Site icon Alomaliye.com Güncel Mevzuat, Muhasebe, Ekonomi, Vergi, SGK Haberleri

Konkordato Hız Kesmiyor – Talha APAK, YMM

Talha APAK
Yeminli Mali Müşavir
E. Öğretim Görevlisi
Alomaliye.com Yayın Kurulu Başkanı
t.apak@apakymm.com

Uzun zamandır azalan kon­kordato başvuruları, yük­selen faizler ve artan döviz kurları nedeniyle 2025’in ilk altı ayında tekrar hız kazan­maya başladı. Daha önceki yıllarda ağırlıklı olarak KOBİ düzeyindeki işletmeler kon­kordato talep ederken, son iki yılda daha büyük ve marka şirketlerin konkordato talep ettikleri görülüyor. Bu durum, beraberinde başka birçok işlet­meyi etkilediğinden piyasada ye­ni kaygılara yol açıyor.

Konkordato nedir?

Piyasa ekonomisinin sıkıntıya girdiği dönemlerde gündeme gelen konkordato; bir borçlunun öde­me güçlüğüne düşmesi sonucu, il­gili Ticaret Mahkemesi’ne yaptık­ları başvurunun kabulüyle başla­yan bir süreçtir. Süreçle birlikte, dosyaya sunulan projedeki borçlar süreç sonuçlanıncaya kadar öden­meyerek beklemeye alınır. Başka bir tanımlama ise; (İtalyanca: con­cordato) batık durumdaki işlet­melerin, borçlarını karşılayabile­cekleri koşullar dâhilinde ödemek için alacaklılarıyla mahkeme yo­luyla yaptıkları anlaşmadır.

Konkordatonun kabulü ve süreci

Borçlunun yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nden, konkordato için gerekli belgele­rin ve ön projenin sunulmasıyla konkordato talep edilir. Başvu­ruda, uzmanlarınca hazırlanmış “ön proje” ve “makul güvence ra­poru” çok önemlidir. Mahkeme, yapacağı incelemenin ardından konkordato talebini reddeder ya da kabul eder. Kabul halinde, ve­rilecek “üç aylık geçici mühlet” ile konkordato için öngörülen sü­reç başlamış olur.

Kanunda, “mühlet verilmesi” olarak adlandırılan bu karar üze­rine, konkordato talep eden borç­lu aleyhine, haciz yoluyla icra ta­kibi yapılamaz, başlatılan haciz takipleri durur. Rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıla­bilir fakat rehinli mallarının satı­şı mahkeme iznine tabidir. Borç­lu aleyhine ihtiyati haciz ve ihti­yati tedbir uygulanmaz. Borçlu; komiserin nezareti altında işle­rine devam edebilir. Borçlu, mah­kemenin izni dışında mühlet ka­rarından itibaren rehin tesis ede­mez, kefil olamaz, taşınmaz ve taşınırlarını devredemez.

Konkordatonun kabulüy­le birlikte, verilecek üç aylık “geçici mühlet”le birlikte ka­nunda belirtilen görevleri ye­rine getirmek üzere konusun­da uzman bir veya üç kişiden oluşan “konkordato komiser heyeti” görevlendirilir. Ko­miserlerin verecekleri rapor­lar doğrultusunda 3 aylık ge­çici mühlet sonrası şartların olumlu olması halinde 12 ay­lık “kesin mühlet” verilir. Lüzum görülmesi halinde 3 aylık geçici mühlet 2 ay, 12 aylık kesin mühlet ise 6 ay uzatılarak süreç 23 aya ka­dar uzayabilmektedir.

Tüm bu süreçlerin sonunda; konkordatonun ilgili mahkemece tasdiki sonrası atanacak bir “kay­yım” denetiminde projede öngö­rülen sürede (vadelerde) alacak­lıların alacaklarına kavuşabilme imkânı doğmaktadır. Ancak, ni­hai projenin mahkeme tarafından tasdik edilmemesi veya “iflas” ka­rarı verilmesi halinde, dosya iflas masasına devredilmekte olup, ala­caklılar için zorlu yeni bir süreç başlamış olacaktır.

Avantaj ve dezavantajları

Konkordatonun avantaj veya dezavantajını ortaya koymadan önce, konkordatoya başvuran borçlu kişi veya şirketlerin “iyi niyet” veya “dürüstlük” ölçüsü­nü ortaya koymak önemlidir. Bu­radaki, iyi niyet veya dürüstlü­ğün tespitinde mahkemelere ve görevlendirilen komiser heyeti­ne büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Borcun, uzun bir süre ertelen­mesi ve sonrasında uygun vade­lere yayılarak ödenmesi borçlu açısından önemli bir avantajdır. Diğer taraftan, firmanın iflastan kurtulması ve borcun ödenebil­me imkânı doğması ise alacaklı açısından önemli bir avantajdır.

Mahkeme harçları ve komi­ser ücretleri dikkate alındığın­da önemli bir maliyet yaratması borçlu açısından bir dezavantaj­dır. Diğer taraftan, borcun uzun süre ödenememesi, konkordato­nun tasdik olamaması, iflas gibi durumlarda ise alacaklı açısın­dan bir dezavantaj veya mağduri­yet söz konusudur.

Yıllar itibarıyla konkordato başvuruları ve sonuçları

İlk olarak 2018 yılında başla­yan uygulama, gelinen noktada dezenflasyon programı, sıkılaştı­rılmış para ve yüksek faiz politi­kaları sonrası 2024 yılının tama­mında toplamda 1713 konkorda­to başvurusu yapılmışken, 2025 yılının ilk altı ayında bu sayı yeni bir rekorla 1259’a ulaşmış bulu­nuyor. Ancak önceki yıllara göre 2025 yılında kesin mühlet kara­rı verilen veya olumlu sonuçla­nan (tasdik edilen) konkordato dosyalarında ciddi azalma oldu­ğu, ret veya iflas kararlarında ar­tış olduğu görülmekte.

Son yıllarda uygulanan ekono­mik politikalar; yüksek enflasyon ve faizler sonucu, toplumdaki kit­lesel yoksullaşma yanında iş dün­yası ve işletmeler açısından öngö­rülemezliğin arttığı ekonomik or­tamın, iflas ve konkordatolardaki artışla ciddi bir yıkıma yol açtığı ve rakamlara yansıdığı görülüyor.

Netice itibariyle;

İcra İflas Kanununun (İİK) konkordatoyla ilgili aksayan kı­sımlarının günün koşullarına gö­re güncellenmesinde fayda bulu­nuyor. Kural olarak, konkordato hem borçluyu hem de alacaklı­yı koruyan bir müessese olması­na rağmen, ülkemizdeki uygula­malarda daha çok borçluyu koru­duğu imajı yaygındır. Geçmişte yaşanan bazı aksaklıklara veya olumsuzluklara rağmen, gelinen noktada gerek konkordatoya ba­kan ticaret mahkemesi heyetle­rinin deneyimli ve başarılı karar­ları, gerekse görevlendirilen uz­man konkordato komiserlerinin edindikleri tecrübeleriyle borçlu ve alacaklılar yönünden konkor­dato müessesesi olumlu bir süre­ce gelmiş bulunuyor. Dolayısıy­la, sürecin amacına uygun ve iyi yönetilmesi halinde hem borçlu hem de alacaklı yönünden çare olabilir.

İktibas Dünya Gazetesi

Exit mobile version