Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Mal ve Hizmet Tedarikçilerinin Korunmasına Dair Türk Ticaret Kanununda Bulunan Özel Hükmün Getirdikleri

Mal ve Hizmet Tedarikçilerinin Korunması

Av. Rıza KOÇAK
İstanbul Barosu
rizakocak@gmail.com
 
Stj. Av. Begüm ÜSTÜNKAYA
İstanbul Barosu
begumustunkaya@hotmail.com

Üreticiler, KOBİ’ler, fatura ya da eşdeğer ödeme talepleri karşılığı hizmet veren ticari işletmeler ile kişiler günümüz ticaret hayatının önemli aktörlerindendir. Bu işletmelerin önemi, büyük sanayinin tamamlayıcısı konumlarından ve gelir yelpazesinde orta sınıf içerisinde yer alarak denge unsuru olmalarından gelmektedir. KOBİ’ler genellikle az sermaye kullanarak daha çok el emeği ile faaliyette bulunur. Düşük düzeyde yönetim gideri ile çalışarak ucuz üretim gerçekleştiren ekonomik girişimcilerdir. (1)

Bu işletme ve kişiler karşısında yer alan ticari işletmelerin, özellikle market, süpermarket, hiper market gibi alışveriş merkezlerinin şartları dayatma konumları güçlüdür. Bu büyük ve güçlü ticari işletmeler geç ödemeyi bir finansman aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu araç, onlara mal ve hizmet veren ticari işletmeleri zor durumda bırakmakta, finansal durumlarını zorlamakta hatta iflasa da sürüklemektedir. Dolayısıyla pazarlık güçleri de aynı olmayan bu ticari işletmeler arasında sözleşme serbestisinin geçerli olması da beklenemeyecektir. (2)

İşte çoğunlukla finansal açıdan pek de güçlü olmayan üretici, KOBİ ve benzeri işletmelerin teslim ettikleri mal ve hizmetlerin bedellerini zamanında alarak ekonomik yapılarını güçlendirmelerine yardımcı olmak pazar ekonomisine hâkim yeni bir yaklaşım olarak gündeme gelmeye başlamıştır. (3) Bunun yansıması olarak da çeşitli yasal düzenlemeler yapılmış, pazarlık gücü bakımından zayıf olan bu ticari işletmeler korunmaya çalışılmıştır.

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“mülga kanun”) (4) 1466. maddesinde hukuki muamelelerin yasak edilmesinin ve edalarda en yüksek hadlerin aşılmasının neticeleri düzenlenmiştir. Buna göre, ticari hükümlerde belirlenen sınırların aşılması halinde yapılan sözleşmelerin tamamı geçersiz kılınmaz, sınırın aşıldığı tutar veya kısımla ilgili kısmi geçersizlik tatbik olunur.

Bu hüküm uygulamadaki sorunlar karşısında yetersiz kalmış, yeni ve detaylı bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Bu doğrultuda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“YTTK”) (5) 1522. maddesinde küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin ölçütleri, 1523. maddesinde büyük ölçekli işletmelerin ölçütleri belirlenmiş; 1530. maddesinde ise ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları detaylı bir biçimde düzenlenerek, birçok yenilik getirilmiştir. Bu maddeler aşağıda detaylı bir biçimde incelenecektir.

YTTK m. 1522 f.1’de; “Küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri tanımlayan ölçütler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun görüşleri alınarak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik, Resmi Gazetede yayımlanır. Bu ölçütler, bu Kanunun ticari defterler ile finansal tablolara ve raporlamaya ilişkin olanlar başta olmak üzere, ilgili tüm hükümlerine uygulanır.” demektedir.

Mülga kanunda karşılığı olmayan bu hüküm, küçük ve orta ölçekli işletmeleri tanımlayan ölçütlerin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceğini hükme bağlamıştır. Bu yönetmelik hazırlanırken Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun da görüşleri alınacaktır. Belirlenen bu ölçütler başta YTTK’nın ticari defterler ile finansal tablolar ve raporlamaya ilişkin olanları başta olmak üzere ilgili tüm hükümlerine uygulanacaktır. Anılan yönetmelik henüz yayımlanmamış olmakla birlikte, küçük ve orta ölçekli işletmeleri tanımlayan başka yasal düzenlemeler de bulunmaktadır.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (“KHK”) (6) m.28’e göre, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler kısaca ‘KOBİ’ olarak adlandırılır. KOBİ’lerin tanımlanmasına, niteliklerine, sınıflandırılmasına ve uygulamalarına ilişkin esaslar, Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir. Bu esaslarda net satış hasılatları, mali bilanço tutarları ve çalışan sayıları dikkate alınır.

Yukarıda anılan KHK’nın ilgili hükmü gereğince yayımlanan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik (7) m.4 f.1 b.b’ye göre, yıllık çalışan istihdamı 250 kişiden az olan, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 40 milyon TL’sını aşmayan ve yönetmelikte sınıflandırılan mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme ekonomik birimleri veya girişimlerine küçük ve orta büyüklükteki işletme denilmektedir.

Yönetmelik m.5’de KOBİ’ler mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olmak üzere üç şekilde sınıflandırılmıştır. m.5 f.1 b.a’ya göre, yıllık çalışan istihdamı 10 kişiden az olan, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 1 milyon TL’sını aşmayan işletmeler mikro işletme; m.5 f.1 b.b’ye göre, yıllık çalışan istihdamı 50 kişiden az olan, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 8 milyon TL’sını aşmayan işletmeler küçük işletme; m.5 f.1 b.c’ye göre, yıllık çalışan istihdamı 250 kişiden az olan, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 40 milyon TL’sını aşmayan işletmeler orta büyüklükteki işletmelerdir.

KOBİ’ler için Türkiye Finansal Raporlama Standardı Hakkında Tebliğ’in (8) birinci bölümünün ikinci kısmına göre KOBİ’ler, kamuya hesap verme yükümlülüğü bulunmayan ve dış kullanıcılar için genel amaçlı finansal tablo yayımlayan işletmelerdir.

YTTK m. 1523’de ölçeklerine göre sermaye şirketleri düzenlenmiş; büyük ölçekli işletmeye ilişkin de kıstaslar belirlenmiştir. Buna göre;

YTTK m.1530’da mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçlarına ilişkin uzun ve ayrıntılı bir düzenleme yaparken aynı zamanda KOBİ’lerin korunmasına yönelik özel düzenlemeler de getirmiştir. Aşağıda bu düzenlemeler ayrıntılı bir şekilde anlatılacaktır.

m.1530 f.1’de “Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu sınırlarda, Türk Borçlar Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uygulanmaz.” denilmektedir. Bu hüküm mülga kanun m.1466’nın bir tekrarıdır.

m.1530 f.2’de “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı haller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.” denilmektedir.

m.1530 f.3’de “Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.” denilmektedir.

m.1530 f.4’de “Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:

  1. a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
  2. b) Faturanın veya eşdeğer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
  3. c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
  4. d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hallerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.”

m.1530 f.5’de “Sözleşmede öngörülen ödeme süresi, faturanın veya eş değer ödeme talebinin veya mal veya hizmetin alındığı veya mal ve hizmetin gözden geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en fazla altmış gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine haksız bir durum yaratmamak koşuluyla ve açıkça anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre öngörebilirler. Ancak alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (KOBİ) veya tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük ölçekli işletme sıfatını taşıdığı hallerde, ödeme süresi, altmış günü aşamaz.” denilmektedir.

m.1530 f.6’da “Gecikme faizi ödenmeyeceğini veya ağır derecede haksız sayılabilecek kadar az faiz ödeneceğini, alacaklının geç ödeme dolayısıyla uğrayacağı zarardan borçlunun sorumlu olmayacağını veya sınırlı bir şekilde sorumlu tutulabileceğini öngören sözleşme hükümleri geçersizdir. Geçersizlik durumunda yedinci fıkra uygulanır.” denilmektedir.

m.1530 f.7’de “Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hallerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.” denilmektedir.

m.1530 f.8’de “Mal veya hizmet bedelinin taksitle ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda, bu maddenin ödeme sürelerini düzenleyen hükümleri birinci taksit bakımından uygulanır. Her bir taksit tutarının ödenmeyen kısmı yedinci fıkrada öngörülen oranda gecikme faizine tabidir. Alacaklının küçük veya orta ölçekli işletme veya tarımsal veya hayvansal üretici olup borçlunun büyük ölçekli işletme olduğu hallerde taksitle ödemeyi öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.” denilmektedir.

SONUÇ

m.1530, Türk hukukuna tamamen yeni düzenlemeler getirmiştir. Şirketlerin ölçeklerine ilişkin tanımlamalar yapılmış, KOBİ’lerin büyük işletmeler ile yaptığı sözleşmeler ayrıntılı bir biçimde hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemelerin amacı mal ve hizmet üreten küçük ve orta ölçekli işletmeleri, pazar gücü olan büyük işletmeler karşısında ekonomik açıdan korumaktır.

Hükümler incelendiğinde sözleşme serbestisine oldukça müdahalede bulunulduğu görülmektedir. Fakat diğer yandan büyük işletmeler karşısında KOBİ’lerin ne derece sözleşme özgürlüğüne sahip olabileceği de tartışmalıdır. Uygulamada büyük önem taşıyacak bu maddenin hayata geçirilebilmesi için bu konuda hepimize çok iş düşmektedir.

Satın alma/pazarlama birimlerinin detaylı bir çalışma yaparak, mal ve hizmet tedarik edilen firmalar ile hayvansal ve tarımsal üretim yapan firmalarla olan anlaşmaları gözden geçirmeleri, pazarlama satış süreçlerini yeniden yapılandırmaları, özellikle ürün stoku, satış süreci ve ödeme konularında yasaya uygun düşecek şekilde anlaşmalar yapmaları önerilmektedir. Yine bu konuda ilgili birimler ile finans ve pazarlama birimlerine hüküm detaylı anlatılarak ticari işlere yön verilmesi düşünülebilecektir.

KAYNAKÇA

Aydemir, Efrail : Hukuk Uygulamasında Faiz, 1. Baskı, Ankara 2011, Adalet Yayınevi
Onat/Doğrusöz/Töralp : Gerekçe, Karşılaştırmalı Maddeler, Komisyon Raporları, Önergeler ve Karşılaştırma Tabloları İle Türk Ticaret Kanunu, İstanbul 2011, İSMMMO Yayınları
Schmahl/Koch : Sanayi Politikası ve Kobiler, İstanbul 2001, İktisadi Kalkınma Vakıf Yayınları

DİP NOTLAR

1 ) Maik Schmahl, Martin Koch, Sanayi Politikası ve KOBİ’ler, İstanbul 2011, İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, s.49-50

(2) Onat/Doğrusöz/Töralp, Gerekçe, Karşılaştırmalı Maddeler, Komisyon Raporları, Önergeler ve Karşılaştırmalı Tabloları ile Türk Ticaret Kanunu, İstanbul 2011, İSMMMO Yayınları, s.984 ve orada bahsedilen TBMM Genel Kurulundaki Değişiklik Önergesi Gerekçesi.

(3) Bkz. ikinci dipnot.

(4) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 09/07/1956 tarih, 9353 sayılı Resmi Gazete, 01/07/2012 tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile mülga olmuştur, bkz. www.mevzuat.gov.tr

(5) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 14/02/2011 tarih, 27846 sayılı Resmi Gazete.

(6) 08/06/2011 tarih, 27958 mükerrer sayılı Resmi Gazete.

7) 18/11/2005 tarihli, 25997 sayılı Resmi Gazete.

8) 208 sıra no.lu tebliğ, 01/11/2010 tarih, 27746 sayılı Resmi Gazete, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayımlanmıştır.

9) 06/07/2004 tarih, 25514 sayılı Resmi Gazete.

10) Efrail Aydemir, Hukuk Uygulamasında Faiz, 1.Baskı, Ankara 2011, Adalet Yayınevi, s.50-51-52

11) 19/12/1984 tarih, 18610 sayılı Resmi Gazete.

ELEKTRONİK KAYNAKLAR

www.mevzuat.gov.tr

Exit mobile version