Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Tebliğ Usullerinde Karşılaşılabilecek Sorun ve Çözüm Önerisi – Mesud ALTUNDAĞ, Vergi Müfettişi

Tebliğ Usulleri Çözüm Önerisi

Mesud ALTUNDAĞ
Vergi Müfettişi
mesud_altundag@hotmail.com

1-GİRİŞ:

Tebliğler, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Birinci Kitap (Vergilendirme) ve Beşinci Kısım (Tebliğler)’da yer almaktadır. Beşinci kısım dört bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm tebliğin esasları ve muhataplar, ikinci bölüm posta ile tebliğ usulü, üçünü bölüm ilan yoluyla tebliğ usulü ve dördüncü bölüm tebliğlere ait türlü hükümlerdir. Vergi Usul Kanununun 21.Maddesinde vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesi olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamada vergilendirme ile ilgili hüküm ifade eden bir konuda yazı ile bildirim yapılmasının kanuni zorunluluk olduğu gözükmektedir. Yani yazının mükellefe veya ceza sorumlusuna tebliği için bilinen adrese ihtiyaç var demektir.

Günümüze kadar tebliğ hükümleri ile ilgili konular sürekli tartışma konusu olmuş maliye bakanlığının tebliğ usulleriyle tebligat kanunlarında farklılıklar nedeniyle görüş ayrılıkları oluşmuştur. Dolayısıyla söz konusu boşlukların giderilmesi ve 213 sayılı VUK’daki tebliğ esaslarının değişmesi elzem hale gelmiş ve nihayetinde 28.11.2017 tarih ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 16, 17, 18 ve 20. Maddeleri ile yapılan değişikliklerle düzenleme yapılmış ve bu durum çözüme kavuşturulmak istenmiştir, ancak mevcut durum 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde (MERNİS) kayıt olmaması durumunda mükellefe nasıl tebliğ yapılacağı konusunda bir yöntem sunmamıştır.

Mükellefin MERNİS adresine sahip olmadığında ne yapılacağı açıklığa kavuşmamıştır. Bu çalışmada, bu sorun hakkında bilgi verilmiş ve sorunun çözülebilmesi için ne yapılması gerektiği ile ilgili görüşler sunulmuştur.

2- TEBLİĞİN ESASLARI VE BİLİNEN ADRESLER:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93. Maddesi ile başlayan Beşinci Kısım (tebliğler), 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanundan önce aşağıda belirtildiği gibi düzenlenmiştir.

“Madde 93- Tebliğ Esasları : Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilân yolu ile tebliğ edilir.

Madde 101- Bilinen Adresler: Bu kanuna göre bilinen adresler şunlardır:

  1. Mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler;
  2. Adres değişikliğinde bildirilen adresler;
  3. İşi bırakmada bildirilen adresler;
  4. Vergi beyannamelerinde bildirilen adresler;
  5. Yoklama fişinde tespit edilen adresler;
  6. Vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler;
  7. Yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adresler (İlgilinin tutanakta imzası bulunmak şartıyla);
  8. Bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adresler. Mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibariyle tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı nazara alınır.”

7061 sayılı kanunun 16.Maddesiyle mezkûr kanun maddesinde yapılan değişiklikle belirtilen adreslerden bazıları kanun maddesinden çıkartılmış ve daha önce kanun maddesinde olmayan 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi(MERNİS) eklenmiştir. Bu kanuna göre düzenlenen maddenin son hali şöyledir;

Madde 101-Bilinen Adresler: Bu Kanuna göre bilinen adresler şunlardır:

  1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,
  2. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,
  3. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi. Birinci fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınır ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılır. İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır. İşyeri adresi olmayanlara tebliğ, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.” Burada işyeri adresi olarak mükellef tarafından işe başlamada bildirilen, adres değişikliğinde bildirilen, yoklama fişinde yer alan, ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adresler olduğu gözükmektedir. Yapılan değişiklikle bilinen adresler başlığında yer alan düzenlemelerden ilk iki fıkrada yer alan hükümler işyeri adresi ile ilgili üçüncü fıkra ise tamamen mükellefin yerleşim adresi ile ilgilidir. Burada değinilmesi gereken bir konuda mükellefin birden çok işyeri adresinin olması durumudur.

Mükellefin birden çok işyeri adresi olması durumunda, maddede yazılı bilinen işyeri adreslerinden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınacak ve tebliğ öncelikle bu adrese yapılacaktır. Mükelleflerin işi bırakması veyahut işini bırakmış sayılması halinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılacaktır.

3- TEBLİĞ EVRAKININ TESLİMİ:

Maliye bakanlığının tebliğ usulleriyle, tebligat kanunlarında farklılıklar nedeniyle görüş ayrılıkları 28.11.2017 tarih ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun yayımına kadar olmuştur. Ekseriyetle tartışılan konu 7201 sayılı Tebligat Kanununda yer alan ancak VUK’ta yer almayan “Kapıya Yapıştırma Usulü” olmuştur. Bu usül, 7201 sayılı Tebligat Kanununda “Madde 21 – Tebliğ İmkansızlığı ve Tebellüğden İmtina: Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” Şeklindedir.

Vergi Usul Kanununun 7061 sayılı kanunla değişmeden önceki şeklinde kapıya yapıştırma usulü ile ilgili hüküm belirtilmemiştir.

7061 sayılı kanunun 17.Maddesiyle mezkûr kanun maddesinde yapılan değişiklikle fıkralardan bazıları kanun maddesinden çıkartılmış ve daha önce kanun maddesinde olmayan kapıya yapıştırma usulü eklenmiştir. Bu kanuna göre düzenlenen maddenin son hali şöyledir;

“Madde 102-Tebliğ Evrakının Teslimi: Tebliğ olunacak evrakı içeren zarf posta idaresince muhatabına verilir ve bu durum muhatap ile posta memuru tarafından tebliğ alındısına tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunur.

Muhatap imza edecek kadar yazı bilmez veya herhangi bir sebeple imza edemeyecek durumda bulunursa sol elinin başparmağı bastırılmak suretiyle tebliğ edilir.

Muhatap tebellüğden imtina ederse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Posta memuru, durumu tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza ederek, tebliğ olunacak evrakı tebliği yaptıran idareye teslim eder. Bu durumda tebliğ, pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır. 

Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan işyeri adreslerine tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bu durumda bu Kanunun 101 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre işlem yapılır.

Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde sayılan adrese tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak kişinin adresinde bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılır. İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Bu durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade edilir. Tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılır.

Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.(*)”

Yapılan bu değişiklikle “Kapıya Yapıştırma Usulü” VUK’ta yerini almıştır. Bu değişiklikle mükelleflere tebliğ yapılamaması ihtimali ortadan kaldırılmak istenmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken durum mükellefin tebellüğden imtina etmesi yani tebliğ evrakını almak istememesi halinde yine kapıya yapıştırma usulünün uygulanacağıdır.

4- TEBLİĞİN İLANLA YAPILACAĞI HALLER VE İLANIN ŞEKLİ:

7061 sayılı kanunun 18.Maddesiyle mezkûr kanun maddesinde yapılan değişiklikle fıkra sayısında değişiklik olmamasına rağmen bazı fıkralar değiştirilmiştir. Bu kanun maddesinde belirtildiği üzere, mükellefe ilanen tebliğ yapılacak haller sayılmış ve mükellefin adres kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunmadığı durumda ilanen tebliğ yapılacağı belirtilmiştir. Yine mezkur kanunun İlanın Şekli[1] başlıklı 104.Maddesinde İlanın ne şekilde yapılacağı anlatılmıştır.

VUK’un 103 ve 104. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde muhatabın bilinen adresinin olmaması durumunda ilanen tebliğ yapılacağı ve bu ilanın şeklinin nasıl olacağından bahsedilmiş, yine mükellefe yapılacak tebliğ ile tebliğ yapılmış sayılacak durumdan bahsedilmiştir.

4- TEBLİĞİN ÖNEMİ, KARŞILAŞILABİLECEK SORUN VE ÇÖZÜM ÖNERİSİ:

Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinin (1) numaralı fıkrası “Mükelleflerin defter ve belgeleri yazılı olarak istenir ve tutanakla teslim alınır.” şeklindedir.  Görüleceği üzere mükelleflerden yasal defter ve belgelerinin yazılı olarak istenir. Bu da mükelleflerin bilinen adreslerine tebliğ yapılması gerekliliği sonucunu ortaya çıkarır. 7061 sayılı kanunun mezkur maddeleri ile bilinen adresler  ile tebliğin ilanla yapılacağı haller değiştirilmiştir. Yapılan bu değişikliklerle mükellefin MERNİS adresine tebliğ yapılması ile mükellefin MERNİS adresinde olmaması veyahut imzadan imtina etmesi durumunda kapıya yapıştırma usulü ile tebliğ yapılabileceği VUK hükümlerinde yerini almıştır. Burada ciddi problemlere yol açacak durum mükellefin adres kayıt sisteminde kayıtlı olan bir adresinin bulunmaması durumunda vergi inceleme elemanları; vergi inceleme sürecinde defter ve belgelerin mükelleflerden yazılı olarak istenmesi, mükelleflerden bilgi almak, mükelleflere kendisi hakkında incelemeye başlandığını haberdar etmek, tutanak imzalamaya davet etmek gibi durumlardan mükelleflerin nasıl bilgilendirileceğidir.

VUK’un 104. Maddesinde bahsedilen durum mükellefe yapılacak ceza ihbarnamesinin tebliğinin nasıl olacağıdır. Yani yapılan değişiklikler yenilik getirmesine rağmen mükellefin bilinen bir adresinin olmaması halinde mükelleften defter ve belge isteme yazıları, bilgi isteme yazıları gibi yazıların mükelleflere nasıl tebliğ olunabileceği hakkında çözüm üretmemektedir. Burada mezkur kanuna eklenecek bir fıkra ile bu konu çözüme kavuşturulacaktır.

Bahsedilen bu sorun ve çözüm önerisi bir kenara bırakılarak tebliğ konusunda kalıcı ve nihai çözümünün Elektronik Tebligat usulü olduğu kanaatindeyim. Söz konusu usul, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107/A maddesi ile tebligatların yapılmasıdır. Elektronik Ortamda Tebliğ  başlıklı 107/A maddesi: “Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, 93 üncü maddede sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir.

Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” şeklindedir.  Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığının yayınlamış olduğu 2018 Faaliyet Raporu’nda sistemin kullanıma açıldığı günden bu yana  toplam 482.774.836 TL tasarruf sağlandığı belirtilmektedir.

5-SONUÇ

Yapılan değişikliklerle hali hazırda yürürlükte olan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 104.maddesinin ileride yol açabileceği sıkıntılar göz önünde bulundurulduğunda bu konuya önlem alınması gerekir ve bu soruna mezkur kanuna bir fıkra eklenerek çözüm gerçekleştirilebilir.

Tebligat sorununun tamamen ortadan kaldırılmasının yolu ise elektronik ortamda tebliğ sisteminin genişletilerek ve geliştirilerek uygulanmasıdır.

KAYNAKÇA

[1] (*)  (7061 sayılı kanunla değişmeden önceki şekli)  Aşağıda yazılı hallerde tebliğ ilan yoluyla yapılır:

  1. Muhatabın adresi hiç bilinmezse;
  2. Muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse;
  3. Başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa;
  4. Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa.
Exit mobile version