Tasfiye Memurunun Sorumluluğu
Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir
Nihal TABUR- Canay ERDAŞ
Vergi Müfettiş Yardımcıları
A- KONU HAKKINDA YASAL DÜZENLEMELER
6102 Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun “Beşinci Bölümü” Tasfiye hükümlerini düzenlemekte olup müteakip maddelerinde tasfiye memurunun ödev ve sorumlulukları yanında var olan haklarına ilişkin hükümler içermektedir.
Şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış olup da henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve işlemleri tamamlamaya, şirketin borç ve taahhütlerini yerine getirmeye, şirketin alacaklarını toplamaya, gereğinde yargı yolu ile almaya ve varlıkları paraya çevirmeye, net varlığı elde etmeye yönelik ve yarayan bütün iş ve işlemleri yapmaya yetkili ve zorunludurlar demek suretiyle tasfiyenin amacı ve tasfiye memurunun sorumluluğu açık bir şekilde ifade edilmiştir. (Md.291)
Kanunu’nun 280 inci ve devamı maddelerine göre; Tasfiye hâlinde bulunan şirketi mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurları temsil eder. Tasfiye memurları şirket için yararlı gördükleri takdirde, olağan işlem ve işlerle sınırlı olmak koşuluyla, sulhe, feragata, kabule, tahkime ve özellikle hakem seçmeye de yetkilidirler; gereklilik hâlinde yeni işlemler de yapabilirler. Tasfiye hâlinde bulunan kollektif şirket adına düzenlenen bütün belgeler ve senetlerin “tasfiye hâlinde bulunan filan şirketin tasfiye memurları” ibaresi eklenerek tasfiye memurları tarafından imzalanması şarttır.
Tasfiye memurları, şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış olup da henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve işlemleri tamamlamaya, şirketin borç ve taahhütlerini yerine getirmeye, şirketin alacaklarını toplamaya, gereğinde yargı yolu ile almaya ve varlıkları paraya çevirmeye, net varlığı elde etmeye yönelik ve yarayan bütün iş ve işlemleri yapmaya yetkili ve zorunludurlar. (TTK Md.291)
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Tasfiye Memuru’nun Ödev, Sorumluluk ve Hakları
|
A-Ödev ve Sorumlulukları
1- Ortakların kararlarına uyma zorunluluğu (Md.267)
2- Birlikte hareket (Md.278)
3- Devir yasağı ve vekil etme (Md.279)
4- Temsil Sorumluluğu (Md. 280)
5- Defter Tutma (Md.287)
6- Saklama Zorunluluğu (Md.290)
7- Paranın Paraya Yatırılma Zorunluluğu (Md.296)
8- Borçların ödenmesi (Md.297)
9- Tasfiyeden arta kalanın dağıtılması (Md.298)
10-Tasfiyenin sona ermesini Ticaret siciline bildirilmesi (Md.303)
11- Ortaklara hesap verme zorunluluğu (Md.301)
12- Basiretli tacir gibi davranma zorunluluğu (Md.286) |
B- Haklar ve Yasaklar
1- Ücret (Md.284)
2- Devir yasağı ve vekil etme (Md.279)
3- Alacaklarda Rüçhan Hakkı (Md.271)
4- Yeni işler yapma yasağı (Md.292) |
Tasfiye memurları tasfiye süresince ortakların tasfiyeye ilişkin oybirliğiyle verdikleri kararlara göre hareket etmeye, tasfiye hâlinde bulunan şirketin bütün mal ve haklarının korunması için basiretli bir iş adamı gibi gerekli önlemleri almakla ve tasfiyeyi olabildiğince en kısa zamanda bitirmekle yükümlüdür. Diğer taraftan tasfiye memuru görevini diğer bir tasfiye memuruna veya üçüncü kişilere devredemez. Ancak, bazı belirli iş ve işlemlerin yürütülebilmesi için tasfiye memurları içlerinden birini veya bazılarını ya da üçüncü kişiyi vekil edebilirler. Tasfiye memurlarının atanmalarına, değiştirilmelerine, görevden alınmalarına ve yetkilerine ilişkin şirket sözleşmesinin hükümleri ile ortaklar veya mahkeme tarafından verilen tasfiyeye ilişkin kararların tescil ve ilanı şarttır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinde “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” düzenlenmiş “Tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir. Bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye’de bulunmayan mükelleflerin Türkiye’deki temsilcileri hakkında da uygulanır. Tüzelkişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz.” hükmü yer almaktadır.
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35 inci maddesinde de Vergi Usul Kanunu’nun 10 maddesinde yer alan Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğuna benzer düzenlemeye yer verilmiş ve paralel hükümler içermektedir. Şöyle ki; “Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz” denilmek suretiyle daha kapsamlı düzenlemeye yer verilmiştir. Kanuni temsilcinin gümrük vergisi ve resminden doğan sorumluluğu 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında değerlendirilmez iken 6183 Sayılı Kanunu’nun mükerrer 35 inci maddesi hükmü gereğince sorumluluk alanı içerisinde yer almaktadır.
6183 Sayılı Kanunu’nun 32 inci maddesinde ise “hükmi şahısların tasfiyesinde bunların borçlu bulundukları amme alacaklarını ödeme ve bu kanun hükümlerinin tatbikiyle ilgili vecibeleri tasfiye memurlarına, hükmi şahsiyeti olmayan ortaklıklarla yabancı kurumların Türkiye’deki şube, ajans ve mümessilliklerinin tasfiyesinde bunların vecibeleri tasfiyeyi yürütenlere geçeceği” ifade edilmiştir.
Tasfiye Halinde Vazifeliler
|
|
Tasfiye Memuru
1- Limited Şirket
2- Eshamlı Komandit Şirket
3- Anonim Şirket
4- Kooperatifler |
Tasfiyeyi Yürütenler
1- İş Ortaklıkları
2- SPK Denetimine tabi Fonlar
3- İktisadi Kamu Kuruluşları
4- Dernek veya vakıflara ait İktisadi İşletmeler |
Tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyet vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam eder. (VUK Md.162)
Bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesi:
- Tasfiye veya iflas kararlarını;
- Tasfiyenin veya iflasın kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecburdurlar.
Vergi Usul Kanunu’nun 333 üncü maddesinin ikinci fıkrasında tüzelkişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkındaki 10 uncu madde hükmünün vergi cezaları hakkında da uygulanacağı ifade edilmiştir.
Bunun yanında 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17 inci maddesinde de tasfiye memurunun sorumluluğu, tasfiye beyannameleri, tasfiye karının hesaplanması, tasfiye işlemlerinin incelenmesi ve tasfiye işlemlerinin ticaret sicilinden silinmesi hükümleri detaylı bir şekilde ifade edilmiştir.
Buna göre, Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır. Tasfiye dönemi, Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur. Tasfiyenin başladığı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiyeye girdiği tarihten başlar ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder.
Tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 207 nci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamazlar. Aksi takdirde bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar. Tasfiye memurları, bu madde gereğince ödedikleri vergilerin asıllarından dolayı, yukarıda belirtilen yollarla kendisine bir iktisadî kıymet aktarılan veya tasfiye kalanından pay alan ortaklara ya da ortakların aldıkları bu değerler vergileri karşılamaya yetmezse İcra ve İflas Kanununun 207 nci maddesine uygun oranlar dâhilinde aynı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklarını tamamen veya kısmen tahsil eden alacaklılara rücu edebilirler.
Tasfiye beyannamesinin verilmesiyle birlikte tasfiye memurları, işlemlerinin vergi kanunları yönünden incelenmesini bir dilekçe ile isterler. Dilekçenin verilmesinden itibaren en geç üç ay içinde vergi incelemelerine başlanarak aralıksız devam edilir. Vergi incelemesinin bitmesini izleyen otuz gün içinde vergi dairesi sonucu tasfiye memurlarına yazı ile bildirir. Buna göre kurumdan aranan vergilerin sonucu alınıncaya kadar tasfiye memurlarının, yedinci fıkrada yazılı sorumluluğu devam eder.
B- TASFİYE MEMURUNUN İBRAZ, MUHAFAZA, CEZA-İ SORUMLULUĞU
1- Tasfiyesi Sona Eren Şirketlerde Takip ve Tebliğ Usulü
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17 inci maddesinin (9) numaralı bendine göre; tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezalar, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılır. Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olurlar. Şu kadar ki, bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğu, tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlıdır.
213 sayılı Kanunun 94 üncü maddesi tebliğ yapılacak kimseleri açıklamış olup bir ve ikinci fıkrası hükmünde, “Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere, tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kafidir” denilmektedir.
Tasfiyeye giren tüzel kişilerde gerek tasfiyeye girişten önceki ve gerekse tasfiyeye girdikten sonraki dönemlere ait vergi ve cezalara ilişkin tebliğin tasfiye memuruna yapılması, ancak tasfiyenin sona ermesi halinde bu durumun tescil ve ilanı ile şirketin tüzel kişiliği sona erdiğinden tebliğin şirketin ilgili dönemdeki kanuni temsilcisi adına yapılması gerekmektedir. (Tebliğata İlişkin)
Tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezalar, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılır. (Tarhiyata İlişkin)
Vergi Usul Kanunu’nun 253 üncü maddesine göre, defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar. Bu nedenle tasfiye sürecinin tamamlanarak ticaret sicilinden silinmesi nedeniyle ortada tüzel kişilik kalmadığından tasfiye öncesi dönemlere ilişkin defter ve belgelerin muhafaza ve ibraz ödevi tasfiye memuruna ait değildir. (Muhafaza ve İbraz Ödevi)
* Defter ve belgeleri muhafaza sorumluluğu, mükellefe ve/veya vergi sorumlusuna ait olup, bu sorumluluğun vekâletname ile devrinin mümkün olmadığı ve esasen vekâletnamede muhafaza mecburiyetine değinilmediği, defter ve belgelerin yetkililere ibrazı için yapılan tebligatın usulüne uygun bulunduğu hususları gözetilmeden yapılan tebligatın usulsüzlüğünden bahisle sanığın beraatına karar verilmesi yasaya aykırıdır. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 04.06.2001 tarih ve Esas No: 2001/5241, Karar No:2001/6129)
|
Tasfiyesi Sonuçlanmış Şirketler |
Tebligat, Tarhiyat ve İbraz Sorumluluğu |
- Tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilci adına,
- Tasfiye dönemi için ise tasfiye memuru adına,
|
ÖRNEK: Öteden beri faaliyette bulunmakta olan Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün (…..) vergi numaralı mükellefi ABC Ltd.Şti’nin şirket müdürü Yasin CEYLAN iken şirket, 10.07.2009 tarihinde genel kurul kararını ticaret sicil gazetesine tecil ettirmesi ile birlikte tasfiye sürecine girmiştir. Şirket ortağı olan Ahmet Kağan ER tasfiye memuru olarak atanmıştır. Tasfiye süreci 20.03.2012 tarihinde tamamlanarak tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiştir.
Vergi Müfettişi tarafından yapılmakta olan vergi incelemesi nedeniyle 2008 yılına ilişkin olarak yasal defter ve belgeler talep edilmiş olup ibraz ve muhafaza sorumluluğu yanında tebliğ işlemi ve tarhiyata ilişkin konularda sorumlu kimdir?
ÇÖZÜM: Mükellef kurumun 2012 yılında tasfiye işlemi sona erdiğinden ortada tüzel kişilik olmadığından Vergi Müfettişi tarafından düzenlenen defter ve belge istem yazısı tüzel kişiliğe değil tasfiye öncesi ve sonrası döneme bakılarak muhatabın doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Örneğimizce 2008 yılının vergi incelemesine alındığı görüldüğünden tasfiye memuru Ahmet Kağan ER’e tebliğat evrakının gönderilmemesi gerekmektedir. Diğer taraftan tasfiye sürecinden önce kanuni temsilcinin Yasin CEYLAN olduğu görüldüğünden defter ve belge istem yazısının Yasin CEYLAN adına tanzim edilerek gönderilmesi, ibraz edilmemesi halinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/a-2 maddesi gereğince gizleme fiilinin gerçekleştiğinden bahisle kamu davası açılması gerekir. Vergi İnceleme Raporunda da tarhiyatlı işlem öngörülmesi halinde de mali nitelikteki cezanın şirket adına değil tasfiye öncesi kanuni temsilci olan Yasin CEYLAN adına tarh edilmesi, cezanın ise yine aynı şekilde Yasin CEYLAN adına kesilmesi gerekmektedir.
* Tasfiyenin sona ermesinden sonraki bir tarihte verilmesi gereken 2005 yılına ilişkin “Form Ba” ve “Form Bs” bildirim formlarının verilmemesi nedeniyle ceza kesilmesi Kanun ve Tebliğ hükümlerine uygun olmakla beraber, gerek Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri ve gerekse 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10, 94 ve 333 üncü maddelerine göre özel usulsüzlük cezasına ait ihbarnamenin ilgili dönemde şirketin kanuni temsilcisi olan tasfiye memuru adına düzenlenerek yine aynı kişiye tebliğ edilmesi gerekmektedir. (Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı 05.07.2007 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.18.02/32 sayılı Özelgesi)
* Davalı idarenin vergi alacağını tasfiye dönemine kadar kanuni temsilciden, tasfiye döneminde tasfiye memurundan isteyebilmesi mümkündür. Tasfiye döneminin tamamlanmasından sonra, tasfiyeden önceki döneme ait vergi borcunun, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinin son fıkrası uyarınca kanuni temsilciden istenmesi gerekmektedir. Olayda ihbarnamenin yükümlü şirket adına düzenlendiği, bu ihbarnameye karşı şirket adına, tasfiye döneminden önce şirketin yönetim kurulu üyesi daha sonra da tasfiye memuru olan şahıs tarafından dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu tarihte hukuken şirketin varlığından söz edilemeyeceği gibi ihbarnamenin tasfiye memuru hakkında hüküm ifade etmesi, salınan vergi ve cezadan sorumlu tutulması mümkün değildir. (Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun T. 12.3.1999 E. 1998/159 K. 1999/154 kararı)
* Limited şirket kaydının ticaret sicilinden silinmesinden sonra tasfiye dönemi için kesilen cezanın tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emrine karşı tasfiye memurunun açtığı davanın kabulü ile ödeme emrinin iptalinde hukuka aykırılık bulunmadığı hk (Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 16.05.2003 tarih ve 2003/311 Karar ve 2003/74 Esas)
* Yükümlü şirketin tasfiye dönemi ve sonrasında bu döneme ilişkin yasal işlemleri süresinde yerine getirdiği, tasfiye memurunun görevini tamamlayarak defter ve belgeleri tasfiyesi sona eren şirketin ortağına teslim ettiği, bu hususların davalı idarenin bilgisi dahilinde gerçekleştiği, görevi ve sorumlulukları sona eren tasfiye memurundan istenen defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisini kaldırmıştır. (Danıştay 11. Dairesinin 06.10.1999 tarih, Esas no: 1998/3229, Karar no: 1999/3437)
* Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, şirket tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona erer. Bu tarihten sonra şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması, bunun sonucu olarak da münfesih şirket adına tarh ve tahakkuk işlemleri ile ihbarname düzenlenmesinin mümkün olmadığı hk. (Danıştay 9. Dairesi 03.11.2010 tarih ve Esas No: 2008/6803, Karar No:2010/5846)
* Yükümlü şirketin tasfiyesinin … tarihinde sonuçlanarak hukuki varlığını sona ermişse de, bu durum şirketin sona ermesinden önceki dönemlere ait vergiye ilişkin ödevlerden dolayı, o dönemde şirketi temsile yetkili olan kişinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi şirketi temsile yetkili kişi olarak şirket adına dava açma hakkını da ortadan kaldırmaz. (Danıştay 11. Dairesinin 15.10.1997 tarih ve Esas No:1996/5119, Karar No.1997/3571)
* Tasfiye dönemi tamamlandıktan sonra tüzel kişiliği sona eren münfesih şirket adına yapılan vergilendirme işlemlerinin hukuki geçerliliği olmadığından, düzenlenen ödeme emri hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın ehliyet yönünden reddi kanuna aykırı değildir. (Danıştay 4. Dairesinin Esas No:2004/639, Karar No.2005/578)
2- Tasfiyesi Devam Eden Şirketlerde Tebligat, Tarhiyat ve İbraz Zorunluluğu
Tasfiye hâline giren şirket, ortaklarla ilişkilerinde de, 293 üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye sonuna kadar bu amaçla sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını buna “tasfiye hâlinde” ibaresini ekleyerek kullanmakta devam eder. (TTK Md. 269)
Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi ve bunun tescil ve ilanı için durum, tasfiye memurları tarafından ticaret sicili müdürlüğüne bildirilir. (TTK Md.303)
Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. (KVK Md.17/1-a)
Gerek Yeni Türk Ticaret Kanunu ve gerekse Kurumlar Vergisi Kanununda da görüleceği üzere, kurumların, tüzel kişiliğin sona ermesi ticaret sicilinden silinmesi ile olur. Bir başka ifadeyle, tüzel kişiliğin sona ermesi için, tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanması gerekir. Genel kurulun karar almadan veya genel kurul kararın ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edilmeden tasfiye hali sona ermez. Diğer bir ifade ile, kurumların tasfiyesinde, tasfiye işlemleri ortaklarla üçüncü kişiler arasında hukuken sona ermedikçe, tüzel kişiliğin sicilden silinmesi mümkün değildir. Bu anlamda, tüzel kişiliğin sona ermesi için, tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanması gerekir.
Bu bağlamda, tasfiye süreci devam eden kurumların kanuni temsilcisi bütün mal varlığı ile sorumlu ve temsil ve ilzama yetkili kişi olarak Vergi Usul Kanunu 10 uncu ve 6183 sayılı Kanunu’nun mükerrer 35 inci maddesi gereğince tasfiye memurudur. Bu nedenle belirtmek gerekir ki, kanuni temsilci sıfatını taşıyan tasfiye memurunun muhafaza ve ibraz yükümlülüğü tasfiye öncesi dönem ve sonrası dönem ayrımı yapılmaksızın tasfiye memuruna aittir. Ancak, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacaktır.
|
Tasfiyesi Devam Eden Şirketler |
Tebligat |
- Tasfiye memuru adına yapılması gerekir.
|
Tarhiyat |
- Tasfiye Halindeki tüzel kişilik adına yapılması gerekir.
|
İbraz Sorumluluğu |
- Tasfiye memuru sorumludur.
|
ÖRNEK: Öteden beri faaliyette bulunmakta olan Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün (…..) vergi numaralı mükellefi ABC Ltd.Şti’nin şirket müdürü Yasin CEYLAN iken şirket, 10.07.2009 tarihinde genel kurul kararını ticaret sicil gazetesine tescil ettirmesi ile birlikte tasfiye sürecine girmiştir. Şirket ortağı olmayan ve Ahmet Kağan ER dışarıdan tasfiye memuru olarak atanmıştır. Tasfiye süreci 20.03.2012 tarihi itibariyle devam etmektedir.
Vergi Müfettişi tarafından yapılmakta olan vergi incelemesi nedeniyle 2008 yılına ilişkin olarak yasal defter ve belgeler talep edilmiş olup ibraz ve muhafaza sorumluluğu yanında tebliğ işlemi ve tarhiyata ilişkin konularda sorumlu kimdir?
ÇÖZÜM: Mükellef kurumun Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/9 numaralı bendine göre, tüzel kişiliği devam ettiğinden tasfiye halindeki ABC Ltd.Şti’nin kanuni temsilcisi tasfiye memuru Ahmet Kağan ER’dir. Tasfiye memurunun şirket ortağı olup olmaması veya dışarıdan atanıyor olması bu durumu değiştirmez. Bu nedenle Vergi Müfettişi tarafından talep edilen 2008 yılına ait yasal defter ve belgelerin kanuni süre içerisinde mali idareye ibrazı gerekmektedir. İbraz ödevinin yerine getirilmemesi halinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/a-2 maddesi gereğince Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edileceğinden hakkında 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemi kamu davası açılması gerekir.
Vergi Müfettişi tarafından 2008 yılı ile ilgili olarak vergi tarhiyatı yapılması ve ceza kesilmesi durumunda ise Vergi Usul Kanunu’nun 333 uncu maddesi gereğince tasfiyesi devam eden tüzel kişilik adına yapılması gerekir. Ancak tüzel kişilikten tahsil edilemeyen ve edilmeyeceği anlaşılan amme alacağı kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağından ödeme emrinin tebliği tasfiye öncesi kanuni temsilciye yapılması gerekir.
* Tasfiye sürecinde dahi olsa kooperatifin yevmiye defterinin yılsonu kayıt kapatmasının yasal süre olan yılın ilk ayı sonuna kadar yapılmaması Tasfiye memuru konumundaki yönetim kurulu üyelerinin TTK 67/3 gereğince cezalandırılmasını gerektirir. (T.C. Edremit 2. Sulh Ceza Mahkemesi Esas No: 2011/204, Karar No: 2011/1102)
3- Tasfiye İle İlgili Diğer Hususlar:
* Tasfiyeye Giren Şirketin Tasfiye Memurunun Ölmesi Halinde, Tasfiye Halindeki Şirketi, Ancak, Yerine Atanacak Yeni Tasfiye Memurunun Davalarda Temsil Edebileceği Hk. (Danıştay 7. Dairesinin 02.06.2006 tarih Esas No:2004/2350, Karar No:2006/2176)
* Tasfiye halinde bulunan anonim şirketleri mahkemelerde veya hariçte temsil yetkisi, tasfiye memurlarına ait olduğundan; tasfiye memurunun ölmesi üzerine, tasfiye memuru olarak atandığı hususunda herhangi bir belge ibraz edilmeyen kişi tarafından verilen vekaletname ile vekil tayin edilen avukat tarafından imzalanan dilekçeyle yapılan temyiz başvurusunun incelenme olanağı bulunmamaktadır. (Danıştay 7. Dairesinin 22.06.2006 tarih ve Esas no: 2004/2350, Karar no: 2006/2176)
* Tasfiye döneminde mal alım satım işlemine devam edilip edilemeyeceği hk. Kuyumculuk işi ile iştigal eden şirketinizin tasfiyesine karar verilmesi halinde, tasfiye süreci içinde tasfiye amacına yönelik (şirketin mal varlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilmesi, borçların ödenmesi ve olumlu bir bakiye varsa bunun tasfiye hükümlerince pay sahiplerine dağıtılması ve şirketin kaydının sicilden silinmesi) işlemlerin yanı sıra tayin olunacak tasfiye memurunun şirketin ana sözleşmesinde yazılı faaliyet konusuna ortakların ittifakı ile, feshe mahkemece karar verilmiş olması halinde ise ortaklar ittifak edemezlerse mahkemenin uygun görüşü ile muvakkat olarak devam etmesi durumunda, şirketinizin diğer vergisel yükümlülüklerinin yanında geçici vergiye ilişkin sorumluluklarını da yasal süresi içinde yerine getirmesi gerekmektedir. (Bursa VDB. 02.02.2005 tarih ve B.07.4.DEF.0.16.11/KVK:190-05-7 sayılı Özelgesi)
* Tasfiye halindeki mimarlık şirketinin proje hazırlamaya devam edip edemeyeceği, yarım kalan projelerin tamamlanıp tamamlanamayacağı hk. Şirketiniz tasfiye sürecinin herhangi bir aşamasında tasfiye faaliyetleri dışında ticari faaliyette (yeni proje çizimi gibi) bulunması halinde, bu durumun meydana geldiği tarihten itibaren tasfiye hükümlerinin uygulanmayacaktır. (İzmir VDB. 11/04/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-82 sayılı özelgesi)
C- SONUÇ:
Makalemizin önceki bölümlerinde de açıklandığı üzere tasfiye aşaması, hukuksal süreç gerektiren ve şekli şartların eksiksiz tamamlanması ile tekemmül eden bir müessesedir. Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Diğer bir ifade ile kurumların tasfiyesinde, tasfiye işlemleri ortaklarla üçüncü kişiler arasında hukuken sona ermedikçe, tüzel kişiliğin sicilden silinmesi mümkün değildir. Bu anlamda, tüzel kişiliğin sona ermesi için, tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanması gerekir.
Tasfiyesi sonuçlanmış şirketlerde tüzel kişilik hukuken ortada kalmadığından tebligat ve tarhiyat işlemlerinin tüzel kişiliğe değil tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilci adına, tasfiye dönemi için ise tasfiye memuru adına yapılması gerekir.
Tasfiye süreci devam eden şirketlerde ise kanuni temsilci tasfiye memuru olduğundan muhafaza, ibraz yükümlülüğü yanında tebliğ işlemlerinde de tek yetkili kişidir. Tarhiyatın ise tüzel kişilik adına yapılması ancak tahsil edilememesi durumunda ise kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağından vergi/cezanın tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilciden, tasfiye dönemine ait vergi ve cezaların ise tasfiye memurundan aranılması gerekmektedir.
|
Tasfiyesi Sonuçlanmış Şirketler |
Tasfiye Halindeki Şirketler |
Tarhiyat |
- Tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilci adına,
- Tasfiye dönemi için ise tasfiye memuru adına,
|
Tasfiye halindeki tüzel kişilik adına |
Tebliğat |
- Tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilci adına,
- Tasfiye dönemi için ise tasfiye memuru adına,
|
Tasfiye memuru |
İbraz Yükümlülüğü |
- Tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilci adına,
- Tasfiye dönemi için ise tasfiye memuru adına,
|
Tasfiye memuru |