Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Geçici Vergi Dönemlerinin Yılın Tamamını Kapsamamasına İlişkin Değişikliğin Kimi Yasal Düzenlemelerde Oluşturabileceği Sorunlar – Dr. Emrah AYGÜL, YMM

Geçici Vergi Dönemlerinin Yılın Tamamını Kapsamaması

Geçici vergi dönemleri hesap dönemi takvim yılı olan mükellefler için uzun yıllar aşağıda belirtildiği gibi yılın tamamını kapsayacak şekilde üçer aylık dönemler halinde dört dönem uygulanmıştı.

Dr. Emrah AYGÜL
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
emrah.aygul@erisymm.com

Geçici vergi dönemleri hesap dönemi takvim yılı olan mükellefler için uzun yıllar aşağıda belirtildiği gibi yılın tamamını kapsayacak şekilde üçer aylık dönemler halinde dört dönem uygulanmıştı.

Birinci dönem; Ocak-Şubat-Mart,

İkinci dönem; Nisan-Mayıs-Haziran,

Üçüncü dönem; Temmuz- Ağustos-Eylül,

Dördüncü dönem; Ekim-Kasım-Aralık

Ancak 26.10.2021 Tarih ve 31640 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 7338 Sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca dördüncü geçici vergilendirme dönemi kaldırılmıştır. Bu değişiklikle Kasım ayında verilen üçüncü geçici vergi beyannamesiyle geçici vergi dönemi sona ermektedir.

Değişiklik sonrası halihazırda Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120. maddesinin birinci fıkrasında ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi ödeyecekleri hüküm altına alınmıştır.

Madde kapsamında yapılan düzenlemeyle cari vergilendirme döneminin ilk dokuz ayı, üçer aylık dönemler itibarıyla geçici vergi dönemleri olarak belirlenmektedir. Buna göre, cari vergilendirme dönemi içerisindeki üç, altı ve dokuz aylık periyodlar üçer aylık dönemler itibarıyla geçici vergi dönemleri kabul edilmektedir. İlgili takvim yılı veya hesap döneminin son üç aylık dönemi ise geçici vergi dönemi kapsamında sayılmayacak, madde kapsamındaki mükellefler tarafından bu dönem için geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir.[1]

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/2. maddesi uyarınca ise kurumlar vergisi mükelleflerince, (dar mükellefiyete tâbi kurumlarda ticarî ve ziraî kazançlarla sınırlı olarak) câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödenir.

Değişiklik sonucunda geçici vergi dönemleri, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için 01.01.2022 tarihinden itibaren aşağıdaki gibi olmuştur:

Birinci dönem; Ocak-Şubat-Mart

İkinci dönem; Nisan-Mayıs-Haziran

Üçüncü dönem; Temmuz- Ağustos-Eylül

Son dönem geçici verginin uygulanmaması mükellefleri rahatlatan bir değişiklik olmuştur. Ancak geçici vergi döneminin hesap döneminin ilk 9 ayı olarak belirlenmesi, diğer bir deyişle hesap döneminin tamamının artık geçici vergi dönemi olarak tanımlanmaması kimi yasal düzenlemelerin uygulanmasında soru işaretlerini de beraberinde getirmektedir. Bunlardan ikisine aşağıda yer verilmiştir.

– 2023 yılı sonu itibariyle yeniden değerleme uygulaması yapılabilir mi?

– Vergi Usul Kanununun geçici 33. maddesi uyarınca;

2023 yılı geçici vergi dönemlerinde mükerrer 298 inci madde kapsamındaki enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın mali tablolar enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacaktır.

2023 yılı geçici vergi dönemleri mükerrer 298 inci maddenin (Ç) fıkrası uygulaması açısından, enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği dönem olarak değerlendirilir.

31/12/2023 tarihli mali tablolar ise enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulacaktır. Ancak yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilecek, bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmayacak, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmeyecektir.

2023 yılı geçici vergi dönemleri enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği dönem olarak nitelendirildiğinden bu dönemlerde Vergi Usul Kanununun mükerrer 298/ç maddesine göre yeniden değerleme uygulaması yapılabilmektedir.

Peki 31.12.2023 tarihinde yeniden değerleme yapılabilecek mi?

Her ne kadar herhangi bir geçici vergi dönemnde başlayan değerleme işlemlerinin hesap döneminin bütününde aynı şekilde devam ettirilmesi gereği ve yasal düzenlemelerin yılın tamamını kapsayan geçici vergi dönemleri dikkate alınarak kaleme alınması ileri sürülse de bu sorunun cevabına “evet” demek yasa lafzı dikkate alındığında, 31.12.2023 tarihinin geçici vergi dönemleri içerisinde olmaması sebebiyle kolay olmayacaktır. Yine unutmamak gerekir ki geçici 33. madde, geçici vergi dönemlerine ilişkin yasal değişiklikten sonra ihdas edilmiştir.

Geçici Madde 33 – (Ek: 20/1/2022-7352/1 md.)

Geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021 ve 2022 hesap dönemleri (kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2022 ve 2023 yılında biten hesap dönemleri itibarıyla) ile 2023 hesap dönemi geçici vergi dönemlerinde mükerrer 298 inci madde kapsamındaki enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın mali tablolar enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaz. Mükerrer 298 inci maddenin (Ç) fıkrası uygulaması açısından, birinci fıkrada enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı belirtilen dönemler enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği dönem olarak değerlendirilir. 31/12/2023 tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulur. Yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez….

Mükerrer Madde 298

Ç) (Ek:14/10/2021-7338/31 md.) Tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (kollektif, adî komandit ve adî şirketler dâhil, (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında söz konusu fıkranın (1) numaralı bendinde yer alan şartlara bakılmaksızın enflasyon düzeltmesi yapanlar ile kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler hariç), (A) fıkrasında yer alan enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları aşağıda belirtilen şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebilirler…”

– Hesap Döneminin Son Üç Ayında Fiilen Başlayan Yatırımlarda Yatırım Dönemi Başlangıcı Sorunu?

1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği uyarınca diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanması açısından yatırım dönemi ifadesinden, yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırıma fiilen başlanılan tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin başından tamamlama vizesi yapılması amacıyla Ekonomi Bakanlığına müracaat tarihini içeren geçici vergilendirme döneminin son gününe kadar olan sürenin anlaşılması gerekmektedir.

Hesap döneminin son 3 ayı, geçici vergi dönemi olarak nitelendirilmediğinden bu dönemde başlayan yatırımlar için Tebliğ düzenlemesine göre yatırım döneminin belirlenmesinde tereddüt olabilir. Tabi bu düzenleme geçici vergi dönemleri yılın tamamını kapsadığı dönemde kaleme alındığı için belirlemenin son dönemde geçici vergi uygulanıyormuş gibi dikkate alınması makul olacaktır.

Sonuç olarak 01.01.2022 tarihinden itibaren hesap döneminin son üç ayının geçici vergi dönemi olarak nitelendirilmemesi, buna karşın kimi yasal düzenlemelerde geçici vergi dönemlerinin halen hesap döneminin tamamını kapsadığı dikkate alınarak kaleme alınan hükümlerin bulunması karmaşaya yol açabilir. Yazımızda bu konuya dikkat çekmek istedik.

Dip Not:

[1] 7338 Sayılı Kanun teklifindeki madde gerekçesi

[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”juicy_pink”]
Bu makalenin tüm hakları www.alomaliye.com’a aittir. İktibas belirtilmeden ve linkimiz verilmeden (kaynak belirtilmeden) tamamı ya da bir kısmı herhangi bir ortamda (yazılı-görsel-işitsel-sanal-bulut-eğitim vb. ortamlar) kullanılamaz. Aksi  kullanımlarda gerekli yasal işlemler yapılır.
[/vc_message][vc_column_text]

Exit mobile version