Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Danıştay Dokuzuncu Daire Kararı E: 2020/3721

Danıştay Dokuzuncu Daire Kararı E: 2020/3721

14 Temmuz 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı:  31541

Danıştay Dokuzuncu Daire Başkanlığından:

Esas No : 2020/3721

Karar No: 2021/3125

KANUN YARARINA TEMYİZ EDEN ; Danıştay Başsavcılığı

DAVACI : Reysaş Taşımacılık ve Lojistik Ticaret Anonim Şirketi

VEKİLİ : Av. Fatma Gündüz

(E-Tebligat)

DAVALI : Torbalı Belediye Başkanlığı – İZMİR

VEKİLİ : Av. Umut Akıncı

(E-Tebligat)

İSTEMİN KONUSU : İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 31/10/2019 tarih ve E:2019/1238, K:2019/1409 sayılı kararının kanun yararına temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Davacı şirket adına, 2008 yılı çevre temizlik vergisi ve gecikme zammına ilişkin düzenlenen 10/07/2019 tarih ve 99017 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Kanun yararına temyiz edilen kararın özeti: İzmir 2. Vergi Mahkemesince, dava konusu ödeme emrinin davacıya 20/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından 01/10/2019 tarihinde idareye itirazda bulunularak Torbalı Şubeleri 02/12/2016 tarihinde kapandığından belediye sisteminden kayıtlarının silinmesinin ve tahakkuk eden vergilerin kaldırılmasının talep edildiği, bunun üzerine davalı tarafından 16/10/2019 tarihinde mahallinde tespit işlemi yapılarak işyerinin boş olduğunun belirlendiği ve 17/10/2019 tarihinde dava konusu ödeme emrinin iptal edildiği, dava konusu ödeme emrinin idarece iptali işleminin dava açılmadan önce gerçekleştirildiği anlaşıldığından, davanın açıldığı sırada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine, davacı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu‘nun 11. maddesine göre dava açma süresi içerisinde davalı idareye başvurularak işlemin kaldırılması talebinde bulunulmasına karşın davalı idarenin işlem tesis etmesi veya cevap vermesi beklenmeksizin dava konusu ödeme emri idarece iptal edildiği halde dava açıldığı, buna göre davacı tarafından hiçbir hakkı olmadığı halde dava açıldığından yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve vekil ile temsil edilen davalı lehine vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmiştir.

Danıştay Başsavcılığı tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi hükmü uyarınca, Mahkeme kararının kanun yararına temyiz edilmesi istenilmektedir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI ABDÜLKADİR ATALIK’IN DÜŞÜNCESİ:

Davacı şirket adına çevre temizlik vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen 10/07/2019 tarih ve 99017 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı incelenmeksizin reddeden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 31/10/2019 gün ve E:2019/1238, K2019/1409 sayılı kararının, yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili tarafından, kanun yararına temyiz edilmesi üzerine konu incelendi.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51’inci maddesinde, “niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden” kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58’inci maddesinde; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahısın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi mahkemesi nezdinde itirazda bulunabileceği hükmü yer almıştır.

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun mükerrer 44’üncü maddesinde de; Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan konut, iş yeri veya diğer şekillerde kullanılan binaların çevre temizlik vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; 2018 yılının 1. ve 2. dönemlerine ait çevre temizlik vergisinin tahsili amacıyla davacı şirket adına düzenlenen 10/07/2019 tarih ve 99017 sayılı ödeme emrinin 20/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından, anılan dönemde çevre temizlik vergisi mükellefi olmadıkları, ödeme emrinin dayanağı olarak gösterilen adreste bulunan şubenin 14/12/2016 tarihinde kapatıldığı ve bu durumun da aynı tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği öne sürülerek 01/10/2019 tarihinde idareye verilen dilekçeyle itiraz edildiği, 07/10/2019 tarihinde mahkeme kaydına geçen dilekçe ile de ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığı, idare tarafından; 16/10/2019 tarihinde mahallinde yapılan inceleme sonucu, söz konusu işyerinin boş olduğu ve faaliyette bulunulmadığının tespit edilmesi üzerine 17/10/2019 tarihinde ödeme emri içeriği çevre temizlik vergisi borçlarının terkin edildiği anlaşılmaktadır.

Olayda, davacı şirket tarafından 20/09/2019 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı 07/10/2019 tarihinde kayda geçen dilekçeyle, 15 günlük yasal süre içerisinde dava açılması ve ödeme emri ile tahsili yoluna gidilen çevre temizlik vergisinin de dava açıldıktan sonra idarece 17/10/2019 tarihinde terkin edilmesi karşısında; ödeme emrinin iptali istemiyle açılan ve konusuz kalan davanın; mahkemece, davaya konu edilen ödeme emrinin dava açılmadan önce idarece iptal edildiğinden bahisle, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddedilmesinde ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, aksi yolda verilen ve hukuka aykırı olan İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 31/10/2019 gün ve E:2019/1238, K:2019/1409 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51’inci maddesi uyarınca kanun yararına temyiz edilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ GÜVEN BAHADIR’IN DÜŞÜNCESİ:

Davanın açıldığı 07/10/2019 tarihi itibarıyla dava konusu ödeme emrinin hukuken geçerli olduğu, davalı idarenin iptal işleminin bu tarihten sonra 17/10/2019 tarihinde gerçekleştiği, yasal dava açma süresi içerisinde dava açan davacının bu işlemin iptalini istemekte hukuki menfaati olduğu görüldüğünden, dava açılmadan önce dava konusu ödeme emri iptal edildiğinden ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen Vergi Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır. Kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı lehine vekâlet ücretinin yarısına hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin de davanın açılmasına sebebiyet veren davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçeyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen ve yargılama giderlerini davacı üzerinde bırakarak davalı lehine vekâlet ücretine hükmeden Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmediğinden, kanun yararına temyiz isteminin kabul edilerek kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEMEYE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Davacı şirket adına, 2018 yılına ilişkin çevre temizlik vergisi ve gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenen 10/07/2019 tarih ve 99017 sayılı ödeme emrine karşı açılan davayı incelenmeksizin reddeden Vergi Mahkemesi kararının kanun yararına temyizen incelenmesi istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kanun yararına temyiz” başlıklı 51. maddesinde, idare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, bozma kararının, daha önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı, bozma kararının bir örneğinin ilgili bakanlığa gönderileceği ve Resmi Gazete’de yayımlanacağı hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanun’un 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu hükme bağlanmış, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. maddesinde ise kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde vergi mahkemeleri nezdinde dava açabilecekleri belirtilmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin son paragrafında, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınarak avukatlık ücretine hükmedileceği belirtilmiş olup; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin taraf lehine hükmedileceği, yine aynı Kanun’un 323. maddesinde ise vekâlet ücretinin de yargılama giderleri içinde olduğu düzenlenmiştir.

02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 15. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştayda ilk derecede veya duruşmalı olarak temyiz yoluyla görülen dava ve işlerde, idare ve Vergi Dava Daireleri Kurulları ile dava dairelerinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda Tarife’de yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedileceği belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dosyanın incelenmesinden; 2018 yılına ilişkin çevre temizlik vergisi ve gecikme zammının tahsili amacıyla davacı şirket adına düzenlenen 10/07/2019 tarih ve 99017 sayılı ödeme emrinin, 20/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından, anılan dönemde çevre temizlik vergisi mükellefi olmadıkları, ödeme emrinin dayanağı olarak gösterilen adreste bulunan şubenin 02/12/2016 tarihinde kapatıldığı ve bu durumun da 14/12/2016 tarih ve 9219 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği öne sürülerek 01/10/2019 tarihinde idareye verilen dilekçeyle itiraz edildiği, 07/10/2019 tarihinde Mahkeme kaydına geçen dilekçe ile de ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığı, davalı idare tarafından; 16/10/2019 tarihinde mahallinde yapılan inceleme sonucu, söz konusu işyerinin boş olduğu ve faaliyette bulunulmadığının tespit edilmesi üzerine, 17/10/2019 tarihinde ödeme emri içeriği çevre temizlik vergisi borçları terkin edilerek, ödeme emrinin iptal edildiği anlaşılmaktadır.

Davanın açıldığı 07/10/2019 tarihi itibarıyla dava konusu ödeme emrinin hukuken geçerli olduğu, davalı idarenin dava konusu ödeme emrini bu tarihten sonra iptal ettiği, yasal dava açma süresinin son gününde idarece yaptığı itiraza cevap verilmeyen davacının bu işlemin iptali için dava açmakta hukuki menfaati olduğu görüldüğünden, dava açılmadan önce dava konusu ödeme emri iptal edildiğinden ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Öte yandan, davalı idare tarafından verilen birinci savunma dilekçesinde, ödeme emrinin 17/10/2019 tarihinde terkin edildiğinin bildirildiği, uyuşmazlığın davalı idarenin işlemi iptal ettiğini bildirmesi nedeniyle ortadan kalktığı anlaşıldığından, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı lehine vekâlet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerekirken, davalı lehine tam vekâlet ücretine hükmedilmesinde ve yargılama giderlerinin de davanın açılmasına sebebiyet veren davalı idare üzerinde bırakılması gerekirken, davacı üzerinde bırakılmasında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulüne,

2. İzmir 2, Vergi Mahkemesinin 31/10/2019tarih ve E:2019/1238, K:2019/1409 kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca, hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,

3. Kararın birer örneğinin taraflara ve Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına, 20/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Exit mobile version