Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Avrupa Birliğindeki KDV Oranları Açısından Türkiye’in AB Müktesebatına Olan Uyumu

Avrupa Birliğindeki KDV Oranları

 Özkan AYKAR
Gelir Uzmanı
hukuk-portal-1@hotmail.com

Ömer Faruk BURAK
Gelir Uzmanı

1-GİRİŞ

Bilindiği üzere Türkiye ile Avrupa Birliği arasında müzakere sürecinin 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren fiilen başlatılması kararı ile birlikte, Türkiye açısından sevindirici ve aynı zamanda zorlu geçecek bir döneme girilmiştir. Şüphesiz ki, bu dönemde gerek ulusal çıkarlar gerekse geleceğe yönelik vizyon açısından tam üyelik temelinde geliştirilmesi gereken AB ile olan ilişkiler, müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanması neticesinde en üst noktaya taşınabilecektir. Bu bağlamda müzakere fasıllarından olan vergi politikası konusu, söz konusu müzakere sürecinin önemli unsurlarından birisini oluşturmaktadır. Bu çerçevede; KDV oranları açısından Türkiye’deki vergi mevzuatının, Avrupa Birliğinin vergi mevzuatı ile ne derece uyum gösterdiği bu çalışmanın konusunu teşkil etmiştir.

2-GENEL OLARAK AB VE TÜRKİYE-AB İLİŞKİSİ

Avrupa bütünleşmesinin nihai amacı olan Avrupa Birliği kavramı: “temelleri Paris ve Roma Antlaşmalarına dayanan Batı Avrupa’daki işbirliği ve bütünleşme hareketinin ileride alacağı federal veya konfederal yapıyı” ifade etmektedir (Ülger, 2003: 30).

Diğer bir deyişle Avrupa Birliği; “2.Dünya savaşından sonra büyük bir yıkıma uğrayan Avrupa’da, barışın ve bölgesel istikrarın yeniden sağlanması amacıyla oluşturulan bir ülkeler topluluğu” olarak tanımlanmıştır (Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, 2003: 4).

 

Nitekim 1951 yılında Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg’un Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu (AKÇT) kuran Paris Antlaşması’nı imzalamasıyla başlayan Avrupa Birliğinin oluşum süreci, söz konusu bu altı ülkenin, kömür ve çeliğin yanı sıra, diğer sektörlerde de ekonomik birliği tesis etmek ve işbirliklerini daha da ileriye götürmek maksadıyla 25 Mart 1957’de Roma antlaşmasını imzalayarak Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) ve aynı zamanda Avrupa Ekonomik Topluluğunu (AET) kurmasıyla hızlı bir ivme kazanmıştır. Sürecin akabinde kurucu ülkeler tarafından 1965’de imzalanan ‘Yönetim Organlarını Birleştirme Antlaşmasıyla’ AKÇT, AAET ve AET’nin kurumları birleştirilmiş ve Toplulukların mevcut ortak Parlamento ve Adalet Divanına ilaveten tek bir Konseyi ve Komisyonu olmuştur. 1973 yılında Birleşik Krallık, Danimarka ve İrlanda’nın Topluluğa katılımı ile birlikte üye sayısı altıdan dokuza yükseltilmiş ve izleyen süreçte  1981’de Yunanistan’ın, 1986’da ise İspanya ve Portekiz’in katılımıyla 12 üyeye ulaşan ve güneye doğru genişleyen Topluluk, üye ülkeler arasındaki ekonomik gelişmişlik farklılıklarını azaltmaya yönelik olarak yapısal programları uygulamaya başlamıştır (Burak, 2008: 7;10).

Nihayet bu oniki üyeli Topluluk, 1992’de ki Maastricht Antlaşmasıyla, 1993’den itibaren, “Avrupa Birliği adı altında ekonomik, politik ve kültürel bir birleşmeyi” başlatmış ve malların, sermayenin, hizmetlerin, insanların serbest dolaşımıyla tüm üyelerin oluşturduğu Tek Pazar oluşturulmuştur ( Roy, 2006: 1).

Bugün itibariyle bakıldığında, Avrupa Birliği, 27 üye ülkeden oluşan, 4 milyon m2’lik alana yayılmış, 450 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık üçüncü bölgesi konumuna erişmiştir (Avrupa Bilgi Merkezi-İstanbul, 2007).

Alomaliye.com Personel Bordro Programı Pro+İK
Avans | İcra | İzin | Rapor Takibi | Teşvikler | Puantaj | SGK e-İşlem | e-Beyan

Öte yandan Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye’nin 1959 yılında AET’ye yaptığı başvuruyla başlamış, fakat Türkiye’nin AET’ye olan başvurusu kabul edilmemiştir. İzleyen süreçte 1963 tarihinde Türkiye’nin Topluluğa tam üye sıfatıyla katılabilmesinin yolunu açan Ankara Anlaşması imzalanmış ve  ‘Topluluğa tam üyeliğin hazırlık dönemi, geçiş dönemi ve son dönem olarak üç aşamadan geçerek gerçekleşmesini öngören’ bu Anlaşmayla, Türkiye-AB ortaklık ilişkisinin hukuki temeli oluşturulmuştur. 1970 tarihinde ilk defa olarak Türkiye’nin bazı alanlardaki mevzuatını, AT mevzuatına uyumlaştırmasını temel alan Katma Protokol imzalanmıştır. Fakat gerek Ankara Anlaşması gerekse Katma Protokol öngörüldüğü şekilde uygulanamamış ve netice itibariyle Topluluk-Türkiye ilişkileri dondurulmuştur. İzleyen süreçte Türkiye’nin 1987 yılında Topluluğa tam üyelik müracaatında bulunmasıyla ilişkiler yeniden başlamış ve taraflar arasındaki entegrasyon seviyesini daha ileri bir noktaya taşıyan, ‘Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’ 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sonraki süreçte, Türkiye-AB ilişkilerinde sonu kestirilemeyen inişli-çıkışlı bir dönem yaşanmış ve nihayet 1999 tarihinde gerçekleştirilen Helsinki Zirvesinde; Türkiye, AB üyeliğine aday ülke olarak kabul edilerek yeni bir döneme girilmiştir. Bu yeni dönemde Türkiye, üyelik müzakerelerinin başlatılması amacıyla birçok anayasal ve yasal düzenlemeleri hayata geçirmiş ve böylece 17 Aralık 2004 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde, Türkiye ile müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılmasına oybirliğiyle karar verilerek Türkiye-AB ilişkileri tarihinin en üst zirvesine taşınmıştır (Burak, Yüksek Lisans Tezi, 7;10).

 

3- KDV ORANLARI AÇISINDAN AB’NİN VERGİ POLİTİKASI

 

Avrupa Birliğinde (AB) vergilerin; ülkeler arası mal hareketlerinde rekabeti bozucu etki yapmaması ve tarafsız kalması anlayışı, AB’deki ortak vergi düzenlemelerinin temel felsefesini yansıtmakta ve Birlik içerisinde,  vergilerin üye ülkeler arası ticarette nötr kalmasını sağlayacak şekilde ortak düzenlemeler oluşturulmaktadır (Bilici, 2007).

 

1957 tarihli Roma Anlaşmasıyla öngörülen ve bugüne kadar olgunlaştırılarak aday ülkelerden de aynı şekilde uyumu talep edilen ‘dolaylı vergiler alanında üye ülkeler arasındaki uyum’, aynı zamanda bir Topluluk kazanımı olarak ortaya çıkmıştır  (Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı (a), 11.07.2011, www.abmaliye.gov.tr).

 

Dolaylı vergiler kapsamında Birlik içerisinde yapılan uyumlaştırma çalışmaları ise; AB nezdinde yapılan düzenlemelerle vergi piramitleşmesine neden olmayan genel bir tüketim vergisi olarak ‘Katma Değer Vergisi’ ve  konusu enerji ürünleri, alkollü içecekler ve tütün ürünleri olan ‘Özel Tüketim Vergisi’ şeklinde iki alanda kendisini göstermiştir (Avrupa Birliği Bakanlığı, 18.07.2011, www.abgs.gov.tr).

 

Bu bağlamda  KDV, 1967 yılında  Birinci ve İkinci KDV Direktifleri ile AB Müktesebatına dahil olmuş ve 1977 yılında Altıncı KDV Direktifi ile Topluluk genelinde KDV’nin uyumlaştırılmasına ilişkin mevzuat düzenlenmiştir.  1987’de yürürlüğe giren  Tek Avrupa Senedi ile birlikte, Avrupa Topluluğunu kuran anlaşmaya ‘malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbestçe dolaşımının sağlandığı ve sınırların kalktığı bir alan’ olarak tanımlanan ‘Ortak Pazar’ ereği eklenmiştir.  Bahsi edilen ereğin gerçekleşmesi adına; Ortak Pazarda, sağlıklı rekabet koşullarını oluşturmak için, üye ülkelerde uygulanan farklı KDV oranlarının uyumlaştırılması gerekli görülmüş ve 1993 yılında üye ülkeler arasında KDV oranlarında uyumlaştırma çabalarına  hız verilmiştir. Nihayetinde 28 Kasım 2006 tarihli 2006/112/EC sayılı Direktif ile, Avrupa Birliği ortak KDV sisteminin yeni yasal dayanağı oluşturulmuş ve bu Direktifin 8. bölümünde  her bir üye ülke tarafından dikkate alınması gerekli olan, KDV oranına ilişkin ortak hükümler belirlenmiştir. (Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı (a), 11.07.2011, www.abmaliye.gov.tr).

 

Fakat ifade edilmelidir ki, KDV oranı da dahil olmak üzere KDV’ye ilişkin tüm ortak hükümler, esasen Komisyonun 2000 yılında ‘uygulanabilir, tutarlı bir strateji’ adıyla öne sürdüğü ve söz konusu stratejinin içerisinde yer alan  ‘yürürlükteki KDV kurallarının basitleştirilmesi ve modernizasyonu, yürürlükteki kuralların daha eşit uygulanması, daha güçlü idari işbirliği’ şeklindeki hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik olmaktadır.  Bu bağlamda Komisyon 20.10.2003 tarihinde günümüz düzenlemelerinin de temel mahiyetinde olan bir rapor yayınlamış ve bu raporda üye ülkeler arasındaki oran farklılıklarını ve bunun sebep olduğu rekabet bozukluklarını vurgulayarak standart oranın 31.12.2005 tarihine kadar %15’in altında belirlenmemesi gerektiğini belirtmiştir. Aynı raporda iç pazarın işleyişini iyileştirmek ve potansiyel rekabet bozukluklarını önlemek amacıyla üye ülkelere belli alanlarda indirimli oran uygulaması bakımından eşit fırsatlar sağlanmasına yönelik öneri sunulmuştur. İlerleyen süreçte ise standart oranın %15’in altında olmaması hükmü, 2005/92/CE Direktifi ile 2010 yılına kadar uzatılmıştır (Alganer ve Yılmaz, 2010: 149;156)

 

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere mal teslimi ve hizmet ifalarında standart bir oran uygulanması ve bunun da %15’den aşağı olamayacağının kararlaştırılmış olması, Avrupa Birliğinde KDV açısından tek bir oranın belirlenmediğini, ancak bununla birlikte ‘asgari sınır ile belli bir ortak uygulamanın şeklinin oluşturulduğunu’ göstermektedir. Diğer taraftan üye devletler tıpkı standart oranda olduğu gibi  bir asgari rakamla ( %5) rakamla alt ucu tanımlanan ve sadece 6 nolu Direktife eklenen (H) listesinde yer alan mal ve hizmetler için indirilmiş oran uygulamasına gidebilecektir.  Ancak Komisyona bildirimde bulunmak ve rekabete zarar verici bir niteliği olmamak kaydıyla doğalgaz ve elektrik teslimlerinde ve diğer bazı alanlarda  indirilmiş oranın istisnai kurallarının olduğu ve en az % 12 oranı uygulamak şartıyla 6 nolu Direktifin H ekinde yer almayan mal ve hizmet dışındakiler için üye ülkeler açısından geçici bir hükmün bulunduğu göz ardı edilmemelidir (Kulu, 2002).

 

Bu bağlamda Avrupa Komisyonu 01.07.2011 tarihi itibariyle, Avrupa Birliğindeki üye devletlerin uyguladıkları KDV oranlarının listesini aşağıdaki tabloda şu şekilde belirtmiştir:

 

Tablo 1: Üye Devletlerde Uygulanan KDV Oranları

 

ÜYE DEVLETLER KOD SÜPER İNDİRİMLİ ORAN İNDİRİMLİ ORAN STANDART ORAN İZİN VERİLEN ORAN
BELÇİKA BE 6/12 21 12
BULGARİSTAN BG 9 20
ÇEK CUMH. CZ 10 20
DANİMARKA DK 25
ALMANYA DE 7 19
ESTONYA EE 9 20
YUNANİSTAN EL 6,5/13 23
İSPANYA ES 4 8 18
FRANSA FR 2,1 5,5 19,6
İRLANDA IE 4,8 9/13,5 21 13,5
İTALYA IT 4 10 20
KIBRIS RUM Y. CY 5/8 15
LETONYA LV 12 22
LİTVANYA LT 5/9 21
LÜKSEMBURG LU 3 6/12 15 12
MACARİSTAN HU 5/18 25
MALTA MT 5/7 18
HOLLANDA NL 6 19
AVUSTURYA AT 10 20 12
POLONYA PL 5/8 23
PORTEKİZ PT 6/13 23 13
ROMANYA RO 5/9 24
SLOVENYA SI 8,5 20
SLOVAKYA SK 10 20
FİNLANDİYA FI 9/13 23
İSVEÇ SE 6/12 25
İNGİLTERE UK 5 20

 

(Avrupa Komisyonu Vergilendirme ve Gümrük Birliği, 24.07.2011, http://ec.europa.eu).

 

Verilen tablodan anlaşılacağı üzere üye devletlerin, ‘mal teslimi ve hizmet ifalarında standart bir oran uygulanması ve bunun da %15’den aşağı olamayacağı’ kuralına uydukları  ve dahası  Danimarka, Macaristan ve İsveç’in %25’lik oranla  söz konusu minimum standardın çok ötesinde bir oranı uyguladıkları görülmektedir.

 

Yine standart oranda olduğu gibi indirimli oran konusunda da AB üyesi ülkelerin uygulamalarının birbirine çok yaklaşık değerde olmadığı ve buradan hareketle, AB düzenlemelerinin yapıldığı katma değer vergisi alanındaki ilerlemelerin son derece yavaş seyrettiği gözlemlenmektedir (Kulu, 2002).

 

4-KDV ORANLARI AÇISINDAN TÜRKİYENİN AB MÜKTESEBATINA UYUMU

 

3 Ekim 2005 tarihi itibariyle Türkiye ile AB arasında başlatılan müzakere sürecinin önemli konularından olan 16 no’lu vergi faslı, halen Maliye Bakanlığının koordinatörlüğünde yürütülmekte olup; dolaysız  vergilerin yakınlaştırılması, dolaylı vergilerin uyumlaştırılması,  gümrük ve eş etkili vergilerin kaldırılması, ortak gümrük tarifesinin uygulanması, çifte vergilendirme ve vergi kaçakçılığının önlenmesi, vergisel konularda idari yardımlaşma konuları fasıl kapsamında yer alan ana başlıklar olmuştur (Avrupa Birliği Bakanlığı, 18.07.2011, www.abgs.gov.tr).

 

Bu bağlamda 30 Haziran 2009 tarihinde açılmasına karar verilen  vergilendirme faslının kapanışı için Ortaklık Anlaşmasına Ekli Protokolün tam olarak uygulanması; müktesebata uyum açısından KDV ve ÖTV alanlarında kayda değer ilerleme sağlanması; yeterli idari kapasiteye sahip olunması;  KDV Bilgi Değişim Sistemi (VIES) ve ÖTV Dolaşım Kontrol Sistemi (EMCS) başta olmak üzere bilgi teknolojileri ile ilgili tüm karşılıklı bağlantı sistemlerini geliştirmede yeterli ilerlemenin kaydedilmiş olunması şeklinde   dört adet kapanış kriteri belirlenmiştir (Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı (b), 11.07.2011, www.abmaliye.gov.tr).

 

Bilindiği üzere 01.01.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun ‘Oran’ başlıklı 28. maddesinde katma değer vergisi oranının, vergiye tabi her bir işlem için % 10′ olduğu; Bakanlar Kurulunun bu oranı, dört katına kadar artırmaya, % 1’e kadar indirmeye, bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.

 

Fakat ifade edilmelidir ki, gerek maliye politikasının bir aracı olarak kullanılan gerekse hiç bir makro politika ve vergi tekniği ile bağdaşmayacak biçimde farklı toplum kesimlerinin beklentilerini karşılayan katma değer vergisi, aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere, diğer vergi türlerine nazaran pek çok kez oran farklılaştırmasına uğramıştır (Kulu, 2002).

 

Tablo 2: Ülkemizde 1985-2003 Yılları Arasında Uygulanan KDV Oranları

 

Yürürlük Tarihi BKK Karar Sayısı İndirimli Oran Genel Oran Yükseltilmiş Oran
01.01.1985 Yok Yok %10 Yok
01.07.1986 86/10793 %1,%5 %10 Yok
01.12.1986 86/11217 %1,%5 %12 Yok
01.01.1988 87/12469 %1,%3,%5,%8 %12 %15
01.11.1988 88/13383 %1,%3,%5 %10 %15
15.10.1990 90/919 %1,%5 %11 %20
01.12.1990 90/919 %1,%6 %12 %20
01.06.1991 91/1855 %1,%6 %12 %20
01.01.1992 91/2545 %1,%6 %12 %13,5-%20
29.02.1992 92/2692 %1,%6 %12 %13-%20
01.01.1993 92/3896 %1,%6 %12 %13-%20
01.11.1993 93/4932 %1,%8 %15 %23
01.01.1996 95/7612 %1,%8 %15 %23-%40
13.12.1999 99/13648 %1,%8 %17 %25-%40
15.05.2001 2001/2344 %1,%8 %18 %26-%40
01.08.2002 2002/4480 %1,%8 %18 Yükseltilmiş Oran Kaldırıldı

 

(Gelir İdaresi Başkanlığı, 18.07.2011, http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr).

Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere ülkemizde KDV oranı açısından ilk olarak %10 şeklinde tek bir oran uygulanmıştır. Sürecin akabinde bu oran yapısı, 1986’da %1, %5, %10 şeklinde  3 farklı  orana, 1992’de 5 farklı KDV oranına, 1993’de 4 farklı KDV oranına, 1996’da  % 1, % 8, % 15, % 23, % 40 olmak üzere 5 farklı orana ve nihayet % 26 ile % 40 oranına tabi malların 12 Haziran 2002 Tarih ve 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisinin kapsamına alınmasıyla, KDV oranları AB müktesebatına uyum çerçevesinde  olacak şekilde % 1, % 8, % 18 olarak 3’lü bir yapıya dönüştürülmüştür (İlhan, 18.07.2011, http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr).

 

Bu bağlamda KDV sisteminin,  % 1, % 8, % 18 olmak üzere üçlü bir yapı arz ettiği ve AB müktesebatına uyum açısından  mevcut KDV oranlarımızın sorun oluşturmayacağı ifade edilebilmektedir (Bozkurt, 18.07.2011, http://www.yaklasim.com).

 

Nitekim KDV sistemimiz; asgari % 15’lik genel oran dışında, indirimli en fazla iki oran belirlenmiş olması şartına  uymaktadır. Fakat ülkemizde indirimli oran konusunda uygulanan %1’lik uygulamamız,  Avrupa Birliğindeki indirimli oranın en az % 5 olması konusundaki prensip ile çakışmaktadır. Diğer taraftan ülkemizde; KDV oranlarındaki %26 ve %40’lık uygulamaların, özel tüketim vergisine geçilmesiyle birlikte son bulmasıyla, üye ülkelerle genel oran dışında yükseltilmiş oran farklılığımız giderilmiş bulunmaktadır. Yine Avrupa Birliğinde, indirimli oran uygulamasının H listesindeki mal ve hizmetlerde olduğu göz önüne alınırsa, indirimli oran uyguladığımız mal ve hizmetlerin kapsamında da uyum sorunumuzun olduğu görülmektedir (Kulu, 2002).

 

Diğer taraftan Avrupa Komisyonunun Türkiye’ye ilişkin İlerleme Raporlarına baktığımızda: 2006 yılı Türkiye İlerleme Raporunda;  dolaylı vergilendirme alanında çok sınırlı bir ilerleme olduğundan hareketle, Türkiye’nin mevzuatını kısmen uyumlaştırdığı, müktesebattan farklı KDV uygulamalarının yapısal nitelikte olduğu ve bunlar arasında, muafiyetler, özel düzenlemeler ve indirimli oranların uygulanmasının bulunduğu belirtilmiştir. Yine tekstil ürünleri için, indirimli yüzde 8 oranının uygulamaya konulmasıyla, Türkiye’nin müktesebattan daha fazla uzaklaştığı da ifade edilmiştir (Avrupa Komisyonu (a), 19.07.2011, http://www.mfa.gov.tr).

Avrupa Komisyonunun, 2007 yılı ilerleme raporunda ise: KDV alanında kısmi uyumlaştırmanın gerçekleştirildiği; yapı, oranlar, muafiyetler ve özel düzenlemeler alanında dikkate değer farklıklıların devam ettiği; Türkiye’nin tekstilde ve hazır giyimde fason üretim, lokantacılık hizmetleri, bakım evlerinde ve huzurevlerinde sunulan hizmetlere indirimli oranlar uygulaması başlattığı; %1 indirimli oranın bazı tarımsal ürünler bakımından genişletildiği belirtilmiş fakat söz konusu değişikliklerin müktesebata aykırı vurgulanmıştır (Avrupa Komisyonu (b), 20.07.2011, http://www.abgs.gov.tr).

Türkiye’nin KDV mevzuatının AB müktesebatı ile kısmen uyumlu olduğunu belirten 2008 yılı ilerleme raporunda ise; yapı, muafiyetler, özel uygulamalar ve indirimli oran uygulamaları alanlarında daha ileri düzeyde uyum gerekmekte olduğu söylenmiştir (Avrupa Komisyonu (c), 20.07.2011, http://www.abgs.gov.tr).

 

2009 yılı ilerleme raporunda da; Türkiye’nin KDV konusundaki mevzuatının AB müktesebatıyla kısmen uyumlu olduğu; toptan ve perakende satışlarda farklı KDV oranlarının uygulanması konusu başta olmak üzere, yapı, muafiyetler, özel uygulamalar ve indirimli oran uygulamalarında daha fazla uyumun gerektiği tespit edilmiştir (Avrupa Komisyonu (ç), 20.07.2011, http://www.abgs.gov.tr).

 

Nihayet 2010 yılı ilerleme raporunda ise;  Türkiye’nin KDV mevzuatının AB müktesebatıyla tam uyumlu olmadığı;  indirimli oranlara ilişkin yapı, muafiyetler, özel planlar ve uygulamaların daha fazla uyumlaştırılması gerektiği vurgulanmıştır (Avrupa Komisyonu (d), 20.07.2011, http://www.abgs.gov.tr).

 

5-SONUÇ

 

Gerek yukarıda yer verdiğimiz açıklamalardan gerekse Avrupa Komisyonunun 2006’dan 2010 yılına değin Türkiye’ye ilişkin yayınladığı ilerleme raporlarının içeriğinden; Türkiye’nin KDV oranları açısından AB müktesebatına genelde uyumlu olduğu, fakat var olan uyumun tam olarak gerçekleştirilemediği; özellikle indirimli oran uygulamaları açısından, müktesebata uyum sorunlarının devam ettiği görülmektedir.

 

Bu bağlamda Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyeliği açısından, KDV oranlarında AB müktesebatına olan uyumun tam olması ve bu amaçla, mevzuatımızda var olan dar çerçevedeki uyumsuz vergi hükümlerinin bir an önce değiştirilmesi tam üyelik hedefi için kaçınılmaz olacaktır.

KAYNAKÇA

1-ALGANER, Y. ve YILMAZ  G., 2010. “Avrupa Birliği Müktesebatı Bağlamında Katma Değer Vergisi’nde Yakınlaştırma ve Uyumlaştırma Çalışmaları”, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Yıl 2010, Sayı 1, ss.135-160.

2- Avrupa Bilgi Merkezi-İstanbul, 2007. AB Nedir? Nasıl Oluşmuştur?,

http://www.abmistanbul.org/tr/content.asp?PID={15036022-C1CE-421E-9316-E06C2A6424A1, (11.01.2007).

3- Avrupa Birliği Bakanlığı, 2011. Vergilendirme, http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=81&l=1 (18.07.2011).

4- Avrupa Komisyonu (a), 2006. Türkiye 2006 İlerleme Raporu,

http://www.mfa.gov.tr/data/AB/IlerlemeRaporu_8Kasim2006_TamamininCevirisi1.pdf, (19.07.2011).

5- Avrupa Komisyonu (b), 2007. Türkiye 2007 İlerleme Raporu,

http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/turkiye_ilerleme_rap_2007.pdf,

(20.07.2011).

6- Avrupa Komisyonu (c), 2008. Türkiye 2008 İlerleme Raporu,

http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/turkiye_ilerleme_rap_2008.pdf

(20.07.2011).

7- Avrupa Komisyonu (ç), 2009. Türkiye 2009 İlerleme Raporu,

http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/turkiye_ilerleme_rap_2008.pdf,

(20.07.2011).

8- Avrupa Komisyonu (d), 2010. Türkiye 2010 İlerleme Raporu,

http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/turkiye_ilerleme_rap_2008.pdf,

(20.07.2011).

9-  Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, 2003. Avrupa Birliği Genişleme Sürecinde Türkiye, Ankara, 16s.

10- Avrupa Komisyonu Vergilendirme ve Gümrük Birliği, 2011. VAT Rates Applied in the Member States of the European Union (Avrupa Birliği Üye Devletlerinde Uygulanan KDV Oranları), http://ec.europa.eu/taxation_customs/resources/documents/taxation/vat/how_vat_works/rates/

vat_rates_en.pdf, (24.07.2011).

10-  BİLİCİ, N., 2007. Türk Vergi Sisteminin AB İle Uyumu,

www.tisk.org.tr, (11.07.2011).

11-  BOZKURT, B., 2005.AB ve Türkiye KDV Mevzuatlarının Karşılaştırılması ve Uyumlaştırılması Sorunu,

http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/makaleler/2005107096.htm, (18.07.2011).

12-  BURAK, Ö.F., 2008. “AB’nin Sosyal Politikaları ve Türkiye’ye Yansımaları”, Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kahramanmaraş.

13- Gelir İdaresi Başkanlığı, 2007. 1985-2003 Yılları Arasında Uygulanan KDV Oranlarının Seyri (Tablo),

http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr,

(18.07.2011).

14-  İLHAN, G., 2007. KDV Oranları Açısından AB Vergi Sistemi İle Türk Vergi Sistemi,

http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr,

(18.07.2011).

15- KULU, M. B., 2002. “AB’de KDV Oranlarına İlişkin Düzenlemeler ve KDV Oranlarımızın Bu Prensipler Bağlamında İrdelenmesi”, Vergi Dünyası, Mart 2002, Sayı 247, http://www.eksenymm.com.tr/index.php?do=bulletins&action=detail&id=174,

(18.07.2011).

16- Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı (a), 2011. Avrupa Birliği’nde Vergilendirme,

http://www.abmaliye.gov.tr/node/24

(11.07.2011).

17-Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı (b), 2011. Avrupa Birliği’nde Vergilendirme,

http://www.abmaliye.gov.tr/node/24

(11.07.2011).

18- ROY, A., 2006. Şu AB Neyin Nesi? IV Avrupalı Türkiye, Birinci Baskı, TURKAB Yayını, İstanbul, 101s.

19- ÜLGER, İ. K., 2003. Avrupa Birliği Ansiklopedisi, TURKAB Yayını, İstanbul, 247s.

Exit mobile version