Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Mükellefiyet, Ticari Kazanç, Miras Yargı Kararı

Mükellefiyet Ticari Kazanç Miras Yargı Kararı

T.C.

DANIŞTAY

Dördüncü Daire

Esas No : 2013/495

Karar No : 2015/87

Anahtar Kelimeler : Mükellefiyet, Ticari Kazanç, Miras

Özeti: Mirasçıya veraseten intikal eden mal varlığının ticari mahiyette olması ve mirasçının mirası reddetmemesi doğrudan mirasçıyı vergi mükellefi kılmayacağı hakkında.

Temyiz Eden Taraflar : 1- …

2- Kırklareli Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti : Davacının varisi olduğu …’a ait ticari minibüsün intikali nedeniyle tesis edilen mükellefiyetin iptali ile işe başlamanın zamanında bildirilmemesi nedeniyle kesilen usulsüzlük cezası ve 2011 yılının 1 ila 3’üncü dönemlerine ilişkin geçici vergi beyannamelerinin elektronik ortamda süresinde verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Edirne Vergi Mahkemesi 28.9.2012 günlü ve E:2012/260, K:2012/720 sayılı kararıyla; davacıya veraseten intikal eden ticari minibüsten dolayı varisler adına 29.03.2011 tarihi itibarıyla gelir vergisi ve geçici vergi mükellefiyeti tesis edildiği, 213 sayılı Kanun‘un 12’nci maddesine göre ölüm halinde mükellefin ödevlerinin mirası reddetmemiş mirasçılara geçeceği, bakılan davada ise mirasın reddedilmediği, intikal eden ticari minibüs nedeniyle davacı adına vergi mükellefiyeti tesis edildiği, murisin vefatından yaklaşık üç ay sonra varisler tarafından intikal eden minibüs üzerindeki tasarruf ve kullanım hakkının davacıya devredildiği, ancak bu durumun varisler ve davacı tarafından davalı idareye bildirilmediği, öte yandan davacı hakkında mükellefiyet tesis edildiği tarihe kadar ticari minibüsün hususiye çevrildiği, trafikten çekildiği ya da hurdaya ayrıldığına dair bir bilgi ya da belgenin de idareye sunulmadığı, bu durumda davacı adına tesis edilen mükellefiyet işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak, bu işlemin davacıya 24.08.2011 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla bu tarihten sonra davacı adına tesis edilen mükellefiyet kaydının hüküm ve sonuçlarını doğuracağı, dolayısıyla davacı adına ancak bu tarihten  sonra elektronik ortamda beyanname verilmesinin mümkün olduğu, davacının mükellefiyet kaydının bulunmadığı dönemlerde hesabının ve şifresinin olmadığı dolayısıyla 2011 yılına ilişkin ilk iki dönemleri için elektronik ortamda beyanname verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk görülmediği, fakat işe başlamanın zamanında bildirilmemesi nedeniyle kesilen usulsüzlük cezası ile 2011 yılının üçüncü dönem geçici beyannamesi verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle 2011 yılının ilk iki dönemine ilişkin geçici vergi beyannamelerinin elektronik ortamda verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezalarım kaldırmış, kesilen diğer özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezalan ile tesis edilen mükellefiyet işlemi yönünden davayı reddetmiştir. Karar taraflarca temyiz edilmiş, davacı tarafından tesis edilen işlemin ve kesilen cezaların hukuka aykırı olduğu, davalı İdare tarafından ise kesilen özel usulsüzlük cezalarının hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Davalı İdarece temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Yavuz Şen’in Düşüncesi : Davacı adına, veraseten intikal eden minibüsün ticari nitelikte olması ve mirası reddetmemesi nedeniyle vergi mükellefiyeti tesis edilmiş ise de, aracın ticari veya başka bir amaçla kullanılmadığı hususunun davalı İdare tespit edilmiş olması, diğer varislerin diğer varis davacı lehine minibüse ilişkin miras paylarından vazgeçmeleri, aracın hiçbir zaman davacı adına tescil edilmemiş olması hususları dikkate alındığında aracın davacı tarafından ticari faaliyette kullanılmadığı anlaşıldığından, davacı adına tesis edilen vergi mükellefiyetinde ve kesilen cezalarda hukuka uyarlık bulunmadığından Mahkeme kararının redde ilişkin kısmının bozulması gerektiği

düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Davacının varisi olduğu …’a ait ticari minibüsün intikali nedeniyle tesis edilen mükellefiyetin iptali ile işe başlamanın zamanında bildirilmemesi nedeniyle kesilen usulsüzlük cezası ve 2011 yılının ilk üç dönemine ilişkin geçici vergi beyannamelerinin elektronik ortamda süresinde verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davada, 2011 yılının ilk iki dönemi için geçici vergi beyannamelerinin elektronik ortamda verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezalarım kaldıran, kesilen diğer özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezaları ile tesis edilen mükellefiyet işlemi yönünden davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.

Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 161 inci maddesinde; vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesinin işi bırakmayı ifade ettiği, işlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulmasının işi bırakma sayılmayacağı belirtilmiş, 164’üncü maddesinde ise; ölümün işi bırakma hükmünde olduğu kuralına yer verilmiştir.

…’ın 28.03.2011 tarihinde vefatı üzerine adına kayıtlı bulunan … plakalı ticari minibüsün varislere intikal ettiği, varisler tarafından mirasın reddedilmediği, veraseten intikal eden minibüsün ise ticari nitelikte olması nedeniyle 29.03.2011 tarihi itibarıyla davacı adına gelir vergisi ve geçici vergi mükellefiyeti tesis edildiği, tesis edilen mükellefiyetin iptali ve kesilen cezaların kaldırılması istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlıkta, 213 sayılı Kanun’un anılan 164 üncü maddesi uyarınca davacının varisi olduğu …’ın ölümüyle birlikte ticari minibüs işletmesinde müteşekkil olan işin bırakıldığı açıktır. Davacı adına, veraseten intikal eden ticari minibüs nedeniyle vergi mükellefiyeti tesis edilebilmesi için ise söz konusu minibüsün davacı tarafından veraseten intikal ettikten sonra da ticari amaçla kullanıldığının tespit edilmesi gerekmektedir.

Ölüme ilişkin bildirimin varisler tarafından yapılması üzerine

30.06.2011 tarihinde muris … hakkında düzenlenen yoklama fişiyle, mükellefin 28.03.2001 tarihinde vefat etmesi nedeniyle minibüs işletmeciliğinden oluşan ticari faaliyetin sona erdiği, … plakalı aracın muris adına kayıtlı olduğu, aracın plakası sökülmüş durumda halen davacının evinin önünde bulunduğu ve murisin vefatından sonra çalıştırılmadığı;

31.10.2011 günlü yoklama fişiyle de söz konusu aracın 29.03.2011 – 01.08.2011 tarihleri arasında çalıştırılmadığı, herhangi bir ticari veya mesleki faaliyette kullanılmadığı, aracın 01.08.2011 tarihinde davacı adına tescil edildiği ve bu tarihte trafikten çekildiği hususları tespit edilmiştir. Diğer taraftan, 20.06.2011 gün ve 4796 sayılı feragatnameyle, varisler …, …, …’ın diğer varis davacı lehine ticari minibüse ilişkin miras paylarından vazgeçtikleri ve minibüsün 06.12.2011 günlü araç satış sözleşmesiyle davacı tarafından satışının yapıldığı görülmüştür.

Bu durumda, davacıya veraseten intikal eden ticari minibüs nedeniyle adına vergi mükellefiyeti tesis edilmiş ise de, minibüsün ticari faaliyette kullanıldığına dair herhangi bir tespitte bulunulmadığı gibi aksine ticari faaliyette kullanılmadığına dair tespitlerin de davalı idarece yapıldığı sabittir. Bu nedenle, veraseten intikal eden minibüsün davacı tarafından ticari faaliyette kullanılmadığı sonucuna ulaşılmış olup, minibüsün salt ticari mahiyette olması ve davacının da veraseten intikal eden söz konusu minibüsten oluşan mirası reddetmemiş olması nedeniyle mirasçı olan davacı adına tesis edilen vergi mükellefiyetinde ve buna bağlı olarak kesilen cezalarda hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Edime Vergi Mahkemesinin 28.09.2012 günlü ve E:2012/260, K:2012/720 sayılı kararının davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, davalı idarenin temyiz isteminin reddine, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına 02.02.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Exit mobile version