Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Danıştay 3. Daire Kararı 2019/4398, K: 2022/1988

T.C.

DANIŞTAY

3. DAİRE

Esas No: 2019/4398

Karar No: 2022/1988

Tarih: 21/04/2022

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. ………………..

KARŞI TARAF (DAVACI) : …………………..

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin …../……/…………….… tarih ve E:……………, K:……………….… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin …../……/…………….… tarih ve E:………..… , K:…………….… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Mobilya Limited Şirketinden alınamayan 2005 ila 2007 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen …/……./………… tarih ve …; ortak sıfatıyla tanzim edilen …../……/…………….… tarih ve … ile … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Asıl borçlu şirket tarafından, ödeme emirleri içeriği kamu alacaklarının, 6111 ve 6736 sayılı Yasalar kapsamında 2011 ve 2016 yıllarında yapılandırıldığı, 6111 sayılı Kanun uyarınca yapılan yapılandırmaya istinaden ilk üç taksitin ödendiği, 6736 sayılı Yasa gereğince gerçekleştirilen yapılandırma kapsamında ise hiç ödeme yapılmaması üzerine asıl borçlu şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenmeksizin dava konusu ödeme emirlerinin düzenlediğinin anlaşıldığı, sözü edilen yapılandırmalar ile şirketin vergi borçları nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiğinden ödenmeyen vergi borçlarının öncelikle asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla şirket adına ödeme emri düzenlenip usulüne uygun şekilde tebliğ edildikten sonra mal varlığı araştırmasından da sonuç alınamadığı takdirde davacının sorumluluğuna gidilmesi gerekirken doğrudan davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu ödeme emirleri iptal edilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :

Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 14/06/2007 ve 18/04/2013 tarihlerinde tebliği üzerine tanzim edilen 10/06/2013 tarihli haciz varakası ile zamanaşımının kesildiği, mal varlığı araştırmasından sonuç alınamadığı, 13/09/2004 ila 03/05/2007 tarihleri arasında ortak olan davacı adına hissesi oranında düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :

6111 ve 6736 sayılı Yasalar kapsamında 2011 ve 2016 yıllarında yapılandırılan borçların nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiği, ödenmeyen vergi borçlarının tahsili için öncelikle asıl borçlu şirket hakkında takibat yapılması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ:

Asıl borçlu şirket tarafından 6111 ve 6736 sayılı Yasa kapsamında yapılandırılan ödeme emirleri içeriği vergi borçlarının ödenmemesi halinde sözü edilen Kanun hükümlerinden yararlanma hakkının kaybedileceği ve ödeme yapılmaması nedeniyle yapılandırmadan önceki duruma geri dönüleceği dikkate alındığında, şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenmesi gerekmediğinden asıl borçlu şirket hakkında yapılan takibatın usulüne uygun olarak tüketilip tüketilmediği hususu araştırılarak ulaşılacak sonuca göre davacının kanuni temsilci ve ortak sıfatıyla sorumluluğu da değerlendirilmek suretiyle yeniden karar verilmek üzere Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Asıl borçlu şirketin dava konusu ödeme emri içeriği borçlarının bir kısmını 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında yapılandırmak amacıyla 03/03/2011 tarihinde başvuruda bulunduğu, 16/03/2011 tarihinde ödeme planına bağlanan borçların ilk üç taksinin ödendiği ancak diğer taksitlerin ödenmediği, devamında şirket tarafından 07/10/2016 tarihinde elektronik ortamda 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında yapılandırma talebinde bulunulduğu ancak takside bağlanan borçların vadesinde ödenmemesi üzerine söz konusu borçların tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmıştır.

Öte yandan, asıl borçlu şirketin … Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olan unvanının, … Mobilya Dekorasyon Orman Ürünleri İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olarak değiştirildiği ve bu durumun 05/06/2007 tarih ve 6823 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, davacının 13/09/2004 tarihinde başlayan ortaklık sıfatının 02/05/2007 tarihli hisse devir sözleşmesiyle sona erdiği hususunun 09/05/2007 tarih ve 6804 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği olayda, her ne kadar, 11/08/2006 tarihinde kanuni temsilcilik sıfatı başlayan davacının bu sıfatının sona erdiği tarihe veya kanuni temsilcilik görevinin devam ettiğine dair dosyada bir bilgi ve belge bulunmamakta ise de 10/01/2012 tarih 7980 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen duruma göre, …’ın şirket müdürlüğünün sona erdirilip yerine …’un 10 yıl süre ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı görülmüştür.

İLGİLİ MEVZUAT :

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde limited şirket ortaklarının şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı kurala bağlanmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcilerince yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükmüne yer verilmiştir.

6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un 19. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılacağı, süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkının kaybedileceği hüküm altına alınmıştır.

6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un 10. maddesinin 6. fıkrasında, bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin ilk ikisi süresinde ödenmek koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılacağı, ilk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkının kaybedileceği hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Af kanunları kapsamındaki yapılandırma sonucunda vergi borçlarıyla ilgili olarak ortaya yeni bir hukuki durum çıkmasına karşın, bu durumun; asıl borçlu şirket nezdinde yapılandırma öncesinde usulüne uygun biçimde tamamlanmış olan takibin yeniden başlatılmasını başka bir ifadeyle yapılandırmanın ihlalinden sonra asıl borçlu adına yeniden ödeme emri düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

Ancak 6111 ve 6736 sayılı Yasa kapsamındaki yapılandırma sonucu şirkete ait kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olup yapılandırmanın ihlali sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumlu tutularak adına düzenlenen ödeme emirleriyle takibe alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığından, yazılı gerekçeyle dava konusu ödeme emirlerini iptal eden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,

2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 21/04/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Exit mobile version