Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu Kararı E: 2021/7

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu Kararı E: 2021/7

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 22/04/2022 Tarihli ve E: 2021/7, K: 2022/2 Sayılı Kararı

08 Ekim 2022 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31977

YARGITAY KARAR

Yargıtay Başkanlığından:

YARGITAY

İÇTİHADI BİRLEŞTİRME

HUKUK GENEL KURULU

KARARI

ESAS NO : 2021/7

KARAR NO : 2022/2

KARAR TARİHİ : 22.04.2022

ÖZET: Mudilerin off shore alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde off shore hesabına aktarma tarihinin esas alınması gerekmektedir.

I-GİRİŞ

A-İçtihadı Birleştirme Başvurusu

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin (Özel Daire) 29.01.2020 tarihli ve 2020/108 sayılı yazısı ile; Dairenin görev alanı itibariyle bakmakta olduğu çeşitli Türk bankalarındaki mevduat hesaplarının, sahiplerinin rızası veya bilgisi dışında veyahut da banka yönetici ve çalışanlarının (örgütlü dolandırıcılık teşkil ettiği ceza mahkemesi kararlan ile saptanan) teşvik ve çabalan sonucunda yurt dışında faaliyet gösteren off shore bankalarındaki hesaplara aktarıldığı iddiası ile Türk bankaları (ve yöneticileri) aleyhine açılan alacak davalarında ilk olarak off shore bankalarına karşı dava açılmasının gerekli olduğu, oradan sonuç alınamaması hâlinde aktarma işlemini yapan Türk bankalarına dava açılabileceğine karar verildiği, daha sonraki süreçte ise davaya konu off shore bankalarının mevduat hesabı açan ve aktarma işlemini yapan Türk bankalarının hâkim ortakları tarafından kurulan ve mal varlığı bulunmayan paravan şirketler olduğunun saptandığı, bunun üzerine Dairece ortak mevduat hesaplarının açıldığı (ve aktarma işleminin yapıldığı) Türk bankaları (ve yöneticileri) aleyhine anılan iddialar ile ilgili dava açılabileceği ve aktarma işlemini yapan Türk bankalarının (ve yöneticilerinin) 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK) 41 ve 55, maddeleri ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 321 ve 336, maddeleri gereğince sorumlu oldukları sonucuna varıldığı, bu davalarda zamanaşımıyla ilgili olarak ise zararın doğumunun esas alındığı, bu kapsamda bazı kararlarda off shore bankaları aleyhine yasal işlem yapılmasından sonra zararın doğacağının, bazı kararlarda hesabı açan ve aktarma işlemini yapan Türk bankalarının yönetici ve çalışanlarının bankayı vasıta kılarak dolandırdıklarının anlaşılması nedeniyle paranın off shore bankalarından tahsil edilemediği anda zararın doğacağının ve bazı kararlarda ise paranın off shore bankalarından tahsil edilme olanağının kalmadığının anlaşıldığı anda zararın doğacağının belirtildiği, dolayısıyla zamanaşımı süresinin de bu tarihlerde başlayacak olması nedeniyle zamanaşımı def’inin reddedilmesi gerektiğine karar verildiği, ancak son zamanlarda bu tür davalarda zamanaşımının başlangıcı konusunda değişik görüşlerin ortaya çıktığı ve sayı itibariyle bir görüş üzerinde karar vermeye yeter çoğunluk sağlanamadığı, öte yandan Dairenin yukarıda belirtilen zamanaşımı başlangıcı ile ilgili değerlendirmesinin değişmesi gerektiği konusunda da çoğunluk görüşünün oluştuğu belirtilerek Yargıtay Kanunu’nun 15/2-c maddesi gereğince bu tür davalarda zamanaşımı başlangıcının hangi tarih olması gerektiği hususunda içtihadın birleştirilmesi talep edilmiştir.

B- İçtihadı Birleştirmenin Konusu

Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 27.05.2021 tarihli ve 159 sayılı karan ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu dosyasının konusu her ne kadar “Off shore bankalarına karşı açılan davalarda zamanaşımının başlangıç tarihi” olarak belirlenmiş olsa da; Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 29.03.2022 tarihli ve 100 sayılı karan ile konunun “Mudilerin off shore alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespiti” olarak değiştirilmesinin ihtiyacı daha iyi karşılayacağı hususu belirtilmiş olduğundan içtihadı birleştirme konusunun bu şekilde değiştirilmesine karar verilmiştir.

II. ÖN SORUN

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında esasa geçilmeden önce içtihadı birleştirmeye konu davalarla ile ilgili olarak Özel Dairede çok az sayıda dosya bulunduğu, hukuki güvenlik ilkesi gereğince içtihadı birleştirmeye konu edilen durumun Özel Dairece çözümlenmesi gerektiği belirtilerek içtihadı birleştirmeye gerek olup olmadığı hususu ön sorun olarak gündeme getirilmiştir.

Yapılan değerlendirme sonucunda; Yargıtay Kanunu’nun 15/2-c maddesi gereğince, Yargıtay dairelerinden biri yerleşmiş içtihadından dönmek isterse bu hususun içtihatların birleştirilmesi yoluyla kesin olarak karara bağlaması gerektiği, bu kapsamda Özel Dairece içtihadı birleştirme başvurusunda, off shore bankalarındaki hesaplara aktarılan paralarla ilgili Türk bankaları aleyhine açılan davalarda zamanaşımının başlangıcı konusunda değişik görüşlerin ortaya çıktığının ve zamanaşımı başlangıcı ile ilgili Dairenin yerleşmiş içtihadının değişmesi gerektiği konusunda çoğunluk görüşünün oluştuğunun belirtildiği, dolayısıyla bu hususlar dikkate alındığında Özel Dairenin talebi doğrultusunda içtihadı birleştirmeye gerek olduğuna ve ön sorunun bulunmadığına üçte ikiyi aşan oy çokluğu ile karar verilmiştir.

III. İÇTİHADI BİRLEŞTİRMEYE KONU DAVALARA İLİŞKİN GENEL BAKIŞ

A- Off Shore Bankacılığı

Uluslararası bankacılık literatüründe kıyı ötesi bankacılık anlamına gelen “off shore banking” terimi Türk bankacılık literatüründe “kıyı bankacılığı” ya da “off shore bankacılığı” olarak kullanılmaktadır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde kıyı bankacılığının; “Bankacılık faaliyetleri, kurulu bulunulan ülke harici ile sınırlı tutulan veya ülke genelinde uygulanan ekonomik ve malî mevzuata tâbi olmayan ya da kurulu bulunulan ülkede yerleşik olanlardan mevduat ve fon kabulünün yasaklandığı bankacılığı ” ifade ettiği belirtilmiştir. Buna göre off shore bankacılığı, serbest bölgelerde faaliyet gösteren, ulusal bankacılık sisteminin dışında ve kanuni ihtiyatlar bakımından muafiyetler tanınmış, sözleşme faizi yönünden sınırlamalara tâbi olmayan, diğer yasal sınırlamaların ise son derece yumuşatıldığı, vergi ve denetim kolaylıkları tanınan ve temel amacı yabancı para ve sermaye piyasalarıyla bütünleşme ve uluslararası bankacılık işlemleri hacmini genişletme amacı ile kurulan, bunun için de müşteri hizmetlerinde dinamizm ve esneklik sağlanan ve bankacılık lisansının alındığı ülkede ikamet edenlere kapalı olan bir uluslarüstü bankacılık türüdür (Çeker, Mustafa: Off Shore Hesaplar ve Bankaların Sorumluluğu, Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi, 2006, C. 10, S. 2, s. 97).

Tamamı İçin Tıklayınız

Exit mobile version