Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

İdari Para Cezalarında Zamanaşımı

İdari Para Cezalarında Zamanaşımı

Bülent KUŞCU
Sayıştay Uzman Denetçisi
bulentkuscu@sayistay.gov.tr

1.GİRİŞ

İdari para cezası, XX. yüzyıl Alman hukukçularınca idari ceza hukukunun genel ceza hukukundan ayrılması akımı ile birlikte kabahatleri suç olmaktan çıkarıp bu eylemlerin cezalandırılması konusunda idareye yetki verilmesi düşüncesi ile doğmuştur.

Anayasa Mahkemesine göre; ”İdarenin hizmetlerini gereği gibi ve ivedilikle görebilmesi için, yaptırım uygulama yetkilerine gereksinimi vardır. Gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve çoğalan toplumsal gereksinmeleri yerinde, zamanında ve etkin bir biçimde karşılayabilmek için çağdaş yönetimlerde idareye geniş ve değişik alanlarda yaptırım yetkileri tanınmaktadır.” (Anayasa Mahkemesi 23.10.1997 T. E.1997/19 K. 1997/66, RG 16.01.1999 -23585) İdare bu yetkilerle, kamu düzeni ve güvenliğini, kamu sağlığını, ulusal servetleri zamanında ve gereği gibi koruyabilir. Bu nedenle, idareye, geniş ve çeşitli yaptırımlar uygulama yetkisi tanınmıştır. Kişilere, idare hukuku alanındaki düzene aykırı davranışları nedeniyle verilen idarî cezalar, idarî yaptırımların en önemlilerinden biridir. Para cezaları, idarî cezalar arasında yer almaktadır. İdarî para cezalarını diğer cezalardan ayıran en belirgin nitelik, onların idarî makamlar tarafından verilmesidir.” (Anayasa Mahkemesi 15.5.1997 T. E.1996/72 K. 1997/51-RG 01.02.2001-24305)

İdari para cezaları, kanunla yetkili kılınmış idari organlar tarafından verilmiş olmaları nedeniyle birer idari işlem niteliğinde sayılırlar. İdari para cezası, mahkemelerin yükünü azaltmak ve cezaların hızla uygulanabilmesini sağlamak amacıyla, bir yargı kararı olmadan idare ve idaredeki görevlilerce uygulanan yaptırımlardır. İdari nitelikte bir yaptırım olarak para cezası verilmesi kişinin lehinedir. Çünkü bu cezalar adli sicile kaydedilmez ve ödenmediği takdirde hapis cezasına dönüştürülmez.

Kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamı dışına çıkarma eğiliminin bir sonucu olarak eski Türk ceza kanununda yer alan kabahatler yeni Türk Ceza Kanununda yer verilmeyerek ayrı bir kanun olarak düzenlenmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 3.maddesi ile bu kanunun genel kanun niteliğinde olduğu belirtilerek, kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştı.

2.ZAMANAŞIMI

2.1. Genel Anlamda Zamanaşımı

“Zamanaşımı, en basit anlatımla, yasanın öngördüğü belli bir sürenin geçmesiyle, bir hakkın kazanılmasına veya bir borçtan kurtulmasına olanak veren bir hukuki müessesedir. Borçtan kurtulma olanağı tanıyan yönüyle, zamanaşımı, maddi hukuka ilişkin bir müessese değildir; borçluya borçtan kurtulmasını sağlayacak savunma vasıtalarını sunarsa da, gerçekte bizatihi kendisi borcu ortadan kaldırmaz; sadece, alacağın istenebilmesi hakkını zaman itibariyle sınırlar. Borç varlığını sürdürdüğü halde, borçlu, zamanaşımı müessesesine dayanarak, artık o borcun kendisinden istenilemeyeceğini savunabilir; yargılama usulüne ilişkin kurallar kendisine böyle bir zamanaşımı def’ inde bulunma olanağı tanır. Zamanaşımına uğrayan borç, eksik bir borçtur. Zamanaşımı müessesesinin bu yapısının (borcu değil, sadece onun alacaklıca talep edilmesi olanağını ortadan kaldırmasının ve sadece borçlu tarafından ileri sürülebilecek bir olgu olmasının) doğal sonucu olarak, borçlu tarafından yasal süre içerisinde böyle bir def’ide bulunulmadığı takdirde, hakim tarafından kendiliğinden gözetilemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2003/4-603 K. 2003/594 T. 22.10.2003-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1980/11-2802 K. 1983/1047 T. 2.11.1983)

2.2. Ceza Hukukunda ve Kabahatler Hukukunda Zamanaşımı

Zamanaşımı, Ceza Hukuku’nda sanık lehine konulmuş bir kuraldır. Devletin, belirli bir süre içinde suç teşkil eden eylem hakkında soruşturma yapması, başladığı soruşturmayı ya da açtığı davayı tamamlaması gerekir.[1]

Zamanaşımı süresi, Kamu Hukuku’nda Özel Hukuk’tan farklı olarak mahkemece ve idarece kendiliğinden göz gönünde bulundurulmalıdır.

TCK’da zamanaşımı, dava zamanaşımı ve ceza zamanaşımı olarak iki şekilde düzenlenmiştir. Suçun işlenmesi veya hükmün kesinleşmesinden itibaren belli bir sürenin geçmiş olması, Devlet’in ceza veya infaz yetkisini ortadan kaldırır. Buna zamanaşımı denir. Devletin ceza verme yetkisini düşüren süreye “dava zamanaşımı”, kesinleşmiş bir mahkumiyetin infazını ortadan kaldıran süreye de “ceza zamanaşımı” denir.[2]

Kabahatler Kanunu’nun 20.maddesindeki soruşturma zamanaşımını TCK’daki dava zamanaşımına, 21. maddesindeki yerine getirme zamanaşımını da TCK’daki ceza zamanaşımına benzetmek mümkündür.

Buna göre soruşturma zamanaşımı süresinin dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idari para cezası verilemez, yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idari cezası tahsil edilemez.

Türk Ceza Kanunu ile Kabahatler Kanunundaki zamanaşımı arasında farklar aşağıdaki gibidir:

a) Ceza Hukuku’ndaki zamanaşımı süreleri uzundur.

b) Ceza Hukuku’ndaki zamanaşımı sürelerinin durması ya da kesilmesi söz konusu iken, Kabahatler Kanunu’ndaki soruşturma zamanaşımının durması ya da kesilmesi mümkün değildir. Yerine getirme zamanaşımı süresinin durması ve kesilmesi ise mümkündür.

Kabahatler Kanunu’nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre “Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.” Hükmü yer almaktadır. Buna göre idari para cezalarının kesinleşme sürecinde geçen süre zamanaşımını durduran bir neden olarak düzenlendiğinden, bu hükmün de tahsil zamanaşımının işlemeyeceği haller olarak dikkate alınması gerekmektedir. (442 sayılı Tahsilat Genel Tebliği)

Zamanaşımını durması halinde, durmayı meydana getiren sebebin ortadan kalkması ile duran süre yeniden işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımının kesilmesi halinde ise kesilme sebebinin ortadan kalkması ile kesilen  süre yeniden işlemeye başlayacaktır.

c) Dava zamanaşımının dolması halinde dava açılamaz, açılmış davaya devam edilemez, sübuta ilişkin karar verilemez. Dava açılmamışsa takipsizlik kararı, dava açılmış ise davanın düşmesine karar verilir. Ceza zamanaşımının dolması halinde ise infaza yer olmadığına/ ilamın infaz kabiliyeti kalmadığına karar verilir.[3]

Kabahatler kanununda, soruşturma zamanaşımı (m.20)  ve yerine getirme zamanaşımı (m.21) olmak üzere iki türlü zamanaşımı kabul edilmiştir.

Kabahat işlendikten sonra, kanunda yazılı belirli bir süre içinde soruşturma yapılıp, kabahatten dolayı kişi hakkında idari para cezası verilmez ise soruşturma zamanaşımı, kabahatten dolayı verilen ceza kanunda yazılı belirli bir süre içinde uygulanmaz ise yerine getirme (tahsil) zamanaşımı söz konusu olur.

Kabahatler Kanunu’nda belirlenen zamanaşımı sürelerinin dolması halinde nasıl bir karar verileceğine dair hüküm bulunmamaktadır. İdarenin kusuru ile zamanaşımı sürelerinin dolması nedeniyle sorumlular hakkında idari para cezası uygulanamaması, kamunun zararına sebebiyet vereceği için görevli personelin cezai ve hukuki sorumluluğu gündeme gelebileceği değerlendirilmektedir.

3.SORUŞTURMA ZAMANAŞIMI

Kabahatler Kanunu’nda belirtilen soruşturma kavramının, Ceza Mu­hakemesi Kanunu’ndaki soruşturma kavramı ile benzer olmadığını ifade etmek gerekir. Kabahatler Kanunun sistematiği dikkatlice analiz edildi­ğinde, bu kavramın işlenen kabahatle ilgili olarak ceza verilebilme süre­sini kastettiği açıktır. Bu açıdan bir kabahatin işlenmesinden itibaren idari kurul, makam, en üst amir, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme­ce belirli bir süre içinde ceza verilmemiş ise, artık her hangi bir yaptırım uygulanamayacaktır. Bu hususta çeşitli kanunlarda benzer hükümler mevcuttur.

Soruşturma zamanaşımı, cezayı gerektiren fiilin yapılması veya yapılan fiilin sonucunun gerçekleşmesinden itibaren hangi süre içinde ceza kesilebileceğini göstermektedir.

Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.

3.1. Soruşturma Zamanaşımının Başlangıcı

Kabahatler Kanunu’nun 20. maddesinin 4. fıkrasına göre soruştur­ma zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle ve­ya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar. Örneğin; Kabahatler Ka­nunu’nda düzenlenen dilencilik ve kumar kabahatlerinde fiilin işlendiğin­den itibaren, sarhoşluk kabahatinin işlenmesi halinde de “sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda” bulun­ması yani neticenin gerçekleşmesi ile zamanaşımı süresi başlayacaktır.

Kanununun 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan kabahat, “failini icrai veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımından dikkate alınmaz.” Hükmü ile çelişir düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle zamanaşımının işlemeye başlama anı olarak davranışın gerçekleştirdiği zaman dikkate alınmalıdır.

Temadi eden eylemde temadinin bittiği ya da kesildiği, teselsül eden eylemlerde ise teselsülün bittiği gün zamanaşımının başlama günüdür. Müteselsil fiilde her biri bağımsız birden fazla eylem zamanaşımı bakımından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.[4] Çünkü müteselsil fiilde Kabahatler Kanunu her fiil ayrıca yaptırıma bağlamıştır.

3.2. Soruşturma Zamanaşımı Süreleri

3.2.1.Kabahatler Kanuna Göre Verilebilecek Cezalar

Kabahatler için iki türlü yaptırım öngörülmüştür. Bunlar idari para cezası ve idari tedbirlerdir. İdari tedbirler ise ilgili kanunlarda belirtilen­ler ile beraber, mülkiyetin kamuya geçirilmesini ifade eder. İdari para ce­zaları ise, maktu veya nispi olabilir.

Zamanaşımı süreleri öngörülen asli cezanın idari para cezası olma­sından hareketle belirlenmiştir. Zira asli ceza yoksa diğer cezaların uygu­lanması mümkün değildir. Bu nedenle bir kabahat soruşturma zamana­şımına uğramışsa, kişi hakkında ne idari para cezası ne de idari tedbir­ler uygulanabilecektir.

3.2.2.Maktu ve Nispi Para Cezası Ayrımı

Maktu kelimesi sözlükte “kesin olarak değeri biçilmiş”, nispi kelime­si ise; “birbirine göre (olan), önceki duruma göre” anlamları ile karşılık bulur. Maktu para cezası fiile bağlanan cezanın tek bir miktar içerdiği durumlarda söz konusudur. Örneğin;

Nispi para cezasında ise Kanunun koyduğu asgari ve azami limit ara­sında bir cezaya hükmedilmesi gerekmektedir.

Örneğin;

3.2.3. Öngörülen Zamanaşımı Süreleri

Kanunun öngördüğü zamanaşımı süreleri şöyledir:

Burada değinilmesi gereken başka bir husus da Kabahatler Kanununun 20. maddesinin 5. fıkrasındaki hükümdür. Buna göre kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanacaktır.

İdari para cezasının alt ve üst sınır şeklinde belirlenip, İdareye bu sınırlar arasında ceza verme yetkisi tanınmışsa; İdarenin belirlediği cezaya göre zamanaşımı süresi belirlenmelidir. Alt sınıra göre zamanaşımı belirlenirse ve daha ağır bir ceza alırsa zamanaşımı nedeniyle kurtulacak, üst sınır dikkate alınırsa daha az ceza alırsa zamanaşımı konusunda faydalanamayacaktır.[5]

Zamanaşımı süresinin nispetinde, yeniden değerleme oranına göre belirlenmiş güncel miktar esas alınmalıdır. Nispi para cezasını gerektiren fiillerde cezanın miktarına bakılmaksızın süre 8 yıldır. Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde, suça ilişkin dava zamanaşımı süresi ne ise kabahatten dolayı yaptırım uygulama süresi o olacaktır.

Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar. Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır.

3.3. Zamanaşımının Dolması Neticesinde Verilecek Karar

Burada cezayı vermeye yetkili kişi ya da kurumun vereceği karar “soruşturma zamanaşımının dolması nedeniyle idari para cezası verilmesine yer olmadığına” şeklinde olacaktır. Burada kabahatin gerçekleştiği belirtilecek, kabahatin unsurları ortaya konulduktan sonra kanunun öngördüğü süre içerisinde soruşturulma yapılmadığı da ifade edilmelidir. Kabahatler hukuku açısından idari para cezası asli ceza olduğu için, soruşturma zamanaşımı Kanun ile öngörülen diğer cezaların da verilmesini engelleyecektir.

4.YERİNE GETİRME ZAMANAŞIMI

Yerine getirme zamanaşımı, esasında tahsilat zamanaşımıdır. Yani kesilmiş bir cezanın tahsil edilebileceği azami süreyi göstermektedir. Ceza kesildiğinde tahsilâtın, yerine getirme zamanaşımı içerisinde yapılması gerekmektedir.

4.1. Yerine Getirme Zamanaşımının Başlangıcı

Yerine getirme zamanaşımının süresi,  idari yaptırım kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlar. Kararın kesinleşmesi için Danıştay’a başvurulmamalı ya da yargı yolu tüketilmiş olmalıdır. Kabahatler kanununa göre verilen para cezasının ödeme süresi 1 ay olduğundan (6183 sayılı Kanunun 104 üncü maddesine göre zamanaşımının durması hali hariç olmak üzere), bu 1 ayın son günü amme alacağının vade günüdür. Vade tarihinin rastladığı takvim yılını takip edecek olan takvim yılının başı esas alınacaktır.  Buna göre verilen para cezası miktarına göre 5326 sayılı Kanununun  21.maddesinde belirtilen süreler işletilecektir.

4.2. Yerine Getirme Zamanaşımı Süreleri

Kanunun 21. maddesine göre yerine getirme zamanaşımı süreleri:

a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi yıl,

b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş yıl,

c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört yıl,

d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç,

Yıldır.

e) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır.

Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.

Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.

AATUHK’un 102. maddesine göre “Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.” Hükmü yer almaktadır. Bu nedenle Kabahatler Kanunu kapsamındaki idari para cezalarının tahsil zamanaşımı süresi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 21. maddesine göre tespit edilecektir. Ancak AATUHK’nın 103 ve 104 maddelerinde düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller ile tahsil zamanaşımının işlememesi halleri yerine getirme zamanaşımı süreleri içinde uygulama alanı bulacaktır.[6]

4.3. Zamanaşımının İşlememesi Hali

İdari yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemeyecektir. Ayrıca, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 104’üncü maddesi uyarınca, “Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkan yoksa bu hallerin devamı müddetince zamanaşımı işlemez.” Bu sebeplerin kalktığı gün, bitmesinden itibaren başlar veya durmasından evvel başlamış olan süre işlemeye devam eder.” Hükmü yer almaktadır.

4.4.Zamanaşımının Kesilmesi Hali

Zamanaşımının kesilmesi demek, işlemeye başlayan zamanaşımı süresinin, ortaya çıkan bir nedenle son bulması, nedenlerin ortadan kalkmasıyla birlikte yeni baştan(sıfırdan)işlemeye başlamasıdır.

Zaman aşımının kesilmesi ile daha önce işlemiş olan süre ortadan kalkar, sanki hiç işlememiş gibi sonuç doğurur. Böylece kesilme sonunda zamanaşımı süresi uzamış olur. Yeni süre, kesilmeden sonra yeniden işlemeye başlar. Bu süre, kesilen ilk süre kadardır. Örneğin kesilen süre üç yıl ise, kesilmeden sonra yeniden işleye başlayan sürede üç yıldır.

6183 sayılı Kanun’un 103’üncü maddesinde düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller kabahatler kanununa göre verilen idari para cezalarının zamanaşımı konusunda dikkate alınacaktır. Örneğin, kamu alacağının teminata bağlanması halinde, ödeme emrinin borçluya tebliği halinde, borcun bir kısmının ödenmesi halinde tahsil zamanaşımı işlemez durur. Aksi bir durum halinde yeniden sil baştan zamanaşımı süresi işlemeye başlar.

4.5.Zamanaşımı İtirazı

Ödeme emrini tebliğ alan kişi, zaman aşımını itirazı için 7 (yedi) gün içinde vergi mahkemesine dava açarak bu borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürmelidir. 7 (yedi) günlük dava açma süresi ödeme emrinin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. (Danıştay 6. Daire Esas 2005/6912 Karar 2006/1029 Tarih 10.3.2006) Bunu yapmadığı takdirde zaman aşımına uğramış borcunu ödemek zorunda kalır.

Borçlunun ödeme emrine karşı yaptığı zamanaşımı itirazı mahkemece red edilmesi halinde 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesinde, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın red olunduğu miktardaki amme alacağının % 10 zamla tahsil edileceği öngörülmüştür. Eğer borçlu vergi mahkemesine açtığı davadan feragat durumunda davacının davasında haksız çıktığı kabul edileceğinden yine % 10 oranında haksız çıkma zammının alınması gerekir. (Danıştay 4. Daire Esas 2004/2323 Karar 2005/259 Tarih 23.2.2005)

Borçlunun Vergi mahkemesine yaptığı itiraz ödemeyi durdurmadığından tahsilin durması için borçlunun teminat göstermesi gerekir. (6183 m.58/3)

Borçlu para cezasını ödediği makbuzlarını tahsil zamanaşımı sonuna kadar saklamak mecburiyetindedir. [7] ( 6183 s.k. m.40 )

Öte yandan zamanaşımına uğrayan bir borç için cebri takibat yapılamaz, ancak rızaen yapılan ödemeler kabul edilir. Çünkü zamanaşımına uğramış bir alacak, tahsil edilebilen, ancak takip edilemeyen bir alacaktır.

5.KAYNAKÇA

[1] Otacı, Cengiz, Türk Kabahatler Hukuku, 1. Baskı, Ankara, Turhan Kitabevi, 2006

[2] Ramazan Çağlayan, İdari Yaptırımlar Hukuku, 1.Baskı, Ankara, Asil Yayınları, 2006

[3] Cengiz Otacı, s.48

[4] İbid, s.49

[5] Yaşar Güçlü, İdari Para Cezaları ve Diğer İdari Yaptırımlar, 1. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2008.

[6] 442 sayılı Genel Tahsilat Tebliği

[7] Av. M. Lamih Çelik,Kabahatler Kanununa Göre Tahsil Zamanaşımı” Türk Hukuk Sitesi (turkhukuksitesi)

Exit mobile version