Levent GENÇYÜREK
YMM
[email protected]
Müvekkilden Alınan Yol, Konaklama vb Masraflar İçin Makbuz Düzenlenir.
Avukatların dava konusu işler için müvekkillerinden yol, konaklama vb. masraf ve giderler için avans olarak tahsil ettikleri bedellerin vergisel durumu çok sık gündeme gelmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 67 nci maddesinde; Serbest meslek kazancının bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, müşteri veya müvekkilinden, serbest meslek faaliyeti ile ilgili olmak üzere para ve ayın şeklinde alınan gider karşılıklarının da kazanca ilave edileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak, Vergi, resim, harç, keşif, şahitlik, bilirkişilik ve ekspertiz gibi hususlara harcanmak üzere müşteri veya müvekkilden alınan ve tamamen bu hususlara sarf edilen para ve ayınlar kazanç sayılmaz.
Diğer taraftan, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164 üncü maddesinde; avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade ettiği, avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamayacağı ve dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yapmış olduğumuz açıklamalar ışığında, Serbest meslek erbabının, müşterisinden veya müvekkilinden, serbest meslek faaliyetiyle ilgili olarak, para ve ayın şeklinde aldığı gider karşılıklarının da ayrıca hasılat sayılmasından dolayı, avukat tarafından tahsil edilen yol, konaklama vb. masraf ve giderleri için serbest meslek makbuzu düzenlemesi gerekmektedir. Ancak, tahsil edilmeyen tutarlar için serbest meslek makbuzu düzenlenmeyecektir. Buna karşılık, vergi, resim, harç, keşif, şahitlik, bilirkişilik ve ekspertiz gibi alanlarda harcanmak üzere müşteri veya müvekkilden alınan para ve ayınlar hasılat sayılmayacağından bunlar için makbuz kesilmesine gerek yoktur. Ancak, bunların tamamen söz konusu hususlara harcanmış olması gerekmektedir. Aksi halde, alınan paralardan harcanmayan kısım hasılat sayılacaktır. (Gelir İdaresi Başkanlığı Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 11.10.2013 tarih ve 259 sayılı özelgesi)
Ücretli Olarak Çalışan Avukatın Sebep Olduğu Zararlar Mesleki Kazançtan İndirilebilir.
Ücretli olarak bir ofiste çalışan Avukatın yasalara aykırı işlemlerde bulunarak müvekkilleri ve büroyu maddi ve manevi zarara uğratması ve müvekkilin uğradığı zararın Avukatlık Ofisi sahibi tarafından ödenmesi söz konusu olabilmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Mesleki Giderler” başlıklı 68 inci maddesinde, Mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatların gider yazılabileceği ancak her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatların gider olarak indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, ödenen tazminatın gider yazılabilmesi için mesleki faaliyetle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama ve kanun emrine bağlı bulunması şarttır. Mesleki faaliyetle ilgili olamayan ve mesleki faaliyetle ilgili olsa dahi serbest meslek erbabının şahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ise meseki kazancın tespitinde gider olarak yazılamayacaktır.
Bununla birlikte, serbest meslek erbabının Borçlar Kanununun “İstihdam Edenin Kusursuz Sorumluluğu” hükümleri çerçevesinde katlandığı tazminat yükümlülüğü, teşebbüs sahibinin suçundan doğan tazminat olarak kabul edilemez. Dolayısıyla ofis sahibi Avukatın şahsi kusurundan kaynaklanmayıp, ofiste ücretli olarak çalışan avukatın verdiği zararlar için ödenen tazminatlar kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenmesi koşuluyla Gelir Vergisi Kanunu kapsamında mesleki kazancın tespitinde hasılattan indirim konusu yapılabilecektir. (Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 04.09.2013 tarih ve 1430 sayılı Özelgesi)
Serbest Avukatlık Faaliyeti Başlamadan Önce Kiralar İçin Stopaj Yapılmaz.
Serbest Avukatlık faaliyeti için gerekli olan vergi dairesi mükellefiyet kaydının açılmasındaki gecikmeye bağlı olarak bu dönemde ödenen kira bedellerinden stopaj yapılıp yapılmayacağı önem arz etmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunun 155 nci maddesinde, Serbest meslek erbabı için Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel iş yerleri açmak, çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametleri asmak, her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak ve/veya Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki teşekküllere kaydolunmak işe başlama olarak sayılmıştır.
Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 98 nci maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın 23. günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, tevkifata tabi ödemenin nakden veya hesaben yapıldığı tarih, muhtasar beyannameye ilişkin vergilendirme dönemini belirlediğinden, tevkifat tutarlarının ödemenin nakden veya hesaben yapıldığı dönemin muhtasar beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, serbest meslek faaliyeti için tutulan büro için mükellefiyet tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak ödenen kiralar için muhtasar beyanname düzenleme gerektiğinden bu imkanın olmaması nedeniyle stopaj yapılmayacaktır. Mükellefiyet başlangıcından sonra ödenen kiralar için tevkifat yapılacaktır. Mükellefiyet tarihinden önceki dönemler ödenen kiralardan stopaj yapılmadığından büro sahibi elde etmiş olduğu kirayı yıllık gelir vergisi beyannamesi ile (konutu kirası gibi) beyan edecektir. (Gelir İdaresi Başkanlığı Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 24.02.2011 tarih 8-19 sayılı Özelgesi)
Kira ödemelerinde tahsilat esası geçerli olduğu için mükellefiyet tarihinden öncesine ilişkin kira ödemeleri içinde stopaj esası geçerli olsun isteniyorsa, bu döneme ilişkin kira ödemelerinin mükellefiyet tarihinden sonra yapılması bir çözüm olarak önerilebilir.