Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Korona Virüs (Covid-19) Vergi İncelemesini Etkiledi mi? Mustafa Sefa MAZLUM, Vergi Müfettişi

Korona Virüs (Covid-19) Vergi İncelemesini Etkiledi mi?

Mustafa Sefa MAZLUM[1]
Vergi Müfettişi
Maliye Bilim Uzmanı
mustafasefamazlum@hotmail.com

ÖZ

2019 yılının son günlerinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin Vuhan kentinde keşfedilen Covid-19,[2] yayılımının engellenememesi nedeniyle birkaç ay içerisinde tüm Dünya’ya yayılmıştır. Tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de ölümcül sonuçlar doğurabilen bu virüsün, başta insan sağlığı olmak üzere, sosyal ve ekonomik hayattaki etkilerinin minimize edilerek bu sürecin atlatılabilmesi amacıyla sıkı tedbirler alınmaya devam edilmektedir. Bu süreç bir kısım mükellefler için zorlayıcı durumlar oluşturmuş, bir kısmı için de oluşturmaya devam etmektedir. Mükelleflerin vergisel ödevlerini yerine getirmelerine ve haklarını kullanmalarına etki eden bu süreçte, vergi inceleme sürecinde ve sonrasında yapılacak işlemlerden kaynaklı hak kaybı oluşmaması adına, düzenleyici işlemlerle uygulamaya yön verilmesi ve mükellef haklarının korunması önem arz etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Covid-19, Korona virüs, Mücbir sebep, Mükellef Hakları, Vergi İncelemesi

Jel Sınıflandırması Kodu: H20, H26

ABSTRACT

Covid-19, which was discovered in Wuhan city of the People’s Republic of China in the last days of 2019, spread to the whole world in a few months due to the inability to prevent it. Strict measures are being taken in order to overcome this process by minimizing the effects of this virus, which can have fatal consequences in our country as well as all over the world, primarily in human health, in social and economic life. This process created challenging situations for some taxpayers and continues to do so for some. In this process, which affects the taxpayers’ fulfillment of their tax duties and exercising their rights, it is important to direct the practice with the regulatory procedures and to protect the taxpayer rights in order to avoid loss of rights arising from the transactions to be performed during and after the tax review process.

Keywords: Covid-19, Corona Virüs Disease, Force Majeure, Taxpayer Rights, Tax Examination

Jel Classification Codes: H20, H26

1.GİRİŞ

2019 yılının son günlerinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin Vuhan kentinde keşfedilen Covid-19 yayılımının engellenememesi nedeniyle birkaç ay içerisinde tüm Dünya’ya yayılmış, bu sebeple Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiş, salgının önüne geçilebilmesi amacıyla ülkeler tarafından sıkı tedbirlerin alındığı bir süreci beraberinde getirmiştir. Yarattığı tahribat, insanlığın başta fizyolojik ve psikolojik sağlığı olmak üzere birçok alanda etkisini sürdürmektedir. Tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de ölümcül sonuçlar doğurabilen bu virüsün, başta insan sağlığı olmak üzere, sosyal ve ekonomik hayattaki etkilerinin minimize edilerek bu sürecin atlatılabilmesi amacıyla sıkı tedbirler alınmaya devam edilmektedir. Bu süreç bir kısım mükellefler için zorlayıcı durumlar oluşturmuş, bir kısmı için de oluşturmaya devam etmektedir.

Vuhan’da ilk ölümün gerçekleştiği 9 Ocak 2020 gününün ertesi günü, birçok ülkeye göre çok erken bir zaman olarak tanımlanabilecek 10 Ocak 2020 günü ülkemizde, Sağlık Bakanımızın başkanlığında, enfeksiyon, yoğun bakım ve göğüs hastalıkları, iç hastalıkları, mikrobiyoloji, viroloji alanlarında üniversitelerde akademisyen olarak çalışan tıp bilimcilerinden oluşan  Bilim Kurulu oluşturulmuş, Kurul tarafından salgının ilerleyişi dikkate alınarak toplum sağlığının korunması adına, sosyal ve ekonomik alana etki eden tedbirlerin[3] alınması tavsiyelerinde bulunulmuş,[4] bu çerçevede sosyal izolasyonun temini amacıyla birçok işletme faaliyetine ara vermek durumunda kalmıştır.

Söz konusu heyetin bilgilendirmeleri dahilinde, sosyal izolasyonun giderek önem kazanması sebebiyle, bireylerin evde kalmaları yoğun şekilde teşvik edildiği gibi, kamu kurumlarının işleyişine de yön verilmiştir.[5] Bu çerçevede, kamu hizmetlerini aksatmayacak asgari personelle esnek çalışma yöntemine vergi idaresince de geçilmiş, işlemlerin büyük bölümünün elektronik ortamda yapılabildiği gözetilerek bir takım tedbirler duyurulmuştur.[6]

Görüleceği üzere, korona virüs salgını insan sağlığını etkilediği kadar, sosyal ve ekonomik alan üzerinde de tahribatlar yaratmış, çalışma hayatını ve dolayısıyla mükellefiyeti ve mükellefiyetle ilgili ödevlerin yerine getirilmesini de etkilemiştir. Söz konusu tahribat halen etkisini sürdürmektedir.

Bu zorlayan[7] (icbar eden, mücbir) sebeplerin varlığı, mükelleflerin ödevlerinin yerine getirilmesi ve haklarının kullanımı noktasında sorun yaratabilecek niteliktedir.

Bu sebeple yazımızda, korona virüs salgını nedeniyle alınan tedbirlerin vergi incelemesi bakımından mücbir sebep hali teşkil edip etmediği ve vergi incelemesine etkileri üzerinde durulacaktır.

2.USUL KANUNLARIMIZDAKİ MÜCBİR SEBEP DÜZENLEMELERİ

Küresel, ulusal yahut yerel çapta oluşan kimi durumlar, bireylerden başlayarak daha geniş toplulukların elde olmayan sebeplerle ödevlerini yerine getirme ve haklarını kullanmaları noktasında önemli sorunlar doğurabilmektedir. Hukuk sistemleri, bu gibi durumlar için kişileri cezaya tabi tutmanın ve haklarını kullanmaktan mahrum etmenin haksızlık olduğunu kabul ederek, gerek kamu gerekse özel hukuk alanında çeşitli koruyucu önlemler benimsemiştir.[8] Aşağıda yer verilen mücbir sebep düzenlemesi de bunlardan biridir.

Vergi kanunlarında uygulanacak genel esasları düzenleyen usul kanunu olarak niteleyebileceğimiz 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13.maddesinde; “vergi ödevlerinden her hangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısiyle defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması; gibi haller” mücbir sebep halleri olarak sıralanmıştır. Sayılan mücbir sebeplerden her hangi birinin meydana geldiği malum ise veya belgelendirilerek ispat olunursa aynı kanunun 373.maddesine göre vergi cezası kesilmez.

Sayılan mücbir sebeplerden her hangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemeyeceği, bu takdirde tarh zamanaşımının işlemeyen süreler kadar uzayacağı, bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi gerektiği Kanunun 15.maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeleri takiben aynı maddede,  mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilân etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye ve bu yetkiyi, vergi türleri ve işyerleri itibarıyla; beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanmaya Maliye Bakanlığı yetkilendirilmiştir.[9]

Yine Kanunun 111.maddesinde Maliye Bakanlığı; mükelleflerin Kanunun 15.maddesine istinaden verecekleri beyannamelere istinaden tahakkuk ettirilen vergilerin ödeme sürelerini, vadelerinin bitim tarihinden itibaren azamî bir yıl süreyle uzatmaya, bu yetkiyi bölge, il, ilçe, mahal ve afetten zarar görenler ile afetten zarar görme derecesi veya vergi türleri itibarıyla farklı süreler tespit ederek kullanmaya yetkilendirilmiştir.

Adından da anlaşılacağı üzere, kamu alacaklarının tahsil usulüne dair kuralları belirleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48.maddesine göre de, tecille yetkilendirilenler, 213 sayılı Kanuna göre mücbir sebep hali kapsamındaki amme borçlularının, mücbir sebep halinin sona erdiği tarihe kadar ödemeleri gereken amme borçları ile mücbir sebep nedeniyle ödeme süreleri ertelenen amme borçlarını faiz alınmaksızın veya yürürlükteki faiz oranından daha düşük faiz oranıyla tecil etmeye yetkilidir

Usul kanunlarımızda yer verilen düzenlemelerden açıkça görüleceği üzere, mücbir sebep hallerinin varlığının Bakanlıkça kabulü halinde mükelleflerin bir kısım ödevlerinin yerine getirilmesi ve ödeme noktasında mükelleflere kolaylık sağlanmaktadır.

Usul kanunumuzun düzenlediği haklar itibariyle, başka bir deyişle mükellef hakları itibariyle de konunun ele alınması elzem olmakla birlikte, usul kanunumuzda böylesi durumlarda hakların kullanımına dair bir hüküm olmadığı görülmektedir.

Buradaki boşluğun, idare tarafından yapılacak düzenleyici işlemlerle mükellef lehine doldurulması gerektiği düşünülmektedir. Bu çerçevede, verginin yasallığı ilkesinin mükellef lehine yorumu kısıtlamadığı ancak aleyhine yorumu yasakladığı, çünkü bu ilkenin Hazine değil kişiler için olduğu ifade edilmektedir.[10]

3.KORONA VİRÜS SEBEBİYLE YAPILAN MÜCBİR SEBEP DÜZENLEMELERİ

Yukarıda yer verilen zorlayıcı sebeplerin varlığı halinde, Maliye Bakanlığınca kendine verilen yetkiler dahilinde mücbir sebep uygulamalarına gidilmektedir. Bu uygulama, tüm mükellefleri ve mükellefiyet ödevlerini ilgilendirebileceği gibi,  belirlenmiş mükellefler ve söz konusu mükelleflerin ödevleri bakımından da sınırlandırılabilmektedir.

Korona virüs adıyla gelişen küresel salgının mevcut ve olası etkileri gözetilerek şu ana dek temelde[11] iki farklı düzenleme yapıldığı görülmektedir.

Bunlardan ilki, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun yukarıda yer verilen hükümleri dahilinde yayınlanan 518 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’dir.[12] Söz konusu tebliğin ilk maddesi incelendiğinde, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin Vuhan kentinde ortaya çıkan ve birçok ülkeye yayılan Koronavirüs (COVID-19) salgınından ve bu kapsamda alınan tedbirlerden doğrudan etkilenen ve bu Tebliğle belirlenen mükelleflerin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mücbir sebep hükümlerinden faydalandırılması hakkındaki açıklamalar “ tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

Yapılan düzenlemeden görüleceği üzere, 213 sayılı Kanunun 15.maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden, sadece tebliğin 3 ve 5. bölümlerinde sayılan mükelleflerin mücbir sebep halinde oldukları kabul edilmiş, bu mükelleflerin de sadece 4 ve 6. bölümlerde sayılan ödevlerinin yapılma ve ödeme sürelerinin uzatılması şeklinde sınırlı şekilde yetki kullanımına gidilmiştir.[13]

Salgın kapsamında yapılan ikinci temel düzenleme ise 7226 sayılı Kanuna[14] eklenen geçici 1.madde ile yapılmıştır. Madde kapsamında, Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;

13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar  durdurulmuştur.

Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.

Söz konusu düzenlemenin vergisel sürelere etkisi üzerinde tereddütler bulunmakla birlikte, yukarıda yer verilen madde hükmünden hareketle Gelir İdaresi Başkanlığınca 2020/2 sayılı “vergi dairesi işlem ve sürelerinin durması” konulu Uygulama İç Genelgesi yayınlanmış, tereddütler giderilmiştir.[15]

Uygulama İç Genelgesine göre, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında cezada indirim talep etme, uzlaşma başvurusu, kanun yolundan vazgeçme süreleri, dava açma süreleri gibi bir hakkın doğumu, kullanımı ve sona ermesine ilişkin süreler 30/4/2020 tarihine kadar durmuş bulunmaktadır.

Bilindiği üzere, vergi idaresi, vergi sisteminin işletilmesi ile ilgili faaliyet ve işlemleri yapan tüm birimleri ifade etmek üzere kullanılan bir üst kavramdır. Bu bağlamda 213 sayılı Kanunun 4.maddesine göre, mükellefi tesbit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden daire olan vergi dairesi, içerisinde Vergi Denetim Kurulu’nun da bulunduğu vergi idaresinin sadece bir parçasıdır. Bu sebeple, Uygulama İç Genelgesi ile ifade edilen süreler, sadece vergi dairesince yapılacak işlemler bazında durmuştur.

4.KORONA VİRÜS SALGINININ VERGİ İNCELEMESİNE ETKİSİ

Türk Vergi Sistemi, vergiyi doğuran olayın belgelendirilerek defterlere kaydedilmesi esasına dayanmaktadır. Belgelere ve dolayısıyla defterlere kaydedilen işlemler ilk bakışta doğru olduğu kabul edilse de, bu işlemlerin gerçek mahiyetinin ortaya çıkarılması gerekmektedir.[16] Bu amaçla 213 sayılı Vergi Usul Kanununda tanınan vergi incelemesi yetkisi ile idare, gerçek mahiyetin ortaya konması suretiyle, ödenmesi gereken verginin doğruluğunu araştırma, tespit etme ve sağlama fonksiyonunu yerine getirir. Mükelleflerin maddi ve manevi baskı altında hissetmesine sebep olabilen inceleme sürecinde mükellef haklarının korunması oldukça önem arz etmektedir.

Bu bölümün yazılış amacı kapsamında öncelikle belirtmeliyiz ki, korona virüs salgını kapsamında oluşan yeni duruma karşılık, gerek tebliğ ile mücbir sebep hali olduğu kabul edilen gerekse de kapsam dışında kalan mükellefleri nezdinde yürütülen vergi incelemelerini durduran herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

İncelemeye başlama tutanağının mükellef tarafından imzalandığı veya tutanakta imzası olmayan durumlarda tutanağın vergi dairesine intikal ettiği tarihte başlayan vergi incelemesi, inceleme sonucunda düzenlenen raporun, rapor değerlendirme komisyonuna intikal ettirmek üzere ilgili inceleme ve denetim birimine tevdi edilmesiyle sona eren bir süreçtir.[17]

Her ne kadar Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğe göre, vergi incelemesi bu aşamada sona ermiş olsa da, Müfettiş tarafından hazırlanan vergi inceleme raporunun rapor değerlendirme komisyonunca değerlendirilmesi ve tarhiyat öncesi uzlaşma taleplerinin yerine getirilmesi süreçleri, inceleme sürecini izlemektedir. Bu süreçler, mükelleflerin dinlenme ve uzlaşma gibi haklarını bünyesinde barındırmaktadır.

İnceleme sürecinde öncelikle mükellefin işyerinde veyahut davete icabet etmesi halinde dairede vergi incelemesine başlanılmakta, incelemenin dairede yapılmasını isteyen mükelleflerden defter ve belgelerin ibrazı yazılı olarak istenmektedir. Bu aşamada mükellefe defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmesi için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu çerçevesinde 15 gün süre verilmekte, aksi halde hakkında suç duyurusunda bulunularak cezalı tarhiyat yapılacağı söz konusu yazılarla bildirilmektedir.

Görüleceği üzere, vergi incelemesi süreci, başlamasından neticelendirilmesine dek, mükellefler tarafından yapılması gereken ödevler ve kullanılabilecek haklar ile bezelidir. Bu sebeple, 7226 sayılı Kanunun geçici 1.maddesinin vergi incelemeleri bakımından da açıklığa kavuşturulması ve uygulamaya yön verilmesi elzemdir. Zira Uygulama İç Genelgesi ile vergi idaresinin bir parçasının düzenleme yaparak cezada indirim talep etme, uzlaşma başvurusu, kanun yolundan vazgeçme süreleri, dava açma süreleri gibi bir hakkın doğumu, kullanımı ve sona ermesine ilişkin sürelerin 30/4/2020 tarihine kadar durduğunu düzenlediği göz önünde bulundurulmalı, uygulamada birlik tesis edilmelidir.

Ayrıca yapılacak düzenlemede, vergi inceleme sürecinde sorumlulukları bulunan ancak sokağa çıkma yasağı kapsamında olan 20 yaş altı ve 65 yaş üstü mükelleflerin ödevlerine dair de açıklık getirilmesinde fayda görülmektedir.

7226 sayılı Kanun 26 Mart 2020 tarihinde yayımlanmış, geçici 1.maddesi de bu tarihte yürürlüğe girmiştir. Ancak yapılan düzenlemeye bakıldığında, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durdurulmuştur.

Bu sebeple, 13 Mart 2020 tarihinden önce kendisine defter ve belge ibraz yazısı tebliğ edilen mükelleflerin bu tarihte henüz 15 günlük süresi dolmamış ise, bu süre 30 Nisan 2020 tarihine dek durmuş kabul edilmelidir.

Her ne kadar vergi incelemesi tarhiyata ön hazırlayıcı mahiyette olan bir işlem olsa da, incelemenin bitmesini takiben düzenlenen raporlar doğrultusunda tesis edilen işlemler kesin ve yürütülebilir niteliklerine göre yargısal başvuru hakkının kullanımına konu edilerek, yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönünden hukuka aykırı olmaları halinde iptal edilebilecektir.

Bu sebeple, vergi denetim sürecine dair temel ve özel mükellef hakları gözetilmelidir. Mükelleflerin en temel haklarından olan idari ve yargısal başvuru hakkının korunmasını gözettiği görülen 7226 sayılı Kanunun geçici 1.maddesinin vergi incelemeleri bakımından da açıklığa kavuşturulması ve uygulamaya yön verilmesi, adil, eşit saygılı hizmet alma hakkı ile belirlilik ilkesinden doğan kuralların anlaşılır olması ve yayınlanması, birbirine zıt olmaması haklarını da tesis edecektir.

5.SONUÇ

Küresel korona virüs salgınının ve salgının yayılmasını engellemek amacıyla uygulamaya konan izolasyon ve esnek çalışma gibi tedbirlerin mali alana etkileri olduğu açıktır. Bu çerçevede salgın dolayısıyla oluşan durumun, şüphesiz vergi inceleme sürecine tabi olan mükellefler üzerine de etkileri söz konusudur.

Her ne kadar vergi incelemesine tabi mükellefler açısından, idarenin bu hususları gözeterek mağduriyet yaratmaktan kaçındığı gözlenmekte ise de, mükelleflerin başvuru, adil, eşit ve saygılı hizmet alma ve belirlilik gibi en temel haklarının tesisi ve korunması bakımından, gerek idare gerekse de mükelleflerce şu hususların dikkate alınarak sürece yön verilmesinde fayda görülmektedir.

Kaynakça

– DOĞRUSÖZ, B., (2020, 24 Mart)  Mücbir Sebep Niye Var? Dünya Ekonomi Gazetesi, https://www.dunya.com/kose-yazisi/mucbir-sebep-niye-var/465677

– DOĞRUSÖZ, B., (2020, 31 Mart)  Mücbir Sebebin Düşündürdükleri, Dünya Ekonomi Gazetesi, https://www.dunya.com/kose-yazisi/mucbir-sebebin-dusundurdukleri/466338

– Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının 13.3.2020 tarih ve E.12362 sayılı yazısı

– COŞKUN KARADAĞ N. , MAZLUM M.S. , (2019) Yasal, İdari Ve Yargısal Boyutuyla Vergi İncelemelerinde Mükellef Hakları, Karahan Kitabevi, Adana, s.286, 292

– COŞKUN KARADAĞ N. , MAZLUM M.S. , (2019, Kasım) Vergi İncelemesinde “Belirlilik İlkesinden Kaynaklanan” Mükellef Haklarına Danıştay’ın Bakışı, Vergi Sorunları, sayı 374,

– 7226 Sayılı Kanun

– 2020/4 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi

– 277 Sayılı VUK Genel Tebliği

– 518 Sayılı VUK Genel Tebliği

– 68 nolu KDV Sirküleri

– 2020/2 Seri Nolu Uygulama İç Genelgesi

– Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

– Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği

– Rapor Değerlendirme Komisyonlarının Oluşturulması İle Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

– https://tr.wikipedia.org

– https://www.gib.gov.tr

– http://www.osmanlicaturkce.com

– https://www.verginet.net/dtt/11/Vergi-Sirkuleri-2020-77.aspx

Dip Notlar

[1] Vergi Müfettişi, Maliye Bilim Uzmanı

[2] COVİD-19, korona virüsüne bağlı hastalığı anlatmak için kullanılan tabir olup, koronavirüs hastalığının İngilizce karşılığı olan Corona Virüs Disease kelimelerinin baş ve ikinci harfleri kullanılarak üretildiği görülmektedir. Bununla birlikte tabirin içerdiği rakamı ise 19 ise 2019’da bulunduğunu ifade etmektedir.

[3] Çin’deki Türk vatandaşlarının Türkiye’ye taşınması, yurtdışı uçuşların yasaklanması, ülke kara sınırlarının belirli ülkelere kapatılması, referans ve pandemi hastanelerinin belirlenmesi, vatandaşların yurt dışı seyahatlerinin ertelenmesi, yurt dışından gelen vatandaşlar için 14 günlük karantina tavsiyesi, eğitime ara verilmesi, konaklama tesisleri, restoranlar, yurtlar ve huzurevlerinde tedbirlerin çeşitlendirilmesi, il pandemi kurullarının kurulması, şehirlerarası seyahatin kısıtlanması gibi konularda tavsiye kararları bulunmaktadır.

[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/Koronavir%C3%BCs_Bilim_Kurulu#cite_note-AA-1 (Erişim tarihi 10.4.2020)

[5] Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının 13.3.2020 tarih ve E.12362 sayılı yazısı ile 22.3.2020 tarihli ve 31076(mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan 2020/4 Sayılı Genelge

[6] Bkz; https://www.gib.gov.tr/yeni-korona-virus-hastaligi-kovid-19-ile-etkin-mucadele-kapsaminda-alinan-bazi-tedbirler-hakkinda (Erişim tarihi 10.4.2020)

[7] http://www.osmanlicaturkce.com/?k=mücbir&t=%40 (Erişim tarihi 10.4.2020)

[8] Bumin DOĞRUSÖZ, Mücbir Sebep Niye Var? Dünya Ekonomi Gazetesi, 24.3.2020,  https://www.dunya.com/kose-yazisi/mucbir-sebep-niye-var/465677 (Erişim tarihi 10.4.2020)

[9] Örneğin; 277 Sayılı VUK Genel Tebliğinde; Marmara Bölgesinde 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremden yoğun olarak etkilenen Kocaeli, Sakarya, Yalova İllerinin merkez ve İlçeleri, Bolu İlinin Düzce, Gölyaka, Gümüşova, Cumayeri ve Çilimli İlçelerinde depremden zarar görmüş olsun olmasın mükellefiyet kaydı bulunan tüm mükelleflerin, İstanbul, Eskişehir ve Bursa İllerinde mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerden ise sadece depremden zarar gören mükelleflerin mücbir sebep halinin bulunduğu kabul edilmiş, belirtilen yerlerde faaliyet gösteren mükelleflerin mücbir sebep hali sayılan süre içerisine rastlayan beyannameleri verme ve bu beyannamelere göre tahakkuk edecek vergileri ödeme zorunda olmadıkları düzenlenmiştir.

[10] Bumin Doğrusöz, Mücbir Sebebin Düşündürdükleri, Dünya Ekonomi Gazetesi, 31 Mart 2020, https://www.dunya.com/kose-yazisi/mucbir-sebebin-dusundurdukleri/466338 (Erişim tarihi 10.4.2020)

[11] 68 nolu KDV Sirküleri ile, KDV Kanununun 11/1-c maddesi kapsamında gerçekleştirilen ihraç kayıtlı teslimin yapıldığı tarihi takip eden ayın başından itibaren başlayan üç aylık sürenin sonu 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasına rastlayan mükellefler bakımından, ek süre için vergi dairesine başvuru yapılmaksızın bu sürenin mücbir sebep kapsamında üç ay daha uzatılmış kabul edilmiştir. Bkz. https://www.gib.gov.tr/node/143189 (Erişim tarihi 10.4.2020)

[12]24.3.2020 günlü 31078 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bkz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/03/20200324M1-4.htm (Erişim tarihi 10.4.2020)

[13] Tebliğ kapsamında mücbir sebep halinde olduğu kabul edilen mükellefler, mücbir sebep dönemine isabet eden yükümlülüklere yönelik açıklamalar, Tebliğin 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına istinaden mükellefin mücbir sebep kapsamında olup olmadığının tespit edilmesine yönelik başvuruların şekli, komisyonların kurulması ve çalışma usul ve esasları ile Tebliğin uygulamasına ilişkin diğer usul ve esaslar ile ilgili olarak 2020/3 sayılı Uygulama İç Genelgesi yayınlanmıştır. Bkz. https://alomaliye.com/2020/04/07/maliye-uygulama-ic-genelgesi-2020-3/ (Erişim tarihi 11.4.2020)

[14]26.3.2020 günlü 31080 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/03/20200326M1-1.htm (Erişim tarihi 10.4.2020)

[15] 31.3.2020 tarihli Genelge için bkz. https://www.verginet.net/dtt/11/Vergi-Sirkuleri-2020-77.aspx (Erişim tarihi 10.4.2020)

[16] Neslihan COŞKUN KARADAĞ ve Mustafa Sefa MAZLUM, Yasal, İdari Ve Yargısal Boyutuyla Vergi İncelemelerinde Mükellef Hakları, Karahan Kitabevi, Adana, Kasım 2019, s.286, 292

[17] Neslihan COŞKUN KARADAĞ ve Mustafa Sefa MAZLUM, Vergi İncelemesinde “Belirlilik İlkesinden Kaynaklanan” Mükellef Haklarına Danıştay’ın Bakışı, Vergi Sorunları, sayı 374, Kasım 2019

Exit mobile version