Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Hukuk Devletinden Ceza Devletine Mi Gidiyoruz? M. Bahadır ALTAŞ, YMM

Hukuk Devletinden Ceza Devletine Mi Gidiyoruz?

Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
mba@mbaymm.com
Yazar Hakkında

Cezalarda 5 katına varan artışlar var!

28.06.2022 tarihinde TBMM sunulan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile uygulanmakta olan vergi cezalarında önemli artışlar yapılmaktadır.

Bilindiği üzere geçtiğimiz aralık ayında yayınlanan 534 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 01 Ocak 2022 tarihinden itibaren uygulanacak olan had ve tutarlar 2021 yılı için tespit edilen %36,20 yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmişti.

Tebliğ ile belirlenen bu tutarların TBMM’ye sunulan yeni kanun teklifi ile önemli ölçüde artırılması öngörülmektedir. Bu artırım için Kanunun gerekçesinde yazan “213 sayılı Vergi Usul Kanununda bazı özel usulsüzlük cezaları caydırıcılığın artırılması amacıyla günün koşullarına göre yeniden belirlenmekte” cümlesi çok manidardır.

Kanun teklifindeki 25. ve 26. maddelerinde 213 Sayılı VUK 353. ve mükerrer 355. maddesinde yer alan özel usulsüzlük cezaları ile mükerrer 257. madde yer alan ceza tutarlarında artışa gidilmektedir.

Buna göre 353/a- maddesi 1 ve 2 fıkrada yer alan fatura ve benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması hallerinde özel usulsüzlükler ve cezaları;

Her bir belge için kesilecek özel usulsüzlük cezası 2022 yılı için 500,00 TL den 1.000,00 TL’ye, bir takvim yılı içinde her bir belge nev’ine ilişkin olarak kesilecek cezanın üst sınırı 2022 yılı için 250.000,00 TL’den 500.000,00 TL’ye,  2. fıkrada yer alan her bir belge nev’ine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 25.000,00 TL den 50.000,00 TL’ye yükseltiliyor.

Başka bir ifade ile uygulanacak ceza tutarları yüzde yüz artırılmaktadır.

Yılbaşı itibarıyla %36,20 yeniden değerleme oranında artırış yapıldığı da dikkate alındığında artış tutarları yüzde dört yüzleri geçmektedir.

Ayrıca mükerrer 257. maddede yer alan cezaların 2 kat, 3 kat ve 5 kat artırılarak uygulanması öngörülmektedir. 257. maddeye yapılan ekleme ile gerçek faydalanıcıları bildirimine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere uygulanacak usulsüzlük cezası da Kanun metnine ekleniyor.

TBMM’de görüşülecek olan kanun teklifinde, cezalarda 5 katına varan artışlar var!

Peki, ceza tutarlarındaki bu artışın gerekçesi nedir?

Cezalar için nasıl bir maliyet artışı söz konusudur?

Yoksa cezalar da; döviz kurundan veya akaryakıt fiyatlarından mı etkileniyor?

Yasalar uygulanırken hukukun üstünlüğü temel prensiptir. Disiplin etmek salt cezalandırmak değildir. Yasalara uygunluğun sağlanması (suçun önlenmesi) idari para cezası ile değil idari yaptırımı etkin kılmakla mümkündür. Ülkemizde yasa koyucu, yapmış olduğu düzenlemelerin hemen hepsinde sisteme uyumu özendirmek yerine, ceza şartı koyarak bir nevi insanların üzerinde baskı ve korku sağlayarak uygulamaya çalışmaktadır.

Özetle devlet, vatandaşını potansiyel suçlu olarak görüyor ve cezayı peşinen kesiyor. Başka bir ifadeyle devlet, vatandaşına yazacağı cezaları bir gelir kaynağı olarak görüyor. Karşılığı olmayan ve beklenmeyen cezalar geri ödemesiz gelir esasına dayanan tahsilatlar olup bütçe açığını finanse etmek için değil, bütçe açığını azaltan kaynak olarak görülmeli ve bu şekilde bütçeye dahil edilmelidir. Hiçbir zaman ek vergilerin yerini ek cezalar almamalıdır.

Bu şartlar altında işverenlerin, yeni işyerleri açarak istihdam yaratması ve üretim yaparak ekonomiye katkı sunması, devlete güven duyması nasıl beklenir? Biran önce ceza devleti olmaktan kurtularak hukuk devleti olmamız için tüm yetkili ve sorumluların üzerine düşen görevi yapması gerekmektedir.

Aksi takdirde bu durum bizlerin ister istemez “Hukuk Devletinden Ceza Devletine mi?” gidiyoruz duygusuna kapılmamıza neden olacaktır.

Doğrudan kendi üyeleri olan vergi mükelleflerine kesilecek bu cezalar için TOBB Başta olmak üzere TESK ve diğer meslek kuruluşlarının bu cezalara hiç olmazsa bu sefer itiraz etmeleri gerekmez mi?

Nakdi Sermaye Artırımı Faiz İndirimine Ömür Biçildi…

TBMM görüşülmekte olan kanun teklifinde 5520 sayılı KVK madde 10 da yer alan Nakdi Sermaye Artırımı İndiriminde 5 yıllık süre kısıtlaması geliyor.

Kanun teklifinin 43 ve 44 maddesinde yer alan düzenlemeye göre “Bu indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği hesap dönemi ile bu dönemi izleyen dört hesap dönemi için ayrı ayrı yararlanılır. Bu dönemlerde sermaye azaltımı yapılması hâlinde azaltılan sermaye tutan indirim hesaplamasında dikkate alınmayacak ve uygulama yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce sermaye artırımı yapan veya ilk defa kurulan şirketler için 2022 yılı hesap dönemi dâhil olmak üzere 5 hesap dönemi için uygulanacak.”

Nakdi sermaye artırımı faiz indirimi, konuluş maksadı ile doğru bir uygulamaydı. Yapılan düzenleme ile sermeye için amortisman süresine kısıtlama getiriliyor. Yasada öngörülen beş yıllık süre çok kısa en az on yıl olarak uygulanmalı. Eğer bir süre sınırlaması gelecek ise ilk yıl hariç izleyen yıllar yeniden değerlemeye tabi tutularak nakdi sermaye artırımı faiz indirimi uygulanmalıdır.

Vergi Dilimlerinde İndirim Olmadan Ücretlerde Artış Fayda Getirmez.

Asgari ücret ve memur maaşlarına yapılması düşünülen artış için gelir vergisindeki vergi dilimi hadlerinde her hangi bir artış yapılmaz ise yapılan artışların yarısı vergiye gider. Enflasyondan etkilenen sadece ücretliler değil! Ücretlilere yapılması düşünülen iyileştirme dikkate alınarak GELİR VERGİSİ VE SERBEST MESLEK KAZANCI ELDE EDEN MÜKELLEFLER içinde 193 Sayılı GVK Madde-103 Esas Tarife Vergi dilimlerinde kanun gerekçesinde yazdığı gibi günün koşullarına göre yeniden düzenlenme yapılması gerekmektedir

Not: 2021 yılı sonu itibariyle ertelenen enflasyon düzeltmesinin yapılmamasının sonuçları işletmeleri olumsuz etkilemektedir.

Exit mobile version