Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Çakışan Sigortalılık – Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Kararı E: 2019/255

T.C.

YARGITAY

21. Hukuk Dairesi

Esas No: 2019/255

Karar No: 2020/467

Tarihi: 03/02/2020

» Çakışan Sigortalılık

[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”juicy_pink”]

ÖZET:

“Çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 Sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam eden sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I. ( F ) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” ( K ) bendinde ise. “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı” belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında. başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).

5510 sayılı yasanın 6111 sayılı yasanın 33. maddesi ile değişik 53. maddesinde “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.” hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı yasanın 53. maddesinde 6111 sayılı yasanın 33. maddesi ile yapılan bu değişiklik 01/03/2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten önceki süreler için uygulanamayacaktır.

5510 sayılı yasanın 53. maddesinin 6111 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki halinde ise; “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.” hükmü bulunmaktadır.

Davacının çakışan sigortalılıkları bakımından yukarıda yer alan mevzuat kapsamında değerlendirme yapıldığında, 08/06/1988 tarihinde önce başlayan sigortalılığının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık olduğu, 04/08/1999-16/11/2009 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasanın 4/1-(a) bendi) kapsamındaki çalışmaların bu sigortalılığı sona erdirmeyeceği anlaşılmaktadır. Kurum tarafından da mevzuat doğrultusunda davacının çakışan sigortalılık durumunun düzenlendiği ortadadır.

[/vc_message][vc_column_text]

DAVA: Davacı, kurum işleminin iptali ile 04/08/1999-25/05/2004 tarihleri arasında fiili 4 ay sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme bozmaya uyurak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

KARAR

Davacı, 1479 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığı ile çakışan 04/08/1999- 25/05/2004 tarihleri arasındaki 506 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığının geçerli sayılmasını talep etmiştir.

Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı, Dairemizin 03/03/2016 tarihli 2015/13338 Esas sayılı ilamı ile “ Kurumdan davacının 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalılığından 506 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığına ilişkin aktarılan primleri olup olmadığını ve davacının 1479 sayılı yasaya tabi sigortalılığa ilişkin olarak yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık süresini sormak, 30/04/2015 tarihi itibarı ile davacının 506 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığına ilişkin aktarılan primleri varsa bunların dışında 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını belirlemek, var ise sigortalılığı o tarih itibariyle durdurmak ve bu tarihten sonraki 506 sayılı Yasa’ya tabi (4/1-a kapsamında) sigortalılığa geçerlilik tanımak, uyuşmazlık konusu süreler için geçici 63. maddenin uygulama koşulları yok ise davacının 1479 sayılı yasaya tabi sigortalı olduğunun kabulü ile sonuca varmak” gerektiği belirtilerek bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının kuruma 4/a kapsamında sigortalı olarak gösterilen sürede fiili ve gerçek olarak çalıştığı gerekçesi ile davanın kabulüne, davacının 04/08/1999-25/05/2004 tarihleri arasında fiili 4/a sigortalı hizmetlerinin geçerliliğinin tespiti ile aksine kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 16/02/1990 tarihinde kuruma intikal eden bildirge ile 08/06/1988 tarihli meslek odası kaydına istinaden bağ-kur sigortalılığının başlatıldığı,15/07/1988-25/05/2004 tarihleri arasında minibüs sahibi olarak vergi kaydı bulunduğu, … Kamyon Otom. Minibüs Şoförleri odasına 08/06/1988-28/05/2004 arası kayıtlı olduğu,08/06/1988 tarihinden itibaren minibüs sahibi şoför olarak esnaf sicil kaydı bulunduğu, … Belediye Başkanlığı adına tescilli işyerinden 04/08/1999 tarihinden 16/11/2009 tarihine kadar kesintisiz olarak 4/a kapsamında, bu tarihten sonra 4/c kapsamında sigortalı hizmetinin bildirildiği, Sosyal Güvenlik Kurumunca bağ-kur kaydı SSK hizmetinden önce başladığından çakışan sürelerde bağ kur sigortalılığının geçerli sayılması gerektiği belirtilerek , bağ-kur tescilinin esnaf odası kaydına istinaden 08/06/1988 itibariyle başlatıldığı ve vergi kaydının bittiği 25/05/2004 tarihinde durdurulduğu, Dairemizin 10/09/2018 tarihli geri çevirme kararı üzerine gelen belgelerden, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığına 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığından herhangi bir prim aktarması bulunmadığı,1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığında yatırmış olduğu prim ödemeleri karşılığında 15 yıl 11 ay 17 gün hizmeti bulunduğunun belirtildiği, davacının 1479 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılık bilgilerini gösteren 22/11/2018 tarihli belgede; 08/06/1988-25/05/2004 arası 15 yıl 11 ay 17 gün hizmeti bulunduğu, prim borcu bulunmadığı,1992 ve 1997 affından yararlandığı, 30/09/2003 itibariyle tecil borcunu ödemiş olduğunun görüldüğü, gelen yazı cevaplarından davacının 04/04/2015 tarih ve 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 63. madde veya 18/05/2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7143 sayılı Kanunun 24.maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 76.madde kapsamında durdurulan sigortalılık süresi bulunmadığı anlaşılmaktadır.

“Çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 Sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam eden sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I. ( F ) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” ( K ) bendinde ise. “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı” belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında. başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).

5510 sayılı yasanın 6111 sayılı yasanın 33. maddesi ile değişik 53. maddesinde “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.” hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı yasanın 53. maddesinde 6111 sayılı yasanın 33. maddesi ile yapılan bu değişiklik 01/03/2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten önceki süreler için uygulanamayacaktır.

5510 sayılı yasanın 53. maddesinin 6111 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki halinde ise; “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.” hükmü bulunmaktadır.

Davacının çakışan sigortalılıkları bakımından yukarıda yer alan mevzuat kapsamında değerlendirme yapıldığında, 08/06/1988 tarihinde önce başlayan sigortalılığının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık olduğu, 04/08/1999-16/11/2009 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa (5510 sayılı Yasanın 4/1-(a) bendi) kapsamındaki çalışmaların bu sigortalılığı sona erdirmeyeceği anlaşılmaktadır.

Kurum tarafından da mevzuat doğrultusunda davacının çakışan sigortalılık durumunun düzenlendiği ortadadır.

Mahkemece, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ:

Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Exit mobile version