Hacı Ali GÜRKAN
Vergi Dairesi Müdür Yardımcısı
hacialigurkan7@gmail.com
Makalenin Öncesi İçin Tıklayınız |
İlk makalemizde DİİR’in tarihsel arka planı, ne amaçla kullanıldığı ve konuyu anlamak için ihtiyaç duyduğumuz kimi tanımlar ve uygulama biçimlerini açmaya çalıştık. Şimdi, bir vergi dairesi çalışanı olarak, yapının bizi ilgilendiren bölümüne devam edeceğiz. Öncelikle şunu belirtmekte fayda görüyorum. DİİR bir çeşit teşvik yöntemidir ve her teşvikte olduğu gibi sadece vergi mevzuatını ilgilendirmez. Borçlanma, istihdam vb. çoğu ekonomik alan teşviğin parçası olabilir. Dolayısıyla DİİB’li gördüğümüz her alışverişi KDV mevzuunun bir parçası olarak görmemeliyiz. Özellikle gümrük beyannamesinde bu rejim emarelerini farkettiğimizde detaylı araştırma yapmadan tenkide başlamamamızda fayda vardır.
Konuyu daha rahat anlatabilmek için bazı kavramların tanımını öznel mevzuatından aktarmak istiyorum. Dahilde İşleme Rejimi Tebliği burada bize yol gösterecek ana düzenleyici işlemdir. 2006 yılında yürürlüğe girmekle beraber zamanla bazı değişiklere uğramıştır. Makalemize temel oluşturacak kavramlar;
a, Aracı ihracatçı: Dahilde işleme izin belgesinde/dahilde işleme izninde taahhüt edilen ihracatı, belge/izin sahibi firmadan tedarik ettiği şekliyle gerçekleştiren belge/izin sahibi olmayan firmayı,
b, Dahilde işleme izni: İhraç amacıyla gümrük muafiyetli ithalata imkan sağlayan ve gümrük idaresince verilen izni,
c, Dahilde işleme izin belgesi: İhraç amacıyla gümrük muafiyetli ithalata ve/veya yurt içi alımlara imkan sağlayan (Değişik ibare:RG-10/12/2011-28138) Bakanlıkça düzenlenen belgeyi,
d, Belge süresi sonu: Belge süresi bitiminin rastladığı ayın son gününü,
e, Eşdeğer eşya: İşlem görmüş ürünün elde edilmesinde ithal eşyasının yerine kullanılan ve ithal eşyası ile asgari 8 (sekiz)’li bazda gümrük tarife istatistik pozisyonu, ticari kalite ve teknik özellikleri itibarıyla aynı kalite ve nitelikleri taşıyan serbest dolaşımda bulunan eşyayı,
f, İmalatçı-ihracatçı: İşlem görmüş ürünün tamamını veya bir kısmını üreten ve bu ürünün ihracatını kendisi ve/veya aracı ihracatçı vasıtasıyla gerçekleştiren dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni sahibi firmayı,
3065 sayılı KDV Kanununa 4369 sayılı Kanunun 62’nci maddesi ile ilk defa Dahilde İşleme İzin Rejimi eklenmiştir. ( Yürürlük 29/7/1998 )Halen 31.12.2025 tarihine kadar yürürlükte kalacağı görülmektedir. Geçici maddede düzenlenmesine karşın çoğu asıl maddeden daha uzun bir uygulaması olmuştur. Son hali kanunumuzda şöyledir. “Dahilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin (7256 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle değişen ibare. Yürürlük: 17.11.2020 ) 31/12/2025(2) tarihine kadar tesliminde Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasının ( c ) bendi hükümlerine göre, bölgeler, sektörler veya mal grupları itibariyle işlem yaptırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasında ihracat süresi olarak anılan bentteki süre yerine bu rejimlerle öngörülen süreler esas alınır. İhracatın şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde zamanında alınmayan vergi, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir.”
Daha önceki yazımızda ifade ettiğimiz gibi DİİR esas olarak uluslararası dolaşımdaki ürünü gümrük yükümlülüklerinden kurtarıp başka ülkeleri de üretimin bir ayağına dahil etme sürecidir. Örnek olarak küresel bir otomotiv şirketini ele alalım; Japonya merkezli bir otomobilin ana üreticisi firma arabanın oluşturulup ihracını gerçekleştirene kadar farklı üretim aşamalarını gerçekleştirir. Her bir parçanın üretimi için hammadde-işçilik-pazara yakınlık vb. nedenlerle farklı stratejiler geliştirmek zorundadır. Mekanik aksamı bir ülkede elektrik aksamını başka bir ülkede yapmak daha avantajlı olabilir. İşte burada devreye ülkeler girer. Otomotiv firmasının bu parçalarının bir kısmını istihdamı ve iç piyasasını canlandırmak için kendi sınırları içinde üretmesi için kolaylıklar sağlar. Mal tekrar ihraç olana kadar ülkeye girişinde bazı vergiler yükümlülükler geçici olarak askıya alınır. Esas ürün nihai tüketim bölgesine ulaşana kadar her uğradığı ülkede vergilendirilmesinin önüne geçilir. İşte küresel dünyanın ulus devlet dönemine getirdiği veya dayattığı yeni defacto durum budur. Rejimin genel mantığı bu şekildedir. Böyle bir ticaret biçiminde ülkeye girecek malzeme ile çıkacak ürünün nitelik ve miktar olarak takibi gerekir. Aksi takdirde iç piyasaya vergilendirilmemiş, rekabeti bozucu mal girişinin kontrolü bozulur.
Teşviğin mantığını anladıktan sonra çatıyı kurmaya başlayabiliriz. İlk olarak ortada işlenecek bir ürün olması gerekir. Yani DİİR’in konusu olan bir emtia vardır. Ardından bunun için gerekli hammadde ve malzemeler listelenir.(fiyat ve miktar olarak)Daha sonra ana emtianın ne zaman üretilip ihraç edileceğine dair süre belirlenir. Bütün bu programla İhracat Genel Müdürlüğüne başvurulur. Burada bir parantez açmak istiyorum. Belgeyi verecek kurum kapanışı da yapacaktır. Ve denetimini de. Vergi Dairesi olarak denetimi yapacak olan kurumun işine karışmak doğru olmaz kanaatindeyim. Yani malın fiyatı, miktarı kurum tarafından vize edildikten sonra yapacak bir şey yoktur.
DİİB rejimi esas ortaya çıkışında vergi dairelerini ilgilendiren bir içerik barındırmıyordu. Üretilecek emtianın bütün parçaları ithal niteliğinde olduğundan gümrük idaresini ilgilendiriyordu. Ancak zamanla ara malların iç piyasadan temini de mevzuata dahil olunca KDV istisnası ve iadesi söz konusu oldu.
Üretici belgeyi aldıktan sonra ekteki global listede belirttiği aramalları hem iç hem dış piyasadan temin etmeye başlar. Burada pratikte bir sorunla karşılaşırız. Mükellef belgeyi almadan üretime başlamış olabilir. Bunda eleştirilecek bir durum yoktur. Belgedeki süre bir yıl olduğundan öncesine harekete geçmiş olabilir. Fakat bu durumda belgesi olmadığından istisnalı tedarik olmaz. İşte bu durumda yukarıda tanımını yaptığımız eşdeğer eşya devreye girer. Stoktaki aramalı kullanıp belge süresi içinde eşdeğerini alıp stoğa kaldırabilir. Ama bu durumda ileride değineceğimiz bir KDV iade sorunu çıkacaktır. Belge kapanana kadar iade alınamayacaktır. KDV Uygulama Tebliğinin 9.4.bölümü “Dahilde işleme rejimi kapsamında alınan maddelerin, işlendikten sonra elde edilen mamul mal içerisinde ihraç edilmesi esastır. Önceden satın alınan maddeler kullanılmak suretiyle vücuda getirilen ve söz konusu rejim kapsamında ihraç edilen malların bünyesine giren maddelerin (eş değer eşya) belge kapsamında olsa dahi sonradan belge sahiplerine tesliminde veya ithalinde KDV tahsil edilmeksizin işlem yapılması mümkündür. Ancak bu uygulama kapsamında DİİB sahibi mükellefin veya ihracatçının iade talebi DİİB kapatılmadan yerine getirilmez.” şeklindedir.
DİİB çok dallı budaklı bir uygulama olduğundan sürekli girintiler yapmak zorunda kaldığım için özür dileyerek KDV Kanunu açısından rejimi anlatmaya devam ediyorum. KDV’deki iade mekanizmaları istisnanın uygulamasına göre değiştiğinden DİİB’li faturanın düzenleniş ve beyanına değineceğiz. DİİB’li satış mekanizması bir tecil-terkin istisnasıdır. Yani kanunun 11/1-c maddesinde düzenlenen yöntem kullanılır. Faturadaki mal bedeli üzerinden KDV hesaplanır ama tahsil edilmez.”3065 sayılı Kanunun geçici 17’nci maddesi ile dahilde işleme rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin tesliminde bölgeler, sektörler veya mal grupları itibarıyla 3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesi hükmüne göre işlem yaptırma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir. Söz konusu yetkiye dayanılarak yayımlanan 16/4/2001 tarih ve 2001/2325 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla dahilde işleme izin belgesi kapsamında ihraç edilecek ürünlerin imalinde kullanılacak maddelerin dahilde işleme izin belgesine sahip mükelleflere tesliminde sektörel ayrım yapılmaksızın 3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesinde düzenlenen tecil-terkin kapsamında işlem yapılabileceği karara bağlanmıştır. 3065 sayılı Kanunun geçici 17’nci maddesinin uygulanmasında ihracat süresi olarak 3065 sayılı Kanunun (11/1-c) maddesindeki üç aylık süre yerine dahilde işleme izin belgesinde öngörülen süreler esas alınır. “(KDV UYGULAMA Tebliği 9. BÖLÜM) faturada hesaplanan KDV beyannameye dahil edilir. Beyanname kalanı ödeme veriyorsa hesaplanıp da tahsil edilemeyen tutar kadarı tecil edilir. Sonuçta çıkan ödeme bu tutardan fazla ise aradaki fark ödeme zamanında ödenir. Tecil edilen ödemeden fazla ise aradaki fark iade olarak gösterilir. Kısaca 11/1-c mekanizması işlemeye devam eder. İki istisna arasındaki farkları şöyle numaralandırabiliriz.
1-İhraç kayıtlı faturayı sadece imalatçılar düzenleyebilirken DİİB’li satışlarda böyle bir zorunluluk yoktur.
2-İhraç kayıtlıda tecil süresi faturanın tarihini takibeden ay başından itibaren üç aydır. Ek süre talebi izleyen 15 gün içinde ilgili defterdarlığa yapılır. DİİB li satışta tecil süresi belgenin bitiş tarihindeki ayın son günüdür. Ek süre talebi izleyen üç ay içinde belgenin alındığı kuruma yapılır.
3-İhraç kayıtlı faturalarda tutar sınırı olmamasına karşın DİİB li satışlarda bu konu ayrıntılı düzenlenmiştir. “3065 sayılı Kanunun geçici 17’nci maddesi kapsamındaki teslimler nedeniyle düzenlenecek faturalarda, her bir mal türüne ilişkin KDV hariç bedelin 2.500 TL’yi (tekstil-konfeksiyon sektöründe pamuk, yün, iplik ve kumaş dışındaki mallarda 500 TL) aşması zorunludur. Belge kapsamında teslim edilen birden fazla mal türünün aynı faturada gösterilmesi durumunda bu sınırlar her bir mal türü için ayrı ayrı aranır.”
4-İhraç kayıtlı satış ürünün değişmeden ihraç edilmesi asıldır. DİİB te bunun tam aksine bir üretim süreci vardır.
5– İhraç kayıtlıda fire yoktur. DİİB bir üretim süreci olduğundan kapasite raporundaki fire oranları dikkate alınır.
6– İhraç Kayıtlı da malın ihraç olunmamasından sorumluluk imalatçıdadır. Diğerinde DİİB’li ihracatçı sorumludur. Zamanında alınmayan vergi bunlardan 6183 sayılı Kanun kapsamında tahsil edilir.
7– DİİB te belge sahipleri arasında istisna zinciri kurularak her bir DİİB sahibi ürettiği malı başka bir belge sahibine aramalı olarak ihraç kayıtlı satışa devam edebilir. İhraç kayıtlı değişmeden ihracı şart koştuğundan bu durum mantıken imkansızdır.
Satış ve beyan açısından farklılıklar aşağı yukarı bu şekildedir. İade aşamasına geldiğimizde oradaki farklılıkları da yine aynı şekilde numaralandıracağım.
SONUÇ
DİİR farklı kurum mevzuatlarında kendine yer bulduğundan anlamak ve kavramsal olarak yerine oturtmak her zaman zor olmuştur. Gümrük, Hazine, GİB VE Sanayi Bakanlığı işin farklı ucundan tutarak sorunları çözmeye çalışmaktadır. Bu makalede KDV açısından konuyu anlaşılabilir kılmaya çalıştım. İhraç kayıtlı satışlarla arasındaki farkları, eşdeğer eşyayı ve KDV Beyannamesine yansımasını irdeledim. Bir sonraki yazı iade aşaması olacaktır.
DİPNOT
— 3065 sayılı KDV Kanunu
— Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği
— DİİR Tebliği
[vc_row][vc_column][vc_message message_box_color=”juicy_pink”] Sorumluluk Beyanı ve Hukuki Haklarımız [/vc_message][vc_column_text]