Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Tebligatta Kapıya Yapıştırma Dönemi – Yadigar ŞENÖZ, SMMM

Tebligatta Kapıya Yapıştırma Dönemi

Yadigar ŞENÖZ
SMMM
yadigar.senoz@gmail.com

I- GİRİŞ:

Osmanlı mecellesinde olduğu kadar günümüz hukuk doktrinde de usulün esasa mukaddem olduğu kabul edilen bir gerçektir. Bu yüzdendir ki, usul ve erkâna uyulmadan zafere ve sonuca varılamaz varılsa dahi vasıl olunan zaferi manasız ve ehemmiyetsiz kılar.

Usul esastan, üslup mesajdan önce gelir derler üstatlar. Bu nedenle beşeri ilişkilerde üslup ne kadar mühim ise hukuki eylemlerde de usul bir o kadar önemlidir.

1959 tarih ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 51 inci maddesine göre, mali tebliğler, kendi kanunlarında sarahat bulunmayan hallerde, bu kanunun umumi hükümlerine tevfikan yapılır hükmü bulunmaktadır. Bu nedenle mali idare tarafından yapılacak tebligatlarda 7201 sayılı Tebligat Kanunu yerine 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik edilecektir. V.U.K.’da açıklık bulunmayan hallerde 7201 sayılı Kanuna göre işlem yapılması gerekmektedir.

Vergilendirmede tebligata ilişkin temel yöntemler ve usuller 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ‘Beşinci Kısmında’ Tebliğler başlığı altında düzenlenmiştir. Tarh edilen bir verginin tahakkuk ettirilmesinden önceki aşamayı ifade eden tebliğ, Vergi Usul Kanununun 21 inci maddesinde düzenlenmiş olup, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlarca mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Kanun’da farklı tebliğ usulleri düzenlenmiştir. Kanun’un 93 üncü maddesine göre tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ise ilan yolu ile tebliğ edilir. Genel kural bu olmakla birlikte tebliğ, ilgilinin kabul etmesi şartıyla vergi dairesinde veya komisyonda yapılabileceği gibi Kanun’un 107 inci maddesi uyarınca memur vasıtasıyla da yaptırılabilir. Kanun’un 107/A maddesinde ise 93. maddede sayılan usullere bağlı kalınmaksızın elektronik ortamda tebliğ yapılabileceği düzenlenmiştir.

213 sayılı V.U.K.’nun “tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddesinde;

Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.

Tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kâfidir.

Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgâh adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir.)

denilerek vergilendirmede tebliğ yapılacak kimseler belirtilmiştir.

İş bu makale 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93 ve müteakip maddeleri ile 485 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği[1], Gelir İdaresi Başkanlığının 2017/8 Seri No’lu Uygulama İç Genelgesi ve yargı kararları ışığında ele alınmış olup uygulamada karşılaşılan sorunlara değinilmiştir.

II- TEBLİGAT PUSULASININ KAPIYA YAPIŞTIRMA USULÜNDE UYULACAK KURALLAR

II.1. Bilinen Adreslerde Köklü Değişikliğe Gidilmiştir

28.11.2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 101, 102, 103 ve 157 nci maddelerinde düzenlemelere gidilmiştir.

213 sayılı Kanunun 101 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş olup bu Kanuna göre bilinen adresler şunlardır:

1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,

2. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,

3. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi.

Birinci fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınır ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılır.

Görüleceği üzere, 213 sayılı Kanunun 101 inci maddesinde yapılan değişiklik sonrasında bilinen işyeri adresleri, mükellef tarafından işe başlamada ve adres değişikliğinde bildirilen adresler ile yoklama fişinde yer alan ve ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakta tespit edilen adresler olarak yeniden belirlenmiştir.

Maddede yapılan değişiklikle işi bırakma ve vergi beyannamesinde beyannamelerinde bildirilen adresler, vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler ile bina ve arazi vergilerinde komisyonlarda tahrir varakalarında tespit edilen adresler bilinen adresler arasından çıkarıldığından mezkûr vesikalarda yer alan adreslere tebliğe çıkılmayacaktır.

Bu bilgiler ışığında tebliğ mükellefin adresine yapılacağından adresin doğru tespiti önem arz etmiş ve 01.01.2018 tarihinden itibaren aşağıdaki yerler yasal adres olarak kabul edildiğinden tebligatın bu esaslar çerçevesinde yapılması gerekir.

– Mükellef tarafından işe başlamada bildirilen

– Adres değişikliğinde bildirilen

– Yoklama fişinde yer alan

– İlgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adreslerdir.

II.2. Adres Kayıt Sisteminde Bulunan Yerleşim Yeri Esas Alınmalıdır

7061 sayılı Kanun’la öncelikle 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’na göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, 213 sayılı Kanun’un 101. maddesinde sayılan bilinen adreslerden biri olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, 213 sayılı Kanun’un 102. maddesinde yapılan değişiklikle, mükelleflerin diğer bilinen adresleri olan işyeri adreslerinde bulunamaması hâlinde tebligatın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine yapılacağı düzenlenmiştir. Böylece 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda yer alan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebliğ usulü, 213 sayılı Kanun’da 7061 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin ardından vergi usul hukukumuzda da uygulama alanı bulmuştur.

Adres kayıt sistemi, 5490 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği’ne göre oluşturulan, Türk vatandaşları ve Türkiye’de yaşayan yerleşik yabancıların yerleşim yeri ve diğer adres bilgilerinin elektronik ortamda merkezî bir yapı içinde güncel olarak tutulmasını ve adres konusundaki dağınıklığa son verilmesini amaçlayan bir uygulamadır. Adres kayıt sisteminde kişinin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ile eşleştirilen tek bir yerleşim yeri adresi mevcuttur. Yerleşim yeri ve diğer adreslerin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınır. Bildirim nüfus müdürlüklerine, kurumlara ve dış temsilciliklere şahsen yapılır. Kişiler tarafından yapılan bildirimler aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edilir. Ayrıca adrese ilişkin değişikliklerin adres beyanı ile yükümlü kişiler ve kurumlar tarafından yirmi iş günü içinde nüfus müdürlüklerine veya Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir. Adres bildirimlerinin süresi içinde yapılmaması hâlinde idari para cezasının uygulanması öngörülmüştür.[2]

Buna göre bilinen yerleşim yeri adresi olarak sadece 5490 sayılı Kanuna göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi kabul edildiğinden, mükellef tarafından vergi idaresine yerleşim yeri adresi bildirimi yapılmayacak, şayet yapılmış ise bu bildirimde yer alan adres yerleşim yeri adresine yapılacak tebligatlarda dikkate alınmayacaktır.

İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır. İşyeri adresi olmayanlara tebliğ, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.

Mükellefin bilinen birden çok işyeri adresi varsa maddede yazılı bilinen işyeri adreslerinden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınacak ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılacaktır.

Bu anlamda tebliğ evrakını gönderecek idare öncelikle kayıtlarını tetkik ederek maddede belirtildiği şekilde kayıtlarına intikal etmiş işyeri adresi olup olmadığını kontrol edecek, bu kapsamda bir işyeri adresi bulunması durumunda tebligat bu işyeri adresinde yapılacaktır. İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların;

Geçici veya daimi ayrılma gibi nedenlerle bu adresinde bulunamaması,

213 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesinin birinci fıkrası ve ilgili mevzuatı kapsamında işini bırakması,

213 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesinin ikinci fıkrası ve ilgili mevzuatı kapsamında işini bırakmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılacaktır.

Bilinen işyeri adresi olmayanlara tebliğ ise doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılacaktır.

II.3. Tebliğ Evrakının Teslimi

7061 Sayılı Kanunla yapılan bir diğer düzenleme 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 102 inci maddesi ile ilgilidir. Tebliğ olunacak evrakı içeren zarf posta idaresince muhatabına verilir ve bu durum muhatap ile posta memuru tarafından tebliğ alındısına tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunur.

Muhatap imza edecek kadar yazı bilmez veya herhangi bir sebeple imza edemeyecek durumda bulunursa sol elinin başparmağı bastırılmak suretiyle tebliğ edilir.

II.3.1. Muhatabın tebellüğden imtina etmesi

II.3.1.1. Şahsın kendisinin evrakı tebellüğden imtina etmesi

7061 Sayılı kanunla 102 inci madde de yapılan en önemli değişiklilerden biri de muhatap tebellüğden imtina ederse ne şekilde işlem yapılacağına dair düzenlemedir.

Mülga düzenleme göre, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 102 inci maddesinde, muhatap tebellüğden imtina ederse tebliğ edilecek evrakın önüne bırakılmak suretiyle tebliğ edileceği ve bunun komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyetin taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tesbit edilmek suretiyle yapılmaktaydı.

Yeni düzenlemeye göre, muhatap tebellüğden imtina ederse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Posta memuru, durumu tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza ederek, tebliğ olunacak evrakı tebliği yaptıran idareye teslim eder. Bu durumda tebliğ, pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır.

II.3.1.2. Şahsın kendisinin dışında birinin evrakı tebellüğden imtina etmesi

Tebellüğden imtina; muhatabın işyeri veya yerleşim yeri adresinde bulunmasına ve tebliğe çıkan memuru kapıyı açmasına rağmen gönderilen tebliğ evrakını almak istememesi durumunu ifade eder.

Bu nedenle tebliğ evrakının adına düzenlendiği mükellef dışındaki kişilerin (eşi, kardeşi, çocuğu ve kayınvalidesi vs) tebliğ evrakını almak istememesi durumunda tebellüğden imtina hükümlerinin uygulanmaması, bunun yerine muhatabın adres kayıt sisteminde yer alan yerleşim yeri adresinde İKİNCİ DEFA da olmak üzere tebliğ cihetine gidilmesi, ancak bunun da mümkün olmaması halinde KAPIYA YAPIŞTIRMA yöntemine başvurulması gerekmektedir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 17.02.2020 tarihli[3] Kararında, tebligat yapılacak olan adreste mükellefin bulunmaması halinde adreste bulunan kişilerden mükellefin adreste bulunmama sebebinin sorularak araştırılması, mükellefin başka bir yere gittiğinin beyan edilmesi halinde, tebliğ edilemeyen evrak, çıkaran mercie iade olunması gerekirken, mükellefin adreste bulunmama sebebi araştırılmadan, istek yazısının, annesi …. BAYRAMBEY’e verilmek suretiyle yapılan tebliğ işlemi usulsüz olduğundan, sanığın beraatı yerine mahkumiyetine hükmolunmasına karar verilmesini bozmuştur.

II.3.2. Muhatabın adresinde bulunamaması hali

Vergi Usul Kanununun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan işyeri adreslerine tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bu durumda bu Kanunun 101 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre işlem yapılır.

Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde sayılan adrese tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak kişinin adresinde bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir.

Bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılır. İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir PUSULA KAPIYA YAPIŞTIRILIR. Bu durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade edilir. Tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise 15. günde tebliğ yapılmış sayılır.

Görüleceği üzere, adres kayıt sisteminde yer alan yerleşim yeri adresine İLK defa tebliğe çıkılan hallerde, geçici ayrılmalar da dahil olmak üzere tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması halinde kapıya pusula yapıştırılmaz. Bulunamama durumu tebliğe çıkan memur tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek tebliğ evrakı derhal gönderen vergi dairesine iade edilir.

Tebliğ evrakını gönderen vergi dairesi kendisine iade edilen tebliğ evrakını MÜNASİP bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarmadan önce mükellefin adres kayıt sisteminde yer alan yerleşim yeri adresini kontrol eder, adresin aynı olması durumunda mevcut tebliğ evrakının, farklı olması durumunda yeni düzenlenecek tebliğ evrakının üzerine İKİNCİ DEFA TEBLİĞ kaşesi vurmak suretiyle yerleşim yeri adresinde ikinci defa tebliğ çıkartılır. İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır.

Tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılır.

III- SONUÇ:

7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla sayılı Vergi Usul Kanununun 101, 102, 103 ve 157 nci maddelerinde düzenlemelere gidilmiş ve uygulama 01.01.2018 tarihide itibaren işlerlik kazanmıştır. Buna göre,

İşi bırakma ve vergi beyannamesinde beyannamelerinde bildirilen adresler, vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler ile bina ve arazi vergilerinde komisyonlarda tahrir varakalarında tespit edilen adresler bilinen adresler arasından çıkarılmıştır,

√ Muhatap tebellüğden imtina ederse tebliğ edilecek evrakın önüne bırakılmak suretiyle tebliğ edileceği ve bunun komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyetin taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tesbit edilmesi uygulamasından vazgeçilmiştir,

√ 213 sayılı Kanun’un 102 inci maddesinde yapılan değişiklikle, mükelleflerin diğer bilinen adresleri olan işyeri adreslerinde bulunamaması hâlinde tebligatın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine yapılması gerekmektedir,

√ Yeni düzenlemeye göre, muhatap tebellüğden imtina ederse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Bu durumda tebliğ, pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır.

√ Mükellef dışındaki kişilerin (eşi, kardeşi, çocuğu ve kayınvalidesi vs) tebliğ evrakını almak istememesi durumunda tebellüğden imtina hükümlerinin uygulanmaması, bunun yerine muhatabın adres kayıt sisteminde yer alan yerleşim yeri adresinde İKİNCİ DEFA da olmak üzere tebliğ cihetine gidilmesi gerekir,

Adres kayıt sisteminde yer alan yerleşim yeri adresine İLK defa tebliğe çıkılan hallerde, geçici ayrılmalar da dâhil olmak üzere tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması halinde tebliğ evrakını MÜNASİP bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarmalıdır. Münasip bir süre belli bir zaman aralığını kapsamalıdır.

KAYNAKÇA

– 213 sayılı Vergi Usul Kanunu

– 485 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği

– Gelir İdaresi Başkanlığının 2017/8 Seri No’lu Uygulama İç Genelgesi

– Yargı Kararları

Dip Notlar:

[1] 17.12.2017 tarih ve 30273 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[2] Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 25.12.2019 tarih ve Esas No: 2019/106 sayılı kararı, 14.02.2020 tarih ve 31039 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıştır.

[3] 2017/10531 E. , 2020/1403 K.

Exit mobile version