Vergi ve İstihdam İlişkisi
Yrd. Doç.Dr.Mehmet Ali Aktaş
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
GİRİŞ
Genel olarak vergi; devletin veya devletten vergilendirme yetkisini almış diğer kamu tüzel kişilerinin fert ve kurumlardan, hukuki cebir altında, kanunda belirtilen kurallara göre ve karşılıksız olarak aldıkları ekonomik değerlerdir. (1) Bir başka anlatımla vergiler; devletin kamu hizmetlerini karşılamak için fertlerden zorla aldığı ekonomik değerlerdir (2) şeklinde tanım bulmaktadır. Vergi kanunlarımızda bir tanım bulunmamakla birlikte; 1982 Anayasasının “VI. Vergi Ödevi” başlıklı 73’ncü maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle, orantılarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” hükmünü içermektedir. Anayasamız ile de hüküm altına alınan gerekler yerine getirilmekte midir? Yoksa getirilmemekte veya getirilememekte midir? Bu soruya yanıt aramakla birlikte esas olarak bu yazımızda Vergi ve İstihdam ilişkisi işlenmeye çalışılacaktır.
Vergide adalet önemli bir prensip olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında vergi adaleti dediğimizde üzerinde tartışmanın geçmişte de olduğu gelecekte de olacağı bir konuyu dile getirmiş olmaktayız. Vergide adalet denildiğinde; verginin kişiler arasındaki dağılımının hakka uygunluğunun anlaşılması gerekmektedir. Öyleyse vergide adalet bir eşitlikten söz etmektir. Bunu başarmak oldukça güçtür. Sürekli değişime uğrayan, adalet ilkesinden zaman zaman uzaklaşan ve zaman zaman arzu edilen yöne doğru yol alma çabasında olan bir değişimin olduğu çok nettir.
Adalet kavramına mutlak ve kesin olarak baktığımızda ne yazık ki bunun tüm zamanlarda geçerli olmadığını görmekteyiz. Bu kavramın halkın anlayışına ve zamana göre değişim gösterdiği gözlenmektedir. Bir başka anlatımla bir zamanlar çok adaletli veya adaletsiz sayılan bir olayın günümüzde farklı değerlendirildiğine tanık olunabilmektedir.
Bu nedenle vergi adaleti ne kesin, ne de her zaman ve her yerde belirli ölçülere dayanan bir kavramdır. Hatta vergi adaleti kişiden kişiye değişir; bir maliye bakanının yeni bir vergi konulmasını adalete uygun bulabilmekte iken, bir milletvekili bunun belki de tamamen tersini savunabilmektedir.
Tüm bunlardan sonra oldukça yoğun tartışılan vergileri iki ana başlıkta incelemek ve tanımlamak mümkündür. Bunlar;
- Dolaysız Vergiler : Bunlar kazanç üzerinden alınan vergiler olarak tanım bulmaktadır.
- Dolaylı Vergiler : Bu vergi türü ise harcama üzerinden alınmaktadır.
Bu tanımlardan hareketle; bir vergi doğrudan sürekli vergi mükellefinin üzerinde kalıyor ise ve sürekli vergi mükellefi tarafından sorumluluğu da alınıyor ise bu vergi dolaysız vergi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Vergi gelirleri içerisinde dolaysız vergilerin oranı azaldıkça ve buna karşın emek üzerindeki yükümlülükler sabit kaldıkça kayıt dışı istihdamın artması kaçınılmazdır.
- İstihdam: “Üretim faktörlerinin gelir sağlamak amacıyla çalışması ya da çalıştırılması olarak tanımlanmaktadır. Bir başka tanımla istihdam; çalışma ve gelir sağlama kararında olan bireylerin hizmetlerinden yararlanılmak üzere çalıştırılmasıdır”. şeklinde tanım bulmaktadır.
- Kayıt Dışı İstihdam : “Çalışanların elde ettikleri ücret ve kazançların ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına hiç bildirilmemesini ya da gün veya ücret olarak eksik bildirilmesi” şeklinde tanımlanmaktadır.
Dolaylı vergiler ve emek üzerindeki yasal yükümlülüklerin, işletmeler için rekabet koşulları üzerinde de etkili olduğu bilinmektedir.
Yapılan araştırmalar Avrupa Birliği Ülkelerindeki toplam vergi yükü içerisinde %35 oranında Dolaylı Vergi ve %65 oranında Dolaysız Vergi olduğunu göstermektedir. Buna karşın yine araştırmalar Ülkemizde %70 oranında dolaylı vergi ve %30 oranında da dolaysız vergi olduğu göstermektedir. Bu istatistiki bilgiden hareketle Avrupa Birliği ülkeleri ile aramızda önemli ölçüde bir fark olduğu gözlemlenmektedir.
Aşağıdaki tablo üzerinde ülkemizde dolaylı ve dolaysız vergi oranlarını yıllar itibariyle verilmektedir.
YILLAR |
DOLAYSIZ VERGİLER % |
DOLAYLI VERGİLER % |
2001 |
40 |
60 |
2002 |
34 |
66 |
2003 |
33 |
67 |
2004 |
31 |
69 |
2005 |
31 |
69 |
“Bir ülkede, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı, dolaysız vergilerden yüksekse, o ülkede vergi adaletinin varlığından söz edilemez.’ şeklindeki yaygın görüşe göre Türkiye‘de vergi adaletinden, her geçen yıl biraz daha uzaklaşılıyor…” (3) Toplam vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı kâğıt üstünde artırıldığı sürece kayıt dışılık büyüyecek, vergi tahakkuk ve tahsilatı gerileyecek. (4)
Tersinden baktığımızda dolaysız vergi oranları, dolaylı vergi oranları ve emek üzerindeki yasal yükümlülükler ile karşılaştırıldığında dolaylı vergiler lehine var olan düşüklüğün doğrudan kayıt dışı istihdamı ters orantılı bir biçimde yükselttiği gerçektir.
Kurumlar vergisi oranının %20 seviyesine indirildiği, gelir vergisi oranının ilk diliminin %15’e çekildiği günümüzde, istihdam üzerinden alınan vergi ve sosyal güvenlik primlerinin dayanılabilirliği ne yazık ki yoktur.
Yapılan bir araştırma istihdam üzerindeki yasal yükümlülüklerin aşağıdaki şekilde olduğunu ortaya koymaktadır. (5)
ÜLKELER |
İSTİHDAM ÜZERİNDEKİ VERGİ |
ÜLKELER |
İSTİHDAM ÜZERİNDEKİ VERGİ |
% |
% |
GÜNEY KORE |
13,60 |
İSPANYA |
31.0 |
ABD |
15,50 |
HOLLANDA |
32,40 |
MEKSİKA |
15,60 |
ALMANYA |
32,60 |
İSVİÇRE |
17,80 |
YUNANİSTAN |
34,30 |
AVUSTURALYA |
23,10 |
İTALYA |
35,50 |
KANADA |
23,30 |
BELÇİKA |
39,00 |
JAPONYA |
24,20 |
İSVEÇ |
39,50 |
İNGİLTERE |
29,70 |
FRANSA |
40,00 |
DANİMARKA |
30,10 |
POLONYA |
41,30 |
|
|
TÜRKİYE |
50,10 |
1980-2004 yıllarına ilişkin olarak yapılan bir çalışmanın içeriği aşağıda verilmiştir. (6) Buna göre;
- Tarım sektöründeki istihdamda 1.2 milyon kişilik bir düşüş yaşanmıştır,
- Sanayi, inşaat ve hizmet sektörü 7.4 milyon iş yaratmıştır; dolayısı ile,
- 6.2 milyon net iş yaratılmıştır (ancak hızlı nüfus artışı 24.1 milyon iş yaratılmış olmasını gerektirmektedir).
Buradan hareketle yeni iş alanı oluşturma, dolayısıyla nüfus artışına orantılı bir şekilde iş oluşturulamamıştır. Ayrıca istihdam üzerindeki vergi ve sosyal güvenlik primleri nedeniyle kayıt dışılık artmaktadır.
Ankara Ticaret Odasının 2007’de yayımladığı “Kayıt Dışı 2007 Raporu”na göre “Bir sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olmayanların 2 milyon 574 binini ücretli, 1 milyon 635 binini ise yevmiyeliler oluşturuyor.
Bu kapsamdaki toplam 4 milyon 209 bin kişinin yasalar gereğince SSK’ya kayıtlı olması, SSK ve İşsizlik Sigortası Primiyle gelir ve damga vergisi ödemeleri gerekiyor” denilmektedir.
Ülkemizde vergi adaletsizliğinin ve vergi oranlarının yüksek olmasının en büyük nedeni, kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınamamasıdır. (7)
Kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Ancak ne yazık ki henüz bir mesafe alınamadığı bilinmektedir. Son olarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanı Sn. Osman ARIOĞLU’nun yaptığı açıklama doğrultusunda kayıt dışı ile mücadelede yeni bir yöntem oluşturulacağı beyan edilmiştir. Sn. Arıoğlu’nun gazetelerdeki demeçlerinden hareketle; Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) işbirliğiyle vergi istihbarat uzmanı yetiştirilecek ve bu doğrultuda istihbarat birimi kurulacak. Bu birimde görev yapacak olanlar istihbarat eğitiminden geçirilecek ve deşifre olmadan nasıl bilgi toplanacağını öğrenecek.
Nüfusun sürekli arttığı, ihtiyaçların sürekli farklılaştığı, teknolojik gelişmelerin olduğu ve bu doğrultuda mal ve hizmet sunumlarının da farklılaştığı günümüzde vergi toplama, mükellefe bilgi verme ve mükelleften bilgi alma yöntemleri de değişmektedir.
Teknolojik alt yapısını sürekli dinamik tuttuğuna inandığımız mali idarenin emek yoğun denetimden ziyade bilgi işlem marifetiyle denetim yapmayı hedeflediği de bilinmektedir. Tüm bu gelişmeleri takdir etmekteyiz. Ancak vergide adaletin sağlanabilmesini teminen beklentilerin olması da kaçınılmazdır.
Sonuç olarak, dolaylı vergi oranlarının karşılanabilir hale gelmesi için çalışmalara hız verilmelidir. İstihdam üzerindeki yasal yükümlülükler (vergi ve sosyal güvenlik prim oranları) karşılanabilir makul bir seviyeye çekilmelidir.
KAYNAKÇA
- Ankara Ticaret Odası, Derin İstihdam Raporu (2004-11-14) http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=240&l=1
- Civelek, Uğur, “Dolaylı Vergiler ve Kayıt Dışılık”, Radikal Gazetesi, İnternet Baskısı, 29.04.2005
- Çağan, Nami – Öncel, Mualla. Bankacılar için Mali Hukuk Bilgisi. Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara,1988
- Erginay, AKİF, Kamu Maliyesi, Savaş Yayınları, Ankara, 1990
- Özfidan, Hasan Yaşar, “Ülkemizde Vergi Adaleti Nasıl Sağlanır”, http://www.ekonomikcozum.com/koseyaz/kosehas/ulkemizde-vergi-adaleti-nasil-saglanir.htm, 28.12.2004
- Verhghis, Mathew, “İşgücü Piyasası Çalışması” Dünya Bankası, 14 Nisan 2006
(1) Çağan, Nami – Öncel, Mualla. Bankacılar için Mali Hukuk Bilgisi. Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara,1988.
(2) Erginay, AKİF, Kamu Maliyesi, Savaş Yayınları, Ankara, 1990.
(3) Özfidan, Hasan Yaşar, “Ülkemizde Vergi Adaleti Nasıl Sağlanır” http://www.ekonomikcozum.com/koseyaz/kosehas/ulkemizde-vergi-adaleti-nasil-saglanir.htm , 28.12.2004
(4) Civelek, Uğur, “Dolaylı Vergiler ve Kayıt Dışılık”, Radikal Gazetesi, İnternet Baskısı, 29.04.2005
(5) Ankara Ticaret Odası, Derin İstihdam Raporu (2004-11-14) http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=240&l=1
(6) Verhghis, Mathew, “İşgücü Piyasası Çalışması” Dünya Bankası, 14 Nisan 2006.
(7) Özfidan, Hasan Yaşar, agm.