Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Ba ve Bs Bildirim Formlarının Elektronik Ortamda Verilmesine İlişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ Taslağı Hakkında

Ba ve Bs Formları

Av. Atilla İNAN
Bilirkişiler Hakemler ve Arabulucular Derneği
Genel Başkanı

GİRİŞ

Mal ve hizmet alış ve satışlarına ilişkin olarak bildirim yükümlülüğü bulunan mükellefleri, bildirim hadlerini ve bildirime ilişkin diğer usul ve esasların belirlenmesini kapsamak üzere Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından bir Tebliğ taslağı hazırlanmıştır.

Bu tebliğ taslağının amacı, metnin 1. maddesinde “…Bakanlığımızca, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, bu Tebliğ’de yükümlülük getirilen mükelleflere; mal ve hizmet alışlarım “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile, mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs}” ile 2017 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde elektronik ortamda vermeleri zorunluluğu getirilmiştir…” şeklinde belirlenmesine karşın, asıl amacı Vergi İdaresinin yapacağı denetim ve inceleme çalışmalarında dayanak bulmak ve bilgi toplamaktır.

Bu yazımızda söz konusu Tebliğ Taslağının Vergi Usul Kanunu’ndaki ve Anayasa’da yer alan düzenlemeler karşısında bir değerlendirmesi yapılacaktır.

1 – Tebliğ Taslağının Yasal Dayanakları

Vergi Usul Kanunu’nun 148 inci maddesi hükmünde dayanağını bulmaktadır. Söz konusu hüküm;

Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzelkişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar.

Bilgiler yazı veya sözle istenilir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve cevap vermeleri için kendilerine münasip bir mühlet tayin olunur. Bilgi istenmek üzere ilgililer vergi dairesine zorla getirilemez.

Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı Devlet memurları bilgi verme mecburiyetine tabi olamazlar. ” şeklinde bir düzenleme getirmiştir.

Söz konusu hükmün bir diğer dayanağı da Vergi Usul Kanunu’nun 149 uncu Maddesidir.

Söz konusu yasa hükmünde;

Kamu idare ve müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzelkişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli fasılalarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdurlar ” denilmiştir.

2 – Tebliğ Taslağının İçeriği

Tebliğ Taslağına göre;

“… Form Ba ve form Bs bildirimi vermekle yükümlü olanlar şunlardır.

– Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler,

– Hasılat defteri tutan yabancı nakliyat kurumları,

– Serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükellefler,

– Hasılatları 50.000.- TL ve üzerinde olan işletme hesabı esasında defter tutan gelir vergisi mükellefleri,

– Hasılatları 50 000.-TL ve üzerinde olan ve serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefleri,

– Hasılatları 50 000.-TL ve üzerinde olan ve zirai işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerdir…”

Söz konusu tebliğ taslağına göre, bedelsiz faturalar, depozito olarak ödenen veya alınan bedeller ve bağışlar da bildirilecek konular arasında sayılmıştır.

Görüldüğü üzere, Vergi İdaresi ileride mükellefin sorumluluğunu gerektirecek konularda ondan, incelemeye esas olmak üzere belge ve bilgiler toplamayı amaçlamaktadır.

Değinilen çalışmanın mükelleflere ve mali müşavirlere getireceği ağır bir çalışma yükü vardır. Gelir İdaresi söz konusu çalışma yükünü mükellefler ve mali müşavirlere yüklemektedir. Kanımızca, söz konusu düzenlemelerin Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan düzenlemelerle birlikte değerlendirmesini yapmak gerekmektedir.

Kanımızca, bu düzenlemeler yapılırken Anayasamızın 38. maddesinde yer alan “Hiç kimse kendinin ve Kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaz veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz” hükmü söz konusu düzenlemeler yapılırken mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 48. maddesinde geçen “…Tanık, kendisini veya 45 inci maddenin birinci fıkrasında gösterilen kişileri ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir…” şeklindeki hükmü de göz ardı edilemeyecek niteliktedir.

SONUÇ

İdarenin söz konusu düzenlemeyi yapmaya yetkisi vardır. Ancak, Tebliğ taslağının yukarıda verilen metni amacını aşmıştır. Söz konusu tebliğ taslağına göre, toplanacak verilere göre idareye vergi denetimi yapma ve vergi cezası verme olanağı tanınmaktadır. Böyle bir durumun ise söz konusu tebliğ taslağının amacını aştığını düşündürebilir.

Aksi halde, vergilendirmede beyan esasını kabul eden ve ticaret yapma özgürlüğünü kabul eden demokratik sistemimiz zarar görebilecektir.

Exit mobile version