Mehmet Ali BACAKSIZ
Vergi Dairesi Müdür Yardımcısı
[email protected]
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “vergi tevkifatının mahsubu” başlıklı 121inci maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Yurt içinde kesilen vergilerin mahsubu” başlıklı 34üncü maddelerinde, beyannamede gösterilen gelire dâhil kazanç ve iratlardan anılan kanunlara göre tevkif edilmiş vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir/kurumlar vergisine mahsup edileceği, mahsup edilen miktar, beyanname üzerinden hesaplanan gelir/kurumlar vergisinden fazla ise aradaki farkın vergi dairesi tarafından mükellefe yazı ile bildirileceği, mükellefin tebellüğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade olunacağı belirtilmiştir.
Bu doğrultuda mahsuben iade işlemi;
– Aranan tüm belgelerin tamamlanması koşuluyla, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibariyle,
– İkmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlarda ise mahsup talebine ilişkin dilekçe ve eklerinin eksiksiz
olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih itibariyle yapılacaktır.
Vergi sistemimizde genel prensip, verginin mükellef tarafından verilecek yıllık beyannameye göre tarh ve tahakkuk ettirilmesidir. Ancak, bazı gelir unsurlarının vergilendirilmesinde bunların elde edilmesini müteakip mükellef tarafından yıllık beyanname ile beyan edilmesi beklenmeksizin, mükellefe ödeme yapıldığı sırada ödemeyi yapan tarafından kaynaktan kesinti yapılması ve vergi dairesine ödenmesi esası benimsenmiştir. Vergi tevkifatı veya stopaj olarak adlandırılan bu uygulama Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15 ve 30’uncu maddelerinde düzenlenmiştir. Bunun yanında Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 67nci maddesi ile de kapsamlı stopaj yükümlülükleri getirilmiştir.
Vergi kesintisi esas itibarıyla önceden tahsil işlemi olup istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben yapılmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesine göre tevkifat yapılmasının belirleyicisi, ödemeyi yapanın değil, ödeme yapılanın (istihkak sahibinin) gelir vergisi mükellefi olmasıdır.
Burada vergi kesintisinin nihai vergilendirme özelliği taşıdığı duruma da ayrıca vurgu yapmak gerekir. Şöyle ki, Gelir Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesinde düzenlenen Esnaf Muaflığı, mükerrer 18inci maddesinde düzenlenen PTT acentelerinde kazanç istisnasına ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi uyarınca yapılan tevkifat nihai vergi sayılır ve bu kazançlar için ayrıca beyanname verilmez. Burada belirtmek gerekir ki bazı durumlarda ödemeyi yapanın Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinde sayılan tevkifat yapmakla yükümlü olan kurum ve kişilerden olmaması, ödeme üzerinden tevkifat yapılmasını engellemez. Konu hakkında 275 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre “..Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin son fıkrasının Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye istinaden, aynı maddenin birinci fıkrasında tevkifat yapacaklar arasında sayılmayan aile hekimlerinin, aile hekimliği hizmetlerinin verilmesiyle ilgili olarak temizlik, sekreterlik, şoförlük gibi hizmetler için yanlarında çalıştıracakları hizmet erbabına yapılacak ücret ödemeleri, serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemeler ile işyerine ilişkin kira ödemeleri ve esnaf muaflığından yararlananlardan mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden maddede belirtilen oranlarda tevkifat yapmaları uygun bulunmuştur. Birden çok aile hekiminin görev yaptığı aile sağlığı merkezlerinde ise bu yükümlülük yönetici olarak belirlenen aile hekimi tarafından yerine getirilecektir”.
Özetle, 94’üncü maddede iki tür tevkifat müessesesi bulunduğunu söyleyebiliriz. İlki, vergi tevkifatının esasını teşkil eden ve nispi vergileme özelliğini haiz olan yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiye mahsup edilebilecek kesintilerdir. Bunlar genel olarak ticari kazanç, ücret, serbest meslek kazancı, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları kapsamındaki ödemelerle ilgili bulunmaktadır. İkincisi ise, istihkak sahiplerinin ayrıca yıllık beyanname vermeye mecbur olmadıkları durumları kapsamakta olup, bu durumlarda tevkifat nihai vergi niteliği taşımaktadır.
1.Mahsup Yoluyla İade
Mahsuben iade işlemine ilişkin detaylı açıklamalar 252 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yer almaktadır. Buna göre mükellef adına yıl içinde tevkif suretiyle kesilen vergiler, öncelikle yıllık beyannamede hesaplanan gelir/kurumlar vergisinden mahsup edilecektir. Mahsup işlemi sonrasında kalan tutar için mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup talebinde bulunulabilir. Bu suretle yapılan mahsuben iade işleminde bir tutar sınırlaması bulunmayıp, inceleme raporu ve teminat şartı da aranmaz.
Mahsuben iade talepleri 429 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin ekinde yer alan iade talep dilekçesinin (1A) kullanılması kaydıyla yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak sonuçlandırılacaktır.
Kanuni süreleri içinde verilmeyen yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri ile sair sebeplerle ikmalen veya re’ sen salınan tarhiyatlar neticesinde tahakkuk eden vergilere ilişkin olarak daha evvel tevkif suretiyle kesilen vergiler, vergi dairesi tarafından ilk olarak tarhiyat sırasında dikkate alınacaktır. Bu aşamada yapılan mahsup işlemi sonrasında kalan tutar için iade talep dilekçesinin (1A) kullanılması suretiyle diğer vergi borçlarına mahsup talep edilebilir. Söz konusu iade talep dilekçesinin vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih itibariyle mükellefin mahsup talepli vergi borçlarına gecikme zammı tatbik edilmeyecektir.
Mükellefler muaccel vergi borcu bulunmaması koşuluyla ortağı bulundukları adi ortaklık ya da kolektif şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçları için de iade talep edebileceklerdir. Bu suretle yapılacak mahsup taleplerinde de iade talep dilekçesi (1A) kullanılacaktır.
Vergi Usul Kanunu’nun 114 ve 126’ncı maddelerinde düzenlenen zamanaşımı hükümleri mahsup taleplerinin yerine getirilmesi sırasında dikkate alınacaktır.
Örnek: Gelir vergisi mükellefi (A)’nın 2024 yılına ait gelir vergisi beyannamesinde hesaplanan gelir vergisi 800.000 TL’dir. Gelir üzerinden yapılmış olan gelir vergisi tevkifat tutarının 850.000 TL olması durumunda ilk mahsup beyanname üzerinden yapılarak, 50.000 TL iade edilecek gelir vergisi ortaya çıkacaktır. Beyanname üzerinden yapılan mahsup sonrası kalan 50.000 TL’nin diğer vergi borçlarına mahsuben iadesi talep edilebilecektir. Mükellef (A)’nın 30.000 TL KDV borcunun bulunması halinde bu tutarın KDV borcuna mahsubunun talep edilmesi mümkündür. Mükellefin bu durumda (1A) iade talep dilekçesi ile birlikte tevkifatları gösterir tabloyu ibrazı gerekmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus mahsup talebinin mükellefin tüm vergi borçlarına (ortağı bulundukları adi ortaklık veya kollektif şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçları dâhil) talep edilebilmesidir. Daha açık bir ifadeyle Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, ÖTV, KDV, MTV, Geçici Vergi, Damga Vergisi, Harç gibi. Söz konusu iade alacaklarının mükellefin vergi borcu dışındaki SGK, idari para cezaları gibi borçlarına mahsubu yapılamamaktadır.
2. Nakden İade
Nakden iade talebine ilişkin detaylı açıklamalar 252 ve 315 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri’nde yer almaktadır. Buna göre tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade taleplerini üç bölüme ayırabiliriz. Bunlardan ilki olan iade talep tutarının 2025 takvim yılı itibarıyla 340.000 TL’yi (574 sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile belirlenen yeniden değerleme oranında artış ile) geçmediği durumda iade talebi inceleme raporu ve teminat aranmaksızın gerçekleştirilir. Bu yolla yapılacak iade talepleri için iade talep dilekçesi (1A) kullanılmakla birlikte, söz konusu dilekçenin “Nakden İadelere İlişkin Açıklamalar” bölümünde yer alan ve aşağıda da belirtilen iade talep dilekçesine eklenecek belgelerin vergi dairesine eksiksiz bir şekilde ibraz edilmesi zorunludur:
– ücret geliri elde edenler için işverence vergi kesintisinin yapıldığını gösteren vesikanın tasdikli sureti,
– gayrimenkul sermaye iradı elde edenler için kira sözleşmesinin tasdikli sureti,
– menkul sermaye iradı elde edenler için işverence vergi kesintisinin yapıldığını gösteren vesikanın tasdikli sureti,
– serbest meslek kazancı elde edenler için tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumlusu adına tahakkuk ettiğini gösteren belgenin onaylı sureti,
– Kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari veya zirai kazanç elde edenler için tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumlularınca ilgili vergi dairesine ödenmiş olduğuna ilişkin belgenin ilgili kurum tarafından tasdikli bir sureti.
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumluları tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olduğuna ilişkin belgenin, vergi sorumlusunun ödeme yapmaması ya da hiç beyanda bulunmaması gibi sebeplerle iade işlemini gerçekleştirecek vergi dairesine ibraz edilemediği halde durum verginin tahakkuku veya tahsil işlemlerine başlanılması amacıyla derhal vergi sorumlusunun bağlı olduğu vergi dairesine iletilir. Şunu belirtmek gerekir ki, vergi sorumluları tarafından kesilen vergiler tahakkuk ettirilmiş ancak tecil, taksitlendirme ya da yapılandırma sebepleriyle ödenmemiş ise ilgili kurumdan alınan ve bu durumu tevsik eden yazının belgeye eklenmesi yeterli olacaktır.
Tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade taleplerinde ikinci durum nakden iade taleplerinin 2025 takvim yılı için 340.000 TL’ yi aşmasıdır. Bu halde 340.000 TL’ye kadar olan kısım yukarıda da belirtildiği üzere söz konusu belgelerin sunulması koşuluyla inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilecektir. 340.000 TL’yi aşan kısım ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre vergi inceleme yetkisini haiz olanlar tarafından hazırlanan vergi inceleme raporuna göre sonuçlandırılacaktır. Bununla birlikte teminat gösterilmesi halinde iade talebi inceleme sonucu beklenmeksizin yerine getirilecektir. 6183 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde belirtilenlerden bir veya birkaçı teminat olarak gösterilebilecektir. Bunlar;
(1) Para,
(2) Bankalar tarafından verilen süresiz ve şartsız teminat mektupları ile sigorta şirketleri tarafından verilen süresiz ve şartsız kefalet senetleri,
(3) Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler (nominal bedele faiz dâhil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır).
Tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade taleplerinde üçüncü durum iade talebinin 2025 takvim yılı için 3.400.000 TL’ye kadar olan kısmına yöneliktir. Söz konusu sınır dahilindeki iade talepleri mükellef ile süresi içinde tam tasdik sözleşmesi tanzim etmiş YMM (Yeminli Mali Müşavir) tarafından hazırlanan tam tasdik raporuna dayanarak gerçekleştirilir. Şöyle ki, iadeye ilişkin tevsik edici belgeler ile birlikte iadeye hak kazanılan tutarın tam tasdik raporunun ayrı bir bölümünde sunulması/açıklanması gerekir. Öte yandan mükellefin iadeye hak kazandığı tutarın, tam tasdik raporuna göre iade edilen tutardan az olduğunun tespit edilmesi halinde oluşan vergi ziyaı, gecikme faizi ve buna bağlı cezalardan YMM’ler de mükellef ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. İade talebinin 3.400.000 TL’yi aşması durumunda aşan kısım ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre vergi inceleme yetkisini haiz olanlar tarafından hazırlanan vergi inceleme raporuna göre sonuçlandırılacaktır.
(Sorumluluk Reddi: Bu yazı yalnızca genel bilgilendirme amacı taşımakta olup, hukuki, mali veya vergisel bir görüş ya da öneri niteliği taşımamaktadır. Okuyucuların, özel durumlarına ilişkin olarak yetkili bir uzmandan görüş almaları tavsiye edilmektedir. Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz, kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez)
Kaynakça
— Mehmet Ali BACAKSIZ, Vergi Dünyası Dergisi, 2024/510.
— 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu.
— 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu.
— Beyanname Düzenleme Kılavuzu 2023, Maliye Hesap Uzmanları Derneği.
— 252 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği.
— 275 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği.
— 315 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği.
— 429 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği.
— 574 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği.