Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Giriş; Hafta içinde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından basına verilen bilgi ile Vergi Denetim Kurulu (VDK) Başkanlığı tarafından 1 Ekim 2025 tarihi itibarıyla vergi denetimlerinde yürütülecek yeni uygulamalar açıklandı. Burada en dikkat çekici konu sahte belge kullanan mükelleflerin durumuydu. Yürürlüğe konulmak istenen uygulama özellikle kayıt dışılık ve sahte fatura kullanımı ile mücadele konusunda önemli olmakla birlikte yapılmak istenen uygulamanın sadece mükellef odaklı olarak dikkate alınması ise önemli bir eksikliktir. Konuyu mükellefle birlikte idare yönüyle de değerlendirmek gerekiyor.
Uygulama; Bilindiği üzere 2002 yılında uygulamaya konulan 306 No.lu Vergi Usul Kanunu tebliğinde yer alan açıklamada “Bakanlığımıza intikal eden olaylardan, yapılan incelemeler sonucu sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullandığı tespit edilen mükellefler için kasıt unsurunun araştırılıp araştırılmayacağı, bu belgeleri bilmeden kullandığı belirlenenler hakkında vergi suçu raporları düzenlenip düzenlenmeyeceği hususlarında duraksamaya düşüldüğü anlaşılmış ve aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.” Denilerek
“Türk Ceza Kanununun 1 inci maddesinde suçlar; cürüm ve kabahat olarak belirlenmiş, aynı Kanunun 45 inci maddesinde de, cürümde kastın bulunmaması halinin cezayı kaldıracağı hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; failin, fiilin oluşturduğu suçtan sorumlu tutulabilmesi için kastın mevcudiyeti gerekmekte, kasten hareket edilmiş sayılabilmesi için suçu oluşturan fiilin bilerek ve isteyerek işlenmiş olması, dolayısıyla da bunun araştırılması icap etmektedir.”
Yukarıdaki hükümler göz önüne alındığında, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin gerek düzenlenmesinin gerekse kullanılmasının kaçakçılık suçunun oluşması yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Şeklinde yer alan açıklamayla bu tarihten sonra yapılacak işlemlere ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu tarihten itibaren yapılan denetimlerde bu hükümlere uygun olarak işlem tesis edilmiştir.
Yeni Uygulama; Vergi Denetim Kurulu (VDK) Başkanlığı 1 Ekim 2025 tarihinden itibaren başlatılacak uygulama ile gerçek dışı mal ve hizmet alımı karşılığında sahte belge kullanımı konusunda mevcut uygulamadaki ‘Bilmeden sahte fatura kullanma’ olarak değerlendirilmesi hükmünü dikkate almayarak bu faturaları kullananlar “Bilerek kullanmış sayılacaklar” şeklinde görüş değişikliğine giderek bu tarihten sonra yapılacak denetimlerde bu doğrultuda işlem tesis edileceğini ve bu kapsamda işlem yapılanlar için üç kat vergi ziyaı cezasının dışında ayrıca savcılığa suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Kayıt dışı işlemlerin kayıt altına alınmasının yanı sıra vergiden kaynaklı ticaretteki haksız rekabetinde önlenmesi adına uygulamayı doğru ve yerinde bulmakla birlikte konun sadece mükellef bazında ele alınması ve bu işlemden kaynaklı sorumluluk ve riski sahte fatura düzenleyenden çok sahte faturayı (bilerek/bilmeyerek) kullananın üstlenecek olması hukuksal açıdan yeni sorunlara neden olacaktır. Mevcut ekonomik sistem ve vergi uygulamaları kapsamından yeni mağdurlar ve çözümsüzlükler oluşmasına yol açacaktır.
Bunun için yapılan düzenleme kapsamında mükellefler kadar idarede sorumluluk almalı ve yerine getirmelidir.
Sahte Belge Kullanımda İdarenin Görev İhmali ve Olumsuz Sonuçları
İdare hukukunda özel hukuktan farklı olarak idarenin tek taraflı irade beyanı hukuki sonuç doğurmaya yeterli olsa da uygulamadan kaynaklı işlemlerin zamanında yapılmaması ve konuya taraf mükelleflerin bu konuda doğru ve sağlıklı bilgilendirilmemesi idarenin hatasından kaynaklı bir eylem olup bu hususta diğer mükelleflerin cezalandırılması yasalara ve hukuka uygun değildir.
Çünkü vergi mükelleflerinin riskli görülen kişi veya kurumlar ile ilgili bilgi edinme ve sorgu yapma imkânı bulunmamaktadır. Gerçekleşen işlemin satıcı tarafından vergi mevzuatına uygun olmayan bir işlem olarak gerçekleştiğini alıcı bilemiyor. GİB tarafından yayınlanan “Mükellef Hakları Bildirgesi”ne göre eğer burada bir hata ihmal ve usulsüzlük var ise bunu yapanlarla birlikte en az vergi idaresi de suçludur.
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı tarafından yürürlüğe konulacak uygulamayı işlem, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden değerlendirdiğimizde idari işlemlerin hukuki altyapısı ve anayasal düzenlemeler çerçevesinde idarenin, kanunların verdiği yetkiyi aşması ve idarenin hukuk alanı dışına çıkmasına imkân verecektir.
Özellikle sorumluluk hukuku açısından kusurlu sorumluluk ve kusursuz sorumluluk kavramının bu konuda dikkate alınmaması
- Yasaların genelliği ilkesi,
- Yasa önünde eşitlik ilkesi,
- Kazanılmış haklara saygı ilkesi (Yasaların geriye yürümezliği ilkesi),
- Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması ilkesi,
- Yasaların anayasal denetim ilkesi,
- İdari işlemlerin hukuki denetim ilkesi.
Yok sayılmış olmaktadır.
Sonuç; Hukuk devleti kavramı, yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan devlet düzenidir. Hukuk devleti ilkesinin benimsenmesi ile bireylerin hukuk güvenliği sağlanmış olur. Hukuk devletinde devlet sadece yasaları çıkarmaz, bu kurallara uygun davranır. Devletin görevi vergi mükelleflerini korumak ve yasal boşluklardan yararlanarak yasala uygun olmayan davranışlarda bulunanları da zamanında tespit ederek diğer mükellefleri bilgilendirmektir. Bunun için günümüz dijital vergi uygulamaları kapsamında işe başlama (yoklama) başta olmak üzere denetime ilişkin raporlar en kısa sürede sonuçlandırılmalı ve riskli mükellef başta meslek mensupları olmak üzere mükelleflerin bilgi edinmesi imkânı sağlanmalıdır. Aksi takdirde idarenin görev ihmali veya eksikliği bu konuda mükelleflerin mağdur olmasına neden olacaktır.