Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Torba Yasa ile Getirilen Vergi Düzenlemeleri ve Uygulama Esasları

Talha APAK
Yeminli Mali Müşavir
t.apak@apakymm.com
  1. GİRİŞ

Torba Yasa olarak bilinen “6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”  25/2/2011 tarihli ve mükerrer 27857 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış bulunmaktadır.

Beş kısım, 216 madde, 18 geçici maddeden oluşan 6111 sayılı Kanun; başta vergi ve sigorta borçlarının yeniden yapılandırılmasını düzenlerken, diğer bazı kanun ve kanun hükmümde kararnamelerde değişiklik yapan en kapsamlı kanun olarak da mevzuatımıza girmiş bulunmaktadır.

Düzenlemenin öne çıkan kısmı ise, şüphesiz vergi ile ilgili bölümleri olmuştur. Vergi ile ilgili düzenlemeler kısaca,  aşağıdaki üç başlık altında özetlenerek sıralanabilir.

Tüm mükelleflere, 31/12/2010 tarihi itibariyle ödenmemiş vergilere ilişkin yeniden yapılandırma kapsamında yeni ödeme imkanları  getirilmiş.

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine,  2006, 2007, 2008, 2009 yıllarına ilişkin matrah ve vergi artırımı getirilmiş.

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, 31/12/2010 tarihli bilançolarında “İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar” ile “Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar” için stok beyanları getirilmiş.

6111 sayılı Kanun Resmi Gazete’de yayımlandıktan kısa bir süre sonra, anılan Kanunun uygulamasına ilişkin Tebliğ Taslağı hazırlanmış olup, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Tebliğ Taslağına ilişkin görüş ve önerilerin 6111sayilikanun@gelirler.gov.tr e-posta adresine iletilmesi de istenmiştir.

  1. DÜZENLEMENİN AYRINTILARI
  2. Tahsilatın Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler:
  3. a)31/12/2010 Tarihli Vergi Borçları

Tüm mükelleflere, 31/12/2010 tarihi itibariyle ödenmemiş vergilere ilişkin yeniden yapılandırma kapsamında yeni ödeme imkanları  getirilmiş.

31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları Kanun kapsamındadır.

Vergilendirme döneminin bitim tarihi ve beyanname/bildirim verme süresinin son günü Aralık/2010 ayı ve öncesine rastlayan dönemler kapsama girmekte, dönemin bitim tarihi Aralık/2010 ayına rastlamakla beraber beyanname/bildirim verme süresinin son günü Ocak/2011 ayına sirayet edenler kapsama girmemektedir.

2010 yılına ilişkin olarak 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları Kanun kapsamındadır. Buna göre; 2010 yılına ilişkin olarak yıllık tahakkuk etmiş sayılan motorlu taşıtlar vergisi, yıllık harçlar gibi alacaklar Kanunun kapsamına girmektedir.

  1. b)31/12/2010 Tarihli Cezalar

31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce yapılan tespitlere ilişkin olarak vergi aslına bağlı olmayan vergi cezaları Kanun kapsamındadır. Buna göre; vergi aslına bağlı olmayan vergi cezalarında 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce yapılan tespitlere ilişkin olarak kesilen ve Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla; kesinleştiği halde ödenmemiş ya da ödeme süresi geçmemiş, dava açılmış veya dava açma süresi geçmemiş ya da tespit edildiği halde ceza ihbarnameleri düzenlenmemiş veya düzenlendiği halde tebliğ edilmemiş olanlar kapsam dahilindedir.

Örneğin; Kasım/2010 dönemine ait olup 31/12/2010 tarihi saat 00:00’a kadar elektronik ortamda verilmesi gereken mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirim formu (Form Ba) ile mal ve hizmet satışlarına ilişkin bildirim formunun (Form Bs) bu tarihte verilmemesine ilişkin tespitler en erken bu tarihin bittiği 00:00 saatinden sonra dolayısıyla 1/1/2011 tarihinde yapılabileceğinden, bu tespitlere ilişkin vergi aslına bağlı olmayan vergi cezaları Kanun kapsamına girmemektedir. Kasım/2010 döneminden önceki dönemlere ait söz konusu bildirimler nedeniyle kesilecek cezalar ise Kanun kapsamına girmektedir.

6111 sayılı Kanun hükümlerine göre, söz konusu idari para cezalarından, 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce verilen ve Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla kesinleştiği halde ödenmemiş veya ödeme süresi geçmemiş ya da dava açılmış veya dava açma süresi geçmemiş olanlar kapsam dahilindedir. 31/12/2010 tarihinden önce verilmekle birlikte 6111 sayılı Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmemiş idari yaptırım kararlarına konu idari para cezaları Kanunun kapsamına girmemektedir.

Vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan vergilerin/gümrük vergilerinin ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi gerekmektedir.

  1. c)31/12/2010 Tarihli Ödenmemiş Geçici Vergiler

Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak 2010 yılında tahakkuk eden ve bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar ödenmemiş olan geçici vergilere bağlı gecikme faizi ve gecikme zamları yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ödenmek suretiyle bu madde hükmünden yararlanılır. Bu takdirde, 2010 yılına ilişkin yıllık gelir/kurumlar vergisinin tahakkukunu müteakip ödenecek taksitlerde, vergi aslının ödenmesi şartı aranmaz. 6111 sayılı Kanun 25/2/2011 tarihinde yayımlandığından bu tarih itibarıyla 2010 yılına ilişkin geçici vergi mahsup dönemi henüz gelmemiştir. Geçici vergi mahsup döneminden önce Kanun hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan mükelleflerin bu borçlarının yapılandırılmasında geçici vergi tutarları ödenecek taksitler içerisinde yer alacaktır. Ancak, mahsup dönemi geçtikten ve/veya yıllık gelir/kurumlar vergisi tahakkuk ettikten sonra, ödenecek taksitler içerisinde yer alan geçici vergi asıllarının terkin edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, mahsup dönemi geçtikten ve/veya yıllık gelir/kurumlar vergisi tahakkuk ettikten sonra başvuran mükelleflerin geçici vergiden kaynaklı borçlarının yapılandırılmasında geçici vergi aslına ödenecek taksit tutarlarında yer verilmeyecektir.

  1. d)Başvuru Süresi ve Taksitler

Kanundan yararlanmak için yapılacak başvuruların süreleri belirlenmiş ve 6111 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar ilgili idareye başvuruda bulunulması şartı getirilmiştir. Buna göre, Kanunun 2 nci maddesi kapsamına giren alacakları bu madde kapsamında ödemek isteyen borçluların 2 Mayıs 2011 tarihi mesai saati bitimine kadar borçlu bulundukları tahsil dairelerine yazılı olarak başvurmaları gerekmektedir. Madde kapsamında yapılandırılan borçların ilk taksit ödeme süresi içerisinde tamamen ya da ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit taksitte ödenmesi mümkün olup ilk taksit ödeme süresi 31 Mayıs 2011 tarihi mesai saati bitiminde sona ermektedir.  Kanunda, azami taksit süresi 18 eşit taksit olarak belirlenmiş olmakla birlikte 6, 9 ve 12 eşit taksitte ödeme seçenekleri de bulunmaktadır. Kanuna göre ödenecek taksitlerin ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde süre, tatili izleyen ilk iş günü mesai saati sonuna kadar uzayacaktır. Madde hükmünden yararlanılmasının şartlarından biri de dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi ve kanun yollarına başvurulmaması olduğundan, 6111 sayılı Kanun hükmünden yararlanmak üzere başvuran borçluların, tahsilat işlemlerinden dolayı açtıkları davalardan da vazgeçmeleri gerekmektedir.

Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir.

6111 sayılı Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.

Taksitlerin kredi kartı veya mahsuben (vergi iadesi alacaklarından) ödenebilmesi de mümkün bulunmaktadır. Bu iki hususta kanunda belirtilen şartların oluşması gereklidir.

6111 sayılı Kanun hükmünden yararlanmak üzere yıllık gelir veya kurumlar vergileri, gelir (stopaj) vergisi, kurumlar (stopaj) vergisi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi için başvuruda bulunan mükelleflerin maddede öngörülen diğer şartların yanı sıra; maddede belirtilen vergi türlerinden, taksit ödeme süresince beyan üzerine ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden mükellef tarafından seçilen son taksit ödeme süresinin sonuna kadar, erken ödeme halinde borcun tamamen ödendiği tarihe kadar, tahakkuk edenleri vadesinde ödemeleri şarttır.

Örneğin; gelir vergisi mükellefi olan bir borçlu, borçlu olduğu vergi türleri için 18 eşit taksitte ödeme seçeneği ile yararlanması durumunda, ilk taksit ödeme süresinin başladığı 1/5/2011 tarihinden 18 eşit taksitin sona erdiği 31/3/2014 tarihine kadar beyanı üzerine tahakkuk eden, gelir vergisini, katma değer vergisini, gelir (stopaj) vergisini ve mükellefiyeti bulunması halinde özel tüketim vergisini ve bu vergilerle birlikte tahakkuk eden damga vergisini vadesinde ödemesi gerekmektedir.

Taksit ödeme süresince beyan üzerine tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmesi şartı, bir takvim yılında her bir vergi türü için en fazla iki defa ihlal edilebilecektir. Böyle bir durumda borçlular Kanun hükümlerinden yararlanma haklarını kaybetmeyecektir.

Ancak, bir vergi türünün bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde mükellefler üçüncü ihlale konu verginin vadesinin rastladığı ayın sonuna kadar (bu tarih dahil) ödedikleri taksitler için Kanun hükmünden yararlanacak bu tarihten sonra ise Kanun kapsamında ödeme haklarını kaybedeceklerdir.

Diğer taraftan, mükelleflerin çok zor durumda bulunmaları nedeniyle borçlarını vadesinde ödeyememeleri hali Kanunun ihlal nedeni sayılmamıştır. Çok zor durum hali, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde geçen “çok zor durum” halini ifade etmektedir.

Bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.

  1. e)İhtilaflı Veya Yargı Aşamasında Bulunan İşlemler

6111 sayılı Kanunun yayımlandığı 25/2/2011 tarihi itibarıyla; ihtilaflı (kesinleşmemiş) veya yargı aşamasında bulunan ve kanun kapsamına giren vergi ve cezalara ilişkin ihtilaftan veya davadan vazgeçilmesi halinde yeniden yapılandırma kapsamında yararlanılması mümkündür. Kanundan yararlanılmak için 2 Mayıs 2011 tarihine kadar bağlı bulunulan tahsil dairesine yazılı olarak başvuruda bulunulması ve başvuru dilekçesinde dava açılmayacağı, açılmış davalardan vazgeçileceği yönünde iradenin belirtilmesi şarttır.

  1. f)Kesinleşmemiş Veya İncelemesi Devam Eden İşlemler

6111 sayılı Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlayan ancak tamamlanmamış bulunan vergi incelemeleri, takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edileceğini öngördüğünden; bu madde hükümden yararlanmak için başvuru süresi, söz konusu işlemlerin tamamlanmasına bağlı olarak düzenlenmiştir. Madde hükmünden yararlanmak isteyen mükelleflerin, bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ilişkin ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı olarak ilgili vergi dairelerine başvurmaları gerekmektedir. İlgili madde hükmüne göre yapılandırılan tutarı ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde 6 eşit taksitte ödemeleri gerekmektedir.

Örneğin; madde kapsamına giren bir tarhiyata ilişkin ihbarnamenin 25/5/2011 tarihinde tebliğ edildiği varsayıldığında, madde hükmüne göre ödenecek tutarın ilk taksiti Haziran/2011 ayında, diğer taksitleri ise sırasıyla Ağustos, Ekim, Aralık/2011, Şubat, Nisan/2012 aylarında ödenecektir.

  1. g)Pişmanlıkla Beyanname Verilmesi

6111 sayılı Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun  yayımlandığı tarihten 2 Mayıs 2011 tarihine kadar 213 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde düzenlenen pişmanlık ve ıslah hükümlerinden yararlanmak üzere ya da aynı Kanunun 30 uncu maddesine göre kendiliğinden beyanname verilmesi ile 2010 yılı ve önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak emlak vergisi bildiriminde bulunulması  halinde, beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak pişmanlık zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak TEFE/ÜFE tutarının; Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği belirtilmektedir.

Örneğin; (T) Ltd. Şti. tarafından 24 Kasım 2009 tarihine kadar verilmesi gereken Ekim 2009 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesi 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle 8 Mart 2011 tarihinde pişmanlıkla vergi dairesine verilmiştir. Pişmanlıkla verilen beyannameye istinaden ödenmesi gereken katma değer vergisi 1.200,-TL damga vergisi ise 19,90 TL’dir. Bu durumunda; katma değer vergisinin tamamı ile pişmanlık zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak TEFE/ÜFE tutarının ödenmesi halinde, pişmanlık zammı ve vergi aslına bağlı olmayan cezanın tamamının tahsilinden vazgeçilecektir.

  1. Matrah Ve Vergi Artırımına İlişkin Hükümler:

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine,  2006, 2007, 2008, 2009 yıllarına ilişkin matrah ve vergi artırımı getirilmiş.

  1. a)Matrah Ve Vergi Artırımda Bulunabilecek Mükellefler

Yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi vermek mecburiyetinde olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile katma değer vergisi mükellefleri 2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yılları için 6111 sayılı Kanun kapsamında matrah ve vergi artırımından yararlanabileceklerdir.

Sözü edilen yıllara ilişkin vergi matrahlarının takdiri için takdir komisyonlarına sevk edilmiş ve/veya haklarında vergi incelemesine başlanılmış olan mükellefler de matrah ve vergi artırımından faydalanabileceklerdir.

Beyanname vermekle birlikte zarar, indirim ve istisnalar nedeniyle matrah ve vergi beyan etmeyen ya da ilgili yıllarda faaliyette bulunmuş veya gelir elde etmiş olup da bu faaliyetlerini ve gelirlerini vergi dairesinin bilgisi dışında bırakanlar da dahil olmak üzere hiç beyanname vermemiş olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri de matrah ve vergi artırımı yapabileceklerdir.

Öte yandan, 6111 sayılı Kanuna göre matrah ve vergi artırımında bulunmayan gelir, kurumlar ve katma değer vergisi mükelleflerinin, Kanun kapsamına giren dönemlere ilişkin olarak pişmanlık hükümlerinden faydalanarak beyanda bulunmaları da mümkün bulunmaktadır. Ancak idarenin, pişmanlık hükümlerinden faydalanarak beyanda bulunan mükellefler hakkında, pişmanlık hükümlerine göre beyanda bulundukları dönemler için vergi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak tarhiyat hakkı saklıdır.

  1. b)Başvurunun Süresi Ve Şekli

Matrah ve vergi artırımında bulunacak mükelleflerin başvuru süresi,  Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonu olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, matrah ve vergi artırımında bulunmak isteyen gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri ile katma değer vergisi mükellefleri, Kanunda ve bu Tebliğde belirtilen usul ve esaslar dahilinde, 2 Mayıs 2011 tarihine (bu tarih dahil) kadar gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden artırımda bulunabileceklerdir.

6111 sayılı Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri uyarınca verilmesi gereken bildirimlerden elektronik ortamda gönderilebilenlerin; yıllık gelir veya kurumlar ile katma değer vergisi beyannamelerini ya da muhtasar beyannamelerini elektronik ortamda göndermek zorunda olan mükellefler tarafından 340 ve 346 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda gönderilmesi zorunludur.

Elektronik ortamda beyanname ve bildirim verme zorunluluğu bulunmayanlarca, matrah ve vergi artırımına ilişkin başvurular; gelir, kurumlar veya katma değer vergileri mükellefiyeti yönünden bağlı olunan ya da muhtasar beyannamelerini vermiş oldukları vergi dairelerine kağıt ortamında yapılabilecektir.

Bu Kanunun yayımlanmasından önce mükellefiyeti sona erenler ile hakkında mükellefiyet tesis edilmemiş olanların, 6111 sayılı Kanun kapsamında verilecek söz konusu bildirimleri elektronik ortamda gönderme zorunlulukları bulunmamaktadır.

6111 sayılı Kanun kapsamındaki 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında gelir, kurumlar veya katma değer vergileri ile muhtasar beyanname yönünden değişik vergi dairelerinin mükellefi olanlarca, matrah ve vergi artırımına ilişkin bildirimlerin, en son mükellefiyetleri bulunan vergi dairelerine verilmesi gerekmekte olup, bu bildirimlere dayanılarak tarh edilecek vergiler hakkında söz konusu vergi daireleri tarha yetkili kılınmıştır.

  1. c) Gelir Vergisi Beyannamesine İlişkin Matrah Artırımı

2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarına ilişkin olarak verdikleri yıllık gelir vergisi beyannamelerinde vergiye tabi gelir (matrah) beyan eden gelir vergisi mükelleflerinin bu yıllara ilişkin vergi matrahlarının;

2006 yılı için …………………………………………… %30,

2007 yılı için …………………………………………… %25,

2008 yılı için …………………………………………… %20,

2009 yılı için …………………………………………… %15

oranlarından az olmamak üzere artırılması gerekmektedir. Dilerlerse mükellefler, ilgili yıllar için, bu oranların üzerinde artırımda bulunabileceklerdir. Gelir vergisi mükellefleri için artırıma esas olacak matrah, üzerinden gelir vergisi hesaplanan matrah olacaktır.

Ancak, anılan yıllara ilişkin olarak artırılan matrahların tutarı;

Ticari veya zirai kazancı bilanço esasına göre tespit edilen gelir vergisi mükellefleri ile serbest meslek erbabı için;

2006 yılı için ………………………………………….. 9.550 TL’den,

2007 yılı için ………………………………………….. 10.320 TL’den,

2008 yılı için ………………………………………….. 11.220 TL’den,

2009 yılı için ………………………………………….. 12.230 TL’den,

Ticari veya zirai kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen gelir vergisi mükellefleri için;

2006 yılı için ………………………………………….. 6.370 TL’den,

2007 yılı için ………………………………………….. 6.880 TL’den,

2008 yılı için ………………………………………….. 7.480 TL’den,

2009 yılı için ………………………………………….. 8.150 TL’den,

Ticari kazancı sadece basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri için;

2006 yılı için ………………………………………….. 955 TL’den,

2007 yılı için ………………………………………….. 1.032 TL’den,

2008 yılı için ………………………………………….. 1.122 TL’den,

2009 yılı için ………………………………………….. 1.223 TL’den,

Geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşan gelir vergisi mükellefleri için;

2006 yılı için ………………………………………….. 1.910 TL’den,

2007 yılı için ………………………………………….. 2.064 TL’den,

2008 yılı için ………………………………………….. 2.244 TL’den,

2009 yılı için ………………………………………….. 2.446 TL’den,

Geliri yukarıda sayılanlar dışında kalan gelir vergisi mükellefleri için;

2006 yılı için ………………………………………….. 6.370 TL’den,

2007 yılı için ………………………………………….. 6.880 TL’den,

2008 yılı için ………………………………………….. 7.480 TL’den,

2009 yılı için ………………………………………….. 8.150 TL’den

az olmayacaktır.

  1. d)Kurumlar Vergisi Beyannamesine İlişkin Matrah Artırımı

Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Matrah Beyan Etmiş Olan Mükelleflerin Matrah Artırımı

2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarına ilişkin olarak verdikleri kurumlar vergisi beyannamelerinde vergiye tabi kurum kazancı (matrah) beyan eden kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu yıllara ilişkin vergi matrahlarının;

2006 yılı için …………………………………………… %30,

2007 yılı için …………………………………………… %25,

2008 yılı için …………………………………………… %20,

2009 yılı için …………………………………………… %15

oranlarından az olmamak üzere artırılması gerekmektedir. Dilerlerse mükellefler ilgili yıllar için bu oranların üzerinde artırımda bulunabileceklerdir. Kurumlar vergisi mükelleflerince 6111 sayılı Kanun çerçevesinde artırıma esas olacak matrah, doğrudan üzerinden kurumlar vergisi hesaplanan kurumlar vergisi matrahı olacaktır.

Ancak, anılan yıllara ilişkin olarak kurumlar vergisi mükelleflerince artırılan matrahların tutarı;

2006 yılı için ………………………………………….19.110 TL’den,

2007 yılı için ………………………………………….20.650 TL’den,

2008 yılı için ………………………………………….22.440 TL’den,

2009 yılı için ………………………………………….24.460 TL’den

az olmayacaktır.

Mükelleflerce ilgili yıllarda düzeltme beyannamesi verilmiş ve düzeltme işlemlerinin 6111 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihe kadar sonuçlandırılmış olması hali de dahil olmak üzere, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlar üzerine Kanunun yayımlandığı tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar, matrah ve vergi artırımına esas ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınacaktır.

Mükellefiyet Kayıtları Olup da Kurumlar Vergisi Beyannamelerinde Zarar Beyan Etmiş veya Hiç Beyanname Vermemiş Olan Mükellefler ile Faaliyette Bulunduğu veya Gelir Elde Ettiği Halde Mükellefiyet Tesis Ettirmemiş Olan Kurumların Matrah Artırımı

2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ilişkin olarak kurumlar vergisi beyannamesi vermek mecburiyeti bulunduğu halde, bu mükellefiyetlerini her ne sebeple olursa olsun yerine getirmeyerek ilgili yıllarda faaliyette bulunmuş ve kazanç elde etmiş olup da bu faaliyetlerini ve kazançlarını vergi dairesinin bilgisi dışında bırakanlar da dahil olmak üzere hiç beyanname vermemiş olan mükellefler ile bu yıllara ilişkin olarak verdikleri yıllık kurumlar vergisi beyannamelerinde indirim ve istisnalar nedeniyle matrah beyan etmeyen ya da zarar beyan eden kurumlar vergisi mükellefleri;

2006 yılı için ………………………………………….19.110 TL’den,

2007 yılı için ………………………………………….20.650 TL’den,

2008 yılı için ………………………………………….22.440 TL’den,

2009 yılı için ………………………………………….24.460 TL’den

az olmamak üzere, matrah beyanında bulunmaları şartıyla, 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanabileceklerdir.

Geçmiş Yıl Zararları

6111 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin dokuzuncu fıkrasında, “Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’si, 2010 ve izleyen yıllar kârlarından mahsup edilmez.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre mükellefler, matrah artırımında bulundukları yıllara ait olup indirim konusu yapılamamış geçmiş yıl zararlarının yarısını, 2010 ve müteakip yıl karlarından mahsup edemeyeceklerdir.

Söz konusu zararların ilgili yılların mali bilançolarına göre doğmuş olması veya indirim ve istisna uygulamalarından kaynaklanmış olması, durumu değiştirmemektedir. Dolayısıyla söz konusu fıkra hükmü uyarınca matrah artırımında bulunan mükelleflerin artırımda bulundukları yıla ilişkin zararlarının, gerek mali yıl bilançolarına göre doğmuş olsun, gerekse indirim ve istisnadan kaynaklanmış bulunsun, devreden tutarının sadece %50‘si, 2010 yılı ve müteakip dönemlerde Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanununun ilgili maddelerinde yer alan esaslar çerçevesinde mahsup edilebilecektir.

Diğer taraftan, matrah artırımında bulunulan yıllara ait olmakla birlikte 2009 ve önceki yılların karlarından mahsup edilmiş geçmiş yıl zararlarına yönelik herhangi bir işlem yapılmayacaktır.

Örneğin; Kurumlar vergisi mükellefi (A) A.Ş., 2006 yılında 10.000 TL, 2007 yılında 12.000 TL zarar, 2008 yılında 21.000 TL kar, 2009 yılında ise 15.000 TL zarar beyan etmiştir. Mükellef, 2008 yılında beyan ettiği kar tutarından 2006 ve 2007 yıllarından devreden geçmiş yıl zararlarını mahsup etmiştir. Söz konusu mükellefin 2006, 2007, 2008 ve 2009 yılları için matrah artırımından yararlandığı durumda 2010 ve müteakip yıllarda mahsup edebileceği geçmiş yıl zarar tutarı 2007 yılından devreden (1.000 / 2 =) 500 TL, 2009 yılından devreden (15.000 / 2 =) 7.500 TL olmak üzere toplam 8.000 TL olacaktır.

Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşi Yapan Mükelleflerin Durumu

Yıllara sari inşaat ve onarım işi yapan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, bu faaliyetleri dolayısıyla 2006, 2007, 2008 ve 2009 yılları için 6111 sayılı Kanunun matrah ve vergi artırımı hükümlerinden yararlanabileceklerdir.

Yıllara sari inşaat ve onarım işi bulunan mükellefler, her bir inşaat itibarıyla işin bittiği yıl esas alınmak suretiyle 6111 sayılı Kanuna göre matrah ve vergi artırımında bulunabileceklerdir.

Öte yandan, önceki yıllarda başlayan, ancak 2010 yılında bitmiş veya halen devam etmekte olan, yıllara sari inşaat ve onarım işleri için gelir vergisi mükellefleri Mart 2011, kurumlar vergisi mükellefleri Nisan 2011 ve müteakip yıllarda beyanda bulunulması gerektiğinden 6111 sayılı Kanunun matrah ve vergi artırımı hükümlerinden yararlanma imkanı bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ilişkin olarak verdikleri yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde beyan ettikleri yıllara sari inşaat ve onarma işine ait istihkaklarından kesilen vergilerin beyannamede mahsubu sonucu vergi iade haklarının doğması ve bu mükelleflerin de anılan yıllarla ilgili olarak matrah ve vergi artırımında bulunmaları halinde, iadesi gereken bu vergilerin, mükelleflerin matrah ve vergi artırımı nedeniyle ödeyecekleri vergilerden mahsubu mümkün değildir.

  1. e)Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerince Matrah Artırımı ve Matrah Beyanında Uygulanacak Vergi Oranları

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince bu Kanunda belirtilen şekilde artırılan veya beyan edilen matrahlara % 20 vergi oranı uygulanmak suretiyle ödenecek vergi tutarı hesaplanacaktır.

6111 sayılı Kanun hükümlerine göre artırılan veya beyan edilen matrahlar üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisi için ayrıca herhangi bir vergi ya da fon hesaplanmayacak ve ödenmeyecektir.

Artırılan bu matrahlar üzerinden geçici vergi de hesaplanmayacaktır.

Öte yandan, matrah artırımında bulunmak istedikleri yıllara ilişkin yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini kanuni süresinde vermiş ve bu beyannameler üzerinden anılan beyannamelere ilişkin damga vergisi de dahil olmak üzere tahakkuk eden vergilerin tamamını süresinde ödemiş bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu vergi türlerine ilişkin olarak herhangi bir dönem için 6111 sayılı Kanunun  2 ve 3 üncü maddeleri hükümlerinden yararlanmamış olmaları şartıyla, Kanunun 6 ncı madde hükmüne göre artırdıkları matrahlara % 20 yerine % 15 vergi oranı uygulanmak suretiyle ödenecek vergi tutarı hesaplanacaktır. % 15 oranının belirlenmesinde, maddede öngörülen şartların her yıl için ayrı ayrı dikkate alınması gerekmektedir.

Örneğin; 2006 yılına ilişkin olarak matrah artırımında bulunan kurumlar vergisi mükellefinin bu döneme ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini süresinde verip, beyanname üzerinden tahakkuk eden kurumlar vergisini süresinde ödemesi halinde, bu vergi türü için diğer dönemler de dahil olmak üzere 6111 sayılı Kanunun 2 ve 3 üncü maddeleri hükümlerinden yararlanmamış olması şartıyla, bu mükellef, matrah artırım tutarı üzerinden %15 oranında vergilendirilecektir. Söz konusu mükellefin anılan döneme ilişkin olarak daha sonra pişmanlık hükümlerine göre veya kendiliğinden düzeltme beyannamesi vermesi de artırılan matraha %15 oranının uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin süresinde vermiş oldukları yıllık beyannamelerde, zarar beyan edilmiş olması veya ilgili kanunlarında yer alan istisna uygulaması, indirim ve mahsuplar nedeniyle ödenecek vergi çıkmamış olması durumunda da bu mükelleflerce artırılan matrahlara da % 15 vergi oranı uygulanmak suretiyle ödenecek vergi hesaplanacaktır.

  1. f)Katma Değer Vergisinde Matrah Artırımı

6111 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ilişkin olarak maddede belirtildiği şekilde belirlenecek katma değer vergisini, vergi artırımı olarak, Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar beyan eden mükellefler nezdinde, söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi (KDV) incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, KDV mükellefleri, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yılları için maddede belirtilen şekilde vergi artırımında bulunmayı kabul etmeleri halinde, artırımda bulundukları dönemler için haklarında, 6111 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (6) numaralı fıkrasında hükme bağlanan durumlar hariç, KDV yönünden vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmayacaktır.

KDV artırım uygulaması aşağıda belirlenen usul ve esaslar doğrultusunda yürütülecektir.

Artırıma İlişkin Yılda Verilmesi Gereken 1 No.lu KDV Beyannamelerinin Tamamını Vermiş Olan Mükellefler İçin Artırıma Esas Tutar ve Uygulanacak Artırım Oranları

KDV mükellefleri, ilgili yıllar içindeki her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri 1 No.lu KDV beyannamelerinin “Hesaplanan KDV Toplamı” satırlarında yer alan tutarların yıllık toplamı üzerinden;

2006 yılı için …………….%3,

2007 yılı için …………….%2,5,

2008 yılı için.…………….%2,

2009 yılı için.…………….%1,5

oranında hesaplanacak KDV’yi, Kanunda öngörüldüğü şekilde ödemeyi kabul etmeleri halinde vergi artırımı hükümlerinden faydalanabileceklerdir.

İhtirazı kayıtla verilen beyannamelerde yer alan hesaplanan KDV tutarları, yukarıda belirtilen yıllık hesaplanan KDV toplamına dahil edilecektir.

Mükelleflerce ilgili yıllarda düzeltme beyannamesi verilmiş ve düzeltme işlemlerinin 6111 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihe kadar sonuçlandırılmış olması hali de dahil olmak üzere, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlar üzerine Kanunun yayımlandığı tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar, ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınacaktır.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (11/1-c) ve geçici 17 nci maddeleri uyarınca tecil-terkin uygulaması kapsamında teslimleri bulunan mükelleflerde, tecil edilen vergiler, ilgili dönem beyannamesinde yer alan “Hesaplanan KDV Toplamı” satırındaki tutardan düşülecek ve yıllık toplama dahil edilmeyecektir.

Bu şekilde hesaplama yapılabilmesi için, 3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesi kapsamında teslim edilen malların süresi içinde ihracının gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Aynı Kanunun geçici 17 nci maddesi kapsamında teslimleri bulunanlarda ise bu şart aranmayacaktır.

“Tecil edilen vergiler” ifadesinden kasıt, 1 No.lu KDV Beyannamesinin “İhraç Kayıtlı Teslimler” bölümünde yer alan “Tecil Edilebilir KDV” satırındaki tutardır.

Artırıma İlişkin Yılda Verilmesi gereken 1 No.lu KDV Beyannamelerinde, Hesaplanan KDV Bulunmayan veya Hesaplanan KDV Beyanları Sadece Tecil-Terkin Uygulaması Kapsamındaki Teslimlere İlişkin Olanlar

İlgili takvim yılı içindeki işlemlerinin tamamı;

– İstisnalar kapsamındaki teslim ve hizmetlerden oluşan veya diğer nedenlerle hesaplanan KDV beyanı bulunmayan mükellefler ile

– Tecil-terkin uygulaması kapsamındaki teslimlerden oluşan mükellefler

ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunmuş olmaları şartıyla

KDV artırımından faydalanabilirler.

Buna göre, ilgili yıl içinde en az üç dönemde 1 No.lu KDV beyannamesi veren ve hiçbir dönemde hesaplanan vergisi çıkmayan veya sadece tecil-terkin uygulaması kapsamındaki teslimleri nedeniyle hesaplanan vergi beyanı bulunan mükelleflerin artırım taleplerinde, bu Tebliğin bu bölümüne göre işlem yapılacaktır.

Bu mükelleflerin, KDV artırımı talepleri nedeniyle ödeyecekleri vergi, gelir veya kurumlar vergisi bakımından artırılan matrahlara %18 oranı uygulanmak suretiyle hesaplanır.

Örneğin; (Y) A.Ş. 2008 yılı için KDV yönünden artırımda bulunmak istemektedir. Ancak söz konusu yıldaki işlemleri KDV’den müstesna olan ve tecil-terkin uygulaması kapsamındaki işlemlerden oluşmaktadır. 2008 yılı KDV beyannamelerinin üçünde “hesaplanan KDV” beyanı bulunmakta ancak, bu beyanlar tecil-terkin uygulaması kapsamındaki işlemlerden kaynaklanmaktadır.

Yıl İçinde İşe Başlayan veya Bırakan KDV Mükellefleri

Vergi artırımında bulunacak mükelleflerin, vergi artırımında bulundukları yıllarda (işe başlama ve işi bırakma gibi nedenlerle) kıst dönemde faaliyette bulunmuş olmaları halinde, bu Tebliğin (VI/D-1, 2, 3 ve 4) bölümlerinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, kıst dönem itibarıyla hesaplama ve artırım yapılacaktır.

Bu kapsamda, kurumlar vergisi mükelleflerinin tasfiyeye girmeleri halinde kıst dönem hesaplaması yapılmayacaktır. Ancak, tasfiyeleri sonuçlanarak ticaret sicilinden silinen kurumlar vergisi mükelleflerinin nihai tasfiye dönemi ile kurumların devir veya tam bölünme hallerinde ilgili yıl için kıst dönem hesaplaması yapılacaktır.

Artırımda Bulunanlar Nezdinde İnceleme ve Tarhiyat Yapılması

6111 sayılı Kanuna göre vergi artırımından yararlanmak isteyen mükellefler nezdinde, artırımda bulundukları yıl veya yılların kapsadığı dönemler itibarıyla KDV yönünden vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmayacaktır.

Ancak;

– Artırımda bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırımda bulunulan dönemler için “Sonraki Dönemlere Devreden KDV” yönünden vergi incelemesi yapılabilecektir. Bu incelemelerde artırımda bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyecek, elde edilen bulgular artırımda bulunulmayan dönemlerdeki tarhiyatlar için kullanılabilecektir.

– Artırımda bulunulan dönemler için iade hakkı doğuran işlemlerden ya da ihraç kaydıyla teslimlerden doğan iade ve terkin taleplerine ilişkin olarak vergi incelemesi yapılabilecektir. İnceleme sonunda artırımda bulunulan dönemler için terkin ve iade işlemleri ile sınırlı olmak üzere tarhiyat yapılabilecektir.

Buna göre, KDV artırımında bulunulan yıllarla ilgili olarak mükellefler hakkında sonraki dönemlere devreden indirilebilir KDV ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan terkin ve iade işlemleri ile sınırlı olmak üzere, 6111 sayılı Kanunun (9/4) maddesinde düzenlenen 1 aylık inceleme süresi şartı aranmaksızın, inceleme ve tarhiyat yapılabilecektir.

Ödenen KDV’nin Gelir veya Kurumlar Vergisi Matrahından İndirilememesi, İade Konusu Yapılamaması

6111 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (7) numaralı fıkrasına göre, vergi artırımı sonucu ödenen KDV, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınamaz.

Ayrıca bu tutarlar, KDV beyannamelerine indirim olarak ithal edilemeyeceği gibi, 1 No.lu KDV beyannamelerine göre ortaya çıkan “Ödenmesi Gereken KDV tutarlarından da indirilemez. Ödenen bu tutarların herhangi bir şekilde iade edilmesi de mümkün değildir.

  1. g)Gelir (Stopaj) ve Kurumlar (Stopaj) Vergisinde Matrah Artırımı

Vergi tevkifatı yapmakla sorumlu olanlar, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılmış bulunmaktadır. Bunlar, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerdir.

6111 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde;

– Hizmet erbabına ödenen ücretlerden,

– Serbest meslek ödemelerinden,

– Yıllara sari inşaat ve onarım işlerine ait hakediş ödemelerinden,

– Kira ödemelerinden,

– Çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller ve hizmetler için yapılan ödemelerden,

– Esnaf muaflığından yararlananlara yapılan ödemelerden

gelir veya kurumlar vergisi tevkifatı yapmakla sorumlu olanların, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yılları ile ilgili olarak artırımda bulunabilecekleri hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

Bu kapsamda artırımda bulunacak olanların, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1), (2), (3), (5), (11) ve (13) numaralı bentleri ile 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan gelir veya kurumlar vergisi tevkifatına ilişkin muhtasar beyannamelerini vermiş oldukları vergi dairelerine, 2 Mayıs 2011 tarihi mesai saati bitimine kadar müracaat etmek suretiyle artırım hükümlerinden yararlanabilmeleri mümkün bulunmaktadır.

  1. h)Matrah Ve Vergi Artırımına İlişkin Ortak Hükümler

6111 sayılı Kanunun “Matrah ve vergi artırımına ilişkin ortak hükümler” başlıklı 9 uncu maddesinin uygulamasına ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

Matrah ve Vergi Artırımı ile Matrah Beyanı Dolayısıyla Hesaplanan Vergilerin Ödenmesi

6111 sayılı Kanunun 6, 7 ve 8 inci maddeleri hükümlerinden yararlanılarak artırımda veya beyanda bulunanlar, anılan hükümlere göre hesaplanan veya artırılan gelir, kurumlar ve katma değer vergisi ile gelir (stopaj) ve kurumlar (stopaj) vergisi tutarlarını 31 Mayıs 2011 tarihine kadar tamamen ödeyebilecekleri gibi talep etmeleri halinde bu Kanunun ilgili bölümlerinde belirtilen açıklamalar çerçevesinde taksitler halinde ödemeleri de mümkün bulunmaktadır. Bu takdirde mükellefçe tercih edilen taksit seçeneğine göre ilgili katsayı uygulanacaktır.

Bu vergilerin, ödeme süresi içinde ödenmemesi halinde; peşin ödenmek istenmişse vade tarihinden, taksitler halinde ödenmek istenmişse taksitlerin vade tarihlerinden, ödeme tarihine kadar geçen süre için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen oranın bir kat fazlası oranda gecikme zammı ile birlikte takip ve tahsili gerekmektedir. Gecikme zammı, ödenmemiş tutar içerisinde yer alan vergi aslı üzerinden hesaplanacaktır.

6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan alacaklara ilişkin taksitlerin süresinde ödenmemesi halinde Kanunun 19 uncu maddesi hükmünün tatbik edilmesi gerekmekle birlikte, matrah ve vergi artırımına ilişkin ortak hükümlerin düzenlendiği Kanunun 9 uncu maddesinde yer alan düzenleme uyarınca matrah ve vergi artırımında bulunanların taksitlerini süresinde ödememesi, artırım hükümlerinin ihlali anlamına gelmeyecektir.

Takdir Komisyonlarına Sevk Edilmiş veya Haklarında Vergi İncelemesine Başlanılmış Mükelleflerin Durumu

6111 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, matrah ve vergi artırımı kapsamına giren dönemler için başlatılmış ve henüz sonuçlandırılmamış incelemelerin veya takdir işlemlerinin bulunması, artırıma engel değildir.

Öte yandan, matrah ve vergi artırımında bulunulması Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ile takdir işlemlerine engel teşkil etmeyecektir. Bu mükellefler hakkında vergi incelemesi ile takdir işlemlerine göre tarhiyat yapılabilmesi için aşağıda belirtilen hususlara uyulması gerekmektedir.

6111 sayılı Kanuna göre matrah ve vergi artırımında bulunan mükellefler hakkında, Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ile takdir işlemlerinin, Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ayın başından itibaren 1 ay içerisinde sonuçlandırılması şarttır. Bu süre içerisinde sonuçlandırılamayan vergi incelemeleri ile takdir işlemlerine devam edilmeyecek, bulunduğu safhada bırakılacaktır. Mükellefler sadece artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan veya artırılan vergileri ödeyeceklerdir.

Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanılmış söz konusu vergi incelemeleri ile takdir işlemlerinin yukarıda belirtilen sürede sonuçlandırılması ve tarhiyata konu matrah farkı tespit edilmesi halinde;

Mükellef, inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce matrah artırımında bulunmuş ise, inceleme ve takdir sonucu bulunan matrah farkı ile mükelleflerin Kanunun 6, 7 ve 8 inci maddeleri hükümlerine göre artırdıkları matrahlar birlikte değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucu mükellefin ilgili yıllarda artırılan matrah tutarlarının, vergi incelemeleri veya takdir komisyonu kararlarına göre o yıl için belirlenen matrah farkından fazla veya bu tutar kadar olması durumunda mükellef hakkında ayrıca vergi incelemeleri ve takdir komisyonu kararlarına göre vergi tarhiyatı yapılmaz ve ceza uygulanmaz.

Vergi incelemeleri ve takdir sonucu belirlenen tarhiyata konu matrah farkının, mükellefin ilgili yıl için artırdığı matrah tutarından fazla olması halinde, aradaki fark tutar kadar matrah farkı üzerinden mükellef hakkında gerekli vergi tarhiyatı yapılacak ve ceza uygulanacaktır. Ancak mükellef, bu fark tutar üzerinden tarh edilen vergiler ile uygulanan gecikme faizi ve cezalar için Kanunun 4 üncü maddesi hükmünden yararlanarak ödemede bulunabilecektir.

KDV uygulaması bakımından vergi inceleme raporuna veya takdir komisyonu kararına göre tarh edilmesi gereken vergiden, artırım nedeniyle ödenecek tutarlar düşülerek işlem yapılacaktır. Buna göre;

– İnceleme, KDV yönünden artırım talebinde bulunulan yılın bütün dönemlerini kapsıyorsa, rapora göre tarh edilmesi gereken vergiden, 6111 sayılı Kanunun KDV artırımına ilişkin hükümleri gereğince yılın tamamı için hesaplanan vergi tutarı (bu Kanuna göre tahakkuk eden vergi) düşülecektir.

– İnceleme, KDV yönünden artırımda bulunulan yılın bazı dönemlerini kapsıyorsa, artırım nedeniyle hesaplanan yıllık tutar 12’ye bölünerek aylık ortalama bulunacak, bu ortalamanın raporun kapsadığı dönem sayısı ile çarpılması sonunda bulunan tutar, rapora göre tarh edilmesi gereken vergiden düşülecektir.

6111 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanılmış olan takdir işlemleri bakımından da bu ayrım kapsamında işlem tesis edilecektir.

Bir ay içinde sonuçlandırılan ve yukarıdaki bölümlernde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılan tarhiyatlar ile ilgili olarak mükelleflerin tarhiyat öncesi uzlaşma talepleri dikkate alınmayacaktır.

6111 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanmasında, inceleme ve takdir işlemlerinin sonuçlandırılmasından maksat, vergi inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettirilmesidir.

Kanunun yayımlandığı tarihten önce haklarında vergi incelemesi ve takdir işlemlerine başlanmış olan mükelleflerin, söz konusu inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce 6111 sayılı Kanuna göre matrah ve vergi artırımında bulunmamaları halinde, bu mükellefler yukarıdaki uygulamalardan yararlanamayacak olup, söz konusu inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan tarhiyatlar için bu Kanunun 4 üncü maddesi hükmünden yararlanabileceklerdir.

Kanunun 7 inci maddesinin altıncı fıkrasında, katma değer vergisi artırımında bulunulan yıllarla ilgili olarak mükellefler hakkında sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan tecil-terkin ve iade işlemleri ile sınırlı olmak üzere 1 aylık inceleme şartı aranmaksızın bu kanun çerçevesinde inceleme ve tarhiyat yapılabilecektir.

Matrah ve Vergi Beyanında Bulunan Mükelleflere Vergi Usul Kanunu Hükümlerine Göre Usulsüzlük Cezası Uygulanmaması

Mükelleflerin 6111 sayılı Kanuna göre matrah veya vergi artırımı yaptıkları dönemlere ilişkin olarak kanuni süresinde vermedikleri anlaşılan beyannameler nedeniyle 213 sayılı Kanunun usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarına ilişkin hükümleri uygulanmayacaktır.

Matrah ve Vergi Artırımında Bulunulan Vergilendirme Dönemlerine İlişkin Kesinleşen Tarhiyatların Durumu

Matrah ve vergi artırımında bulunulan yıl içindeki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, matrah ve vergi artırımında bulunan mükelleflerin ilgili yıllarda düzeltme beyannamesi vermeleri ve bu düzeltme işlemlerinin Kanunun yayımlandığı tarihe kadar sonuçlandırılmış olması hali de dahil olmak üzere ikmalen, re’sen ve idarece yapılıp Kanunun yayımlandığı tarihten önce kesinleşen tarhiyatlar ve vergiler (katma değer vergisi tarhiyatında “hesaplanan katma değer vergisi”), matrah ve vergi artırımına esas ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınacak, bir başka ifade ile matrah ve vergi artırımı kesinleşen tarhiyatlar da dikkate alınarak yapılacaktır.

İstisna ve İndirimlerin Uygulanmaması

6111 sayılı Kanun kapsamında gelir veya kurumlar vergisi ile gelir (stopaj) ve kurumlar (stopaj) vergisinde artırım hükümlerinden yararlanılması durumunda, hesaplanan gelir veya kurumlar vergisi için herhangi bir istisna ve indirim uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Diğer (Ortak) Hususlar

Matrah ve vergi artırımı sonucunda, hesaplanarak veya artırılarak ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak kabul edilmeyecektir.

Söz konusu vergilerin herhangi bir vergiden indirim veya mahsup edilmesi mümkün olmadığı gibi nakden veya mahsuben iade edilmesi de söz konusu değildir.

Artırılan matrahlar nedeniyle geçici vergi hesaplanmayacak ve tahsil olunmayacaktır.

Matrah ve vergi artırımında bulunan ve bu konudaki şartları yerine getiren mükelleflerin defter ve belgeleri artırıma konu vergi türleri için kendileri adına tarhiyat yapılmak amacıyla incelenmeyecek olmasına rağmen, defter ve belgelere, diğer vergi türleri için inceleme yapılması, üçüncü kişilerle ilgili olarak karşıt incelemeler yapılması, mahkemelerce belli konulara bakılması veya bilirkişilerce ihtiyaç duyulması gibi nedenlerle müracaat edilebilecektir. Bu nedenle, matrah ve vergi artırımından yararlanan mükelleflerin, defter ve belgelerini 213 sayılı Kanun hükümleri uyarınca saklayacakları ve ibraz edecekleri tabiidir.

Defter ve belgeleri üzerinde daha önce vergi incelemesi yapılmış olan mükellefler dilerlerse vergi incelemesi yapılan yıllar için de matrah ve vergi artırımında bulunabileceklerdir.

Matrah ve vergi artırımı yapılmayan yıllar ve dönemler için idare vergi incelemesi yapabilecektir.

213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler” hakkında, 6111 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihten önce herhangi bir tespit yapılmış olması durumunda, bu kapsama giren mükelleflerin, Kanunun 6, 7 ve 8 inci madde hükümlerine göre matrah ve vergi artırımından yararlanmaları mümkün değildir. Bu hükmün uygulanmasında, vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporlar ile yapılan tespitler dikkate alınacaktır.

Matrah ve vergi artırımında bulunan mükelleflerin, matrah ve vergi artırımlarının, 6111 sayılı Kanun hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı vergi dairelerince araştırılabilecektir. Kanun hükümlerine göre, doğru beyan edilmeyen veya vergi hataları nedeniyle eksik beyan edilen matrah ve vergi artırımları ile ilgili olarak eksik tahakkuk eden vergiler, ilk taksit ödeme süresinin sonunda tahakkuk etmiş sayılacak ve Kanunda açıklandığı şekilde tahsil edilecektir.

6111 sayılı Kanuna göre matrah ve vergi artırımında bulunan mükellefler hakkında Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanılmış incelemeler sonucu düzenlenen ve 31/3/2011 tarihi mesai saati bitimine kadar vergi dairesinin kayıtlarına intikal ettirilen inceleme raporlarında; ilave tarhiyat olmaksızın sadece zarar azaltılması öngörülmesi halinde, kabul edilmeyen zarar tutarının öncelikle ilgili dönemde beyan edilen zarar tutarından indirilmesi, bu işlem sonucu kalan zarar tutarının %50’sinin 2010 ve müteakip yıl kazançlarından 193 veya 5520 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre mahsup konusu yapılması gerekir. Zararın diğer yarısının ise indirim konusu yapılamayacağı tabiidir.

Örneğin; (B) A.Ş. hakkında 2006 yılına ilişkin olarak 6111 sayılı Kanunun yayımı tarihinden önce başlanılmış bir vergi incelemesi bulunmaktadır. Mükellef 17/3/2011 tarihinde 6111 sayılı Kanuna uygun olarak incelemenin yapıldığı yıla ait kurumlar vergisi ve gelir (stopaj) vergisi matrah artırımında bulunmuştur.

25/3/2011 tarihinde vergi dairesi kayıtlarına intikal ettirilen vergi inceleme raporunda; mükellefin 2006 yılında beyan ettiği 120.000 TL zarar tutarının 80.000 TL’si kabul edilmemiştir. Bu durumda matrah artırımında bulunan mükellefin, anılan yıla ilişkin olarak beyan ettiği zarar tutarından raporda kabul edilmeyen zararın mahsup edilmesi ve kalan (120.000–80.000=) 40.000 TL’nin yarısı olan 20.000 TL’nin 2010 ve müteakip yıl kazançlarından 5520 sayılı Kanunun ilgili hükmü çerçevesinde indirilmesi gerekir. Kalan 20.000 TL zarar tutarı ise hiçbir şekilde indirim konusu yapılmayacaktır.

6111 sayılı Kanuna göre matrah ve vergi artırımında bulunan mükelleflerin ilgili vergi dairelerine vermiş oldukları bildirim veya yaptıkları beyanlarda yer alan bilgiler herhangi bir vergi türü incelemesi için done olarak kullanılmayacaktır.

Matrah ve vergi artırımı yapılacak yıllarda faaliyette bulunmuş ve gelir elde etmiş olmakla birlikte bu faaliyetlerini ve gelirlerini vergi dairesinin bilgisi dışında bırakan gelir vergisi mükellefleri T.C. kimlik numaralarını, yabancı gerçek kişiler ise varsa yabancı kimlik numaralarını kullanarak artırımda bulunabileceklerdir.

Yabancı kimlik numarası olmayan yabancı gerçek kişiler ile kurumlar vergisi mükellefi olması gerekenler ise vergi dairelerine başvurmak suretiyle alacakları vergi kimlik numaralarını kullanarak artırımda bulunabileceklerdir.

5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun hükümlerinden yararlananların 6111 sayılı Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümlerinden yararlanmaları mümkün bulunmaktadır.

  1. Stok Beyanlarına İlişkin Hükümler:

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, 31/12/2010 tarihli bilançolarında “İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar” ile “Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar” için stok beyanları getirilmiş.

a) İşletmede Mevcut Olduğu Halde Kayıtlarda Yer Almayan Emtia, Makine, Teçhizat ve Demirbaşların Kayda Alınması

Kapsamı

6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi hükmü ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları yasal kayıtlarına intikal ettirmek suretiyle, kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmelerine imkan sağlanmıştır.

Kayıtlarda bulunmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların kayıtlara intikal ettirilmesine imkân veren düzenleme, bütün gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır. Uygulama kapsamına; serbest meslek erbabı, ferdi ticari işletmeler, adi ortaklıklar, kollektif şirketler, adi komandit şirketler ile sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu müesseseleri, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıkları dahil bulunmaktadır.

Beyan

Uygulama kapsamında olan mükellefler, işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını 6111 sayılı Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın son iş günü olan 31/5/2011 tarihine (bu tarih dahil) kadar, beyanname ve ekinde verecekleri envanter listesi ile katma değer vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairelerine bildireceklerdir. Bu kıymetler, bildirim tarihindeki rayiç bedelle değerlenmek suretiyle envanter listesinde gösterilecektir.

Rayiç bedel, o kıymetin değerleme günü itibarıyla normal alım satım bedelidir. Dolayısıyla bu bedel, mükellefin kendisi tarafından bizzat tespit edebileceği gibi bağlı olduğu meslek kuruluşuna da tespit ettirilebilecektir. Bildirilen kıymetler yasal kayıt süresi içerisinde kayıtlara intikal ettirilecektir.

Bu madde hükmüne göre bildirilecek emtia;

– Alım satım işletmelerinde satışa hazır malları,

– İmalatçı işletmelerde ise hammadde, malzeme, yarı mamül ve mamül malları

ifade etmektedir.

Aynı şekilde inşaat işletmelerinin (yıllara yaygın inşaat ve onarım işi, kat karşılığı veya kendi adlarına inşaat yapıp satanlar) varsa inşa edilen ve emtia niteliğindeki gayrimenkulleri (daire, dükkan vb.) ile üretimde kullandıkları demir, çimento, tuğla gibi ilk madde ve malzemelerini veya yarı mamullerini de bildirmeleri mümkündür.

Bildirilen Malların Satış Bedeli ve Amortisman Uygulaması

6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi hükmüne göre kayıtsız mal bildiren mükellefler, bu malları satmaları halinde, defterlere kaydedilecek satış bedeli kayıtlı değerinden düşük olamayacaktır. Gerçek satış bedelinin kayda alınan bedelden düşük olması halinde, kazancın tespitinde kayıtlı bedel dikkate alınacaktır. Bildirime dahil edilen amortismana tabi iktisadi kıymetler için amortisman ayrılmayacaktır.

Vergisel Yükümlülükler

Kanunun 10 uncu maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca kendilerince veya ilgili meslek kuruluşlarınca belirlenecek rayiç bedel üzerinden beyan edilerek kayıtlara intikal ettirilecek;

– Teslimleri genel orana (%18) tabi makine, teçhizat ve demirbaşlar ile emtianın rayiç bedeli üzerinden %10 oranı,

– Teslimleri indirimli orana (%1, %8) tabi makine, teçhizat ve demirbaşlar ile emtianın rayiç bedeli üzerinden ise tabi oldukları oranın yarısı,

esas alınmak suretiyle KDV hesaplanarak, KDV stok beyanına ilişkin beyanname ile kağıt ortamında veya 340 ve 346 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir. Beyanname, en geç 31/5/2011 tarihine (bu tarih dahil) kadar verilecek ve tahakkuk edecek vergi de aynı süre içinde ödenecektir.

Örneğin; Mükellef (A) kayıtlarında yer almayan emtia dolayısıyla beyanname ve eki envanter listesini 05/04/2011 tarihinde vermiştir. (A) söz konusu beyannameye göre tahakkuk eden vergiyi en geç Kanunun 10 uncu maddesinden yararlanma süresinin son günü olan 31/05/2011 tarihine kadar ödeyebilecektir.

KDV beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler, söz konusu beyannameyi de 340 ve 346 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda vermek zorundadırlar.

6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasına göre beyan edilecek özel tüketim vergisi (ÖTV) tutarları, aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre beyan edilecek KDV matrahını oluşturan rayiç bedelin tespitinde dikkate alınmış olacağından, bu şekilde beyan edilen ÖTV’nin KDV matrahına ayrıca dahil edilmesi söz konusu değildir.

Teslimleri KDV’den müstesna olan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarla ilgili olarak bu uygulamadan yararlanılması mümkün değildir.

Beyan edilen emtiaya ait hesaplanan KDV, 1 No.lu KDV beyannamesinde genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılabilecektir.

Ancak, kayıtlarda yer almayan makine, teçhizat ve demirbaşların rayiç bedeli üzerinden hesaplanarak ödenen KDV’nin indirimi mümkün olmayıp, bu tutar, verginin ödendiği yılın gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının belirlenmesinde gider olarak dikkate alınabilecektir.

3065 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasında; fiili ya da kaydî envanter sırasında belgesiz mal bulundurulduğunun tespiti halinde, bu alışlar nedeniyle, ziyaa uğratılan VKD’nin, belgesiz mal bulunduran mükelleften aranacağı, bu uygulamaya göre yapılan tarhiyata da vergi ziyaı cezası uygulanacağı hüküm alına alınmıştır.

6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre, kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için yukarıda belirtilen şekilde sorumlu sıfatıyla KDV beyan eden ve ödeyen mükellefler bakımından 3065 sayılı Kanunun söz konusu hükmü uygulanmayacaktır.

Buna göre, söz konusu hüküm kapsamında beyanda bulunan mükelleflere, 3065 sayılı Kanunun (9/2) maddesi hükmü uyarınca belgesiz mal bulundurduğu gerekçesiyle malın emsal bedeli üzerinden cezalı olarak re’sen tarhiyat yapılmayacaktır.

Beyan Edilerek Ödenen KDV’nin İade Konusu Yapılıp Yapılamayacağı

3065 sayılı Kanunun 29/2 ve 32 nci maddeleri uyarınca, söz konusu maddelerde belirtilen işlemler nedeniyle yüklenilen vergiler, indirim yoluyla telafi edilememeleri halinde nakden ve/veya mahsuben iade konusu yapılabilmektedir.

Bu çerçevede, 6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinden faydalanarak, kayıtlarda yer almayan emtia dolayısıyla hesapladıkları KDV’yi beyan edip ödeyen ve bu vergiyi indirim hesaplarına intikal ettiren mükellefler tarafından, beyana konu emtianın, 3065 sayılı Kanun uygulamasında iade hakkı tanınan işlemlerde kullanılması durumunda, beyan edilerek ödenen ve indirim hesaplarına alınan söz konusu verginin yüklenilen verginin hesabında dikkate alınması ve dolayısıyla iade konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, makine, teçhizat ve demirbaşlar nedeniyle bahse konu uygulama kapsamında beyan edilerek sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün olmadığından, bu verginin iadesi de söz konusu olmayacaktır.

ÖTV Kapsamındaki Mallar İçin ÖTV’nin Beyanı ve Ödenmesi

6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasıyla, ÖTV’nin konusuna giren malları bu madde kapsamında beyan eden ve alış belgelerini ibraz edemeyen mükelleflerin bu malların beyan tarihindeki miktarı ve emsal bedeli üzerinden geçerli olan ÖTV’yi bu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen beyanname verme süresi içinde ayrı bir beyanname ile beyan ederek aynı süre içinde ödemeleri halinde, bu mallar bakımından 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası hükmünün uygulanmaması öngörülmüştür. Bu şekilde beyan edilerek ödenen ÖTV için vergi cezası kesilmeyecektir.

Uygulama kapsamında olan mükellefler, işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan mallardan 4760 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı listelerde yer alanlar için, beyan tarihindeki miktarları ve emsal bedelleri ile uygulanmakta olan vergi oranı, maktu ve asgari maktu vergi tutarlarını dikkate alarak beyannameyi kağıt ortamında düzenleyecek ve 31/5/2011 tarihine (bu tarih dahil) kadar ÖTV (ÖTV mükellefiyeti bulunmayan ithalatçılar KDV) yönünden bağlı oldukları vergi dairelerine verecek, hesaplanan ÖTV’yi de bu süre içinde ödeyecektir. 4760 sayılı Kanun ekindeki her bir liste [(II) sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi araçların her biri] için ayrı beyanname verilecektir.

Beyan Edilen Kıymetlerin Kayıtlara İntikali

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, aktiflerine intikal ettirdikleri emtia için ayrı; makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere pasifte karşılık hesabı açacaktır. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde, sermayenin unsuru sayılacak ve vergilendirilmeyecektir.

Öte yandan, makine, teçhizat ve demirbaşlar ayrıca envantere kaydedilecek ve 6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre, ayrılan karşılık birikmiş amortisman olarak kabul edilecektir.

İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise beyan ettikleri emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydedeceklerdir.

Örneğin; (A) Limited Şirketi, stoklarında bulunan ancak kayıtlarında yer almayan (X) malına ilişkin envanter listesini hazırlamış ve 20/5/2011 tarihi itibarıyla beyan etmiştir. Genel oranda katma değer vergisine tabi olan bu malın kendisi tarafından belirlenen rayiç bedeli 20.000 TL’dir. Şirketin bu bildirimine ilişkin muhasebe kayıtları aşağıdaki şekilde olacaktır.

________________________20/5/2011______________________________

153 TİCARİ MALLAR 20.000.-TL

191 İNDİRİLECEK KDV 2.000.-TL

                                                                525 KAYDA ALINAN EMTİA KARŞ. 20.000.-TL

(6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi)

                                                                360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 2.000.-TL

(Sorumlu sıfatı ile ödenecek KDV)

__________________________ / ______________________________

Bu malın satılması halinde kayıtlara intikal ettirilecek satış bedeli 20.000 TL’nin altında olamayacaktır.

Örneğin; (B) Anonim Şirketi, kayıtlarında yer almayan makine ve demirbaşlarını kayda almak istemektedir. Genel oranda katma değer vergisine tabi olan bu kıymetlerin mükellefçe belirlenen rayiç bedeli 40.000 TL olup, envantere alınmasına ilişkin muhasebe kayıtları aşağıdaki şekilde yapılacaktır.

_______________________________ / _______________________________

253 TESİS MAKİNA VE CİHAZLAR    40.000.-TL

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİD.VE ZAR 4.000.-TL

                                      526 DEMİRBAŞ MAKİNE VE TEÇHİZAT 40.000.-TL

ÖZEL KARŞILIK HESABI

(6111 sayılı Kanunun 10 uncu md.)

                                                                    360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR       4.000.-TL

(Sorumlu sıfatıyla ödenecek KDV)

________________________________ / ________________________________

Mükellef, söz konusu makine ve demirbaşlarını 31/12/2011 tarihine kadar satarsa, bu satıştan önce, satmadığı takdirde 31/12/2011 tarihinde aşağıdaki muhasebe kaydını yapacaktır.

________________________________ / ________________________________

526 DEMİRBAŞ MAKİNE VE TEÇHİZAT    40.000.-TL

ÖZEL KARŞILIK HESABI

(6111 sayılı Kanunun 10 uncu md.)

                                      257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR   40.000.-TL

_______________________________ / _________________________________

Mükellefin, örneğimizdeki makine ve demirbaşlarını peşin olarak 50.000.-TL’ye satması halinde bu satışa ilişkin yukarıdaki kayıtla birlikte yapılacak muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.

_____________________________ / ________________________________

100 KASA HESABI 59.000.-TL

257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 40.000.-TL

                              253 TESİS MAKİNE VE CİHAZLAR 40.000.-TL

                                                             391 HESAPLANAN KDV       9.000.-TL

                              679 DİĞER OLAĞANDIŞI GELİR VE KARLAR 50.000.-TL

_______________________________ / ________________________________

Beyan Edilen Kıymetlerin Ba Formu Karşısındaki Durumu

6111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi kapsamında beyan edilen kıymetler üzerinden hesaplanarak beyan edilen kıymetlerin rayiç bedelleri, Ba formu vermek zorunda olan mükellefler tarafından söz konusu form ile bildirilmek zorundadır.

Söz konusu bildirim işlemi, Ba formunun “Soyadı/Adı Unvanı” bölümüne “Muhtelif Satıcılar (6111 sayılı Kanun Madde 10)”, “Vergi Kimlik Numarası” bölümüne (3333 333 333) yazılmak suretiyle yapılacaktır.

b) Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Mevcut Olmayan Emtia

6111 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine kayıtlarında yer aldığı halde işletmelerinde mevcut olmayan emtialarını, bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın son iş günü olan 31 Mayıs 2011 tarihine (bu tarih dahil) kadar fatura düzenlemeleri ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirmeleri ve böylece kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmeleri imkanı verilmiştir.

Kapsam

Bu hüküm, bütün gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır. Uygulama kapsamına; ferdi işletmeler, adi ortaklıklar, kollektif şirketler, adi komandit şirketler ile sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu müesseseleri, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıkları dahil bulunmaktadır.

Belge Düzeni

Madde kapsamında düzenlenecek faturalarda alıcıya ilişkin bilgiler yerine, “Muhtelif Alıcılar (6111 sayılı Kanunun 11/1 maddesi çerçevesinde düzenlenmiştir)” ibaresi yazılacaktır.

Değer Tespiti

Faturada yer alacak bedel, söz konusu emtia ile aynı neviden olan emtiaların gayri safi kar oranı dikkate alınarak tespit edilecektir.

Gayri safi kar oranının yasal kayıtlardan tespit edilemediği hallerde, mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği oranlar esas alınacaktır.

Vergisel Yükümlülükler ve Muhasebe Kayıtları

Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükellefler

Yukarıda açıklanan şekilde faturalanan ve yasal defterlere kaydedilen emtia ile ilgili işlemler, normal satış işlemlerinden bir farklılık arz etmemektedir.

Faturada emtianın tabi olduğu oranda KDV hesaplanacak ve ilgili dönem beyannamesine dahil edilecektir.

Satış hasılatı yıllık gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında da dikkate alınacaktır.

Fatura bedeli “600 Yurtiçi Satışlar”, faturada hesaplanan katma değer vergisi de “391 Hesaplanan KDV” hesabına alacak yazılmak suretiyle kayıtlara intikal ettirilecektir. Bu hesapların karşılığını teşkil edecek borçlu hesap uygulamayı yapan mükellefçe gerçeğe uygun olarak tespit edilecektir. Gerçek durum ile kayıtlar arasındaki farklılık, faturasız satışlardan kaynaklanmakta olup faturasız satılan malların karşılığında işletme kalemlerinden birinde artış olması gerekmektedir. Bu artış nakit para, banka, alacak senedi, çek ve benzeri değerler şeklinde olabilir. Dolayısıyla, mal çıkışı karşılığında aktif değer olarak işletmede ne varsa veya işletmede beyan tarihinde bu artış ne olarak görülüyorsa, buna ilişkin hesaplara kayıt yapılması gerekmektedir.

Aktif hesaplarda meydana gelen artışın herhangi bir şekilde tespit edilememesi halinde “689 Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar” (Beyannamenin düzenlenmesi sırasında kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır) hesabına borç kaydı yapılacaktır.

Örneğin; (Y) Limited Şirketi, kayıtlarında yer aldığı halde stoklarında mevcut olmayan emtialarını faturalandırarak kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmek istemektedir. Şirketin, ticaretini yaptığı genel oranda KDV’ye tabi olan (A) malının kayıtlarda bulunan ancak stoklarda yer almayan miktarı 20 ton olup kendi kayıtlarına göre bu malın birim maliyeti 15 TL/Kg ve gayrisafi karlılık oranı ise %10’dur.

(Y) Limited Şirketi bu mala ilişkin düzenleyeceği faturada 330.000 TL satış bedeli ve 59.400 TL KDV gösterecektir. Düzenlenen bu faturanın muhasebe kayıtlarına intikali aşağıdaki şekilde olacaktır.

_______________________________ / ____________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİD. VE ZAR 389.400 TL

(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)

                                                                600 YURTİÇİ SATIŞLAR 330.000 TL

(6111 sayılı Kanunun 11/1 md.)

                                                                391 HESAPLANAN KDV 59.400 TL

________________________________ / _____________________________

Giderlerin nazım hesaplara (kanunen kabul edilmeyen gider olarak) kaydı:

___________________________ / ________________________________

950 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN    389.400 TL

GİDERLER

                                        951 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN    389.400 TL

GİDERLER ALACAKLI HESABI

___________________________ / ________________________________

Bu kayıtta yer alan 689 numaralı hesap yerine gerçek duruma uygun olması halinde diğer hesaplardan; kasa, bankalar, alınan çekler, alıcılar veya alacak senetleri hesaplarından biri kullanılabilecektir. Örneğin, kayıtsız yapılan satış karşılığında alacak senedi alınmış olması halinde kayıt aşağıdaki şekilde olacaktır.

________________________________ / __________________________

121 ALACAK SENETLERİ 389.400.-TL

                                          600 YURTİÇİ SATIŞLAR 330.000.-TL

(6111 sayılı Kanunun 11/1 md.)

                                                                          391 HESAPLANAN KDV       59.400.-TL

________________________________ / __________________________

Fatura düzenlenmek suretiyle bu bölümde açıklandığı şekilde hasılatı kayıtlara intikal ettirilen emtianın daha önceki dönemlerde satıldığının tespit edilmesi halinde, düzeltmeye tabi tutulmuş stoklarla ilgili olarak geçmişe yönelik tarhiyat yapılmayacağı gibi ceza ve faiz de uygulanmayacaktır.

İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutan Mükellefler

Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan emtialar nedeniyle düzenlenen faturalar, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerce yasal defterlerine, hasılat olarak kaydedilecektir.

Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Mevcut Olmayan Emtianın Bs Formu Karşısındaki Durumu

6111 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına göre kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan emtia nedeniyle düzenlenen faturalar, Bs formu vermek zorunda olan mükelleflerce, Bs formu ile bildirilmek zorundadır.

Söz konusu bildirim işlemi, Bs formunun “Soyadı/Adı Unvanı” bölümüne “Muhtelif Alıcılar (6111 sayılı Kanun Madde 11/1)”, “Vergi Kimlik Numarası” bölümüne (4444 444 444) yazılmak suretiyle yapılacaktır.

  1. c) Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Mevcut Olmayan Kasa Mevcudu ve Ortaklardan Alacakların Beyanı

6111 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü ile bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerine, 31/12/2010 tarihi itibarıyla düzenleyecekleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ile işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltmeleri ve böylece kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmeleri imkanı verilmiştir.

İşletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarının belirlenmesinde, tek düzen hesap planında yer alan “131. Ortaklardan Alacaklar” ve “231. Ortaklardan Alacaklar” toplamından “331. Ortaklara Borçlar” ve “431. Ortaklara Borçlar” toplamının çıkarılması sonucunda kalan net tutar dikkate alınacaktır.

Kapsam

Bu hüküm, sadece bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır.

Bilanço Düzenleme ve Beyan

Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2010 tarihi itibarıyla düzenleyecekleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan

– Kasa mevcutlarını ve

– İşletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını 6111 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın son iş günü olan 31 Mayıs 2011 tarihine (bu tarih dahil) kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebileceklerdir.

Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrası hükümleri uyarınca verilmesi gereken ve elektronik ortamda gönderilebilen beyannamenin, kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda göndermek zorunda olan mükellefler tarafından 340 ve 346 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda gönderilmesi zorunludur. Elektronik ortamda beyanname ve bildirim verme zorunluluğu bulunmayanlarca, söz konusu beyan kurumlar vergisi mükellefiyeti yönünden bağlı olunan vergi dairelerine kağıt ortamında yapılabilecektir.

Söz konusu beyan sonucunda aşağıdaki esaslara göre kayıtlar düzeltebilecektir.

Vergisel Yükümlülükler ve Muhasebe Kayıtları

Bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve ortaklardan alacaklar tutarlarını düzeltmek için beyanda bulunan mükellefler, beyan edilen tutarlar üzerinden % 3 oranında vergi hesaplayacak ve hesaplanan vergiyi beyanname verme süresi içinde ödeyeceklerdir.

Söz konusu tutarların beyanı üzerine, defter kayıtlarının düzeltilmesi gerekeceği tabiidir.

Örneğin; (A) Anonim Şirketinin, 31/12/2010 tarihi itibarıyla düzenlediği bilançosunda kasa hesabında 150.000 TL görünmekle birlikte fiilen kasada bulunmayan tutar 145.000 TL’dir. Şirketin dönem içindeki faaliyetleri sonucunda, beyan tarihi olan 15/4/2011 tarihi itibarıyla kasa mevcudu 200.000 TL olarak görülmektedir.

Anılan mükellef, her ne kadar beyan tarihi itibarıyla kasa mevcudu 200.000 TL olsa da, 31/12/2010 tarihli bilançosunu baz almak suretiyle bu tarih itibarıyla var olan kasa mevcudu içinde fiilen kasada bulunmayan tutarları esas alacak, bu tutarın 145.000 TL olması nedeniyle, bu tutarı beyan edecek ve beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan vergiyi beyanname verme süresi sonuna (31/5/ 2011 tarihine) kadar ödeyecektir.

Bu çerçevede;

Beyan tutarı:    145.000 TL

Hesaplanan vergi: (145.000 x %3=) 4.350 TL

Beyanla ilgili muhasebe kayıtları da aşağıdaki şekilde olacaktır.

– Bilançoda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan kasa mevcudunun, kasa hesabından düşülmesi:

___________________________15/4/2011___________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE 145.000 TL

ZARARLAR

(6111 sayılı Kanunun 11/2 Maddesi)

(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)

                                                                  100 KASA 145.000 TL

___________________________ / ________________________________

– Verginin hesaplanması:

___________________________15/4/2011 _________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE 4.350 TL

ZARARLAR

                                                                   360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 4.350 TL

___________________________ / ________________________________

Bilançoda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan kasa mevcudundan kaynaklanan giderlerin nazım hesaplara (kanunen kabul edilmeyen gider olarak) kaydı:

___________________________15/4/2011__________________________

950 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 149.350 TL

GİDERLER

                             951 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 149.350 TL

GİDERLER ALACAKLI HESABI

___________________________ / ________________________________

Örneğin; (K) Anonim Şirketinin, 31/12/2010 tarihi itibarıyla düzenlediği bilançosunda kasa hesabında 200.000 TL görünmekte olup, dönem içindeki faaliyetleri sonucunda, beyan tarihi olan 28/3/2011 tarihi itibarıyla kasa mevcudu 110.000 TL’dir.

Anılan mükellef, her ne kadar, 31/12/2010 tarihli bilançosunu baz almak suretiyle bu tarih itibarıyla var olan kasa mevcudu 200.000 TL olsa da, beyan tarihi itibarıyla kasa mevcudu 110.000 TL olduğundan, fiilen kasada bulunmayan kısım esas alınmak suretiyle en fazla bu tutar (110.000 TL) kadar beyanda bulunabilecektir.

Bu tutarın 100.000 TL’lik kısmının kasada fiilen bulunmadığı varsayıldığında beyan edilecek tutar ve üzerinden hesaplanacak vergi aşağıdaki gibi olacaktır.

Beyan tutarı: 100.000 TL

Hesaplanan vergi: (100.000 x %3=) 3.000 TL

ve beyanla ilgili muhasebe kayıtları da aşağıdaki şekilde olacaktır.

– Bilançoda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan kasa mevcudunun, kasa hesabından düşülmesi:

___________________________28/3/2011 __________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE 100.000 TL

ZARARLAR

(6111 sayılı Kanunun 11/2 Maddesi)

(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)

                                                            100 KASA   100.000 TL

___________________________ / ________________________________

– Verginin hesaplanması:

___________________________28/3/2011 _________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE 3.000 TL

ZARARLAR

(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)

                                                           360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 3.000 TL

___________________________ / ________________________________

– Bilançoda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan kasa mevcudundan kaynaklanan giderlerin nazım hesaplara (kanunen kabul edilmeyen gider olarak) kaydı:

___________________________28/3/2011____________________________

950 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 103.000 TL

GİDERLER

                                     951 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 103.000 TL

GİDERLER ALACAKLI HESABI

___________________________ / ________________________________

Örneğin; (C) Anonim Şirketinin, 31/12/2010 tarihli bilançosunda bulunmakla birlikte işletme bakımından gerçekte olmayan ortaklardan alacak ve ortaklara borç tutarları, bilanço hesapları itibarıyla aşağıdaki gibi olup, beyan tarihi olan 1/4/2011 tarihi itibarıyla bu tutarların değişmediği varsayılmıştır.

– 131. Ortaklardan Alacaklar hesabı 150.000 TL

– 231. Ortaklardan Alacaklar hesabı 75.000 TL

– 331. Ortaklara Borçlar hesabı (85.000) TL

– 431. Ortaklara Borçlar hesabı (60.000) TL

Bu çerçevede;

Beyan tutarı: [(150.000+75.000)-(85.000+60.000)=] 80.000 TL

Hesaplanan vergi: (80.000 x %3=) 2.400 TL

olacaktır.

Anılan mükellef, söz konusu tutarı beyan edecek ve beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan vergiyi beyanname verme süresinde ödeyecektir.

Beyanla ilgili muhasebe kayıtları aşağıdaki şekilde olacaktır.

– Bilançoda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan ortaklardan alacakların düşülmesi:

___________________________1/4/2011___________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE 80.000 TL

ZARARLAR

(6111 sayılı Kanunun 11/2 Maddesi)

(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)

                                                              131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 65.000 TL

                                                              231 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 15.000 TL

___________________________ / ________________________________

– Verginin hesaplanması:

___________________________1/4/2011___________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE 2.400 TL

ZARARLAR

(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)

                                                              360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 2.400 TL

___________________________ / ________________________________

– Bilançoda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan ortaklardan alacaklardan kaynaklanan giderlerin nazım hesaplara (kanunen kabul edilmeyen gider olarak) kaydı:

___________________________1/4/2011___________________________

950 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 82.400 TL

GİDERLER

                                          951 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 82.400 TL

GİDERLER ALACAKLI HESABI

___________________________ / ________________________________

Örneğin; (Y) Limited Şirketinin, 31/12/2010 tarihli bilançosunda bulunmakla birlikte işletme bakımından gerçekte olmayan ortaklardan alacak ve borç tutarları bilanço hesapları itibarıyla aşağıdaki gibidir.

– 231. Ortaklardan Alacaklar hesabı 200.000 TL

– 431. Ortaklara Borçlar hesabı (80.000) TL

Beyan tarihi itibarıyla ise ortaklardan alacak ve borç tutarları şu şekildedir.

– 131. Ortaklardan Alacaklar hesabı 50.000 TL

– 231. Ortaklardan Alacaklar hesabı 180.000 TL

– 331. Ortaklara Borçlar hesabı (100.000) TL

Bu çerçevede, beyan tarihi itibarıyla ortaklardan (net) alacak tutarı;

[(50.000+180.000)-(100.000)=] 130.000 TL olsa da

31/12/2010 tarihi itibarıyla ortaklardan (net) alacak tutarı;

(200.000-80.000=) 120.000 TL’dir.

Buna göre;

Beyan tutarı: (200.000-80.000=) 120.000 TL

Hesaplanan vergi: (120.000 x %3=) 3.600 TL

olacaktır.

Anılan mükellef, söz konusu tutarı beyan edecek ve beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan vergiyi beyanname verme süresinde ödeyecektir.

Beyanla ilgili muhasebe kayıtları aşağıdaki şekilde olacaktır.

– Bilançoda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan ortaklardan alacakların düşülmesi:

___________________________ / ________________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE 120.000 TL

ZARARLAR

(6111 sayılı Kanunun 11/2 Maddesi)

(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)

                                                             131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 50.000 TL

                                                             231 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 70.000 TL

___________________________ / ________________________________

– Verginin hesaplanması:

___________________________ / ________________________________

689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE 3.600 TL

ZARARLAR

(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)

                                                             360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 3.600 TL

___________________________ / ________________________________

– Bilançoda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan ortaklardan alacaklardan kaynaklanan giderlerin nazım hesaplara (kanunen kabul edilmeyen gider olarak) kaydı:

___________________________ / ________________________________

950 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 123.600 TL

GİDERLER

                                951 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN 123.600 TL

GİDERLER ALACAKLI HESABI

___________________________ / ________________________________

Diğer Hususlar

6111 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmeyecektir.

Bu kapsamda beyan edilen tutarlar ile ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmeyecektir.

Kurumlar vergisi mükelleflerince 6111 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, yapılan beyanla ilgili olarak söz konusu tutarların ortaklara dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine yönelik ilave bir tarhiyat yapılmayacaktır.

  1. d) Yeminli Mali Müşavirlerin Sorumluluğu

Tam tasdik sözleşmesi çerçevesinde daha önceki dönemlerine ilişkin rapor düzenlenmiş bulunan mükelleflerin, 6111 sayılı Kanunu kapsamında Stok Beyanları hükmünden yararlanmaları halinde, raporu düzenleyen yeminli mali müşavirlerin bu işlemlerle sınırlı olarak sorumluluğu aranmayacaktır.

  1. Haklarında Olumsuz Rapor (SMİYB Düzenleme veya Kullanma Raporu) Bulunan Mükellefler:

84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğine göre, haklarında olumsuz rapor (SMİYB Düzenleme veya Kullanma Raporu) bulunan mükelleflerin iade talepleri özel esaslara göre yerine getirilmekte, ancak bu mükelleflerin sözü edilen rapora göre tarh edilen vergi, kesilen ceza ve hesaplanan gecikme faizini ödemeleri veya bunların toplamı kadar teminat göstermeleri halinde genel esaslara dönmeleri ya da 4 kat teminat uygulamasından % 200 veya % 100 teminat uygulamasına geçmeleri mümkün olabilmektedir.

Haklarındaki olumsuz raporlarla ilgili olarak, Kanunun ilgili hükümlerine göre hesaplanacak tutarların tamamını ödemeleri halinde anılan Tebliğdeki “ödeme” şartı yerine gelmiş sayılacak ve iade talepleri hakkında buna göre işlem yapılacaktır. Bu durumdaki mükelleflerin 6111 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanan tutarları taksitler halinde ödemek istemeleri halinde, “ödeme” şartının yerine gelmiş sayılabilmesi için;

– Hesaplanan tutarların tamamı ile bir taksite ait tutarın % 10’u kadar banka teminat mektubu (herhangi bir kısıtlayıcı şart taşımaması gerekmektedir), devlet tahvili veya hazine bonosu cinsinden teminat göstermeleri,

– Taksitlerin aksatılması halinde diğer taksitlerin muaccel hale geleceğini ve kalan borcun tamamının teminatların paraya dönüştürülmesi yoluyla tahsil edileceğini kabul etmeleri ve bu hususa ilişkin olarak noter vasıtasıyla düzenlenecek bir taahhütnameyi vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.

  1. 5811 Sayılı Varlık Barışı Kanunundan Yararlanamayan Mükellefler:

6111 sayılı Kanunun Geçici 3.Maddesi ile, 5811 sayılı Varlık Barışı Kanunundan çeşitli nedenlerle yararlanamayan mükelleflere de yeni imkanlar getirilmiş bulunmaktadır.

Buna göre, 13/11/2008 tarihli ve 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin;

Birinci fıkrasına göre bildirim veya beyanda bulunanlardan yurt dışında bulunan varlıklarını süresi içinde Türkiye’ye getiremeyen veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer etmeyenler ile,

İkinci fıkrasına göre beyanda bulunanlardan bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce süresi içinde sermaye artırımında bulunmayanların,

ilgili sürenin bitim tarihinden itibaren bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar, bildirim veya beyana konu yurt dışında bulunan varlıklardan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını Türkiye’ye getirmeleri veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer etmeleri, beyana konu yurt içinde bulunan varlıkları nedeniyle sermaye artırımında bulunmaları halinde, 5811 sayılı Kanunda yer alan diğer şartları da taşımaları kaydıyla, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren diğer nedenlerle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak yapılacak vergi incelemeleri hakkında anılan Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmünden yararlanabilirler.

5811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle tarh edilen vergileri vadesinde ödemeyenlerden; daha önce ödemede bulunanlar ile vergi aslı ve bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre hesaplanacak tutarı, bu Kanunun 18 inci maddesi hükümleri hariç olmak üzere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar ödeyenler, 5811 sayılı Kanunda yer alan diğer şartları da taşımaları kaydıyla, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren diğer nedenlerle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak yapılacak vergi incelemeleri hakkında anılan Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmünden yararlanabilirler.

5811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin; Birinci ve ikinci fıkralarına göre bildirim veya beyanda bulunan mükelleflerden, diğer nedenlerle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemelerine bağlı olarak vergi incelemesine yetkili olanların talebi üzerine matrah takdiri için takdir komisyonlarına sevk edilenler, takdir komisyonlarınca gelir, kurumlar ve katma değer vergisi (indirimi reddedilen katma değer vergisi dâhil) yönünden haklarında takdir edilen matrah farkları açısından,

İkinci fıkrasına göre beyanda bulunanlardan, taşınmazlar dışındaki varlıklarını beyan tarihinden sonra sermaye artırımının gerçekleştirilmesi gereken tarihe kadar banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara yatırmak suretiyle ilgili varlıkların tevsik şartını sonradan gerçekleştirenler, 5811 sayılı Kanunda yer alan diğer şartları da taşımaları kaydıyla anılan Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmünden yararlanabilirler.

III. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Torba Yasa  olarak bilinen 6111 sayılı Kanun, çok sayıda Kanun ve Kararnamede değişiklik yaparak 25 Şubat 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Kanunun içerik olarak en fazla öne çıkan ve etkili olan kısmı çalışmamızın konusu olan Vergi Düzenlemelerine ilişkin olanıdır.

Çalışmamızın yukarıda II.Bölümünde ayrıntılarını sunduğumuz vergi düzenlemelerine ilişkin öne çıkan aşağıdaki aşağıda yazılı üç önemli konu yer almaktadır.

1) Tahsilatın Hızlandırılması :

31.12.2010 tarihinde tahakkuk etmiş ve vadesi geçmiş vergi borçları ile henüz kesinleşmemiş inceleme veya mahkeme aşamasındaki borçların, tüm vergi mükellefleri lehine kolaylıklar  ve avantajlar sağlayarak yeniden yapılandırılması imkanı getirilmiştir.

2) Matrah ve Vergi Artırımı :

Henüz zamanaşımı süresi geçmemiş 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ilişkin tüm vergi mükellefleri lehine kolaylıklar ve avantajlar sağlayarak matrah ve vergi artırımı getirilmiştir.

3) Stok Beyanı :

31.12.2010 tarihli bilançolarına göre, “İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar” ile “Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar” için, mükellefler lehine kolaylıklar ve avantajlar getirilmiştir.

Yukarıda özetlenen üç önemli konu dışında, zamanında getirilmiş bulunulan 5811 sayılı Varlık Barışı uygulamasından çeşitli nedenlerle yararlanamayan mükelleflere de Torba Yasa ile yeni haklar ve avantajlar getirilmiştir. Kaybedilmiş bu haklarını kullanmak isteyen mükelleflerin de iki aylık bir süre içerisinde (en geç 2 Mayıs 2011) yeniden yararlanmaları mümkün bulunmaktadır.

Konunun çok kapsamlı ve karmaşık olması nedeniyle, Tebliğ taslağında çok geniş açıklamalar yer aldığı halde aşağıdaki bazı konularda tereddütlerin veya tartışmaların devam ettiği, Tebliğ taslağında da ilgili konulara yeterince açıklık getirilmediği görülmektedir.

Örneğin;

Ayrıca;

Kanundan yararlanmak için iki/üç aylık başvuru süresi işlemeye başladı ve ikinci haftası geride kalmışken, henüz tebliğ ve buna bağlı uygulama esasları yayımlanmadığından vergi dairelerince de herhangi bir işleme geçilmemiş olduğu görülmektedir. İdarenin, bir an önce Tebliği ve uygulama esaslarını yayımlaması, mükelleflerin de mağdur olmamaları için başvurularını son güne bırakmamaları gerekmektedir.

Exit mobile version