Muzaffer EMEKCİ
Yeminli Mali Müşavir
Sorumlu Denetçi
E.Vergi Başmüfettişi
[email protected]
1. GİRİŞ
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından duyurulan ve 1 Ekim 2025 tarihi itibariyle uygulamaya konulacak olan yeni vergi denetim politikası, Sahte veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge (SMİYB) ile mücadelede bir milat niteliği taşımaktadır. Bu yeni dönem, Vergi Denetim Kurulu’nun (VDK) yapay zekâ ve ileri risk analizi sistemlerini (KURGAN) merkeze alarak denetim süreçlerini kökten değiştirmeyi hedeflemektedir.
Yeni politikanın en kritik unsuru, SMİYB kullanımında ‘bilmeden kullanma’ savunmasının idari mütalaada artık geçerli sayılmayacak olmasıdır. Bu durum, tespit edilen her SMİYB kullanımının ‘bilerek’ yapıldığı karinesini doğuracak ve mükellefleri doğrudan ‘vergi kaçakçılığı’ suçu kapsamında ağır idari ve cezai müeyyidelerle karşı karşıya bırakacaktır.
Çalışmamız, mükelleflerin ve onlara müşavirlik hizmeti veren profesyonellerin bu yeni ve katı denetim anlayışına uyum sağlamak, olası riskleri en aza indirmek ve ağır müeyyidelerden korunmak için alması gereken önlemleri detaylandırmak amacıyla hazırlanmış; getirilecek uygulamanın üst hukuk normlarına aykırı olup olmadığı tartışmalarına girilmemiştir.
2. YENİ DÖNEMİN TEMEL DİNAMİKLERİ VE RİSKLER
1 Ekim 2025 sonrası dönemi doğru anlamak, alınacak tedbirlerin etkinliği için elzemdir. Mükellefleri bekleyen temel değişiklikler ve riskler şunlardır:
- Otomatik ve Hızlı Tespit : Yapay zekâ destekli sistemler, sahte belge düzenleme ve kullanma zincirlerini çok kısa sürelerde tespit edip raporlayacaktır. Bu, denetimlerin geçmiş yıllar yerine cari yıla odaklanacağı anlamına gelmektedir.
- Kasıt Karinesi: İdare Hukukundaki “idarenin üstünlüğü esastır” prensibinden de hareketle VDK, bir mükellefin SMİYB kullandığını tespit ettiğinde, artık bu fiilin “bilerek” işlendiği varsayımıyla hareket edecektir. İspat külfeti, işlemin gerçek olduğunu ve tüm ihtimamın gösterildiğini ispat mükellefiyeti ile birlikte fiilen mükellefe sirayet etmektedir.
- Ağırlaştırılmış Müeyyideler: tespit edilen SMİYB kullanımı, doğrudan Vergi Usul Kanunu (VUK) Madde 359 kapsamında değerlendirilecek; bu durum, üç kat vergi ziyaı cezası ve 3 ila 8 yıl arasında değişen hapis cezası talebiyle yargılanma manasına gelecektir.
- Önleyici Finansal Tedbirler: Vergi incelemesinin henüz başında, kamu alacağını güvence altına almak amacıyla mükelleften 6183 sayılı Kanun kapsamında teminat istenebilecek; gösterilememesi durumunda ihtiyati haciz gibi firmanın ticari faaliyetini durma noktasına getirebilecek tedbirler uygulanabilecektir.
3. UYUM İÇİN ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
1 Ekim 2025 itibarıyla başlayacak olan yeni denetim rejimi, mükelleflerin pasif uyumdan çıkarak aktif, kanıta dayalı ve sürekli bir risk yönetimi felsefesini benimsemesini mecburi kılmaktadır. İdarenin ‘kasıt karinesi’ ve yapay zekâ destekli denetim gücü karşısında, mükelleflerin savunma stratejisi, her bir işlemin gerçekliğini ve ticari teamüllere uygunluğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlama kapasitesine dayanacaktır.
Bu kapasitenin oluşturulması için atılması gereken adımlar şöyle detaylandırılabilir:
3.1. Tedarikçi ve Müşteri İlişkileri Yönetimi
Ticaret yapılan firmaların seçimi ve denetimi, yeni dönemin en kritik savunma hattıdır. Bir tedarikçinin VDK tarafından ‘riskli’ olarak sınıflandırılması, o tedarikçiden mal veya hizmet alan mükellefler için de doğrudan bir risk teşkil edecektir. Bu nedenle, ‘basiretli bir tacir’ olma yükümlülüğü, şekli kontrollerin çok ötesine geçmelidir.
- Yeni Tedarikçiler İçin;
- Resmi Kayıtların Teyidi: Ticarete başlamadan önce potansiyel tedarikçinin güncel vergi levhası, imza sirküleri, ticaret sicil gazetesi ve faaliyet belgesi gibi temel yasal belgeleri temin edilmelidir.
- Fiziki ve Operasyonel Doğrulama: Tedarikçinin beyan ettiği adreste fiilen faaliyet gösterip göstermediği, işin hacmiyle uyumlu bir fiziki varlığa (ofis, depo, üretim tesisi, personel, araç parkı vb.) sahip olup olmadığı yerinde veya dijital imkânlarla teyit edilmelidir. Bir tabela veya boş bir ofisten ibaret yapılar ciddi bir risk sinyalidir.
- Finansal ve Ticari İstihbarat: Tedarikçinin sermaye yapısı, ortaklık yapısı, geçmiş performansı ve sektördeki itibarı hakkında kamuya açık kaynaklardan (web sitesi, sosyal medya, sektör yayınları) araştırma yapılmalı; sık sık unvan veya adres değiştiren firmalara karşı şüpheci yaklaşılmalıdır.
- Referans Kontrolü: Mümkünse, tedarikçinin daha önce iş yaptığı firmalardan referans talep edilmelidir.
- Mevcut Tedarikçiler İçin;
- Sürekli İzleme: Özellikle yüksek hacimli alım yapılan veya riskli sektörlerde (inşaat, demir-çelik, mobilya, toptan gıda, reklamcılık vb.) faaliyet gösteren tedarikçiler, yılda en az bir kez yukarıda belirtilen kriterler çerçevesinde yeniden değerlendirilmelidir.
- Sözleşmesel Güvenceler: Tedarikçilerle yapılan sözleşmelere, ‘tedarikçinin düzenlediği belgelerin yasalara uygun olmamasından kaynaklanacak her türlü vergi, ceza ve faizden kendisinin sorumlu olacağına’ dair hükümler eklenmelidir. Bu, hukuki bir rücû hakkı için temel oluşturacaktır.
3.2. Ticari İşlemlerin Vesikalandırılması
Yeni dönemde fatura, bir işlemin varlığını tek başına ispatlamaya yetmeyecektir. Her bir işlem için, denetim anında sunulmak üzere bir dosya oluşturulmalıdır. Bu, işlemin her aşamasının somut ve birbiriyle tutarlı delillerle desteklenmesi anlamına gelir.
- İşlemin Başlangıcı:
- Sipariş ve Sözleşme: Her alım için yazılı bir sipariş formu, e-posta yazışması veya kapsamlı bir sözleşme bulunmalıdır. Bu belgeler, alınacak mal/hizmetin niteliğini, miktarını, fiyatını ve teslimat koşullarını net bir şekilde ortaya koymalıdır.
- İşlemin İfası (Mal Hareketi ve Hizmet Sunumu):
- Fiziki Teslimatın Kanıtlanması: Mal alımlarında sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, kantar fişi, ambar tesellüm fişi gibi belgeler eksiksiz olmalıdır. Malın işletmenin deposuna girdiğini gösteren mal kabul tutanakları düzenlenmeli ve yetkililerce imzalanmalıdır.
- Hizmet Alımının Somutlaştırılması: Hizmet alımlarında, hizmetin fiilen alındığını gösteren detaylı hizmet sunum raporları, proje planları, toplantı tutanakları, eğitim katılım formları veya iş teslim tutanakları gibi belgeler oluşturulmalıdır.
- İşlemin Finansal Kapanışı:
- Şeffaf Para Transferi: Ödemeler mutlak surette ticari teamüllere uygun olarak, alıcı ve satıcının kurumsal banka hesapları arasında EFT/Havale yoluyla veya çek ile yapılmalıdır. Ödeme açıklamalarında ilgili fatura numarasına atıf yapılması kritik öneme sahiptir.
- Nakit İşlemlerden Kaçınma: Özellikle yüksek tutarlı işlemlerde nakit ödeme yapmaktan kesinlikle kaçınılmalıdır. Nakit ödeme, işlemin gerçekliğine dair en ciddi şüphe unsurlarından biridir.
3.3. Muhasebe ve Finansal Raporlama Süreçlerinin Güçlendirilmesi
İç kontrol sistemleri, hatalı veya usulsüz işlemlerin daha ilk aşamada tespit edilip önlenmesi için en etkin mekanizmadır.
- İç Kontrol ve Kurumsal Yönetim İlkeleri:
- Görevler Ayrılığı: Satın alma, mal kabul, fatura onayı ve ödeme yapma gibi fonksiyonlar farklı kişiler tarafından yürütülmelidir.
- Dört Göz Prensibi: Özellikle beyanname ve finansal raporların son kontrolü, hazırlandığı birim dışında ikinci bir yetkili (örneğin iç denetçi veya finans müdürü) tarafından yapılmalıdır.
- Periyodik İç Denetim: Riskli hesap grupları (Kasa, Ortaklar Cari, Stoklar, Alacaklar vb.) ve süreçler (satın alma, gider pusulası vb.) düzenli olarak iç denetime tabi tutulmalıdır.
- Teknik Muhasebe ve Vergi Uyumu:
- Uzmanlık Gerektiren Alanlar: 2024 yıl sonu itibarıyla uygulanacak enflasyon düzeltmesi, amortisman hesaplamaları, transfer fiyatlandırması raporlaması, Ar-Ge ve tasarım indirimleri gibi teknik bilgi gerektiren ve idarenin denetim odağında olan konuların mevzuata tam uyumlu olduğundan emin olunmalıdır.
- Beyanname-Defter Tutarlılığı: Vergi beyannamelerinde yer alan bilgilerin, e-Defter, e-Fatura ve diğer yasal kayıtlarla %100 tutarlı olduğu düzenli olarak test edilmelidir.
- İdare Yazılarına Karşı Acil Eylem Planı:
- İletişim: Vergi idaresinden, belirli bir tedarikçinin riskli olduğuna veya beyannamelerde bir uyumsuzluk tesbit edildiğine dair gelen her türlü yazı, yüksek öncelik seviyesinde ele alınmalıdır.
- Düzeltme ve İzah: Bu tür bir uyarı yazısı, ‘bilerek kullanma’ karinesini güçlendiren en önemli delillerden biri olacaktır. Yazı alınır alınmaz, derhal mali müşavir ile durum değerlendirmesi yapılmalı, eğer bir hata veya eksiklik varsa, inceleme başlamadan VUK 370 (İzaha Davet) veya 371 (Pişmanlık) hükümleri kapsamında gerekli düzeltme beyannameleri verilmelidir.
4. MESLEK MENSUPLARI İÇİN YOL HARİTASI
Yeni dönemde mükelleflerin en önemli savunma hattını oluşturacaklarından, bu süreçte meslek mensupları SMMM ve YMM’lerin sorumluluğu artmıştır:
- Mükellefi Bilgilendirme ve Eğitme: Mükelleflere yeni dönemin ciddiyeti, ‘bilmeden kullanma’ savunmasının artık geçerli olmadığı ve alınması gereken önlemler detaylı bir şekilde anlatılmalıdır.
- Danışmanlık Rolünün Ön Plana Çıkarılması: Meslek mensupları, sadece defter tutma ve beyanname hazırlama rolünden çıkarak, mükelleflere iç kontrol sistemleri kurma, tedarikçi tarama prosedürleri oluşturma gibi konularda aktif danışmanlık yapmalıdır.
- Artırılmış Mesleki Şüphecilik: Mükellefler tarafından sunulan belgeler, artırılmış bir şüphecilikle ele alınmalı, işlemin gerçekliğine dair destekleyici kanıtlar talep edilmelidir.
SONUÇ
1 Ekim 2025 itibarıyla başlayan yeni vergi denetim dönemi, tüm mükellefler ve meslek mensupları için kuralların yeniden oluştuğu bir dönem olmaya namzettir. Bu dönemde pasif ve reaktif bir uyum anlayışı, ağır mali ve cezai neticeler doğurabilecektir.
Bu nedenle, mükelleflerle birlikte meslek mensuplarının aktif risk yönetimi, güçlü iç kontrol sistemleri ve her işlemin gerçekliğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlayan kapsamlı bir belgelendirme kültürünü oluşturmaktan geçmektedir.
Mükelleflerin bu yeni döneme adaptasyonu, sadece bir kanuni mecburiyet değil, aynı zamanda ticari faaliyetlerinin sürdürülebilirliği için önemli bir gereklilik olmaktadır.