Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Raporlu Olan Sürenin İhbar Önel Süresini Altı Hafta Aşması – Yargı Kararı

Somut olayda davalıya ait iş yerinde levha makine ustası olarak çalışan davacının aldığı rapor sürelerinin ihbar önelini altı hafta aşması üzerine 4857 sayılı Kanun’un…

T.C

İSTANBUL

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

50. HUKUK DAİRESİ

Esas No: 2023/502

Karar No: 2023/637

Tarihi: 26/04/2023

» Raporlu Olan Sürenin İhbar Önel Süresini Altı Hafta Aşması

» Savunma Alınma Zorunluluğunun Bulunmadığı

» Geçerli Fesih

[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”vista_blue”]

ÖZET: 4857 sayılı Kanun’un 25/I-(b) fıkrasına göre yapılan fesihlerde savunma alma zorunluluğu bulunmadığı kabul edilmiştir. Bu nedenle öncelikle feshin 4857 sayılı İş Kanunu 25/1 maddesine göre yapıldığı ve savunma alınmamış ise de bunun geçerlilik şartı olmadığını belirtmek gerekmektedir.

Somut olayda davalıya ait iş yerinde levha makine ustası olarak çalışan davacının aldığı rapor sürelerinin ihbar önelini altı hafta aşması üzerine 4857 sayılı Kanun’un 25/I-(b) fıkrasının 2. bendi uyarınca feshedilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre 05.10.2020-30.10.2020 tarihleri arasında hastanede kaldığı, sonrasında 31.10.2020-29.11.2020, 30.11.2020- 29.12.2020 ,30.12.2020- 18.01.2021, 19.01.2021- 19.03.2021,20.03.2021- 18.05.2021 ve 19.05.2021 -17.06.2021 tarihleri arasında optik nörit rahatsızlığı nedeni ile raporlu olduğu,18.06.2021 tarihinde izne çıkarıldığı ve iş sözleşmesinin 06.07.2021 tarihinde İş Kanunu 25/1-b maddesinde feshedildiği görülmektedir. Buna göre davacının kesintisiz biçimde raporlu olduğu sürenin, ihbar önelini ( 10 yıldan fazla olan kıdemine göre 8 hafta ihbar öneli bulunmaktadır) altı hafta aştığı ve bunun üzerine işverence yasadan doğan bildirimsiz fesih hakkını kullanarak iş sözleşmesinin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın reddi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Davalı vekilinin istinaf sebepleri yerindedir. Davalının aksi yöndeki istinaf sebepleri yerindedir.

[/vc_message][vc_column_text]

DAVA: İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 31.05.2011 ilâ 06.07.2021 tarihleri arasında davalı şirket bünyesinde çalıştığını, geçirmiş olduğu meslek hastalığından dolayı iş yerinde görme kaybı yaşadığını, rapor süresi bittiğinde geri dönmek istediğini, ancak yıllık izne çıkarıldığını ve işe başlatmadığını, akabinde kendisine haber dahi vermeden yıllık izindeyken savunması alınmaksızın işten çıkarıldığını belirterek feshin haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile davacının işe iadesine, iş akdinin feshinin geçersizliğinin tespiti kararı ile birlikte İş Kanunu’nun 21. maddesi gereğince işverenin işçiyi 1 ay içerisinde işe başlatmasına, başlatmaması halinde 8 aylık ücreti tutarında tazminat ödenmesine, kararın kesinleştirilmesine kadar çalıştırılmadığı süreler için 4 aylık ücret ve diğer tüm haklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının görme kaybı nedeni ile ilk defa 5 Ekim 2020 tarihinde rapor alındığını, bu tarihten itibaren 17.06.2021 tarihine kadar düzenli olarak rapor almaya devam ettiğini ve davacı ile çalışma gerçekleştirilmediğini, bu anlamda İş Kanunu Madde 25 uyarıca ön görülen şartların sağlandığını ve iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, başka bir birimde çalışma imkanı olup olmadığı müvekkil şirket tarafından değerlendirildiği ancak mevcut sağlık problemleri göz önüne alındığında, iş sağlığı ve güvenliği açısından da çalışmasının sakıncalı olduğu kanaatine ulaşıldığını, davalı tarafından iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı kapsamında gerekli her türlü önlemin de alındığını belirterek davacı tarafça ikame edilen davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının gözünde oluşan görme kaybı nedeni ile 05.10.2020 tarihinde rapor aldığını ve bu tarihten itibaren 17.06.2021 tarihine kadar düzenli olarak rapor kullandığını, Davacının 05/10/2020 de hastane girişi olduğunu, bu tarihten sonra 17/06/2021 de kadar rapor aldığını, ihbar süresi 8 hafta olan davacının 6 hafta da eklenmek sureti ile 14 haftayı çokça geçen raporu olduğunu, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin izahtan vareste olduğunu, İDM nin hangi gerekçe ile raporların kesintisiz olduğuna karar verdiğinin anlaşılamadığını, bu hususta gerekçe yazılmadığını, Davacının sağlık sorunları yaşamasının nedeninin davalı şirket ile bağlantısı olmadığını, her ne kadar müvekkil şirketin gerekli önlemleri almadığı iddia edilmiş ise de bu hususta davacının soyut iddialarından öteye geçilemediğini, davacının bu durumu kanıtlar delil ve belge sunmadığını, müvekkil şirketin üzerine düşen önlemleri yerine getirerek gerekli eğitimleri verdiğini önlemleri aldığını, davacının bu asılsız iddiasını kabul etmenin mümkün olmadığını, davacının şirketteki çalışmasından bağımsız olarak görme duyusunu kaybettiğini, bu hususta açtığı bir iş kazası davası dahi olmadığını, Müvekkil şirketin feshin son çare olması kuralına da uyduğunu, başka birimde çalışma imkanı olup olmadığını değerlendirdiğini ancak sağlık problemi nazarında çalışmanın sakıncalı olduğu kanaatine ulaştığını, zira iş yeri özlük dosyasından görüleceği üzere davacının raporu dahil tedaviler sonrasında alınan 05/03/2021 tarihli raporunda da %20 nöroloji engel %18 ise görme kaybı olduğunu, iş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdirildiğini öne sürerek istinafa başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:

Davacının istemi işe iadeye yönelik olup, ilk derece mahkemesince talebin kabulüne karar verilmiş, davalı istinafa başvurmuştur.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 356/1. maddesi gereğince yapılan değerlendirmeye göre incelemenin duruşmalı yapılmasını gerektiren eksik bir husus görülmediğinden istinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmıştır.

HMK ‘nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileri sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılır.

4857 sayılı İş Kanunu‘nun “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25. maddesinin ilk cümlesine göre, “Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir”,

4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde “(a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17. maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74. maddedeki sürenin bitiminde başlar.”,

“Sözleşmenin feshinde usul” başlıklı aynı Kanunun 19. maddesinin ikinci fıkrasına göre ise “Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25. maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.” Madde gerekçesinde ise “Belirsiz süreli iş sözleşmesi, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili bir nedenle feshediliyor ise, ona önce hakkındaki iddialara karşı savunma fırsatı verilecektir. Ancak, işçinin zihinsel veya bedensel yetersizliği, arkadaşları veya amirleri ile sıkça ve gereksiz yere tartışmaya girişmiş olması gibi durumlarda savunmasının alınması işverenden beklenemeyecektir. Kuşkusuz, İş Kanunu 25. maddesinin (II) numaralı bendindeki şartlar gerçekleşmiş ise, işveren buna göre bildirimsiz (derhal) fesih hakkını kullanabilecektir.”, ayrıca 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin son fıkrasına göre “İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21. madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.” hükümler amir olup, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 19.10.2018 tarih ve 2017/9 esas ve 2018/10 karar sayılı ilamında da 4857 sayılı Kanun’un 25/I-(b) fıkrasına göre yapılan fesihlerde savunma alma zorunluluğu bulunmadığı kabul edilmiştir. Bu nedenle öncelikle feshin 4857 sayılı İş Kanunu 25/1 maddesine göre yapıldığı ve savunma alınmamış ise de bunun geçerlilik şartı olmadığını belirtmek gerekmektedir.

Somut olayda davalıya ait iş yerinde levha makine ustası olarak çalışan davacının aldığı rapor sürelerinin ihbar önelini altı hafta aşması üzerine 4857 sayılı Kanun’un 25/I-(b) fıkrasının 2. bendi uyarınca feshedilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre 05.10.2020-30.10.2020 tarihleri arasında hastanede kaldığı, sonrasında 31.10.2020-29.11.2020, 30.11.2020- 29.12.2020 ,30.12.2020- 18.01.2021, 19.01.2021- 19.03.2021,20.03.2021- 18.05.2021 ve 19.05.2021 -17.06.2021 tarihleri arasında optik nörit rahatsızlığı nedeni ile raporlu olduğu,18.06.2021 tarihinde izne çıkarıldığı ve iş sözleşmesinin 06.07.2021 tarihinde İş Kanunu 25/1-b maddesinde feshedildiği görülmektedir. Buna göre davacının kesintisiz biçimde raporlu olduğu sürenin, ihbar önelini ( 10 yıldan fazla olan kıdemine göre 8 hafta ihbar öneli bulunmaktadır) altı hafta aştığı ve bunun üzerine işverence yasadan doğan bildirimsiz fesih hakkını kullanarak iş sözleşmesinin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın reddi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Davalı vekilinin istinaf sebepleri yerindedir. Davalının aksi yöndeki istinaf sebepleri yerindedir.

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-b/2.bendi uyarınca kaldırılarak; işveren tarafından gerçekleştirilen feshin 4857 Sayılı İş Kanunun 25/I-b uyarınca haklı nedene dayanması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM:

I-1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜNE,

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,

2-Davalı tarafça ödenen istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE,

II-1-DAVANIN REDDİNE,

2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar harcından peşin olarak alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,

3-7036 Sayılı Kanunun 3.maddesi uyarınca 680,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,

4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,

5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,

6-Davalı tarafça yapılan 145,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,

7-Davalı tarafça ödenen 492,00 TL İstinaf Başvuru Harcının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,

8-Taraflarca yatırılıp kullanılmayan gider avansı var ise mahkemesince ilgili tarafa İADESİNE,

9-HMK’ nun 359. maddesinin 3. fıkrası gereği kararın tebliği ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç iadesi işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ TARAFINDAN YAPILMASINA,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı Yasa’nın 8/1-a maddesi ve 4857 sayılı Yasa’nın 20. maddesinin 3. fıkrası gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Exit mobile version