ALACAK SENETLERİ   8.614

646 KAMBİYO KARLARI     8.614

——————————-/—————————————

4- İkinci senedin tahsili işleminin muhasebeleştirilmesi

4 ————————10.04.2011 ——————————-  

102 BANKA HESABI                      88.500

656 KAMBİYO ZARARLARI              2.300

191 İND. KDV                                        414

121 ALACAK SENETLERİ       91.214

——————————-/—————————————–

Bu kayıtlar sonrasında hesapların bakiyeleri şöyle olmaktadır.

MUH.

KAYIT

NO

121

ALACAK

SENETLERİ

600

YURTİÇİ

SATIŞLAR

191-391

İND.- HESAP.

KDV

102

BANKA

HESABI

646-656

KAMBİYO

KAR/ZARARI

1 1,40 165.200,00 140.000,00 25.200,00
2 1,45 -82.600,00 450,00 85.550,00 2.500,00
3 1,546 8.614,00 8.614,00
4 1,50 -91.214,00 -414,00 88.500,00 -2.300,00
0,00 140.000,00 25.236,00 174.050,00 8.814,00

Her ikisi de KDV dahil 118.000 USD olan iki ayrı tarihte yapılan satış işlemi karşılaştırıldığında şu sonuçlara ulaşılmaktadır. Tahsilat tarihindeki döviz kuru değerleri de eşittir.

Açıklama Tahislatın Tümü

Yıl İçinde

Tahislatın Bir Kısmı

Takip Eden Yılda

Satış Tutarı 140.000,00 140.000,00
Toplam Tahsilat 174.050,00 174.050,00
Kur Farkı 7.500,00 8.814,00
Kur Farkı KDV’si 1.350,00 36,00

Senetlerin aynı yıl içinde tahsil edildiği durumda toplam 7.500 TL kur farkı gelirine karşılık 1.350 TL KDV hesaplanmış iken, daha fazla kur farkının doğduğu senetlerin bir kısmının tahsilinin bir sonraki yıla sarktığı ikinci örnekte (450 TL – 414 TL=) 36 TL KDV hesaplanmaktadır. Senedin tahsil tarihindeki eksi kur farkından dolayı, İstanbul’daki bir satıcının Konya’da bulunan alıcıdan 2.300 TL + 414 TL KDV kur farkı faturası istemenin güçlüğünü ancak bu işi yapanlar anlayacaktır.

Yıl sonu kur değerlemesinin katma değer vergisine tabi olmamasının yarattığı bu farklılık, esasen dönem içi kur farklarının katma değer vergisine tabi tutulmasının yarattığı çelişkiyi açıklıkla ortaya koymaktadır.

İşlemler katma değer vergisi olmaksızın değerlendirildiğinde her iki örnekte de ortaya çıkan kur farkı 8.850 TL’dir. Bu tutar gelir veya kurumlar vergisi açısından gelir tablosuna hasılat olarak intikal ettirilecek tutardır. Sonuçta tahsilat yılı değişse dahi aynı orandaki kur değişiminin matrah ve vergisel etkisi aynı olmaktadır.

Örnek 1 : Dövizli senet taksitleri aynı yıl içinde tahsil ediliyor.

İşlem

Açıklaması

Senet

Tutarı

Döviz

Kuru

Değerlenmiş

Senet

Maliyet

Bedeli

Kur

Farkı

1. Senet Tahsilatı 59.000,00 1,45 85.550,00 82.600,00 2.950,00
2. Senet Tahsilatı 59.000,00 1,50 88.500,00 82.600,00 5.900,00
Kur Farkı Toplamı 8.850,00

Örnek : 2 Dövizli senetlerin bir kısmının tahsili bir sonraki yıla sarkıyor

İşlem

Açıklaması

Senet

Tutarı

Döviz

Kuru

Değerlenmiş

Senet

Maliyet

Bedeli

Kur

Farkı

1. Senet Tahsilatı 59.000,00 1,45 85.550,00 82.600,00 2.950,00
Yıl Sonu Değerleme 59.000,00 1,546 91.214,00 82.600,00 8.614,00
2. Senet Tahsilatı 59.000,00 1,50 88.500,00 91.214,00 -2.714,00
Kur Farkı Toplamı 8.850,00

Sayın Özbalcı’nın ifadesiyle katma değer vergisinde nihai tüketiciler hariç karşı tarafa indirim hakkı vermeyecek bir vergileme yapılamaz. Kur farkına isabet eden katma değer vergisi, karşı tarafa indirilecek KDV olarak kullandırıldığında Devletin bu işlemden dolayı vergisel anlamda hiçbir artısı olmamaktadır. Çünkü gerçekte katma değer yaratan bir işlem olmadığı için bir tarafta hesaplanan KDV olan tutar, karşı tarafta indirilecek KDV olmaktadır.

B- TAKSİTLERİN KDV HARİÇ BELİRLENMESİ

Bir önceki bölümde verilen örnekleri, kur farkına ait katma değer vergisinin dış yüzde yöntemi ile hesaplanması durumuna uyarladığımızda da aynı sonuçlara ulaşılmaktadır. Bu nedenle aynı örneklerin tekrarına gerek görülmemiştir.

Dövizli satışlarda ortaya çıkan kur farkına KDV uygulanmasının yarattığı diğer olumsuzluklar şöyle özetlenebilir.

a) Kur farkı KDV’si döviz üzerinden satış bedelinin düşmesine yol açar.

Döviz cinsinden yapılan satışta taksit tutarlarının KDV hariç tutar üzerinden belirlenmesi halinde kur farkına ait katma değer vergisinin dış yüzde ile belirlenmesi zorunludur. Aksi takdirde iç yüzde yöntemi ile yapılacacak hesaplama satış tutarında döviz bazında düşüş meydana getirecektir.

Örneğin; 100.000 USD + 18.000 USD KDV = 118.000 USD tutarındaki bir satışta, KDV’nin peşin tahsil edildiğini, 100.000 USD için ise 2 aylık bir senet alındığını varsayalım. Satış tarihinde döviz kuru 1,5 TL iken senedin tahsil tarihinde 1,6 TL olmuştur.

Senedin alındığı tarih ile tahsil edildi­ği tarih arasındaki kur farkı 10.000 TL’dır. Bu tutar üzerinden iç yüzde yoluyla (8.474,58 X %18=) 1.525,42 TL KDV hesaplanması halinde mal bedeli olarak tahsil edilen tutar 160.000 TL – 1.525,42 TL = 158.474,58 TL olacaktır.

Bu tutar ise döviz bazında 99.046,61 USD’ye karşılık geleceğinden 100.000 USD tutarındaki satışa göre 953,39 USD düşüklük gösterecektir.

Görüldüğü gibi taksitlerin KDV hariç tutar üzerinden belirlenmesi halinde kur farklarına ait katma değer vergisinin dış yüzde ile hesaplanması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu taktirde de her tahsilat işlemi sırasında ayrı bir kur farkı faturası düzenlenerek sadece kur farkına ait katma değer vergisinin alıcıdan tahsilinin istenmesi gibi ticari teamüllere uymayan bir durumla karşı karşıya kalınacaktır.

Oysa malın teslim edildiği tarihte faturası kesilerek bedel ve ödeme şartlarında mutabakata varılmıştır. Kur farkı üzerinden hesaplanacak katma değer vergisi bu mutabakatı geçersiz kılacak mahiyette ilave bir alacak doğmasına neden olmaktadır.

b) Senet ve çeklerin kırdırılması veya cirosu halinde satıcı ile alıcı arasında bağ kopmaktadır

Alınan çek ve senetlerin vadesinden önce bankaya kırdırılması halinde, vade tarihi ile senedin kırdırılma tarihi arasındaki kur farkına ait KDV’nin ne olacağı cevaplandırılması gereken bir diğer sorudur.

Konuya ilişkin diğer bir problem ise senetlerin ciro edilmesinde ortaya çıkacaktır. Senetlerin fatura düzenlemesi mecburiyeti olmayan bir kişiye ciro edilmesi halinde senedin ciro tarihi ile vade tarihi arasındaki döneme isabet eden kur farkına ait KDV’nin akibeti ne olacaktır.

Örneğin; Satıcı A Müşteri B’ye 10.08.2010 tarihinde yaptığı mal tes­limine bağlı olarak KDV dahil 11.800 USD tutarlı fatura tanzim etmiştir.

Mal bedelinin katma değer vergisine isabet eden 1.800 USD’si peşin tahsil edilmiş, kalan tutar için ise 10.12.2010  vadeli senet alınmıştır. 10.000 USD tutarlı senet 14.10.2010 tarihinde götürü usule tabi mükellef C’ye ciro edilmiştir.

Kur değerleri şöyledir.

10.08.2010 tarihinde 1 USD = 1,45

14.10.2010 tarihinde 1 USD = 1,50

10.12.2010 tarihinde 1 USD = 1,55

Senet vadesinde satıcı A tarafından tahsil edilmiş olsaydı 10.000 USD x (1,55 TL – 1,45 TL) = 1.000 TL kur farkı üzerinden dış yüzde yöntemi ile müşteri B’den (1.000 TL + 180 TL=) 1.180 TL talep edilecekti.

Senedin ciro edildiği 14.10.2010 tari­hinde kur 1,50 TL olduğundan, kur farkı 10.000 DM x (1,50 TL – 1,45 TL) = 500 TL, kur farkına ait KDV ise 90 TL olarak hesaplanacaktır.

Senet, fatura düzenleme ve KDV tahsil etme mecburiyeti olmayan götürü usule tabi mükellef C tarafından vadesinde mükellef B’den (1,55 TL X 10.000 TL=) 15.500 TL olarak tahsil edilmiştir.

Sözkonusu senedi satıcı A’nın vadesinde tahsil etmesi halinde 180 TL KDV hesaplanması gerekirken, senedi ciro yoluyla edinen götürü mükellef C’nin tahsil etmesi halinde hesaplanan KDV nihai olarak ciro anına kadar işleyen kur farkına isabet eden tutarda (90 TL) kalacaktır.

c) İthalat Bedellerine Ait Kur Farkları

Kur farklarını katma değer vergisine tabi tutmanın diğer bir sonucu yurt dışından temin edilen mal ve hizmet bedellerinin ödenmesinde ortaya çıkabilecektir. İthal edilen mal veya hizmet bedelleri de vadeli olarak ödenebilmektedir.

Kur farklarının katma değer vergisine tabi tutulması durumunda fiili ithal tarihindeki değerler üzerinden gümrük işlemleri sırasında hesaplanan katma değer vergisi dışında, vadeli ithalat ödemeleri sırasında oluşan kur farkları üzerinden de katma değer vergisi hesaplanması gerekmeyecek midir?

III- SONUÇ

Aynı tutar üzerinden düzenlenmiş döviz cinsinden çek ve senetlerin tahsil zamanı (yıl sarkması hali) ile tahsil şeklindeki (vadesinde, kırdırma veya ciro) değişiklikler, nihai olarak katma değer vergisine esas olacak matrahların, dolayısıyla hesaplanan KDV’nin farklı olmasına yol açmaktadır. Bu durum katma değer vergisinde vergiyi doğuran olayın meydana geliş anının gözden kaçırılışının bir sonucudur.

Vergiyi doğuran olayın malın teslimi veya hizmetin ifası anında meydana gelmesini müteakip, dövizli işlemlerde bedelin tahsili veya mahsubuna yönelik işlemlerin herbirini ayrı bir vergiyi doğuran olay olarak yorumlamanın Katma Değer Vergisi Kanunu’nun ruhuna aykırı olduğunu düşünmekteyiz.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nün 24/c maddesi dayanak gösterilerek bir yandan kur farklarını katma değer vergisine tabi tutmak, diğer yandan da uluslararası ihaleler ile kamu ihalele­rinde ortaya çıkacak kur farklarının katma değer vergisine tabi olmadığını söylemek vergilendirmede eşitlik prensiplerine uygun değildir.

Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, döviz cinsinden yapılan işlemlerde, malın teslimi veya hizmetin ifasından sonra meydana çıkan kur farkları üzerinden iç veya dış yüzde yöntemi ile katma değer vergisi hesaplanmasının hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır.

Uygulamada firmaların dövizli fatura kesilmesi işlemlerinde belirledikleri sabit bir kuru veya genel olarak döviz satış kurunu esas alarak işlem yaptıkları görülmektedir. Bazı firmalarda ise banka kayıtları hiç muhasebeye girilmediğinden sadece dövizli değil, TL tutarlar dahi mali tablolarda yer almamaktadır.

Vergi İdaresi sistemi karmaşık hale getirici değil, sistemi kavrayıcı ve yalınlaştırıcı düzenlemeler yapmalıdır. Bu anlamda dövizli fatura kesilmesi işlemlerinde faturanın doğru kur üzerinden kesilip kesilmediği, kur değerlemelerinin doğru yapılıp yapılmadığı hususlarında titizlik gösterilmelidir.

Dövizli işlemlere ait kur farkları, dönem sonu işlemlerinde kambiyo kârı ve zararı olarak mali tablolara yansıtıldığından burada bir vergi kaybı ve kaçağı yoktur. Üç beş kuruşluk kur farkı değişikliğinin KDV’si üzerinde durularak dövizli her bir fatura için artı veya eksi yönde fatura kesilmesi istenerek zaman ve kağıt israfına sebebiyet verilmemelidir.

İç yüzde ile hesaplanacak her kur farkı KDV’si gelir veya gider yazılacak kambiyo kâr veya zararını kur farkı KDV’si kadar azaltmakta veya artırmakta, dış yüzde ile hesaplanacak her kur farkı KDV’si ise firmalar arasında cari hesap mutabakatsızlıklarına yol açmaktadır.

Çözümsüz görülen problemleri çözmenin iki yolu olduğu söylenir.

1- Bakış açısını değiştirmek.

2- Kendini karşısındakinin yerine koymak.

Vergi İdaresinden beklentimiz, bu iki çözüm yolunun içinde yer almaktadır.

—————————-

(*)    Eski Maliye Başmüfettişi

(1)     M.B. Özelgesi, 10.05.1993 tarih ve 29975 sayılı

(2)     M.B. Özelgesi, 19.04.1995 tarih ve 21436 sayılı

(3)     M.B. Özelgesi, 23.05.1996 tarih ve 21519 sayılı

(4)     M.B. Özelgesi, 28.05.1997 tarih ve 22128 sayılı

(5)     M.B. Özelgesi, 04.08.1997 tarih ve 32761 sayılı

(6)     KDV Tebliği Seri No 105, 30 Haziran 2007 Tarihli Resmi Gazete

(7)     Özbalcı Vergi Hukuk Bürosu 31 Ocak 1997 Tarih ll/A17 Sayılı Sirküler

Exit mobile version