Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Amme Alacaklarında Rüçhan Hakkı

Amme Alacaklarında Rüçhan Hakkı

Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
m.ozdemir@vdd.com.tr

Rüçhan Hakkı Uygulamasında Garameten Taksim

Amme alacaklarında rüçhan hakkı, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 21 inci maddesinde düzenlenmiştir. Kelime anlamı olarak rüçhan; önce gelen, tekaddüm, üstünlük, imtiyaz anlamlarına gelmektedir.

Amme alacaklarında rüçhaniyet, kamu alacakları dışındaki 3 üncü şahıslara ait alacaklar söz konusu olması durumunda amme alacaklarını korumak amacıyla düzenlenmiştir. Buna göre amme alacaklarında rüçhan hakkı, üçüncü şahıslara ait alacakların söz konusu olması halinde amme alacağını üstün kılan bir koruma müessesesidir.[1]

Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı içinde haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. Buna göre, üçüncü kişilerin haciz önceliğine rağmen amme idaresi sonradan hacze iştirak etmesi halinde garamaten paylaşıma izin verilmesi rüçhan hakkı gereğidir. Buna mukabil amme idaresi tarafından tatbik edilen hacze sonradan iştirak eden üçüncü şahısların bu iştirake katılma olanağı bulunmamaktadır. Amme alacağının ödenmesinden sonra arta kalan kısma katılabilmektedir.[2]

Örnek: Amme borçlusu (Z) adına kayıtlı gayrimenkul üzerindeki takyidatlar tatbik edildikleri tarih itibarıyla fer’i alacaklar dahil olmak üzere aşağıdaki gibidir. Söz konusu gayrimenkul icra dairesince satılmış olup, masraflar düşüldükten sonra alacaklılara dağıtılacak tutar 600.000,-TL’dir.[3]

  1. Sıra: (B) şahsının haczi (500.000,-TL)
  2. Sıra: Bandırma Vergi Dairesinin Gelir Vergisi, İdari Para Cezası, Ecrimisil alacakları için haczi (350.000,-TL)

Buna göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı içinde haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur.  Bu durumda, 600.000,-TL tutardan amme alacağına karşılık ayrılacak tutar;

Satış bedeli x Amme alacağı tutarı

—————————————————-

Üçüncü şahsın haciz tutarı + Amme alacağı tutarı

formülü ile tespit edilecektir. Bu itibarla, toplam 350.000,-TL amme alacağı için hacze iştirak nedeniyle alınacak tutar;

600.000 x 350.000

————————

= 247.058,82 TL
500.000 + 350.000

olarak bulunacaktır. Böylece vergi dairesinin 350.000,-TL tutarındaki amme alacağı için, gayrimenkul satışından 247.058,82 TL ayrılması gerekmektedir.

Örneğimizde de görüleceği üzere rüçhan hakkının kullanılabildiği amme alacaklarında ihtiyati tahakkukta olduğu gibi belirli nitelikte olan alacakların tayin edilmesi yoluna gidilmemiştir. Bu sebeple rüçhan hakkının kullanımı tüm amme alacakları (vergi, ceza, harç vs.) için geçerli olacaktır.

Aynı örneğimizde 1. Sırada amme idaresi ve 2. Sırada da üçüncü şahıs haczi olması halinde ise rüçhan hakkı amme alacakları için tanınan bir imtiyaz olduğundan amme idaresi 350.000 TL’lik alacağını aldıktan sonra satıştan arta kalan 250.000 TL’lik kısım ise üçüncü şahsa verilecektir.

  1. Rehinli Alacaklarda Rüçhan Hakkı

6183 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin 2 inci fıkrasında; rehinli alacaklıların hakları mahfuz olduğu belirtildikten sonra devamı düzenlemede gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan evvel gelir demek suretiyle rehinli alacakların üstünlüğü ayından doğan alacaklar lehine sınırlandırılmıştır.

Madde hükmüne göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulduğunda satış bedeli alacaklılar arasında garameten taksim edilmektedir. Satış bedelinin dağıtımında, amme alacaklarından önce tesis edilmiş olan rehinli alacakların hakları saklı tutulmuş, ancak, eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacaklarına rehinli alacaklardan önce tahsil edileceğine yönelik öncelik hakkı verilmiştir.

Örnek: Amme borçlusu (S) adına kayıtlı gayrimenkul üzerindeki takyidatlar tatbik edildikleri tarih itibarıyla fer’i alacaklar dahil olmak üzere aşağıdaki gibidir. Söz konusu gayrimenkul icra dairesince satılmış olup masraflar düşüldükten sonra alacaklılara dağıtılacak tutar 120.000,-TL’dir.

  1. Sıra: Amme İdaresinin Kurumlar Vergisi için haczi (100.000,-TL)
  2. Sıra: Rehinli Alacak (50.000,-TL)

Buna göre, satış bedelinin dağıtımında 21 maddenin ikinci fıkrasına göre, amme alacaklarından önce tesis edilmiş olan rehinli alacakların hakları saklı tutulmuştur[4]. Örneğimizde, rehinli alacaklardan önce amme idaresinin haczi söz konusu olduğundan rehinli alacağının üstünlüğü söz konusu değildir. Gayrimenkulün satış bedelinden amme alacağı bedeli tahsil edikten sonra artan kalan 20.000 TL rehinli alacağın payına ayrılması icap eder.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 206 ve 6183 Sayılı Kanunun 21 inci maddesinde ayından doğan alacaklar ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre, emlak vergisi, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi, motorlu taşıtlar vergisi bu kapsamda değerlendirilmesi gereken malın aynından doğan vergi alacakları rehinli alacaktan önce gelir.

Örnek: Amme borçlusu (S) adına kayıtlı gayrimenkul üzerindeki takyidatlar tatbik edildikleri tarih itibarıyla fer’i alacaklar dahil olmak üzere aşağıdaki gibidir. Söz konusu gayrimenkul icra dairesince satılmış olup masraflar düşüldükten sonra alacaklılara dağıtılacak tutar 120.000,-TL’dir.

  1. Sıra: Rehinli Alacak (50.000,-TL)
  2. Sıra: Amme İdaresinin Kurumlar Vergisi için haczi (100.000,-TL)
  3. Sıra: Emlak Vergisi (5.000,- TL)

Buna göre, gayrimenkulün satış bedelinden öncelikle, aynından doğan emlak vergisi için pay ayrılacak, rehinli alacaklardan doğan alacak mahsup edildikten sonra arta kalan kısım için vergi dairesinin kurumlar vergisine pay ayrılacaktır. Bu örneğimizde, rehinli alacakların hakları amme idaresinden önce gelmektedir.

  1. Teminat Hükmünde Olan Eşyalarda Rüçhan

Amme alacaklarının tahsilinde mala ve/veya eşyaya bağlı rüçhan hakkı düzenlemeleri ile ilgili hükümler Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 55 ve 6183 Sayılı Kanunun 12 inci maddelerinde düzenlenmiştir.

KDV Kanunu’nun 55 inci maddesinde sayılan aşağıdaki mal ve eşyalar üçüncü şahıslara satılmış veya rehnedilmiş olsa dahi, Katma Değer Vergisi ile zam ve cezaların teminatı hükmünde olup, bedellerinden ilk önce sözü edilen hazine alacağı tahsil olunacaktır.

Örnek: Amme borçlusu (F) adına kayıtlı fabrika üzerindeki takyidatlar tatbik edildikleri tarih itibarıyla fer’i alacaklar dahil olmak üzere aşağıdaki gibidir. Söz konusu fabrika icra dairesince satılmış olup, masraflar düşüldükten sonra alacaklılara dağıtılacak tutar 10.000,-TL’dır.

  1. Sıra: (M) şahsının haczi (5.000,-TL)
  2. Sıra: Mesir Vergi Dairesinin Gelir Vergisi için haczi (13.000,-TL)

3.Sıra: Salihli Vergi Dairesinin Katma Değer Vergisi için haczi (2.000,-TL)

Örnek olayda, hacizli fabrika üzerinde farklı amme idarelerinin hacizleri bulunmaktadır. Ancak Katma Değer Vergisi 55 inci maddesine göre, Salihli Vergi Dairesinin alacağı teminat hükmünde olduğundan rüçhan hakkı gereği 1. Sırada hacze iştirak edecektir. Mesir Vergi Dairesi ise (M) şahsının haczine iştirak ederek satış bedeli aralarında garameten taksim olunacaktır.

Bunun yanında 6183 Sayılı Kanunu’nun 12 inci maddesinde sayılan aşağıdaki mal ve eşyalar bu müesseselerin işletilmesinden doğan amme borçlarına karşı teminat hükmündedir. Örneğin, trafik para cezası, motorlu taşıtlar vergisi, veraset intikal vergisi gibi vergi ve cezalar ilgili müesseselerin işletilmesinden mütevellit doğan borçlardan olmadığından teminat hükmünde değildirler.

  1. Alacağının Temlikinde Rüçhan

Borçlar Kanunu’nun 183 ve müteakip maddelerinde alacakların temliki hükümleri düzenlenmiş olup Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.

Alacağın temliki ile alacak hakkı bunu devralan 3. kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü hukuki işlemler bu 3. kişi tarafından yapılır.[5]

6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde, satış bedelinin dağılımında, amme alacaklarından önce tesis edilmiş olan rehinli alacakların hakları saklı tutulmuş, ancak eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacaklarına, rehinli alacaklardan da önce tahsil edileceğine yönelik öncelik hakkı verilmiştir.

Buna göre, üçüncü kişiler ve kamu alacağı için haczedilen mallar üzerine, haciz tarihlerinden önce ve birinci sırada olmak kaydıyla rehin gibi temlik işlemi de tesis edilmiş olması durumunda icra hukukunda temlik alacakları da rehinli alacak gibi değerlendirildiğinden bu malların satış bedelinden öncelikle temlik alacaklısının alacağının ödenmesi, temlik alacağından sonra bir tutar kalması ve kalan bu tutarın da amme alacağı ile birlikte diğer haciz alacaklarını karşılamaması durumunda, kalan tutarın amme alacağı ile temlik alacaklısından sonra gelen ilk üçüncü kişi haczi arasında garameten paylaştırılması gerekmektedir[6]

4734 sayılı Kanun kapsamında hak sahiplerine yapılacak ödemelerde alacağın temlik edilmiş olması halinde ödeme esnasında vadesi geçmiş vergi borç durumunu gösterir belgenin alacağı temellük edenden değil; temlik edenden aranılması gerekmektedir.[7]

  1. Genel Bütçeye Gelir Kaydedilen Amme Alacaklarında Rüçhan

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinde, 261 inci maddeye göre ihtiyaten haczedilen malların, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı tarafından bu Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilmesi halinde, ihtiyati haciz sahibi alacaklının, bu hacze 100 üncü maddedeki şartlar dairesinde kendiliğinden ve muvakkaten iştirak edeceği ve rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması halinde amme alacağı dahil hiçbir haczin rehinden önceki hacze iştirak edemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

2004 sayılı Kanunda yapılan bu düzenlemeler, amme alacaklarının rüçhan hakkını etkilemiş ve üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş olan mallara, amme alacağından önce rehin tesis edilmiş olması halinde amme alacağının hacze iştirak hakkı ortadan kaldırılmıştır.

5479 sayılı Kanun[8] ile 6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen hükümle “genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde, 2004 sayılı Kanunun 268 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmünün uygulanmayacağı” belirtilmiştir. Bu düzenleme ile üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallara, maddede belirtilen amme alacakları için rehinden sonra haciz konulması halinde, rehinden önce üçüncü şahıslar tarafından tatbik edilmiş olan hacizlere iştirak edilmesi imkânı sağlanmıştır.

Kanun düzenlemesinde genel bütçe ifadesinden, Devlet tüzel kişiliğini oluşturan kamu idareleri, genel bütçeye dahil kamu idarelerini anlamak gerekir. Bu anlamda devlet kavramı içerisinde sayılan kurum ve kuruluşlar, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde gösterilerek tadad edilerek bire bir sayılmıştır. Bu itibarla, Sosyal Güvenlik Kurumunun takip ettiği prim alacakları genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizlerden olmaması nedeniyle rehinli alacaktan önce hacze iştirak etmesi mümkün değildir.

Bu bilgiler ışığında,

Örnek: Amme borçlusu (S) adına kayıtlı gayrimenkul üzerindeki takyidatlar tatbik edildikleri tarih itibarıyla fer’i alacaklar dahil olmak üzere aşağıdaki gibidir. Söz konusu gayrimenkul icra dairesince satılmış olup masraflar düşüldükten sonra alacaklılara dağıtılacak tutar 800.200,-TL’dir.

  1. Sıra: (B) şahsının haczi (400.000,-TL)
  2. Sıra: (Z) şahsının rehni (1.000.000,-TL)
  3. Sıra: Fatsa Vergi Dairesinin Kurumlar Vergisi için haczi (600.000,-TL)
  4. Sıra: (F) Belediyesinin Emlak Vergisi için haczi (200,-TL)

Buna göre, gayrimenkulün satış bedelinden öncelikle, aynından doğan emlak vergisi için pay ayrılacak, vergi dairesinin kurumlar vergisi için tatbik ettiği haciz tutarı, birinci sırada yer alan hacze, satış bedelinden arta kalan tutar üzerinden garameten iştirak edecektir.

Bu durumda, 800.200,-YTL tutardan; 200,-YTL emlak vergisi ayrıldıktan sonra kalan 800.000,-TL, birinci sırada yer alan (B) şahsının 400.000,-YTL alacağı ile vergi dairesinin alacağı olan 600.000,-TL arasında garameten taksim edilecektir.

Satış bedelinden kalan tutar x Amme alacağı tutarı

———————————————————

Üçüncü şahsın haciz tutarı + Amme alacağı tutarı

formülü ile amme alacağına karşılık ayrılacak tutar tespit edilecektir. Buna göre, 600.000,-TL kurumlar vergisi için hacze iştirak nedeniyle alınacak tutar;

800.000 x 600.000

————————-

= 480.000,-TL olmalıdır.
     1.000.000

Böylece, vergi dairesinin 600.000,-TL tutarındaki kurumlar vergisi alacağı için, gayrimenkul satışından 480.000,-TL pay ayrılması gerekmektedir. Bu örnekte, vergi dairesinin haczinden önce rehinli alacak bulunmakla birlikte, vergi dairesi haczinin, genel bütçe vergi gelirlerinden olan kurumlar vergisi için tatbik edilmiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yapılan değişiklik uyarınca rehinden önceki hacze iştirak edebileceği gösterilmiştir.

  1. Genel Bütçe Gelir Kaydedilmeyen Amme Alacaklarında Rüçhan

6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna “Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz.” ifadesi eklenmiştir.

Bu düzenleme ışığında genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler dışındaki amme alacakları (ecrimisil gibi) ve genel bütçe gelirleri kapsamında sayılmayan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II), (III) ve IV sayılı cetvellerde yer kamu idarelerinin gelirleri rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması halinde dahi hacze iştirak etme imkânı vermemiştir.

Örnek: Amme borçlusu (T) adına kayıtlı gayrimenkul üzerindeki takyidatlar tatbik edildikleri tarih itibarıyla fer’i alacaklar dahil olmak üzere aşağıdaki gibidir. Söz konusu gayrimenkul icra dairesince satılmış olup, masraflar düşüldükten sonra alacaklılara dağıtılacak tutar 45.000,-TL’dır.

  1. Sıra: (M) şahsının haczi (15.000,-TL)
  2. Sıra: (N) şahsının rehinli alacağı (28.000,-TL)
  3. Sıra: Şehit Kamil Vergi Dairesinin Kurumlar Vergisi için haczi (35.000,-TL)
  4. Sıra: (C) şahsının haczi (43.000,-TL)
  5. Sıra: Gaziantep SGK İl Müdürlüğünün prim alacağı için haczi (20.000,-TL)
  6. Sıra: (U) şahsının haczi (9.000,-TL)

6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesi hükmü uyarınca, amme alacakları için tatbik edilen hacizlerden önce bir rehinli alacağın bulunması halinde, amme alacağının rehinden önceki hacze iştirak edebilmesi için, bu alacağın genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizlerden olması gerekmektedir. Bu itibarla, Gaziantep SGK İl Müdürlüğünün takip ettiği prim alacağı genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizlerden olmaması nedeniyle rehinli alacaktan önce olan hacze iştirak etmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, Şehit Kamil Vergi Dairesinin takip etmiş olduğu amme alacağı (Kurumlar Vergisi), genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizlerden olması nedeniyle rehinli alacaktan önce olan hacze iştirak etmesi mümkündür. Buna göre,

Satış bedeli x Amme (vergi dairesi) alacağı tutarı

————————————————-

(M) Şahsının haciz tutarı + Amme (vergi dairesi) alacağı tutarı

formülü ile birinci sırada yer alan (M)’nin alacağı ile Şehit Kamil Vergi Dairesinin takip ettiği amme alacağı garameten pay alacaklardır.

Bu itibarla, 45.000,-TL satış bedeli 1 inci sıra haciz alacaklısı olan (M)’nin 15.000,-TL alacağı ile Şehit Kamil Vergi Dairesinin 35.000,-TL alacağına garameten paylaştırılacaktır.

Buna göre, Şehit Kamil Vergi Dairesinin alacağına aşağıdaki şekilde karşılık ayrılması gerekmektedir. (45.000 TL x 35.000 TL)/50.000 TL=31.500,-TL

Örnek: Amme borçlusu (T) adına kayıtlı gayrimenkul üzerindeki takyidatlar tatbik edildikleri tarih itibarıyla fer’i alacaklar dahil olmak üzere aşağıdaki gibidir. Söz konusu gayrimenkul icra dairesince satılmış olup, masraflar düşüldükten sonra alacaklılara dağıtılacak tutar 45.000,-TL’dır.

  1. Sıra: (M) şahsının haczi (15.000,-TL)
  2. Sıra: (N) şahsının rehinli alacağı (28.000,-TL)
  3. Sıra: Şehit Kamil Vergi Dairesinin Ecrimisil için haczi (35.000,-TL)
  4. Sıra: (C) şahsının haczi (43.000,-TL)
  5. Sıra: Gaziantep SGK İl Müdürlüğünün prim alacağı için haczi (20.000,-TL)
  6. Sıra: (U) şahsının haczi (9.000,-TL)

6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesi hükmü uyarınca, amme alacakları için tatbik edilen hacizlerden önce bir rehinli alacağın bulunması halinde, amme alacağının hacze iştirak edebilmesi için, bu alacağın genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizlerden olması gerekmektedir. Bu itibarla, Gaziantep SGK İl Müdürlüğü ile Şehit Kamil Vergi Dairesinin takip ettiği alacaklar (prim ve ecrimisil alacakları) genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizlerden olmaması nedeniyle rehinli alacaktan önce olan hacze iştirak etmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, satış bedelinden 1 inci haciz alacaklısı ile rehin alacaklısının alacaklarına pay ayrıldıktan sonra kalan [45.000-(15.000+28.000)=] 2.000,-TL Şehit Kamil Vergi Dairesinin takip ettiği alacağa karşılık ayrılması gerekmektedir.

  1. Borçlunun İflası, Mirasın Reddi ve Terekenin Resmi Tasfiyeye Tabi Tutulması Hallerinde Rüçhan

7.1. Genel Düzenleme

6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre, Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur.

Yapılan bu değişikliğe göre[9], borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak üçüncü sırada yer alacaktır. Üçüncü sırada, bu sıranın önceliğini alan bir alacağın bulunması halinde, amme alacakları da öncelikli alacakla aynı sırada yer alacak ve bu alacaklar tamamen tahsil edilinceye kadar diğer imtiyazlı alacaklara bir pay ayrılmayacaktır. Öncelik hakkı bulunan alacak ile amme alacağı toplamının, bu sıraya tahsis edilen tutardan fazla olması halinde ise tahsis edilen tutarın garameten taksim edilecektir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 207 inci maddesinde, her sıranın alacaklıları aralarında müsavi (eşit) hakka maliktirler. Bir sıra evvelki alacaklılar alacaklarını tamamen almadıkça sonra gelen sıradakiler bir şey alamazlar. Buna hükme göre, 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesine göre üçüncü sırada yer alan alacaklar arasında önceliğe sahip bir alacağın bulunmaması halinde, amme alacağı ile bu sırada yer alan alacaklar birlikte işleme tabi tutularak garameten taksim suretiyle paylarını alacaklardır. Ayrıca, amme alacağının, özel kanunlarında 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında imtiyazlı alacak olarak tanımlanan alacaklardan da önceliğinin bulunduğuna ilişkin özel hükümlerin yer alması halinde bu hükümlere göre işlem yapılması gerekmektedir.

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 206 ıncı maddesinde 4949 Sayılı Yasa ile değişiklik yapılmadan önce kamu alacakları 5’inci sırada işlem görmekte iken yapılan değişiklikten sonra özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacakların 3’üncü sırada işlem göreceği belirtilmiştir. Amme alacakları için borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyesi hallerinde 3 üncü sırada imtiyazlı alacaklar arasında işleme tabi tutulacaktır.

Birinci sıra:

A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,

B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,

C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.

İkinci sıra:

Velâyet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları; Ancak bu alacaklar, iflâs, vesayet veya velâyetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz.

Üçüncü sıra:

Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar.

Dördüncü sıra:

İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar.

7.2. İflas

7.2.1. İflas Halinde Rüçhan

6183 sayılı Kanunun 100 üncü maddesi ile amme alacaklarının tahsili için İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde amme borçlusunun iflasının istenebileceği, iflas dairelerinin de amme alacaklarının iflas masasına geçirilmesini temin için, hakkında iflas açılan kimseleri ve tasfiye şekillerinden hangisinin uygulanacağını bulunduğu yerdeki amme idarelerine zamanında bildirmeye mecbur oldukları düzenlenmiştir.

6183 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde de iflas yoluyla takip cebren tahsil şekillerinden biri olarak tanımlanmıştır. İflas muameleleri, 2004 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütüldüğünden, alacaklı tahsil daireleri iflas yoluyla takip taleplerini yetkili birimleri aracılığı ile dava açarak yapabileceklerdir. Amme borçlusunun iflasının açılmasına karar verilmesi halinde, iflasın açıldığı andan itibaren tahsil dairelerince takip ve tahsilat yapılması mümkün bulunmamaktadır.

6183 sayılı Kanunda iflas ile ilgili hükümlerde 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri geçerli olduğu bildirilmiş olup aynı kanunda İflas, 155-166 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir.

Borçlu iflas yoluyla takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabilecektir. Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.

– Borçlunun iflası halinde gecikme zammı durur

– İflas halinde amme idaresince tahsil ve takip yapılamaz

– Hileli iflas halinde tahsil zaman aşımı durur

7.2.2. İflas Erteleme

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ‘Erteleme Tedbirleri’ başlıklı 179/a maddesi ile; iflasın ertelenmesine karar veren mahkemenin, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri alacağı, aynı kanunun ‘Erteleme Kararının Etkileri’ başlıklı 179/b maddesi ile de, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Bu düzenlemelere göre, 2004 sayılı Kanunda öngörülen şartlar çerçevesinde, amme borçlusunun iflasının ertelenmesine karar verilmesi halinde, alacaklı tahsil dairelerince erteleme kararı devam ettiği sürece takip yapılamayacaktır. Ancak iflas ertelemesi, iflasın açılması hükmünde olmadığından, amme alacaklarına gecikme zammı uygulanmasına devam edilecektir.

Öte yandan, 6183 sayılı Kanuna göre uygulanan ihtiyati haciz de takip yöntemlerinden biri olduğundan, borçlu hakkında erteleme kararının bulunması halinde ihtiyati haciz de dahil olmak üzere hiçbir takip yöntemi uygulanmayacaktır.

Ancak erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticarî işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. İİK’nun 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir. (İİK Md.179/b)

İİK.nun 179/b madde hükmü gereğince iflasın ertelenmesi kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 Sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere, hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur.[10]

– İflasın ertelenebilmesi için erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık durumda olması mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunması gerekir. Şirketin mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunmaması halinde şirketin iflasına karar verilmelidir.

– İflasın ertelenebilmesi için borca batık durumda olan şirketin ciddi ve inandırıcı bir projeyle mali durumunun iyileştirebileceği ümidinin bulunduğunun kanıtlanması gerekir.

– Taşınır, taşınmaz ve ticari işletme rehni ile temin edilmiş olan alacaklar ile İİK’nun 206 ıncı maddesinin birinci sırasında yer alan alacaklar için iflas erteleme kararı geçerli değildir.

7.2.3. Mirasın Reddi

4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 605 inci maddesinde mirasçıların, miras bırakanın borçları yönünden sorumluluk almak istemedikleri takdirde mirası reddedebilmelerine imkan verilmiş olup, yasal ve atanmış (mansup) mirasçılar mirası üç ay içinde reddedebilirler.

Mirasın reddi, gerçek miras reddi ve mirasın hükmen reddi olmak suretiyle husule gelebilmektedir. Gerçek red, Türk Medeni Kanunun 609 uncu maddesinde düzenlenmiş olup mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine[11] sözlü veya yazılı beyanla kayıtsız ve şartsız olarak yapılır.  Diğer bir red şekli olan mirasın hükmen reddi, esas olarak Medeni Kanunun 605 inci maddesinde düzenlenmiş olup ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.

4721 sayılı Kanunun 631’inci maddesi uyarınca, amme borçlusunun mirasının Devlete geçmesi halinde, Devlet deftere yazılan borçlardan, sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumlu olacaktır. Mirasın mirasçılar tarafından reddedilmesi ve amme alacağının tereke varlığından alınamaması halinde, amme alacağı zamanaşımı süresi sonunda terkin edilecektir.” denilmektedir. 4721 sayılı Medeni Kanunun 612 inci maddesinde de; “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” hükmü bulunmaktadır.[12]

7.2.4. Terekenin Resmi Tasfiyesi

Türk Medeni Kanunun 632-636. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye, miras bırakanın yürüyen işlerinin tamamlanmasını, borçlarının ifasını, alacaklarının tahsilini, vasiyet borçlarının terekenin olanağı ölçüsünde yerine getirilmesini, zorunlu olduğu takdirde miras bırakanın haklarının ve borçlarının mahkemece tespitini ve gerektiğinde mallarının paraya çevrilmesini kapsar.

Miras bırakanın alacaklarını elde edemeyeceklerinden inandırıcı sebeplerle kuşku duyan alacaklıları, istedikleri hâlde alacakları ödenmediği veya kendilerine güvence verilmediği takdirde, miras bırakanın ölümünden ya da vasiyetnamenin açılmasından başlayarak üç ay içinde, terekenin resmî tasfiyesini isteyebilirler.

Resmi tasfiyede defter tutma sonunda terekenin mevcudunun borçları karşılayacağı anlaşılırsa miras bırakanın işyeri tasfiye, borçları ifa, alacakları tahsil edilir ve belirli mal bırakma konusundaki kazandırma, mevcuda göre yerine getirilir.

Mirasçılar veya miras bırakanın alacaklılarının resmi tasfiye istemi, miras bırakının yerleşim yerindeki sulh hâkimine yazılı veya sözlü beyanla olur. Sözlü beyan tutanağa geçirilerek beyanda bulunana imza ettirilir.

Resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamaz. Bu süre içinde 6183 Sayılı Kanunun 104 üncü maddesi gereğince zamanaşımı işlemez.

[1] ÖZDEMİR Muharrem. GÜZEL Ahmet. Amme Alacakları Tahsil Usul ve Esasları. Nobel Yayınevi. 2007

[2] ÖZDEMİR Muharrem. Rüçhaniyetli Alacaklarda Öncelik Sırası.www.bilgilidenetim.com

[3] 13.06.2007 tarih ve B.07.1.GİB.0.06.36/3676-302/53388 Tahsilat İç Genelgesi

[4] Seri A: No:1 Tahsilat Genel Tebliği İlgili Kanun Düzenlemesi

[5] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 01.03.2005 tarih ve Esas No:2005/950, Karar No:2005/4209 sayılı Karar

[6] Ankara Vergi Dairesi başkanlığının B.07.1.GİB.4.07.17.03/TAH.ÖZG:09-08 sayılı Özelgesi

[7] Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 14.05.2010 tarih ve 44422 sayılı yazısı

[8] 08.04.2006 tarih ve 26133 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[9] 5479 Sayılı Kanun 08.04.2006 tarih ve 26133 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[10] Yargıtay 12. Dairesinin 28.05.2004 tarih ve Esas No:2004/8556, Karar No:2004/13661 sayılı Karar

[11] Yargıtay 2. Dairesinin 12.01.2010 tarih ve Esas No:2008/15352, Karar No:2010/239. Mirasın reddi iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.

[12] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Tahsilat Tamimleri.www.ivdb.gov.tr

Exit mobile version