NACİ KESKİN
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Vergi Denetim Kurulu (VDK) Başkanlığı, Vergi mükelleflerinin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge (bilhassa sahte fatura konusunda) kullanması konusunda gerekli şartlar oluştuğunda ‘’bilmeden kullandım’’ ifadesini dikkate almayacak ve mükellef hakkında hem savcılığa duyuru yapacak hem de zıyaa uğratılan verginin üç katı ceza uygulayacaktır. Ayrıca mükellefler üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası alabilecektir.
Başkanlık, sahtecilik fiillerine ilişkin 1 Ekim 2025 itibarıyla daha sert tedbir ve politikaları uygulamaya başlayacak. Bu kapsamda, mükelleflerin, “sahte belgeyi bilmeden kullandığına” yönelik vergisel değerlendirmelere son verilerek, belgenin “bilerek” kullanıldığını esas alan bir değerlendirme yapılacak. ÖN YARGI DÖNEMİ BAŞLAYACAKTIR. Bu sistemde bilerek kullanmadığının ispatı mükellefe bırakılmaktadır.
Böylece, sahte belge kullanan mükelleflerin önemli bölümü hakkında artık “vergi kaçakçılığı” kapsamında işlem tesis edilecek ve üç kat vergi zıyaı cezası uygulanacak.
Maliye Bakanlığı 2002 yılında yürürlüğe koyduğu 306 seri numaralı vergi usul genel tebliğinde sahte ve muhteviyatı itibarıyla sahte fatura kullanmayı kastın varlığının bulunduğuna dikkat edilmesinin gerektiğini kabul etmişti. Gerçekte alınan bir mal ve hizmet alımı varsa vergi müfettişi belgenin bilmeden kullandığına ikna olmuşsa savcılık duyurusu yapılmıyor ve 1 kat vergi zıyaı cezası öneriyordu. Son düzenlemeye göre Maliye Bakanlığı esnek uygulamadan vazgeçti.
Maliye Bakanlığı yapay zeka ve buna benzer algoritmaları kullanmaya ve değerlendirmeye başlamıştır.
Son düzenlemeye göre sahte fatura düzenleme tespitlerinde sanki yapay zeka vergi müfettişinin yerini alacak, vergi müfettişleri ise saha denetimi yaparak işletmelerde sayım benzeri kontrolü yapacaklardır. Vergi dairesi veya yapay zeka kanalıyla yapılan bildirim vergi mükellefleri açısından yapılacak işlemler öncesinde uyarıcı nitelikte olacaktır. Böyle bir bildirim, mükelleflerin mal ve hizmet satın aldıkları şirketleri analiz etmeleri ve ileride bir yaptırımla karşılaşmamaları açısından oldukça önemli bir uyarıdır.
Vergi Denetim Kurulu, riskli mükelleflerden, mal ve hizmet alan mükelleflere bir uyarı yazısı göndererek, mal ve hizmet aldıkları mükelleflerin riskli olduğunu, bu alımları izah etmelerini ya da faturaların yasal kayıtlarından çıkarılması gerektiğini bildirecektir.
İzahın yeterli olmaması halinde mükelleflerin bu faturaları yasal kayıtlarından çıkarmaları gerekmektedir, aksi halde mal ve hizmet satın aldıkları riskli mükelleflerle ilgili düzenleme raporları yazıldıktan sonra artık bu faturaları bilerek kullanmış sayılacaklardır.
Mükellef bütün kanuni görevlerini yerine getirmişken bir de satıcının işyerine gidip stoklarınızı ve kayıtlarınızı görmek istiyorum deme cesaretini gösteremez.
Ve riskli mükellef hakkında düzenlenecek rapordan sonra incelemeye alınacakları ifade edilecektir.
Sahte belge kullanmadığının ispatı; İşlemlerin Gerçekliğinin Doğruluğunu kanıtlamakla başlar.
213 sayılı Kanunun 3/B maddesine göre vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olup, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanması mümkündür.
Bunlar; işlem bedelinin ödendiğinin belgelendirilmesi, Taşıma, yükleme, boşaltma, depolama, ambalajlama ve benzeri işlemlerin yapıldığına yönelik belgelerin ibraz edilmesi, sigorta belgesi, vergi, resim, harç, pay, fon gibi ödemeler yapılmışsa bu ödemelere ait belgelerin tevsik edilmesi olarak sıralanabilir.
Son düzenlemeler nezdinde anlaşılan; mükellefler bu belgeleri sunmasına rağmen belki sahte belgeyi bilerek kullanıldığı yargısından kurtulamayacaktır. Bu durumda riskli mükellefle ilgili incelemenin sonuçlanmasının ardından da bunlarla ilgili olarak bilerek kullanma suçu kapsamında vergi incelemesi yapılacağını bildirilecektir.
Maliye sahte belge kullanımına çanak tutan düzenleyicilerden daha çok buradan menfaat sağlayan kullanıcıların peşine düşecek ve Hazine’ye intikal etmeyen vergiden bilerek kullanıcıyı sorumlu tutacaktır.
YMM’ye karşıt incelemelerde defter belge ibraz etmeyen çok mükellef bulunmaktadır. VUK’un 256. maddesine göre sahte belge kullanmanın tespitinde defter ibrazı önem arz etmektedir. Defter ibraz etmeyen mükellefe YMM’nin yapacağı işlem sadece, VUK Mükerrer 355. maddeye göre ceza kestirmek olur. Bu konuda YMM’lere daha fazla yetki verilmesi gerekir.
Satıcı ve alıcıların sahte belge konusunda çok duyarlı olmaları önem arz ediyor. Sahte faturanın kayıt dışılığa, ekonomiye, hazineye ve mükellefin şahsına zarar verdiği kaçınılmaz bir gerçektir.
Yeni dönemde 6183 sayılı Kanunda yer alan teminat isteme düzenlemesine dayanılarak, daha incelemenin başında sahte belge kullanımına bağlı olarak kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla vergi müfettişleri tarafından teminat istenebilecektir.
Sahte fatura (belge) kullanılması ön yargısında teminat istenmesinin ilk aşamada aşırı bir uygulama oluğunu düşünüyoruz. Hemen incelemenin başında ve yargı yolu denenmeden mükellefin kasıtlı olduğunun kabul edilmesi ve teminat istenmesi katı bir uygulamadır.
6183 sayılı Kanunun 9. maddesinde böyle hüküm bulunmasına karşın, sahte belge kullanımında daha önce böyle bir uygulamaya rastlanılmamıştır. Buradan sahte belgenin tamamen ortadan kalkmasına yönelik kararlı adımlar atıldığı anlaşılmaktadır. Kamu yararı ve Hazine menfaati adına yapılan son düzenlemelerin etkili olacağı kanaatindeyiz. Ancak bilmeden kullanan mükellefler açısından durumun zorlaşacağını ve ticari hayatın akışını olumsuz etkileyeceğini de düşünmekte fayda vardır.
SAHTE VE MUHTEVİYATI İTİBARIYLA YANILTICI BELGE KULLANMANIN KÖKÜNÜN KAZINMASI İÇİN ÖNCE SAHTE VE MUHTEVİYATI İTİBARIYLA YANILTICI BELGE DÜZENLEYENLERİN ORTADAN KALDIRILMASI GEREKMEKTEDİR.
VUK’un 153/A ve 160/A maddelerine göre sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenler hakkında düzenlenen vergi inceleme raporları sonucu ve 160/A kapsamında re’sen terki yapılan mükelleflerin yeniden mükellefiyet tesis ettirmesi için sahte belgelerde yazılı tutarını %10 tutarında teminat verilmesi de gerekmektedir. 153/A’ya göre sahte belge düzenlemek amacıyla kurulan şirketlerin incelemeyle tespiti halinde şartlar daha da ağırdır.
Sahte fatura öncelikle KDV iadesi alan mükelleflerde ortaya çıkmakta en çok burada vergi zıyaı doğmaktadır. Zaten şu anda sahte fatura düzenleyen mükellefler OLUMSUZ TESPİT VEYA VERGİ İNCELEME RAPORU ile tespit edilmektedir. KDV iadesi kontrol raporları ile belirlenerek mükelleften ve Yeminli Mali Müşavirlerden kayıtlardan çıkarılması talep edilmektedir. Vergi inceleme oranının düşüklüğü nedeniyle Maliye Bakanlığı istediği hedeflere tam ulaşamamıştır. Bu minvalde Bakanlık dijital sistem, yapay zeka ve algoritmalarla daha fazla başarıya ulaşmaya kesin karar vermiştir.
Düzgün hukuki, adaletli, az maliyetle uygulanıp sahte belge düzenlemesinin ve kullanımının cazibesinin azaltılması meslek mensubu olarak bizim de dileğimizdir.
KDV İADESİ raporu düzenleyen Yeminli Müşavirler için de e-YMM uygulaması başlatılarak karşıt inceleme çalışmalarının hızlandırılması gerekmektedir. Ayrıca YMM’lerden sahte belge uygulamasında destek alınmalıdır. Hazinenin güçlenmesi ve kayıt dışılığın azaltılması hepimizin muradıdır.
Sonuç olarak 1 Ekim’de başlayacak uygulamadan geri dönülmesi gibi bir durum söz konusu değil. Vergi mükellefleri özellikle bilmeden sahte belge kullanımı konusunda artık daha dikkatli olmak zorundadır.
Maliye Bakanlığı Vergi denetim Kuruluna başarılar diler, vergi mükelleflerinin mal alımında işletmeleri iyi araştırmalarını tavsiye ederiz.