Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Ocak-Mart 2017
Küresel büyümede bir miktar artış beklenmekle birlikte zayıf ve kırılgan görünüm devam etmektedir. Öngörülemeyen gelişmelere bağlı olarak küresel piyasalarda büyük boyutlu dalgalanmaların yaşandığı 2016 yılının ardından 2017 yılına da birçok belirsizliklerle başlanmıştır. Bu sene küresel ekonominin gündeminde; Fed başta olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası uygulamalarının, Avrupa’daki seçim gündeminin ve Brexit sürecine dair gelişmelerin, ABD’de yeni yönetimin benimseyeceği ekonomi politikalarının, jeopolitik gelişmelerin ve petrol fiyatlarının seyrinin öne çıkabileceği düşünülmektedir.
Küresel ekonomik aktivitenin yatırım, imalat ve ticaretteki toparlanmaya bağlı olarak artacağı tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, IMF’in Nisan ayında yayınladığı tahminlere göre 2017 yılı için küresel büyüme bir önceki rapora kıyasla 0,1 puan yükseltilerek %3,5’e çıkarılmıştır. 2018 büyüme tahmini ise %3,6 düzeyinde sabit tutulmuştur.
Yapısal engeller küresel ekonominin daha fazla ivme kazanmasını engellemektedir. Düşük verimlilik artışı ve yüksek gelir dağılımı eşitsizlikleri küresel ekonomi üzerinde baskı unsurları olmaya devam etmektedir.
Küresel düzeyde siyasi belirsizlikler ve finansal riskler yüksektir. ABD’de Trump’ın Başkanlık görevini devralmasının ardından korumacı politikalara yönelmesinin piyasalarda yarattığı belirsizliğin artması, Trump ve Brexit sonrası küreselleşme karşıtı popülist eğilimlerin güç kazanması, Çin ekonomisindeki yavaşlama, Avrupa Birliğinin (AB) geleceğine ilişkin belirsizlikler, petrol ve emtia fiyatlarındaki oynaklık ile Avrupa’da yapılan ve önümüzdeki günlerde yapılacak olan seçimler siyasi belirsizlikler oluşturmaktadır.
Küresel ekonominin gündeminde jeopolitik riskler giderek daha fazla derinleşmektedir. Suriye ve Kuzey Kore’ye ilişkin artan riskler ve tarafların yaptığı açıklamalar küresel ölçekte tansiyonun yüksek kalmasına neden olmaktadır.
ABD ekonomisinde 2016 yılı dördüncü çeyrekte büyümede bir miktar yavaşlama görülmüştür. ABD’de 2016 son çeyreğine ilişkin GSYH büyümesi % 2,1 düzeyinde açıklanmıştır. Ancak ekonomideki diğer olumlu sinyaller Fed’in faiz artırımına gitmesine neden olmuştur.
Fed, 15 Mart 2017 tarihinde sona eren toplantısında, politika faiz oranını 25 baz puan artırarak %0,75-1,00 aralığına yükseltmiştir. İstikrarlı ekonomik büyüme, istihdam artışı ve enflasyonun hedefe doğru ilerlediğine dair güven nedeniyle faiz oranının artırıldığı vurgulanmıştır.
Japonya’da ekonomik toparlanma devam etmektedir. Japonya, 2016 yılının son çeyreğinde yıllıklandırılmış bazda %1,2 oranı ile beklentilerin üzerinde büyümüştür. Son dört aylık dönemde enflasyon oranı pozitife dönmüştür.
Avro Bölgesi yılın dördüncü çeyreğinde % 0,4 oranında büyümüştür. Polonya ve Litvanya bölge içinde en yüksek büyüme oranlarını kaydederken, Yunanistan %1,2 oranında daralmıştır.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) varlık alım programında düzenleme yapma kararı almıştır. ECB 2017 yılının Mart ayında son bulacak tahvil alım programını yıl sonuna kadar uzatmış; ancak Nisan ayından itibaren aylık alım miktarını 80 milyar eurodan 60 milyar euroya düşürmüştür.
Çin ekonomisinin yeni normal olarak adlandırılan düşük ancak dengeli büyüme eğilimi devam etmektedir. Çin, son çeyrekte %6,8 ile beklentilerin üzerinde büyümüştür.
2016 yılının üçüncü çeyreğinde 40-50 ABD doları bandında seyreden ham petrol fiyatları, yılın son çeyreğinde, 50 ABD doları seviyesinin üzerine çıkmıştır. Brent petrolün varil fiyatı artma eğilimini sürdürerek 17 Nisan 2017’de 55,8 dolara yükselmiştir.
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), küresel ekonomide iyileşmelerin beklendiği düzeyde olması ve hükümetlerin doğru politikaları uygulaması durumunda, 2017 ve 2018 boyunca dünyada ticaret hacminin yükseleceğini açıklamıştır. 2017’de küresel ticaret hacminin % 2,4 oranında artacağı, 2018’de ise artış oranının % 2,1 ila 4 arası olması beklenmektedir.
Tamamı İçin Tıklayınız