Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcu – Ekim 2025
Ekim sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, bir önceki ay sonuna göre 3,4 milyar ABD doları artarak 210,8 milyar ABD doları olmuştur.
Vadeye göre incelendiğinde bir önceki ay sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 4,2 milyar ABD doları artarak 201,7 milyar ABD doları, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 0,8 milyar ABD doları azalarak 9,1 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleştiği gözlenmektedir.
Bir önceki ay sonuna göre finansal kuruluşların toplam borcu 2,1 milyar ABD doları, finansal olmayan kuruluşların toplam borcu ise 1,3 milyar ABD doları artış göstermiştir.
Aynı dönemde finansal kuruluşların uzun vadeli borçları 2,7 milyar ABD doları, finansal olmayan kuruluşların uzun vadeli borçları 1,4 milyar ABD doları artış göstermiştir. Kısa vadede ise finansal kuruluşların borçları 0,6 milyar ABD doları, finansal olmayan kuruluşların borçları 0,2 milyar ABD doları azalış göstermiştir.
Döviz kompozisyonu incelendiğinde, toplam yurt dışı borçlanmada ABD dolarının en yüksek paya sahip olduğu görülmektedir.
201,7 milyar ABD doları tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun %58,0’ının ABD doları, %31,7’sinin Euro, %2,5’inin Türk lirası ve %7,8’inin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu; 9,1 milyar ABD doları tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise %25,4’ünün ABD doları, %20,5’inin Euro, %50,9’unun Türk lirası ve %3,2’sinin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu görülmektedir.
Ekim sonuna göre özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcunun 1 yıla kadar olan vade dağılımı incelendiğinde, toplam borç tutarının 63,9 milyar ABD doları olduğu görülmektedir.
Bu tutarın 40,4 milyar ABD doları bankalara, 17,9 milyar ABD doları finansal olmayan kuruluşlara, 5,6 milyar ABD doları ise bankacılık dışı finansal kuruluşlara aittir.
Açıklamalar:
Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun ve kısa vadeli kredilere ilişkin ayrıntılı veriler, yurt içinde yerleşik banka ve firmalardan, kredi bazında alınan formlar ile derlenmektedir.
Söz konusu akım veriler; IMF Ödemeler Dengesi ve Uluslararası Yatırım Pozisyonu Altıncı El Kitabı paralelinde, Merkez Bankası tarafından aylık olarak yayınlanan Ödemeler Dengesi İstatistiklerine yansıtılmaktadır.
Bunun yanında, kullanım ve geri ödemelerden meydana gelen ve ilgili dönem sonu kurlarından ABD Dolarına dönüştürülen stoklar; IMF Dış Borç İstatistikleri El Kitabı paralelinde, Merkez Bankası tarafından aylık olarak yayınlanan Uluslararası Yatırım Pozisyonuna yansıtılmaktadır.
Kaynak: TCMB
YORUM:
Ekim 2025 verilerini ekonomik perspektiften şu başlıklarla yorumlayabiliriz:
1. Borç Stokundaki Artış ve Vade Yapısı
Toplam borcun 210,8 milyar dolara yükselmesi, özel sektörün dış finansman iştahının sürdüğünü gösteriyor. Ancak burada kritik bir detay var: Artışın ana kaynağı uzun vadeli borçlar. * Kısa vadeli borçların azalırken uzun vadeli borçların (4,2 milyar dolar) artması, şirketlerin borçlarını “çevirirken” daha uzun vadeye yaymayı başardıklarını gösterir. Bu, finansal istikrar açısından olumlu bir sinyaldir; çünkü borcun vadesi uzadıkça ani döviz şoklarına karşı direnç artar.
2. Sektörel Dağılım ve Bankaların Rolü
1 yıl içinde ödenmesi gereken 63,9 milyar dolarlık tutarın büyük bir kısmının (40,4 milyar dolar) bankalara ait olması dikkat çekici.
- Bankaların bu borcu büyük oranda “sendikasyon kredileri” ve “seküritizasyon” yoluyla yenilediği biliniyor. Bankacılık sisteminin bu borcu çevirme kapasitesi (roll-over ratio), Türkiye’nin genel dış borç sürdürülebilirliği için anahtar rol oynamaya devam ediyor.
- Finansal olmayan kuruluşların (reel sektör) 17,9 milyar dolarlık kısa vadeli yükümlülüğü ise, doğrudan üretim ve yatırım yapan firmaların döviz likiditesini yönetme zorunluluğunu ortaya koyuyor.
3. Döviz Kompozisyonu ve Kur Riski
Döviz dağılımındaki veriler, özel sektörün hala ciddi bir “kur riski” taşıdığını kanıtlıyor:
- Uzun vadede %58 ABD Doları ve %31,7 Euro payı, TL’nin bu para birimleri karşısındaki değer değişimlerinin borç yükünü doğrudan etkileyeceği anlamına gelir.
- Kısa vadede TL payının %50,9 olması ise oldukça stratejik bir hamledir. Kısa vadeli yükümlülüklerde TL payının yüksek olması, ani kur ataklarında firmaların ödeme kabiliyetini koruyan bir “emniyet supabı” görevi görür.
4. Makroekonomik Risk Analizi
Kısa vadeli borçların 1 yıl içindeki dağılımı (63,9 milyar dolar), Türkiye’nin toplam dış finansman ihtiyacının (cari açık + vadesi gelen borçlar) önemli bir parçasıdır.
- Eğer küresel faiz oranları (Fed/ECB) yüksek seyretmeye devam ederse, bu borcun yenilenme maliyeti artacaktır.
- Ancak borcun finansal kuruluşlar ve bankalar üzerinde yoğunlaşması, borç yönetiminin daha kurumsal ve denetlenebilir bir zeminde yapıldığını gösterir.
Özetle: Özel sektör, borcunun vadesini uzatarak riskini zamana yaymış görünüyor. Kısa vadeli borçlarda TL ağırlığının artması pozitif bir gelişmeyken, toplam stoktaki dolarizasyonun yüksekliği küresel dolar endeksindeki (DXY) hareketlere karşı sektörü hassas bırakmaya devam ediyor.
[vc_row][vc_column][vc_message style=”round” message_box_color=”success” icon_fontawesome=”fa fa-exclamation-circle”] … [/vc_message][vc_column_text]
