Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Danıştay Dördüncü Daire Kararı E.2012/4859

Danıştay Dördüncü Daire Kararı E.2012/4859

25 Mart 2017 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30018

Danıştay Dördüncü Daire Başkanlığından:

Esas No: 2012/4859

Karar No: 2016/2845

 

Kanun Yararına Temyiz Eden: Danıştay Başsavcılığı

Davacı : Denizli 1 Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Müdürlüğü’ne İzafeten İzale-i Şuyuu Satış Müdürlüğü

Vekili: Av. Salih …. DENİZLİ

Karşı Taraf: Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı

İstemin Özeti: Davacı tarafından yapılan ihalede, gayrimenkulun satış bedeli üzerinden % 18 oranında katma değer vergisi hesaplanıp ödenmesi gerekirken % 1 oranında ödendiği iddiasıyla 2008/3 dönemi için adına salınan katma değer vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Denizli Vergi Mahkemesinin 30.11.2010 günlü ve E:2010/767, K:2010/997 sayılı kararıyla; Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi İzale-i Şuyu Satış Memurluğu’nun, ihale yoluyla satışını gerçekleştirdiği taşınmaza ait katma değer vergisinin satış tarihinde eksik hesaplandığı ve dava konusu fark verginin davacı satış memurluğu adına tarh edildiği anlaşılmış olup, dava konusu ihbarnamenin, izale-i şuyu satış memurunun bağlı olduğu idare konumunda olan Adalet Bakanlığı adına düzenlenmesi gerekirken, ilgili Bakanlık yerine bu Bakanlığın memuru konumunda olan satış memurluğu adına düzenlenmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu ihbarnamenin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdarenin itiraz başvurusu üzerine, Denizli Bölge İdare Mahkemesinin 15.9.2011 günlü ve E:2011/61, K:2011/470 sayılı kararıyla; Katma Değer Vergisi Kanunu‘nun 40 ncı maddesi gereğince sürekli beyanname veren yükümlüler dışında kaldığı anlaşılan icra dairelerinin, müzayede mahallerinde yaptıkları satışlar dolayısıyla alıcılardan satış bedelinin yanında bu satış bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin de tahsilinden ve ilgili vergi dairesine yatırmalarından sorumlu oldukları, arsa vasıflı gayrimenkulun satışına ilişkin katma değer vergisi beyannamesinde, satılan taşınmazın mesken olarak belirtildiği ve bu nedenle katma değer vergisinin % 18 yerine % 1 oranında beyan edilip ödendiğinin bildirildiği, bunun üzerine inceleme elemanınca düzenlenen raporda eksik beyan edildiği anlaşılan katma değer vergisinin ikmalen tarh edelerek İzale-i Şuyu Satış Müdürlüğünden istenmesinde yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle itiraz

isteminin kabulüyle itiraz konusu Vergi Mahkemesi kararının bozularak davanın reddine karar verilmiştir. Davacının karar düzeltme isteminin Denizli Bölge İdare Mahkemesinin 6.2.2012 günlü ve E:2011/754, K:2012/67 sayılı kararıyla reddi üzerine Denizli Bölge İdare Mahkemesinin 15.9.2011 günlü ve E:2011/61, K:2011/470 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51 inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.

Danıştay Başsavcısı: Turgut CANDAN

Düşüncesi: Davacı Denizli Vinci Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Müdürlüğü adına yapılan tarhiyatı kaldıran Denizli Vergi Mahkemesinin 30.11.2010 günlü ve E:2010/767, K:2010/997 sayılı tek hakimce verilen kararını bozarak, davanın reddine karar veren Denizli Bölge İdare Mahkemesinin 15.9.2011 günlü ve E:2011/61, K:2011/470 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kanun yararına bozulması konusunda Başsavcılığımızı bilgilendiren dilekçe üzerine, konu incelendi:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kanun yararına bozma” başlıklı 51 inci maddesinde, bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip, temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın kanun yararına bozulacağı, bu bozma kararının daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1 ‘inci maddesinin Vinci fıkrasının 3’üncü bendinin (d) alt bendinde, müzayede mahallerinde yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu belirtilmiştir. Kanun’un 40′ inci maddesinin 5 numaralı fıkrasında ise ” Maliye Bakanlığı, bu Kanunun 17’ nci maddesinin V inci fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlara sadece vergiye tabi işlemlerinin bulunduğu dönemler için beyanname verdirmeye, beyanname yerine kaim olmak üzere işleme esas olan belgeleri kabul etmeye, bu mükelleflere ait verginin beyan ve ödeme zamanı ile tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun Vinci maddesinde; her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunacağı; her icra dairesinde Adalet Bakanlığınca atanacak bir icra memuru ile yeteri kadar yardımcı ve mahallince atanacak katip, mübaşir ve sair müstahdemler bulunacağı; icra memuru olmayan yerlerde bu vazifenin mahkeme başkatipleri tarafından görüleceği; adalet teşkilatının sulh mahkemesinden ibaret olduğu yerlerde, Adalet Bakanlığının bu mahkemelere, görmeye yetkili olduğu işlerde icra yetkisini de verebileceği; bu takdirde, icra memuruna ait görev ve yetkilerin mahkeme başkatibi, yokluğu halinde zabıt katibi tarafından yerine getirileceği yolunda yer alan düzenlemelere göre; icra ve satış memurları, Adalet Bakanlığına bağlı memur konumunda olduğundan, bu kişilerin vergiyle ilgili ödevlerini yerine getirmemesinden ya da eksik yerine getirmesinden dolayı eksik vergi alınması durumunda, bu verginin, ilgili müdürlüklerin bağlı bulunduğu kamu tüzel kişisi olan Adalet Bakanlığından istenilmesi gerekmektedir.

Olayda, Denizli l’inci Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Müdürlüğü tarafından yapılan taşınmaz satışı nedeniyle katma değer vergisinin eksik hesaplandığı ileri sürülerek, davacı satış müdürlüğü adına tarhiyat yapılmıştır. Davacının bağlı bulunduğu kamu tüzel kişisi olan Adalet Bakanlığı yerine, anılan Bakanlığın memuru konumunda olan ve ayrı bir tüzel kişiliği ve bütçesi bulunmayan satış müdürlüğü adına tarhiyat yapılması ve bu tarhiyatı kaldıran Mahkeme kararının bozularak davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmamaktadır.

Davacı tarafından, 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu’nun 5’inci maddesinde düzenlenen ” icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği” yolundaki hüküm de iddialarına hukuki dayanak olarak gösterilmekte ise de; anılan düzenleme İcra ve İflas Kanunu’nun uygulanması sırasında görevlilerinin asli görevleriyle ilgili kusurlarından doğan tazminat davalarına ilişkin olup; bu hükmün, kendi özel kanunu olan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gerçekleştirilecek olan vergi tarhiyatına karşı açılacak davalarda uygulanması mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden Denizli Bölge İdare Mahkemesinin 15.9.2011 günlü ve E-.2011/61, K:2011/470 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51 inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Yavuz ŞEN

Düşüncesi: Müzayede mahallerinde yapılan satışlar katma değer vergisinin konusuna girmekle birlikte, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 699 uncu maddesi uyarınca Mahkemelerce açık artırmayla satışına hükmolunan paylı malların satışında izale-i şuyu satış müdürlüklerinin, katma değer vergisinin mükellefi olarak sayılmadığı gibi, verginin ödenmesinden sorumlu tutulacağına ilişkin yasal bir düzenleme de bulunmadığı, bu durumda, verginin mükellefi veya sorumlusu olmayan davacı izale-i şuyu satış müdürlüğü adına salman dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka uyarlık görülmediği, bu nedenle, davacının müzayede mahallerinde yaptıkları satışlar dolayısıyla alıcılardan satış bedelinin yanında bu satış bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin de tahsilinden ve ilgili vergi dairesine yatırmalarından sorumlu olduğu gerekçesiyle itiraz konusu Vergi Mahkemesi kararını bozan ve davanın reddine karar veren Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmediğinden kanun yararına temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Davacı tarafından yapılan ihalede, gayrimenkulun satış bedeli üzerinden % 18 oranında katma değer vergisi hesaplanıp ödenmesi gerekirken % 1 oranında ödendiği iddiasıyla 2008/3 dönemi için adına salınan katma değer vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılmasına karar veren Denizli Vergi Mahkemesi kararını bozarak davanın reddine karar veren Denizli Bölge İdare Mahkemesi kararının Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmektedir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler” başlıklı 1 inci maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan haliyle 3/(d) bendinde müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 8 inci maddesinde katma değer vergisinin mükellefleri sayılmış, “Vergi Sorumlusu” başlıklı 9 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında ise “Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir.” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun paylı mülkiyetin sona ermesine ilişkin olarak “Paylaşma Biçimi” başlıklı 699 uncu maddesinde, “Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın Önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen Kanun hükümlerine göre, müzayede mahallerinde yapılan satışlar katma değer vergisinin konusuna girmekle birlikte, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 699 uncu maddesi uyarınca Mahkemelerce açık artırmayla satışına hükmolunan paylı malların satışında Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Müdürlüğü katma değer vergisinin mükellefi olarak sayılmadığı gibi, verginin ödenmesinden sorumlu tutulacağına ilişkin yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır.

Bu durumda, verginin mükellefi veya sorumlusu olmayan davacı müdürlük adına salınan vergi zıyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka uyarlık bulunmamıştır, Bu nedenle, davacının müzayede mahallerinde yaptıkları satışlar dolayısıyla alıcılardan satış bedelinin yanında bu satış bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin de tahsilinden ve ilgili vergi dairesine yatırmalarından sorumlu olduğu gerekçesiyle itiraz konusu Vergi Mahkemesi kararını bozan ve davanın reddine karar veren Bölge îdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Denizli Bölge îdare Mahkemesinin 15.9.2011 günlü ve E:2011/61, K:2011/470 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın birer örneğinin Adalet Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine, Resmi Gazetede yayımlanmasına 6.6.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X)

Davacı tarafından yapılan ihalede, gayrimenkulun satış bedeli üzerinden % 18 oranında katma değer vergisi hesaplanıp ödenmesi gerekirken % 1 oranında ödendiği iddiasıyla 2008/3 dönemi için adına salınan katma değer vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi zıyaı cezasının kaldırılmasına karar veren Denizli Vergi Mahkemesi Hakimliği kararını bozarak davanın reddine karar veren Denizli Bölge İdare Mahkemesi kararının Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmektedir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8/1 maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işlemi yapanların katma değer vergisi mükellefi olduğunun belirtildiği, Kanunun olay tarihinde yürürlükte olduğu şekliyle 1/3-d maddesinde, müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu, Kanunu 23 üncü maddesinin (d) bendinde de, bu yerlerde yapılan satışlarda kesin satış bedelinin verginin matrahını oluşturacağı belirtilmiştir.

Olay tarihinde yürürlükte olan 15 nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinde, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 40 ncı maddesi gereğince sürekli beyanname veren yükümlüler dışında kalan resmi kuruluşlar tarafından, söz konusu satışlar dolayısıyla tahsil edilen katma değer vergisinin yetki alanı içerisinde bulunulan vergi dairesine en geç 7 (yedi) gün içinde ödeneceği, ancak tahsilat tutarının 50.000 lirayı aşması halinde bu süre beklenilmeksizin, ertesi gün mesai bitimine kadar ödenmesinin zorunlu olduğu açıklanmış, aynı Tebliğin 5 inci maddesinde de, bu şekilde yapılan satışlarda, satışın herhangi bir sebeple gerçekleşmemesi halinde verginin tahakkuk ettirilmeyeceği belirtilmiştir.

Bu düzenlemeler karşısında, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 40 ncı maddesi gereğince sürekli beyanname veren yükümlüler dışında kaldığı anlaşılan davacının müzayede mahallerinde yaptıkları satışlar dolayısıyla alıcılardan satış bedelinin yanında bu satış bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin de tahsilinden ve yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde ilgili vergi dairesine yatırmalarından sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.

Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi İzale-i Şuyu Satış Müdürlüğü tarafından yapılan ihalede, gayrimenkulun satış bedeli üzerinden % 18 oranında katma değer vergisi hesaplanıp ödenmesi gerekirken % 1 oranında ödenmesi nedeniyle, davacı adına dava konusu tarhiyatın yapılmıştır. Bu durumda, Adalet Müfettişi tarafından yapılan denetim sırasında, arsa vasıflı gayrimenkulün satışına ilişkin katma değer vergisi beyannamesinde, satılan taşınmazın mesken olarak belirtildiği ve bu nedenle katma değer vergisinin % 18 yerine % 1 oranında beyan edilip ödendiğinin bildirildiği, bunun üzerine inceleme elemanınca düzenlenen raporda eksik beyan edildiği anlaşılan katma değer vergisinin ikmalen tarh edilerek davacıdan istenmesinde hukuka aykrılık bulunmamaktadır.

Bu nedenle, itiraz konusu Vergi Mahkemesi kararını bozan ve davanın reddine karar veren Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.

Exit mobile version