Uluslararası Arabuluculuk Sempozyumu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu bütün işverenlere; anlaşmazlıklarda öncelikle arabuluculuk sistemine başvurmaları çağrısında bulunarak, bu şekilde çok daha kısa sürede sonuç alabileceklerini vurguladı.
Uluslararası Arabuluculuk Sempozyumu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, , Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Adalet Bakanı Yardımcısı Bülent Uçar, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve çok sayıda davetlinin katılımıyla İstanbul’da başladı.
Sempozyumun açılışında konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, arabuluculuk sistemi ile mahkemelerin iş yüklerinin azalacağını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, “Böylelikle on binlerce dosya önce arabulucuların marifetiyle çözümlenmeye çalışılacak. Eğer çözülemezse mahkeme yoluna gidilecek. Mesela İngiltere’deki ticari uyuşmazlıkların yüzde 98’i, alternatif çözüm yöntemleriyle çözümlenmekte. Dosyaların sadece yüzde 2’si mahkemelere geliyor. En az 1 sene sürecek bir mahkeme hükmü, arabuluculuk sistemiyle 1 ayda elde edilebiliyor. Dolayısıyla bu sistemi geliştirip, yaygınlaştırmamız lazım. Böylece TOBB olarak bizde bütün işverenlere, bundan sonra arabuluculuk sistemine başvurun, çok daha kısa sürede sonuç aldığınızı göreceksiniz diyeceğiz. Bunun içinde Odalarımızda Tahkim ve Arabuluculuk Merkezleri açmaya başladık” diye konuştu.
–Hukuk güveni, güven yatırımı getirir
Hukuk sisteminin, sadece devletin değil ekonominin de direğiolduğunu söyleyen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Çünkü hukuk demek, güven demek. Güven olursa, reel sektör önünü görür, daha kolay risk alıp yatırım yapar, üretim yapar” dedi. Özel sektörde, işçisi ve işvereni toplam olarak 15 milyondan fazla insanın çalıştığını anlatan Hisarcıklıoğlu aileleriyle birlikte 60 milyon kişinin buradan iş ve aş sağladığını hatırlattı. Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Demek ki insanlarımız, çocuklarımız iş bulabilsin, daha iyi şartlarda yaşayabilsin istiyorsak, özel sektörümüzü güçlendirmemiz lazım.Daha sağlıklı iş ve yatırım ortamı sunmamız lazım.Adil ve etkin bir hukuk sistemi olması, bu noktada büyük önem taşıyor. AB normları da işte bu yüzden hem önemli hem de gerekli. İyi işleyen bir hukuk sistemi olursa, toplumda güven duygusu da artar. Kişilere ve kurumlarda güven varsa, ekonomi daha iyi ve adil işler. Güvenin olmadığı bir ülkedeyse, ne yaparsanız yapın, büyüme de istikrar da kalıcı olmuyor. Dolayısıyla su ve ekmek nasıl bir ihtiyaçsa, hukuk da aynen öyle bir ihtiyaç. Yani hukuk ekmektir.”
-Yargı sistemini güçlendirecek her düzenlemeyi destekliyoruz
Orta gelirli bir ülke olan Türkiye’nin yüksek gelirli bir ülke seviyesine çıkmasının, ancak hukuk devleti yapısını güçlendirmekle mümkün olacağını kaydeden Hisarcıklıoğlu, Türk özel sektörü olarak, yargı sistemini güçlendirecek, fiziki kapasitesini iyileştirecek, yargı mensuplarının özlük haklarını artıracak, her düzenlemeyi desteklediklerini belirtti.
Mahkemelerin, hâkimlerin, her gün artan, büyük bir iş yükü ile karşı karşıya bulunduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Yargıdaki en önemli sorun iş yükü. Çünkü davaların görülme sürelerini uzatıyor. Öte yandan dava incelemelerinde kalite düşüyor.
Vatandaşın adalete erişimini zorlaştırıyor. Adaletin zamanında ve doğru tecelli etmesine de büyük bir engel oluşturuyor. İnsanların adalet sistemine olan güvenini de olumsuz etkiliyor. Avrupa ülkelerinde bir hâkim yılda ortalama 200 dosyaya bakıyor. Ülkemizdeki bir hakim yılda ortalama 800 dosyaya bakmak durumunda. Mahkemelere her sene 6 milyondan fazla dosya geliyor. Bunların ancak üçte ikisi o sene karara bağlanıyor. 2 milyon dosya ertesi seneye kalıyor. İş davalarının mahkemeye gelişiyle karar verilmesi arasında geçen süre son 5 senede, 200 günden 450 güne çıktı. Bazı mahkemeler duruşma tarihlerini 6 ay sonrasına bırakıyor. Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre Ticaret Mahkemelerinde bir dava ortalama 231 gün, İş Mahkemelerinde 417 gün, Fikri ve Sinai Haklarda ise 377 gün sürüyor. Bu kadar uzun süren yargılamadan da herkes zarar görüyor. Daha hızlı karar alınması için alternatif çözüm yollarına ağırlık verilmesine ihtiyaç var. Belli bir tutarın altındaki ticari davalarda tahkimi ve bireysel davalarda arabuluculuk sistemini zorunlu hale getirmeliyiz. Bir diğer önemli sıkıntı, mevzuatta değil ama uygulamada yaşanıyor. İş Mahkemelerindeki davaların neredeyse yüzde 99’u işveren aleyhine sonuçlanıyor. Bu durumda insanın aklına şu soru gelmiyor değil. Bu ülkede işverenlerin, müteşebbislerin hepsi mi haksız, hepsi mi hatalı? Bu mümkün mü?İşin doğrusu hak edene hak ettiğini vermektir.”
-Arabuluculuk zorunlu olsun
Kanun veya mevzuattan daha çok, bakış açısından kaynaklı bir sıkıntı bulunduğunu bildiren Hisarcıklıoğlu, iş davalarında uyuşmazlık olması durumunda, hemen mahkemeye gidilmemesi gerektiğini vurguladı. Hisarcıklıoğlu şunları söyledi:
“Arabuluculuk sisteminin kullanımı zorunlu kılınarak, burada çözüm aransın. Yargıya gitmeden uyuşmazlıkların çözümünü sağlayan yeni mekanizmalara ihtiyaç var. İşte bu noktada “Arabuluculuk’’ son derece büyük önem arz ediyor. Şu anda dünyada bu sisteme geçen en son ülkeler arasındayız. Esasında fikri patenti biz Müslüman Türklere ait olan “Arabuluculuk’’ kurumunun temeli, Anadolu coğrafyasında Ahilik Kültürü ile atılmıştı.
O dönem iki kişi anlaşamadığında Ahi Baba’ya giderlerdi ve Ahi Baba onları anlaştırırdı.
Sonra biz bunu terk ederken gelişmiş ekonomiler sahiplendi. Arabuluculuk bundan yaklaşık üç yıl önce hukuk sistemimize girdi. Hükümetimizin 6 aylık eylem planı çerçevesinde bu işi sahiplenmesi ile yeniden önem kazandı.
Başbakanımızın açıkladığı eylem planı çerçevesindeki zorunlu arabuluculuk düzenlemesi de bu işin ivme kazanmasını sağladı. Biz arabuluculuğu, adalete hızlı erişimin adı olarak kabul ediyoruz. İşçi-işveren arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde, iş adamlarının arasındaki alacak verecek davalarında “Arabuluculuk’’ mekanizmasının kullanılması ile süreçler kısalacak. Mahkemelerimizin iş yükleri azalacak.
Böylelikle on binlerce dosya önce arabulucuların marifetiyle çözümlenmeye çalışılacak.
Eğer çözülemezse mahkeme yoluna gidilecek. Mesela İngiltere’deki ticari uyuşmazlıkların yüzde 98’i, alternatif çözüm yöntemleriyle çözümlenmekte.Dosyaların sadece yüzde 2’si mahkemelere geliyor.
En az 1 sene sürecek bir mahkeme hükmü, arabuluculuk sistemiyle 1 ayda elde edilebiliyor.
Dolayısıyla bu sistemi geliştirip, yaygınlaştırmamız lazım.”
-Herkes adaletten emin olmalı
Arabuluculuk sistemini oturtmak için, İtalya gibi zorunlu olması da dahil, tedbirleri de mutlaka düşünmek gerektiğini bildiren TOBB Başkanı, “Ayrıca bu konuya daha fazla yetkin isimleri çekmek adına, sadece hukukçuların değil, her branştan yetişmiş insanların da, Arabulucu olmasını sağlayacak bir sistem kurmalıyız” dedi. Hisarcıklıoğlu, Adalet Bakanlığınca hazırlanan, işçi-işveren arasındaki anlaşmazlıklarda iş mahkemeleri yerine zorunlu arabuluculuğu getiren kanun tasarısını çok önemli bulduğunu ve desteklediğini belirtti.
Şu an mecliste olan bilirkişilik kanun tasarısı için de Bakanlığa teşekkür eden Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “İcra İflas kanun tasarısı çalışmalarında, reel sektörümüzün de iştirak etmesini ve katkı vermesini arzu ediyoruz. Özellikle sahada yaşanan sıkıntıların bilgisini ilk elden alıp ve bunları daha işin başında halledelim ki, sonradan bir de yeni revizyonlar yapmakla uğraşmayalım. Yine Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ geçenlerde gayet yerinde vurguladı.
Yargıdan memnuniyeti olumsuz etkileyen nedenlerin başında bilirkişilik müessesi ve bu müessesenin sağlıklı işlememesi geliyor. Ayrıca bir sonraki adımda da ticari uyuşmazlıklarda zorunlu tahkimin getirilmesini iş dünyası olarak bekliyoruz.
Birlikte çalışarak hukuk sistemimiz saha sağlıklı hale getirme konusunda ne kadar başarılı olursak, ülkemiz ve ekonomimiz de o kadar güçlenecek. Öyle bir hukuk sistemimiz olmalı ki, herkes adaletinden emin olmalı. Adaletin terazisinden şüpheye düşmemeli. Eğer adaletin terazisi doğru tartar, adalet zamanında tecelli eder ve adaletin kılıcı doğru keserse, o zaman insanların devlete ve sisteme inancı kuvvetlenmiş olur. İşte o zaman, daha güçlü bir ülke, daha zengin bir millet olacağız.”