Belediye Başkanının Belediye Meclis Kararlarına İtirazı
Mahmut ESEN
E. Mülkiye Başmüfettişi
[email protected]
1- Mülkiye Başmüfettişi
1-1580 sayılı Belediye Kanunu 75 yıla yakın süre yürürlükte kalmış, mahalli idarelerimizin yapılanmalarında, ülkemizde yerel yönetimler anlayışının ve demokrasinin yerleşmesinde önemli katkılar sağlamıştır.
Bilindiği üzere 1580 sayılı Belediye Kanununun hazırlanması sırasında (halen yürürlükte olan) 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunundan büyük ölçüde yararlanılmıştır. (http://www.idare.gen.tr/belediye-fransiz-etkisi.htm)
1580 sayılı Kanunun “Meclisce kati olarak verilen kararlara itiraz” başlıklı 73. maddesinde, belediye başkanlarının kesinleşmiş meclis kararlarına karşı itiraz yol/yöntemi açıklanmış, bu bağlamda il belediye başkanlarının kesinleşmiş meclis kararlarına karşı İçişleri Bakanlığına itiraz edebilecekleri, itiraz üzerine il valisinden görüş alınacağı, itirazın bir ay içinde Danıştay tarafından incelenerek karara bağlanacağı belirtilmiştir.
Bu suretle belediye başkanına, kesinleşmiş meclis kararlarına karşı (iptal davası açmasına gerek kalmaksızın) itiraz hakkı tanınmıştır.
Danıştay Kanununda da idari işlere ilişkin idari uyuşmazlıkların (itirazların) Danıştay 1. Dairesinde (mülkiye dairesinde) incelenmesi ve karara bağlanması öngörülmüştür.
2-13.7.2005 gün ve 5393 sayılı Belediye Kanununun “ Meclis kararlarının kesinleşmesi” başlıklı 23. maddesinde ise 1580 sayılı Kanundaki ayrıntılı/sağlam/ihtiyaca cevap veren düzenleme yerine, “Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir.” şeklinde hüküm getirilmiştir.
Bu düzenlemenin idari işlere ilişkin idari uyuşmazlıkları kapsayıp/kapsamadığı konusu, uygulamada ve yargı kararlarında duraksamalara/görüş ayrılıklarına yol açmıştır.
Ancak idari yargıya başvurulabileceğine ilişkin düzenlemenin sadece idari işlemin iptali için açılabilecek davayla ilgili olduğu, diğer bir ifade ile itirazları kapsamadığı hususu kabul görmüş, idari mahkemelerce uyuşmazlıkların idari dava yoluyla çözümlenebileceğine ilişkin kararlar verilmiş, kararlar yerleşik bir hal almıştır.
Esasen idare mahkemelerine, kuruluş kanunlarında idari işlere ilişkin idari uyuşmazlıkların çözümlenmesi konusunda özel bir görev/yetki de verilmemiştir.
3- 5393 sayılı Kanunun 23/5 maddesinde yer alan ‘Mülkî idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine idarî yargıya başvurabilir.’ biçimindeki kural; merkezi idarece Anayasa’nın 127. maddesinde çizilen çerçeve içinde kullanılması gereken, idarenin bütünlüğü ilkesinin gerektirdiği bir vesayet yetkisini içermediği (yeterli olmadığı) gerekçesiyle 4.02.2010 tarihli ve E: 2008/27, K: 2010/29 sayılı kararıyla Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
İptal edilmiş kural yerine yasal bir düzenleme henüz gerçekleştirilmemiştir. https://silo.tips/download/politika-neri-raporu-2
5393 sayılı Kanunun 23/5 maddesindeki düzenlemenin noksan/yetersiz olduğuna ilişkin AYM tespiti, aynı maddenin 3 fıkrasındaki “ Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir.” hükmü için de geçerlidir.
Bu bakımdan belediye yönetimin birliği, belediye organları arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi, idarenin hukuka bağlılığının sağlanması, idari uyuşmazlıkların dava konusu olmadan/abartılmaksızın kaynağında meclis ile başkanını karşı karşıya getirilmeden suhuletle ve bir ay gibi kısa süre içinde çözüme kavuşturulması vb. nedenlerle, mülga 1580 sayılı Belediye Kanunundaki düzenleme paralelinde, belediye başkanlarına hukuka aykırı gördüğü belediye meclis kararlarına karşı (kişisel iptal davası açması yerine) idari yargı nezdinde itirazda bulunmalarını sağlayacak türden yasal bir düzenleme yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.