Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

İdare İle Mükellef Arasında Çıkan Vergi Uyuşmazlıklarının Son Çözüm Noktası: Vergi Yargısı – Muhammed Kutub BAĞIRGAN, Vergi Müfettişi

Vergi Uyuşmazlıkları

Muhammed Kutub BAĞIRGAN
Vergi Müfettişi
mkutubbagirgan@gmail.com

I-GİRİŞ:

Mükellefler ile idare arasında ortaya çıkan vergi uyuşmazlıklarının çözümü noktasında son halka yargı aşamasıdır. Mükellefin kanunların kendisine tanıdığı hakkı kullanarak başvurması neticesinde, dava sonucuna göre tarhiyatlar ya tamamen mükellef lehine kaldırılmakta ya da kısmen veya tamamen onanarak tarhiyat kesinleşmektedir.

Makalemizin konusu, bu vergi uyuşmazlıklarında mükelleflerin vergi yargısına başvururken, kimlerin dava açma yetkisine sahip olduğu, dava açılacak merciiler, nelerin dava konusu edilebileceği yönünde dikkat edilmesi gerekenlerdir.

II-YARGI MERCİİLERİ:

2576 Sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkında Kanunun 1. maddesine göre vergi mahkemelerini, söz konusu kanunda verilmiş görevleri yerine getirmek üzere kurulmuş genel görevli bağımsız mahkeme olarak tanımlamıştır. Aynı kanunda Vergi Mahkemelerinin görevleri aşağıdaki gibi olduğu tespit edilmiştir:

a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,

b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,

c) Diğer kanunlarla verilen işleri inceleyip çözüme kavuşturmak.

Ayrıca Vergi mahkemelerinde 2019 yılı için 44.000,00-TL’aşmayan tarhiyatlara karşı açılan davalara “Tek Yargıçla” bu tutarın üzerindeki tarhiyatlara ilişkin davalarda ise “Kurul Halinde” bakılacağı belirtilmiştir.

Yine 2576 Sayılı kanuna göre Bölge İdare Mahkemelerinin (BİM) görevleri arasında istinaf başvurularını inceleyip karara bağlamak ve yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak olduğu belirtilmiştir. Bu mahkemeler (BİM) bünyesinde biri idare diğeri vergi olmak üzere en az iki daire bulunması zorunludur.

2575 Sayılı Danıştay Kanununda, Danıştay’ın vergi yargısında ki görevini ise ilk derece ve üst derece mercii olarak tanımlanmıştır. Yine Danıştay da vergi ile ilgili uyuşmazlık konusunda daireler ve Vergi Dava Daireleri Kurulu görev yapmaktadır.

Dairelerin görevlerini açacak olursak Danıştay:

1-Vergilerle ilgili Genel ve Düzenleyici işlemlere kaşı açılacak İptal Davaları ve Birden Çok Vergi Mahkemesinin yetki alanına giren işlerde İlk Derece Mahkemesi,

2-Diğer vergi davalarında ise Temyiz mercii olarak Üst Derece Mahkeme,

olarak görev yapmaktadır.

Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun görevleri ise:

1-Vergi Mahkemelerince verilen ISRAR kararlarını,

2-Danıştay Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdi kararlarını,

temyizen incelemektir.

III- VERGİ DAVALARINDA YARGILAMA USULÜ:

1-Davanın Açılması:

Yetkili Mahkeme: Vergi Davası 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa göre :

1-Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç vb. yükümlülükleri tarh ve tahakkuk ettiren,

2-Zam ve cezaları kesen,

3-6183 Sayılı kanuna göre Ödeme Emrini düzenleyen,

4-Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işlemi yapan,

5-213 Sayılı VUK’a göre şikayet başvurusunu reddeden,

vergi dairesinin bulunduğu yer Vergi Mahkemesine açılır.

Vergi davası, yukarda tespit edilen yer Vergi Mahkemesine, 2577 sayılı kanuna göre Dilekçe ile yazılı şekilde açılması gerekmektedir. Dilekçeler:

1-İlgili mahkeme Başkanlığına,

2-İdare ve Vergi mahkemesi Başkanlıklarına,

3-Bunların bulunmadığı yerlerde Asliye Mahkemelerine,

4-Danıştay’a,

5-Yabancı memleketlerde Konsolosluklara,

verilebilecektir.

Vergi Davasının Konusu: Mükelleflerce açılacak davada istem konusu edilecek hususlar, işlemin iptali, tarhiyatın terkini, tahsil edilmiş vergilerde iade, haciz, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemlerinin kaldırılmasıdır. Ancak mükellefler 213 Sayılı VUK’un 372/2 maddesine göre kendi beyanlarına dava açamayacaklardır. Bu hükmün istisnası olarak 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 378. Maddesinde belirtildiği üzere vergi hatası bulunan beyanlar ile 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 27. Maddesi gösterilebilir. İYUK 27. maddeye göre mükelleflerce beyan edilen vergilere ilişkin söz konusu beyannameye “İhtirazi Kayıt” konulması halinde bu beyanlarına dava açılabilecektir. Yine de bu beyanlara açılacak dava, vergi dairesince yürütülen tahsil işlemini durdurmayacağı için, mükellefler dava dilekçelerinde “Yürütmeyi Durdurma” talep etmeleri, doğabilecek mağduriyetlerin giderilmesini sağlayacaktır. (Konuya ilişkin makalemizin “V” bölümünde yeterli açıklama yapılmıştır.)

Süre: 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7. Maddesine göre, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde dava açma süresi Danıştay da altmış (60), Vergi Mahkemelerinde otuz (30) gündür. Bu süreler;

1-Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın;

2-Tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin;

3-Tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin;

4-Tescile bağlı vergilerde tescilin,

yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacaktır.

Yukarda belirtildiği üzere bu süreler, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde tespit edilen sürelerdir. Ancak 6183 sayılı kanuna göre mükellefler, ihtiyati hacze, ihtiyati tahakkuk işlemlerine ve ödeme emrine karşı ilgili kanun hükümlerine istinaden on beş (15) gün içinde Vergi Mahkemesine itiraz edebileceklerdir.

Kimler Davacı Olabilir: 213 Sayılı VUK’nun 377. Maddesine göre, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabileceklerdir.

Davanın açılmasıyla birlikte verginin tahakkuku dava sonuna kadar ertelenir yani tahsilat işlemi kendiliğinden durur. Ancak İYUK 27. Maddesine göre:

1-İşlemden kaldırılan vergi davasının yeniden işleme konulması halinde (İYUK 26/3 Adreste bulunamama nedeniyle 1 yıl içinde)

2-Tahsil aşamasında (6183) açılan davalar nedeniyle,

3-Daha öncede belirtildiği üzere mükelleflerin “İhtirazi Kayıt” koymak suretiyle beyan ettiği tutarlara dava açması halinde,

açılan dava nedeniyle takibi yapılan alacaklara yönelik tahsilat işlemi durmayacak, bu dönemde de gecikme faizi işlemeye devam edecektir.

Davacının dilekçesi üzerinde “ilk inceleme” yapılır. (İYUK 14) Dilekçenin kanuna uygun bulunması halinde Davalıya (İdareye) tebliğ olunur. (İYUK16/1) Yapılacak tebliğlerin usul ve esaslarının belirlenmesinde 7201 Tebligat Kanunu hükümlerine uyulacaktır. Bu aşamada davalı idarenin birinci savunması ve buna karşı davacının ikinci dilekçesi alınır. Bu ikinci dilekçeye cevaben yine davalının ikinci savunmasının alınması işlemleri yürütülür.

Davalı (İdare), savunmasıyla birlikte uyuşmazlık konusu işlem dosyasını da Mahkeme Başkanlığına gönderir. Böylece yargılama aşamasına geçilir.

2-Yargılama:

Vergi yargısında yargılama usulü yazılı olarak uygulanır ve evrak (dosya) üzerinden inceleme yapılır. Ancak İYUK 17. Maddesine göre, tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı 2019 yılı için 44.000,00-YL’yi aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılabilecektir. Duruşma talebi, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabilecektir. Ancak herhangi bir kayıt ve şarta bağlı kalınmaksızın Danıştay, mahkeme ve hakim kendiliğinden duruşma yapılmasına karar verebilecektir.

İYUK 20/1 maddesine göre, Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapacaktır. Buna “Re’sen Araştırma İlkesi” denir. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebileceklerdir.

Yargılama aşamasında vergi uyuşmazlıklarına ilişkin İYUK’nda hüküm bulunmayan hallerde, İYUK 31/2 maddesine göre, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

3-Vergi Davasının Sonucu:

Mükellefçe açılacak dava ile yargılamanın tamamlanması ile birlikte Vergi Mahkemesince olası üç karar çıkacaktır; bunlar davanın kabulü, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile davanın reddidir.

a. Yükümlü tarafından açılan davada hüküm davanın kabulü ise, idarenin işlemi iptal edilir. İdarenin söz konusu Vergi Mahkemesi kararını temyiz etme hakkı mevcuttur.

b. Yükümlünün açtığı dava kısmen veya tamamen reddedilmesi halinde ise, mükellefçe dava sonucu istinaf ve temyiz edilmemişse idarece tarh edilen vergi, tahakkuk etmiş yani ödenmesi gereken aşamaya gelmiş olacaktır.

213 Sayılı Vergi usul Kanununun 112. Maddesine göre, tahsili duran verginin taksit süresi geçmiş olanlar mahkeme kararına göre idarenin hazırlayacağı 2. ihbarnamenin mükellefe tebliğinden itibaren bir (1) ay içinde ödenecektir.

Ayrıca normal vade tarihinden Vergi Mahkemesinin verdiği kararın idareye tebliğ tarihine kadar gecikme faizi hesaplanacak ve bu faizde aynı sürede ödenebilecektir. Yükümlünün istemesi halinde dava açması nedeniyle tahsili duran vergiyi dava sırasında kısmen veya tamamen ödeme hakkı bulunmaktadır. Bu sayede mükellefin açmış olduğu davayı kaybetmesi halinde ödenen kısma ait dava süresince işleyecek gecikme faizinden kurtulması mümkündür. (VUK 112)

Vergi Mahkemesince alınan kararın idareye tebliğinden itibaren, idarece otuz (30) gün içinde karara göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir. (İYUK 28/1) İdarece Vergi Mahkemesinin kararına göre işlem tesis edilmemesi halinde, mükellefçe idare aleyhine maddi-manevi tazminat davası açılabilecektir. (İYUK28/3) Ancak mahkeme kararını kasten uygulamayan kamu görevlisi hakkında tazminat davası, ancak ve ancak idare aleyhine açılabilecektir.

IV- KANUN YOLLARI:

Kanun Yolları: Mahkemece verilen nihai kararların üst derece yargı organları veya doğrudan karar veren yargı organları tarafından, yeniden incelenmesi, hukuki denetim yapılması ve gerekirse değiştirilmesidir.

Hukuk literatüründe, mahkemece verilen nihai kararların, kesinleşmesini önleyenler yollar “Olağan Kanun Yolları”; kesinleşen kararlara karşı tanınan yollar ise “Olağan Üstü Kanun Yolları”’dır.

1.Olağan Kanun Yolları (İstinaf-Temyiz):

Gerek yükümlü gerekse idare kanun yollarına başvurabilecektir. Ancak dava konusu edilen vergi, resim ve harç tutarları 2019 yılı için 6.000,00-TL’yi aşmaması halinde mükelleflerin bu kamu alacağı için herhangi bir kanun yolu bulunmamaktadır. Söz konusu dava edilen tutarlar tamamiyle kesinleşmiş olacaktır. Vergi mahkemelerince verilen bu kararlar İYUK 45/1 maddesi uyarınca kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacaktır.

Mükelleflerce Vergi Mahkemesinin kararına (kısmen veya tamamen onama kararına) istinaden başvurabileceği olağan kanun yolları şunlardır.

a.İstinaf: Vergi Mahkemesinin 2019 yılı için 6.000,00-TL’yi aşan kararlarına karşı, karara göre idarece yeniden düzenlenen 2. İhbarnamenin kendisine tebliğini takip eden günden itibaren otuz (30) gün içinde Bölge İdare Mahkemesine istinaf başvurusunda bulunabileceklerdir. İstinaf, Temyizin şekil ve usullerine tabidir.

Bölge İdare mahkemesi, Vergi Mahkemesi kararını uygun bulursa başvuruyu reddeder. Maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir. (İYUK 45/3) Ancak Vergi Mahkemesinin kararını uygun bulmazsa, istinaf başvurunu kabul ederek, ilk Derece Mahkemesi kararını kaldırır ve işin esası hakkında yeniden karar verir. (İYUK 45/4)

b.Temyiz: Bölge İdare Mahkemesinin, konusu 2019 yılı için 144.000,00-TL’yi aşan idare alacakları hakkındaki kararlarına karşı (bu tutarı aşmaması halinde BİM’in vereceği karar kesindir), kararın mükellefe tebliğini izleyen günden itibaren otuz (30) gün içinde Danıştay’a temyizde bulunma hakkı bulunmaktadır. (İYUK  46)

Söz konusu mahkeme kararı Danıştay da görev ve yetki kuralları, usul hükümleri ve esas açısından incelenecektir. Bu inceleme sonucunda:

1-Usul ve esas açısından yasaya aykırılık bulunursa, mahkeme kararı bozulur. (İYUK 49/1,2)

2-Kısmen onama ve kısmen bozma kararı verilirse, bozmaya konu miktar belirlenir. (İYUK49/3) Onaylanan miktar, vergi borcu açısından kesinlik kazanır. Bozma kararı üzerine dosya, kararı veren mahkemeye gönderilir ve yürütme kendiliğinden durur. (İYUK 52/4) Bölge İdare Mahkemesi ya bozmaya uyar ya da ISRAR kararı verir. (İYUK 50/3) Israr kararı üzerine konu Vergi Dava Daireleri Kurulunda karara bağlanır. (İYUK 50/5)

Yukarıda görüleceği üzere mükelleflerce Vergi Mahkemesince alınan aleyhe kararlara karşı istinaf ve temyiz yolları açıklanmıştır. Burada unutulmaması gereken, olağan kanun yollarına başvurulması idarece takip edilen alacaklara ilişkin tahsilat takibini durdurmayacaktır. (İYUK 27/1) Ancak istenilmesi halinde BİM ve Danıştay yürütmeyi durdurma kararını taktir yetkilerini kullanmaksızın teminat karşılığı verebilecektir. (İYUK 27/5,52) Bu sayede Vergi Mahkemesinin kararına istinaden devam eden tahsil işlemleri duracaktır.

Başvurulan olağan kanun yolları sonucunda, kararın idareye tebliği sonrası idarece 2. İhbarname düzenlenerek mükellefe tebliğ edilecektir. Tebliğ tarihini izleyen bir (1) ay içinde de ödenebilecektir. Normal vade tarihinden eğer yürütmeyi durdurma kararı verilmişse, üst yargı mercilerinin kararının idareye ulaştığı tarihe kadar gecikme faizi hesaplanacak ve bu faizde aynı sürede ödenebilecektir. (YD kararı verilmemişse gecikme faizi Normal Vade Tarihinden – Vergi Mahkemesi kararının idareye ulaştığı tarihe kadar hesaplanacaktır..)

2-Olağan Üstü Kanun Yolları (İstinaf-Temyiz):

a. Kanun Yararına Temyiz: Vergi mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesinin kesin kararları ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş kararlarının, yürürlükteki hukuka aykırı olanlarına Danıştay Başsavcısının kanun yararına temyiz başvurma yetkisi bulunmaktadır. (İYUK 51)

Danıştay Başsavcısı, ilgili bakanlıkların gerek görmesi (Vergi davalarında Hazine ve Maliye Bakanlığı) veya kendiliğinden bu usule başvurabilir. Ancak bu yetkisini kullanabilmesi için kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğuna dair kuşku barındırması gerekmektedir.

Danıştay tarafından bozma kararı verilmesi halinde bu karar, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz ve bu mahkemelerce davaya yeniden bakılmaz. Bu mahkemelerin, bozma kararından sonra kendi kararlarında ISRAR olanakları yoktur.

Bozma kararı, kesinleşen davanın taraflarının hukuki durumlarını etkilememekle beraber, kararın bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve ayrıca Resmi Gazetede yayımlanır.

b. Yargılamanın Yenilenmesi: Danıştay, Bölge İdare Mahkemesi ve Vergi Mahkemelerince verilen kesinleşmiş kararlara karşı aşağıdaki hususlar nedeniyle yargılamanın yenilenmesine karar verilebilir: (İYUK 53)

1- Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması, (Yargılamanın yenilenmesi süresi 60 gün)

2- Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması, (Yargılamanın yenilenmesi süresi 60 gün)

3- Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması, (Yargılamanın yenilenmesi süresi 60 gün)

4- Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi, (Yargılamanın yenilenmesi süresi 60 gün)

5- Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması, (Yargılamanın yenilenmesi süresi 60 gün)

6- Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması, (Yargılamanın yenilenmesi süresi 60 gün)

7- Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması, (Yargılamanın yenilenmesi süresi 60 gün)

8- Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması, (Yargılamanın yenilenmesi süresi 10 yıl)

9- Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya hüküm aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. (Yargılamanın yenilenmesi süresi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl)

Yukarıdaki sebeplere dayanılarak, yargılamanın yenilenmesi talebi, esas kararı vermiş olan mahkemece veya Danıştay Dairesi tarafından karara bağlanır.

Yukarıda belirtilen yollarla sonuç alınamaması halinde artık karar kesinleşmiş olur. Bu taktirde artık sadece Anayasa Mahkemesine “Bireysel Başvuru” yoluna gidilebilir.

V- ÖZELLİKLİ HUSUS – BEYAN EDİLEN MATRAHA ve VERGİLERE DAVA AÇILMASI:

213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 378. Maddesine göre, mükelleflerce beyan edilen matraha ve bu matrah üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açılamayacaktır. Bunun istisnaları olarak aynı maddede belirtildiği üzere, matrah veya vergi tutarında vergi hatası bulunması durumudur. Ayrıca 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 27. Maddesine göre de mükelleflerce “İhtirazi Kayıt” şerhi konulan beyanlara da dava açılabilecektir.

1-Beyan Edilen Matrah ve Vergi Üzerinde Hata Bulunması Hali:

213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 116 maddesi ila 126. Maddesinde vergi hatalarının tanımı, başvuru yeri ve şekli, düzeltme yetkisi ve zamanaşımına dair hükümler yer almaktadır.

Öncelikle tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra mükellefler kendi beyan ettikleri matrah ve vergiler için düzeltme talebinde bulunamayacaklardır. Ancak maddenin devamında özellikli hususlar belirtilerek, hangi hallerde zamanaşımın bir (1) yıl uzayacağı ayrı ayrı hüküm altına alınmıştır.

Mükellefler, beyan ettikleri tutarlara ilişkin düzeltme taleplerini elden veya posta yoluyla vergi dairesine dilekçe ile yapmaları şarttır. Bu talep üzerine vergi dairesinin ilgili servisleri mütalaasını da ekleyerek düzeltme merciine (vergi dairesi müdürü) gönderirler.

Düzeltme merciince, altmış (60) gün içinde olumsuz yanıt verilirse, cevap verdiği tarihten; altmış (60) gün içinde cevap verilmezse bu sürenin bitiminden itibaren Gelir İdaresi Başkanlığına Şikayet yolu ile başvurabileceklerdir.

Gelir İdaresi Başkanlığınca, altmış (60) gün içinde olumsuz yanıt verilirse, cevap verdiği tarihten; altmış (60) gün içinde cevap verilmezse ret sayılarak bu sürenin bitiminden itibaren otuz (30) gün içinde Vergi Mahkemesine dava açılabilecektir. Gelir İdaresi Başkanlığına yapılmış başvuru idari dava açma süresi içinde istenir ve dava açma süresini durdurur. Ret veya ret sayılırsa dava süresi yeniden işlemeye başlar ve geçen süreler hesaba katılır. (İYUK 11)

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından altmış (60) gün içinde verilen cevabın kesin olmaması halinde, mükellef istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebilecektir. Bu bekleme süresince dava açma süresi işlemez fakat işlemeyen süre başvuru tarihinden itibaren altı (6) ayı geçemez. (İYUK 10/2)

2-İhtirazi Kayıt Şerhi Konulan Beyanlar:

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 27. Maddesine göre mükelleflerce beyan edilen vergilere ilişkin söz konusu beyannameye “İhtirazi Kayıt” konulması halinde, bu beyanlara açılan davanın tahsil işlemini durdurmayacağı belirtilmiştir. Bu da zımnen ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere dava açılabileceği manasına gelecektir. Bu beyanlara kanuni süresinden sonra verilen beyannameler de dahildir. Ancak 213 sayılı VUK 371. Maddesine göre pişmanlık talepli verilecek beyannamelere dava açılması mümkün bulunmamaktadır. Bu hususta Danıştay tarafından alınmış kararlarda mevcuttur.

İhtirazi kayıtla verilen beyannamelere tahakkuk fişinin düzenlenip mükellefe veya yetkilisine tebliğ edildiği tarihi izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Vergi Mahkemesine dava açılabilecektir. Yine de bu beyanlara açılacak dava, vergi dairesince yürütülen tahsil işlemini durdurmayacağı için, mükellefler dava dilekçelerinde “Yürütmeyi Durdurma” talep etmeleri, doğabilecek mağduriyetlerin giderilmesini sağlayacaktır.

VI-SONUÇ:

Mükellefler ile idare arasında çıkan vergi uyuşmazlıklarının çözüme kavuşturulması noktasında, mükelleflerin hakları ile vergi yargısının işleyişine dair hususlara değindik.

Vergi, resim, harç gibi kamu gelirlerine ve gümrük vergilerine ilişkin vergilendirme işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar vergi davasına konusudur. Vergi mahkemelerindeki uyuşmazlıklar tarh tahakkuk ve tahsil aşamalarında ortaya çıkmakta ve bunlarla ilgili dava açılabilmektedir. İdari yargı kolunda açılan bir dava olan vergi davası; iptal ve tam yargı davası olarak açılabilir. Vergi davası, dava konusu işlemi tesis eden vergi dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Mükellefler uyuşmazlıklar konusunda dava haklarını kanunda belirtilen sürede kullanarak, idarece kendi adına tarh edilen vergi, resim ve harçlara ilişkin her zaman kendisini savunabilecektir.

Kaynakça

1- 2576 Sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkında Kanun

2- 2575 Sayılı Danıştay Kanunu

3- 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu

4- 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu

5- 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun

 

Exit mobile version