Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Şüpheli Alacaklar, Değersiz Alacaklar ve Vazgeçilen Alacakların VUK’a Göre Değerlendirilmesi İle Bu Hesapların Muhasebeleştirilmesi Süreci – Öznur IŞIK, SMMM

Öznur IŞIK
MEB İLKSAN Sandık Kontrolörlüğü
Uzman/SMMM
oisik@ilksan.gov.tr

Türk vergi sisteminde, ticari ve zirai kazançların vergilendirilmesinde tahakkuk ilkesi geçerlidir. Tahakkuk ilkesinde, ticari ve zirai faaliyetler kapsamında elde edilen ve tutar olarak kesinleşen gelir, tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın vergilendirilmektedir.

Ancak ülkemizin ekonomik koşullarının bir gereği olarak, piyasada gerçekleştirilen mal ve hizmet satışlarının büyük bir dilimi vadeli olarak yapılmakta yani ödemesi daha sonraki tarihlerde tahsil edilebilmektedir. Bu durum işletme için tahsil riskini de beraberinde getirmektedir. Bu sebeplerden hareketle, bir iktisadi işletmede mevcutlar ve alacakların bulunması doğaldır. Mevcutlar; aşınma, yıpranma ve eskime sonucu zaman içinde değerlerini kaybederler. Bir kısım alacaklar ise, tahsiline imkan kalmamış olması veya ihtilaflı olmaları gibi sebeplerden dolayı değerini yitirirler.

Mükelleflerin tahsil edemedikleri fakat tahakkuk ilkesi gereği ödemek durumunda oldukları vergilerde adaletin sağlaması amacıyla, Vergi Usul Kanununun 322, 323 ve 324 nci maddelerinde sırasıyla yer alan Değersiz Alacaklar, Şüpheli Alacaklar ve Vazgeçilen  Alacaklar hükümleri düzenlenmiştir. Yazının içeriğinde bu hükümler açıklanmış ve bu alacakların muhasebe süreçleri hakkında bilgilere yer verilmiştir.

1) Değersiz Alacaklar

“Değersiz alacaklar:

Madde 322 – Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmıyan alacaklar, değersiz alacaktır.

Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.

İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.”

Bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için alacağın iş veya işletme ile ilgili olması, ticari veya zirai faaliyet sonucu olarak doğmuş bulunması ve kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre alacağın tahsiline olanak kalmadığının anlaşılması gerekmektedir.

Buna göre, tahsil edilemeyen alacakların VUK’un 322. maddesindeki koşulların oluştuğu dönemde değersiz alacak olarak dikkate alınabilmesi mümkündür. Değersiz alacak koşullarının oluşmaması durumunda, söz konusu tutarların kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi mümkün değildir. Değersiz alacaklar, sadece ilgili dönem içerisinde gider yazılabilmektedir. İlgili yılda giderleştirilemeyen bir değersiz alacağın, sonraki yıllarda giderleştirilmesine imkân bulunmamaktadır.

Vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara,

örnek olarak verilebilir.

Muhasebeleştirilmesi;

———————————————/————————————————–
689 Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar 10.000
120 Alıcılar 10.000
Değersiz hale gelen alacağın gider kaydı
———————————————/————————————————–

 

———————————————31/12/2022————————————————–
690 Dönem Kâr/Zararı 10.000
689 Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar 10.000
Yapılan Gider Kaydının Sonuç Hesaplarına Devri
———————————————/————————————————–

2) Vazgeçilen Alacaklar

“Vazgeçilen alacaklar:

Madde 324 – Konkordato veya sulh yolu ile alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunur.”

Bir alacağın vazgeçilen alacak sayılabilmesi için VUK’a göre, alacaktan konkordato veya sulh yoluyla vazgeçilmiş olmalıdır. Alacağa, vazgeçilen alacak olarak karşılık ayrılabilecek dönem, konkordato ve sulh anlaşmasının yapıldığı dönemdir.

Karşılık hesabı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde bu hesap kara aktarılır. Mahsup edilemeyen alacak üçüncü yılın sonunda değil, dördüncü yılda kar yazılır. Üç yılın başlama tarihi, konkordatonun onaylandığı, sulh anlaşmasının yapıldığı tarihtir.

Alacaktan vazgeçen işletmede, bekletme süresi içinde doğan zarar, öncelikle karşılık hesabına alınmış olan vazgeçilen alacaktan mahsup edilir. Vazgeçilen alacaktan geçmiş yıllara ilişkin zararların mahsubu mümkün bulunmaktadır.

Vazgeçilen alacakların, borçlu yönünden kara alınması bakımından, bekleme süresi, normal olarak üç yıl olmakla beraber, daha önce işin terki, ölüm ve kurumlarda devir halinde, terk, ölüm veya devir tarihinde söz konusu ödenmeyen borç karşılığı kar hesabına aktarılır. Kanunda yer alan üç yıllık süre, kullanılabilecek en fazla süreyi ifade eder. Borçlu dilerse, üç yıl dolmadan vazgeçilen alacağı karına ilave edebilir.

Muhasebeleştirilmesi;

a) Vazgeçen İşletme Muhasebe Kaydı

———————————————/————————————————–
689 Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar 10.000
120 Alıcılar 10.000
Vazgeçilen alacak
———————————————/————————————————–

b) Borcu Silinen İşletme Muhasebe Kaydı

———————————————/————————————————–
320 Satıcılar 10.000
549 Özel Fonlar 10.000
Vazgeçilen alacak
———————————————/————————————————–

* Kanun Gereği Üç Yıl Sonra Dönem Kârına İlave Edilmektedir:

———————————————/————————————————–
549 Özel Fonlar 10.000
590 Dönem Net Kârı 10.000
Vazgeçilen Alacağın Dönem Karına Eklenmesi
———————————————/————————————————–

Vazgeçilen Alacak ile Değersiz Alacak Arasındaki Fark

1) VUK’un 324. maddesi ile değersiz hale gelen bir alacağı, alacaklı zarar yazarken, bu alacağın borçlusunun da ödemekten kurtulduğu borcu gelir yazması imkânı getirilmiştir.

2) Bununla birlikte, vazgeçilen alacağın, alacaklı açısından değersiz alacak sayılmaması gerektiği de söylenmektedir. Değersiz alacağın alacaklı açısından değersiz sayılmayacağı görüşünü savunanlar, kanunda bu konuda açık bir hüküm bulunmamasını ve bu yolla alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak vergi matrahlarını ayarlama ihtimallerini gerekçe olarak göstermektedir. Kanun koyucunun aralarında hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlık ya da tereddütlü duruma son vermek için yaptıkları sözleşme yoluyla vazgeçilen alacak için herhangi bir belge aramaması, vazgeçilen alacağın gelir sayılmasından kaynaklanmaktadır.

3) Alacaklısı tarafından “değersiz alacak” olarak kayıtlara geçirilen alacak, borçlu yönünden belli şartlarla “vazgeçilen alacak” uygulamasına konu edilebilmektedir.

3) Şüpheli Alacaklar

“Şüpheli alacaklar:

Madde 323 – (Değişik: 30/12/1980-2365/55 md.)

Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1. (Değişik: 1/5/1981-2455/3 md.) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan ve 3.000 (4.000) Türk lirasını aşmayan alacaklar;(1)(2)

Şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar- zarar hesabına intikal ettirilir.

(Ek beşinci fıkra:14/10/2021-7338/35 md.) İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde, kaydederler.”

Vadesinde tahsil edilemeyen ve ileride tahsil edilip edilemeyeceği belirsiz olan senetli veya senetsiz alacaklar “şüpheli alacak” durumundadır. Senetli veya senetsiz alacakların şüpheli hale gelmeleri ve bu konu ile ilgili işlemler VUK’ta 323. madde ile düzenlenmiştir. Şüpheli hale gelmiş alacakların normal alacaklar arasından çıkarılması gerekir. Kanunun 323. maddesine göre ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla ;

Dava ve icra safhasında bulunan alacaklar şüpheli alacak olarak kabul edilir. Alacağın şüpheli sayılması için dava veya icra safhasına intikal etmesi temel şart olup, dava için sadece şekli bir müracaatın yapılması alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Dava veya takibin, müracaattan sonra ciddi bir şekilde sürdürülmesi ve izlenmesi gerekir. Aksi takdirde alacak, şüpheli alacak olarak kabul edilmez. Danıştay kararlarına göre, icra takibine başlanmış borçlular hakkında ödeme emri gönderilmiş olmasına rağmen haciz işlemi yapılmamış ise alacak, şüpheli alacak vasfını kaybeder.

Diğer bir husus, maddenin 2. fıkrasında belirtilen alacakların senetli veya senetsiz olmaları önemli değildir. Mahiyeti itibariyle, icra veya dava takibine değmeyecek alacaklar için belli bir sınır konulmamıştır. Bunun için, dava veya takip masrafları tutarı ile işletmenin bu tür küçük alacaklar toplamı önem taşır. Ancak işletmenin alacakları genellikle düşük tutarlı alacaklardan oluşuyorsa, bunların icra ve dava takibine değmeyeceğinden söz edilemez. Senetli alacaklarda ödeme vadesi senet üzerinde yazılıdır. Bunlar vadesinde ödenmediklerinde protesto edilirler. Bunların yazı ile istenmesi söz konusu değildir. Senetli küçük alacakların protesto edilmesi, şüpheli alacak sayılması için yeterlidir. Senede bağlı olmayan alacaklar, ticari defterlerde şahıs hesaplarında takip edilir. Bu tür alacaklarda kesin bir vade yoktur. Bu konuda belirleyici ticari teamüldür. Teamülen normal sayılacak bir süre içinde ödeme yapılmadığı taktirde, borcun ödenmesi belli bir süre tanınarak borçludan istenir. Bu istemin protesto yoluyla yapılması ve tayin edilen sürede ödenmemesi şüpheli alacak sayılması için yeterlidir. Yazı ile isteme halinde ise, tayin edilen sürede ödenmeyen alacak için ikinci defa yazı çıkarılması gerekir. Buna rağmen ödeme yapılmazsa, alacağın şüpheli alacak haline geldiği kabul edilir. Danıştay 13.’ncü Dairenin 24.01.1978 tarih ve E:1976/3483, K:1978/139 sayılı kararında yazılı istemin, en azından taahhütlü mektup veya noter kanalıyla yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.

Muhasebeleştirilmesi;

———————————————/————————————————–
128 Şüpheli Ticari Alacaklar 10.000
120 Alıcılar 10.000
Alacağın Şüpheli Hale Gelmesi
———————————————/————————————————–
654 Karşılık Giderleri 10.000
129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı 10.000
Şüpheli Hale Gelen Alacak İçin Karşılık Ayrılması
———————————————/————————————————–
100-Kasa 10.000
129-Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı 10.000
128-Şüpheli Ticari Alacaklar 10.000
644-Konusu Kalmayan Karşılıklar 10.000
Şüpheli Hale Gelen Alacağın Tamamının Tahsil Edilmesi
———————————————/————————————————–

 

———————————————/————————————————–
129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı 10.000
128  Şüpheli Ticari Alacaklar 10.000
Tahsilin İmkansız Hale Gelmesi
———————————————/————————————————–

* Dönem sonunda gelir tablosu hesapları olan “654. KARŞILIK GİDERLERİ” hesabının borç bakiyesi ile “644. KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR” hesabının alacak bakiyesi “690. DÖNEM KARI veya ZARARI” hesabına aktarılarak bu hesaplar kapatılır.

———————————————/————————————————–
690 Dönem Karı Veya Zararı 10.000
654 Karşılık Giderleri 10.000
Dönem sonu Kayıtları
———————————————/————————————————–
644 Konusu Kalmayan Karşılıklar 10.000
690  Dönem Karı Veya Zararı 10.000
Dönem sonu Kayıtları
———————————————/————————————————–

** Gerçekleşen zararın ayrılan karşılık tutarından fazla olması halinde, ayrılan karşılık kadar “129. ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI” hesabına, zarar fazlası ise “681. ÖNCEKİ DÖNEM GİDER ve ZARARLARI” hesabına borç; tahsil edilemeyen tutar ise “128. ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR” hesabına alacak kaydedilir.

*** Tahsil edilemeyeceği kesinleşen şüpheli bir alacak daha sonraki yıllarda tahsil edilirse, tahsil edilen tutar kadar “129. ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI” hesabının borcuna, “671. ÖNCEKİ DÖNEM GELİR ve KARLARI” hesabına da alacak kaydedilir.

SONUÇ

Gelir Vergisi kanununda ticari ve zirai kazançların tespitinde tahakkuk esası kabul edilmiştir. Bu bilgi ekseninde, kredili olarak yapılan satışlar, tahsilatı beklenmeden satış tarihinde gelir olarak dikkate alınmaktadır. Kredili satışların yaygın olduğu bir ekonomide, tahsilat riski ise kaçınılmazdır. Bu riskler sonucu ortaya çıkan zararların, gerçek kazancın vergilendirmesi ve vergilemede adalet ilkesi gereğince, karşılık ayrılması suretiyle telafi edilmesi gerekmektedir. Bunun neticesinde, tahsil edemedikleri kazancın vergisini ödemekten kurtulacaklardır.

Vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespiti olan değerlemelerde, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetler esas alınır. Bu itibarla dönem sonu itibariyle değersiz ya da şüpheli hale gelen alacakların veya vazgeçilen alacakların tespiti ve bu alacakların gider yazılması işleminin, vergi matrahı üzerinde önemli etkileri olacaktır.

Vergi Usul Kanunu’nda, dönem sonu işlemlerinin yapılması sırasında mükelleflere, dönem kazancını azaltıcı bir takım vergisel haklardan yararlanma olanağı sağlanmıştır. Gider hesapları, karşılık hesapları bunlardan bazılarıdır. Mükellefler, değersiz ya da şüpheli hale gelen alacaklarını veya vazgeçtikleri bu alacaklarına karşılık gideri ayırmak suretiyle ya da direkt gider yazarak, dönem kazançlarını, dolayısıyla ödeyecekleri vergiyi yasal yollardan azaltma fırsatını kullanabilirler. Yaptıkları bu uygulama nedeniyle de, ileride herhangi bir vergi tarhiyatı ya da ceza uygulaması gibi bir işleme maruz kalmazlar.

Dikkat edilmesi gereken nokta ise, karşılığın ilgili yılda ayrılması gerekmektedir. İlgili yılda giderleştirilmeyen bir değersiz alacağın, sonraki yıllarda giderleştirilebilmesine olanak yoktur.

Dip Notlar:

– 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu

[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”juicy_pink”]
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi  kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.
[/vc_message][vc_column_text]

Exit mobile version