Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Kur Korumalı Mevduata İlişkin İstisna Hesaplamasına Dava Açılabilir mi? – Av. Mehmet Göktuğ KÖKBULUT

Kur Korumalı Mevduata İlişkin İstisna Hesaplamasına Dava Açılabilir mi?

Mehmet Göktuğ KÖKBULUT
Avukat
goktugkokbulut@gmail.com

Kural olarak mükelleflerin kendi beyanlarına itiraz etmeleri mümkün olmadığı gibi kendi beyanları doğrultusunda tarh ve tahakkuk eden vergilere karşı dava yoluna gitmeleri de mümkün değildir. Mükelleflerin kendi beyanları ile bağlı kalmaları zaman zaman mükelleflerin tereddüt ettikleri indirim, istisna ve diğer konularda haksız yere vergi ödeyeceklerini düşünmeleri ve ancak bu durumda risk almamak adına yine de verginin ödenmesine sebep olabilmektedir.

Bu durumda, yani mükelleflerce haksız bir vergilemenin olduğu düşünülmekle birlikte risk almamak için verginin beyan edilmesi halinde dava açamamalarına ilişkin istisnalarından birisi beyanın ihtirazi kayıtla yapılmasıdır.

İhtiraz kelimesi çekinme, sakınma, çekince olarak tanımlanmaktadır. Daha çok vergi dünyasında kullanılan “ihtirazi kayıt” deyimi ise belli hakların kullanma hakkının saklı tutulması anlamına gelmektedir.

İhtirazi kayıtla beyan, mükelleflerin beyanlarının vergiye tabi olup olmadığı konusunda tereddüt ettiklerinde tercih edilen bir yoldur. İhtirazi kayıtla beyanname verilmesi ve süresi içerisinde dava açılması halinde haklı çıkmaları durumunda ödenen vergilerin iadesi gündeme gelebilmektedir.

Bu durumda dava açabilmek için;

– Beyannamenin ihtirazi kaydı içeren dilekçe ile verilmesi veya beyanname üzerine ihtirazi kayıt şerhinin düşülmesi gerekmektedir,

– Beyannamenin elektronik ortamda verilmesinde ise, ihtirazi kayıtla ilgili kutucuğun işaretlenmesi gerekmektedir. (Tahakkuk işleminden sonraki ihtirazi kayıt talebi kabul edilmez)

– Yapılan tahakkuka karşı otuz gün içinde dava açılmalıdır.

İhtirazi kayıt dilekçeleri ancak Vergi Mahkemelerine dava açılması durumunda hukuksal nitelik kazanır. İhtirazi kayıtla beyanda bulunulmasına rağmen süresi içerisinde dava açılmaması halinde ihtirazi kayıtla beyanın bir önemi kalmayacaktır.

Kur Korumalı Mevduatlara İlişkin 2021 Yılı İstisnası

31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan döviz cinsinden mevduatlarını 4. geçici vergi beyan tarihine kadar kur korumalı mevduat hesabına dönüştüren şirketlerin, dönüştürülen tutarlara ilişkin olarak 1.10.2021-31.12.2021 tarihlerinde hesapladıkları kur kazançları kurumlar vergisinden istisna tutulacak olup ilgili düzenleme aşağıdaki gibidir.

“GEÇİCİ MADDE 14- (1) 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (I) numaralı bendinin (g) alt bendi hükmüne istinaden Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevrilen hesaplar ile ilgili olarak; kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını, dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk lirasına çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk lirası varlığı, bu kapsamda açılan en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda aşağıda belirtilen kazançlar kurumlar vergisinden müstesnadır:

a) Bu fıkra kapsamındaki yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının 1/10/2021ila 31/12/2021 tarihleri arasındaki döneme isabet eden kısmı,

b) 2021 yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk lirasına çevrilen hesaplarla ilgili oluşan kur farkı kazançları ile söz konusu hesaplardan dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar.”

Konuya ilişkin birçok husus 19 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile açıklığa kavuşmuştur.

Kanunda yer almayan fakat Genel Tebliğ ile açıklanan en önemli konu, yıl sonu bakiyesine ilişkin istisna edilebilecek kur farkı kazancında baz alınan maliyetin ilk giren ilk çıkar (FİFO) yöntemiyle tespit edilmesidir. Özetle, genel tebliğe göre son giren döviz, yıl sonu bakiyesinde kalacak şekilde istisnanın hesaplanması gerekiyor. Bu nedenle ilgili hesaplamalarda sondan başlayarak yılsonu bakiyesi toplamına ulaşana kadarki döviz kur farkı hesaplanarak istisna hesaplanıyor.

Kur korumalı mevduat dönüşümüne ilişkin 2021 yılı son geçici vergi dönemine ilişkin kur geliri istisnası uygulanacak tutar 4. geçici vergi dönemi kur kazancının tamamı değil, dönem sonu bakiyesine isabet eden kur kazancı olmaktadır. Bu nedenle çok fazla hareket gören hesaplarda dördüncü çeyrekte yüksek kur gelirleri doğsa bile, dönem sonu bakiyesine isabet eden kur kazancının çok düşük hesaplanması gündeme gelmektedir.

Kanunda yer almayan istisnaya ilişkin olarak Genel Tebliğde sınırlama yapılmaktadır. Oysa Kanunla verilmiş olan bir istisnanın ancak bir kanunla sınırlanması gerekmektedir. Genel kanaat 19 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Tebliği  genel olarak açıklayıcı bir tebliğ olmaktan öte, düzenleyici bir tebliğ olduğu yönündedir.

Mükellefler bu konuda Genel Tebliğe bağlı kalarak hesaplama yapmak suretiyle 2021 yılı son 3 aylık dönemde kur farkı gelirlerine ilişkin istisna tutarlarını hesaplayarak 2021 son geçici vergi beyanında indirim konusu yaptılar. Nisan ayında da 2021 yılı kurumlar vergisi beyanında yine bu istisnayı aynı şekilde beyannamede göstermek suretiyle dikkate alacaklar.

Ancak Genel Tebliğ ile yapılan düzenlemeye katılmayan ve haksız yere daha az istisnadan faydalandığını düşünen mükellefler için bir yol daha var!

Yazımızın giriş bölümünde de açıkladığımız üzere mükelleflerin kendi beyanlarına ilişkin itiraz ve dava açma hakkı bulunmamakla birlikte tereddüt ettikleri, haklı olduklarını düşündükleri istisna, indirim vs. gibi durumlarda risk almamak için ihtirazi kayıtla beyanname vermeleri mümkündür.

İhtirazi kayıtla yapılacak 2021 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi Nisan 2022 döneminde tahakkuk ettirildikten sonra vergi mahkemesine başvuru süresi olan 30 gün içerisinde dava açma yoluna gidilebilecektir. Süreç uzun olmakla birlikte vergi mahkemesi kararı ve sonrasında temyiz süreçleri dikkate alındığı takdirde nihai karar mükellef lehine olması halinde tereddüt edilen vergi kadar tutar mükellefe iade edilecektir. Dava sürecinin mükellef aleyhine sonuçlanması halinde ise zaten mükellefçe tereddüt edilen vergi ödendiği için bir kaybı olmamaktadır.

Exit mobile version